<CENTER>SERBEST MESLEK FAALİYETLERİNDE GELİR VERGİSİ VE KATMA DEĞER VERGİSİ KANUNU AÇISINDAN VERGİYİ DOĞURAN OLAY İLE İLGİLİ BİR DANIŞTAY KARARININ DEĞERLENDİRİLMESİ

Nuri ÇEVİK - Özgür ÖZKAN
Vergi Denetmeni - Vergi Denetmen Yrd.</CENTER>


I- GİRİŞ
Gelir Vergisi Kanunu yönünden, serbest meslek faaliyetlerinde vergiyi doğuran olay, kazancın tahsil edilmesi ile meydana gelmektedir. Serbest meslek faaliyetlerinde KDV. yönünden vergiyi doğuran olay ise Kanunun 10/a maddesine göre, hizmetin ifası ile meydana gelmektedir. Bu durumda, serbest meslek faaliyetinin ifa edilmesi KDV.’de vergiyi doğuran olay için yeterlidir. Bedelin nakden veya hesaben tahsil edilip edilmemesi KDV.’de vergiyi doğuran olayın hizmetin ifası ile meydana gelmesini etkilememektedir. Her iki kanunda da vergiyi doğuran olay ile ilgili olarak yapılan farklı düzenlemeler mükellefler ile gelir idaresini çoğu zaman karşı karşıya getirmektedir. Bu yazımızda öncelikli olarak serbest meslek faaliyetinin tanımı yapıldıktan sonra Gelir İdaresi ile mükellef arasında anlaşmazlıklara neden olan bahsedilen konu ile ilgili uygulamadaki farklılıklara ve çözüm önerilerine değinilecektir.
II- SERBEST MESLEK FAALİYETİNİN TANIMI
193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 65’inci maddesinin ikinci fıkrasında serbest meslek faaliyeti, “sermayeden ziyade şahsi mesaiye, ilmi veya mesleki bilgiye veya ihtisasa dayanan ve ticari mahiyette olmayan işlerin işverene tabi olmaksızın şahsi sorumluluk altında kendi nam ve hesabına yapılmasıdır.” şeklinde tanımlanmış ve aynı maddenin birinci fıkrasında da, her türlü serbest meslek faaliyetinden doğan kazançların da serbest meslek kazancı sayıldığı hükme bağlanmıştır. Ayrıca söz konusu maddenin son fıkrasında ise, “tahkim işleri dolayısıyla hakemlerin aldıkları ücretler ile kollektif, adi komandit ve adi şirketler tarafından yapılan serbest meslek faaliyeti neticesinde doğan kazançlarında serbest meslek kazancı sayıldığı” hükme bağlanmıştır.
III- SERBEST MESLEK FAALİYETLERİNDE VERGİYİ DOĞURAN OLAYIN MEYDANA GELDİĞİ TARİH
GVK.’nun 67’nci maddesinin birinci fıkrasında, “Serbest meslek kazancı bir hesap dönemi içinde serbest meslek faaliyeti karşılığı olarak tahsil edilen para ve ayınlar ve diğer suretlerle sağlanan ve para ile temsil edilebilen menfaatler dolayısıyla yapılan giderler indirildikten sonra kalan farktır.” şeklinde belirtilmiştir. Kanunun açık hükümlerinden anlaşılacağı üzere, serbest meslek erbaplarında vergiyi doğuran olay, “tahsilat esasına” bağlanmıştır. Serbest meslek erbabı hizmet vermiş olabilir ya da verecek olabilir, herhangi bir tahsilat yapmadığı sürece gelir vergisi açısından beyanı gerektirir bir durum oluşmamaktadır. Serbest meslek erbabının vermiş olduğu hizmetin tamamlanmış olması da önem taşımamaktadır. Hizmet tamamlanmış olsa bile hizmetin karşılığı bedel tahsil edilmemiş ise serbest meslek kazancı elde edilmemiş sayılacaktır. Cari yılda geçmiş yıllara veya gelecek yıllara ait olarak tahsil edilen hasılat tahsil edildiği yılın geliri sayılarak vergilendirilecektir.
