HUKUKA GÖRE / Dr. A. Bumin Doğrusöz


abumin@e-kolay.net





Vergi Usul Kanunu'nun 344. maddesinin 2. fıkrasında vergi ziyaına sebebiyet verme suçuna yaptırımını belirleyen "ziyaa uğratılan verginin bir katına, bu verginin kendi kanununda belirtilen normal vade tarihinden cezaya ilişkin ihbarnamenin düzenlendiği tarihe kadar geçen süre için, bu kanunun, 112. maddesine göre ziyaa uğratılan vergi tutarı üzerinden hesaplanan gecikme faizinin yarısının eklenmesi suretiyle bulunur" şeklindeki hükmün Anayasa Mahkemesi'nin E. 2001/3 K. 2005/4 sayı ve 6.1.2005 tarihli kararı Anayasa'ya aykırı bulunarak iptal edildiğini ve bu iptal kararının 20.10.2005 tarihli Resmi Gazete'de yayımlandığını geçen yazımızda duyurmuştuk.


Yine yazımızda, bu iptal kararının hemen yürürlüğe girmeyeceğini, zira Yüksek Mahkeme'nin iptal hükmünün kararın yayımından 6 ay sonra yürürlüğe girmesini öngördüğünü, bir başka deyişle söz konusu iptal hükmünün 20.4.2006 tarihinde yürürlüğe gireceğini de belirtmiştik.


Bu yazımızda ise bu iptal kararından sonraki olası gelişmelere değinmek istiyoruz.


Bu iptal hükmü karşısında vergi ziyaına yol açmanın idari para cezası bakımından yaptırımsız kalmaması için, Maliye Bakanlığı 20 Nisan 2006'dan önce mutlaka bu boşluğu giderecek bir yasayı yasama organından çıkarttıracaktır.


Söz konusu yasanın kabulü ve yürürlüğe girişi ile birlikte, artık vergi ziyaı cezası yürürlükten kalkacak ve yerini yeni cezaya bırakacaktır.


Ancak yeni yasal düzenlemenin 20 Nisan'a kadar çıkmaması ve daha sonraki bir tarihe kalması halinde, arada geçen süre için vergi ziyaına yol açmanın idari yaptırımı söz konusu olamayacak, vergi ziyaına yol açan fiiller için idare ceza kesemeyecektir.


Bu tarihe, yani yeni yasa çıkıncaya veya çıkmazsa 20 Nisan'a kadar geçen sürede, vergi ziyaı cezası kesilmeye devam olunacaktır.


Ancak yeni çıkartılacak yasa ile ihdas olunacak suç ve ceza, idari ceza hukuku alanında kalsa dahi, geçmişe etkili olamayacaktır. Zira Anayasamıza göre, geçmişe etkili suç ve ceza ihdas olunamaz.


Bu noktada karşımıza önemli bir sorun çıkmaktadır. Yeni yasanın çıkması ile birlikte vergi ziyaı cezasının yürürlükten kalkmasından sonra veya yeni yasa çıkartılamadığı takdirde 20 Nisan tarihinden sonra, idarenin geçmiş dönemler için yaptırım uygulamasına olanak veren bir hüküm hukukumuzda olmayacaktır.


Daha açık anlatalım.


Diyelim ki cezayı yeniden düzenleyen yeni yasa 31 Aralık 2005 tarihli Resmi Gazete'de yayımlandı ve vergi ziyaı cezasını kaldırarak yürürlüğe girdi. İdari, -zamanaşımı süresine göre- 1.1.2001 ila yeni yasaya kadar geçen sürede işlenen vergi ziyaına yol açıcı fiiller için her hangi bir yaptırım uygulayamayacak, ceza ihbarnamesi düzenleyemeyecektir. Örneğin bir şirkete 2003 yılında örtülü kazanç dağıttığı iddiası ile kurumlar vergisi ve katma değer vergisi tarhiyatı yapılabilecek, ancak ceza kesilemeyecektir. Zira, vergi ziyaı cezası iptal edilmiş olduğundan uygulanamayacak, yeni suç ve ceza ise geçmişi kapsayamadığından uygulamayan esas olamayacaktır.


Yeni yasa ile ilgadan veya 20 Nisan'dan sonra, geçmiş için, ihbarnamenin ilgili olduğu dönem itibariyle yürürlüğü geçerli bir ceza hükmü bulunmadığından, idarenin ceza tarhiyatına artık dayanaksız olacaktır.


Bu nedenle Yüksek Mahkeme kararı yeni yasa tarihi veya 20 Nisan tarihi itibariyle geçmiş için cezasızlık dönemi yaratmıştır. Bu durum belki suçu değilse de, cezayı ortadan kaldıran bir durum olarak ortaya çıkarmıştır. Bu durum mükellefler için, kelime anlamı ile olmasa da, fiili olarak bir tür af sonucu ortaya çıkarmıştır.


Vergi ziyaı cezasının kesilemeyecek olması. 359. maddede yazılı ve hürriyeti bağlayıcı ceza ile yaptırımlanmış fiillerin işlenmesi halinde de üç kat ceza kesilmesi olanağını ortadan kaldıracaktır. Zira, vergi ziyaı cezasının kesilemediği bir durumda, üç kat cezası da olamaz. Ancak vergi ziyaı cezasının iptal edilmiş olması. 359. maddeye göre suç duyurusuna ve bu maddeye göre ceza oluşumuna engel bir durum yaratmamaktadır.


2005 yılı itibariyle gelir veya kurumlar vergisi gibi yıllık vergilerin ve aylık vergilerde önümüzdeki -yeni yasa veya 20 Nisan'a kadar geçecek- dönemlerin de cezasız dönemler olması için, vergi ziyaının yerini alacak cezaya ilişkin düzenlemenin bir an önce yasalaştırılmasında fayda vardır. Aksi halde, geleceğe ilişkin bir cezasızlık dönemi ortaya çıkacaktır. Bu da, herkesin küçük bir riskle, idari cezayı gerektiren vergi ziyaına yol açıcı fiilleri rahatlıkla işlemesine olanak sağlayacaktır.


Mükellefler açısından hem sürpriz olan hem de memnuniyetle karşılanacağını düşündüğümüz bu durumun, idare ve Hazine açısından hoş olmadığı açıktır.


Vergi suç ve cezalarını adil ve hukuka uygun hale getirmekte yavaş davranmanın bir sonucu olan bu durumun yaratacağı boşluğun, daha da gecikilerek büyütülmemesi gerekmektedir. Aksi halde kamu gelirleri açısından sonuçları vahim olacaktır.


https://www.dunyagazetesi.com.tr