BİZE GÖRE / Veysi Seviğ





Yurtdışında faaliyet gösteren bankalarda bulunan mevduat hesaplarına yürütülen faizlerin beyanı ile ilgili olarak ortaya çıkan uyuşmazlıklar her geçen gün artmaktadır. Bu bağlamda özellikle yurtdışında elde edilen bu tür gelirlerin Türkiye'ye getirilmemesi halinde vergilendirilemeyeceği yönünde oluşan görüşler tartışmalara neden olmaktadır.


Gelir Vergisi Yasası'nın 85'inci maddesi uyarınca mükelleflerin bir takvim yılı içinde elde ettikleri kazanç ve iratlarını söz konusu yasada aksine hüküm olmadığı sürece yıllık beyanname ile beyan etmek zorundadırlar. Yabancı ülkelerde elde edilen kazanç ve iratlar ise;


. Mükellefin bunları Türkiye'de hesaplarına intikal ettirdiği yılda,


. Türkiye'de hesaplara intikal ettirilmemesinin mükellefin iradesi dışındaki sebeplerden ileri geldiği tevsik (kanıtlanan) olunan hallerde; mükellefin bunlara tasarruf edebildiği yılda,


elde edilmiş sayılmaktadır.


Yasal düzenleme gereği yurtdışında elde edilen bu tür kazanç ve iratların Türkiye'deki hesaplara intikal ettirilmemesinin mükellefin iradesi dışındaki bir nedenden kaynaklanması gerekmektedir.


Mükellefin bu bağlamda ortaya çıkan olumsuzluğu da ayrıca kanıtlaması yasal düzenleme gereği zorunlu olmaktadır.


Burada üzerinde durulması gereken en önemli konu; mükellefin iradesi dışında ortaya çıkan ve söz konusu gelirin tasarruf edilebilmesini engelleyen unsurların tespitidir.


Her şeyden önce eğer söz konusu gelir tasarruf edilebilir hale gelmiş, buna karşılık mükellef kendi iradesi ile hesap üzerindeki tasarruf hakkını kullanmamış ve dolayısıyla bu gelirini Türkiye'ye getirmekten kaçınmış bulunuyorsa bu durum yapılması gereken beyanı olumsuz etkileyecek bir davranış olarak kabul edilemez.


Konuya ilişkin olarak yayımlanan 220 seri numaralı Gelir Vergisi Genel Tebliği'nde de açıklandığı üzere "...yabancı ülkede elde edilen gelire hukuken ve fiilen tasarruf edilebildiği halde, iradi olarak Türkiye'ye getirilmemesi durumda bu gelirin tasarruf edildiği yılın geliri olarak, beyan edilmesi" gerekmektedir. Dolayısıyla hukuken ve fiilen tasarruf edilebilir hale gelen bir gelirin Türkiye'ye getirilip getirilmemesi konusunda mükellefin kendi iradesi etkili olmuş ise bu takdirde gelirin elde edildiği veyahut da tasarruf edilebilir hale geldiği yılda Türkiye'ye getirilmemiş olsa bile beyan edilmesi zorunludur.


Bu bağlamda oluşan bir yargı kararı uyarınca da "...yurtdışındaki finans kuruluşlarından elde edilip, hukuken ve fiilen tasarruf edilebildiği halde sırf Türkiye'deki hesaplara intikal ettirilmemesi nedeniyle vergilendirilmemesinin kabul edilmesi mümkün değildir. (Danıştay 4. Dairesi E. No: 2003/2118, K.No: 2004/673)


Yurtdışında oluşan bir gelirin elde edildiği ülkede mahkeme kararı ile bloke edilmesi, veyahut da kullanımının yasaklanması halinde acaba durum nasıl değerlendirilecektir?


Burada söz konusu gelirin Türkiye'ye getirilmesi fiilen olanaksız hale gelmiş bulunmaktadır. Dolayısıyla kişisel kanımıza göre söz konusu kısıtlılık hali devam ettiği sürece bu gelirin Türkiye'de beyanı söz konusu olamayacaktır. İşte bu gibi hallerde mükellefin bu geliri fiilen tasarruf edebileceği tarihe kadar beyan yükümlülüğü söz konusu olamayacaktır. Mükellefin iradesi dışında söz konusu gelirin Türkiye'ye getirilememesi hali değişik şekillerde tezahür edebilir (oluşabilir).


Acaba yurtdışında elde ettiği bir geliri fiilen Türkiye'ye getirmeye teşebbüs eden bir kişinin beraberinde taşıdığı para çalınırsa veyahut da paranın içersinde bulunduğu çanta kaybolursa durum ne olacaktır?


Bu durumda lehine tahakkuk eden paranın yabancı ülkede ilgili kurumdan tahsil edilmesi halinde, bu paranın çalınmış veyahut da kaybolmuş olması beyan etme zorunluluğunu ortadan kaldırmayacaktır.


Yasa koyucu "Yurtdışında elde edilen gelirin, elde edildiği yılda Türkiye'ye getirilerek kayıtlara intikal ettirilmesini öngörmüş bulunmaktadır. Bu bağlamda yurtdışında elde edilen kazançlar üzerinde hukuki ve ekonomik yönden tasarruf hakkının doğması ile birlikte, Türkiye'ye getirilebilmesi olanağı doğmuş olması sonucunda, bu gelirlerin Türkiye'de beyan edilmesi gerekmektedir.


Geliri elde edenin kendi iradesi ile Türkiye'ye getirilmeyen yurtdışı gelirlerin bu bağlamda beyanı zorunlu olmaktadır. (Daha fazla bilgi için bakınız: Danıştay Dördüncü Dairesi E.No: 2004/1429, K.No: 2005/498) (x)


(x) Her iki yargı kararı Süryay Yayınları Danıştay Kararları 1/A cildi içersinde yer alan 2005/3 kararları arasında bulunmaktadır.