213 sayılı VUK.’nun “Makbuz Mecburiyeti” başlıklı 236’ncı maddesinde serbest meslek erbabının, mesleki faaliyetlerine ilişkin her türlü tahsilatı için iki nüsha serbest meslek makbuzu tanzim etmek ve bir nüshasını müşteriye vermek, müşteri de bu makbuzu istemek ve almak mecburiyetinde olduğu hüküm altına alınmıştır. Bu nedenle serbest meslek erbapları vermiş oldukları hizmetler karşılığı alacaklandıkları bedelleri tahsil ettikleri zaman serbest meslek makbuzunu da düzenlemek zorundadırlar.
Bir işlem vergisi olan KDV. açısından ise vergiyi doğuran olay gelir unsurları itibariyle ayrı ayrı belirlenmemiş olup, tüm gelir unsurları için yapılan işleme göre (mal teslimi veya hizmet ifası) belirlenmiştir. Konu bu nedenle KDVK.’nu açısından farklılık arz etmektedir. Çoğunlukla serbest meslek erbapları bir hesap dönemi içerisinde vermiş oldukları hizmetler karşılığında tahsil ettikleri bedellere serbest meslek makbuzu düzenleyerek bu bedelleri Gelir Vergisi ve KDV. beyannameleriyle o dönem elde etmiş oldukları hasılat olarak beyan etmektedirler. İçerisinde bulundukları hesap döneminde, verdikleri tamamlanmış hizmetler karşılığında, tahsil edemedikleri ancak bir sonraki dönemde tahsil edecekleri bedelleri, içerisinde bulundukları hesap döneminin geliri olarak beyan etmemektedirler. Bu bedelleri tahsil ettikleri dönemin hasılatı olarak beyan etmektedirler. Her ne kadar Gelir Vergisi açısından uygulama böyle olmasını gerektirmekte ise de KDV. Kanunu açısından uygulama farklılık arz etmektedir.
213 sayılı Vergi Usul Kanununun “vergiyi doğuran olay” başlıklı 19’uncu maddesinde, vergi alacağının, vergi kanunlarının vergiyi bağladıkları olayın vukuu veya hukuki durumun tekemmülü ile doğacağı belirtilmiştir. 3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanununun “Vergiyi doğuran olayın meydana gelmesi” başlıklı 10’uncu maddesinin (a) fıkrasında, mal teslimi ve hizmet ifası hallerinde, malın teslimi veya hizmetin yapılması; (b) fıkrasında da, malın tesliminden veya hizmetin yapılmasından önce fatura veya benzeri belgelerin verilmesi hallerinde, bu belgelerde gösterilen miktarla sınırlı olmak üzere fatura veya benzeri belgelerin düzenlenmesi; (c) fıkrasında ise, kısım kısım mal teslimi veya hizmet yapılması mutad olan veya bu hususlarda mutabık kalınan hallerde her bir kısmın teslimi veya bir kısım hizmetin yapılması anında vergiyi doğuran olayın meydana geleceği hükme bağlanmıştır. Vergi kanunlarındaki bu hükümler değerlendirildiğinde vergiyi doğuran olay Gelir Vergisi ve Katma Değer Vergisi açısından farklı durum ve zamanlarda meydana gelmektedir.
Bu durum özetlenecek olursa vergiyi doğuran olay gelir vergisinde hizmetin karşılığı bedelin tahsil edildiği tarihte meydana gelmekte ve bedelin tahsil edildiği tarihte serbest meslek makbuzu düzenlenerek elde edilen kazanç bu dönemin hasılatı olarak beyan edilmektedir. Katma değer vergisinde ise vergiyi doğuran olay hizmetin tamamlandığı tarihte meydana gelmekte, tamamlanan hizmet karşılığında herhangi bir bedel tahsil edilmese de elde edilen kazanç hizmetin tamamlandığı dönemin kazancı sayılarak beyan edilmektedir.
IV- SERBEST MESLEK FAALİYETİNDE VERGİYİ DOĞURAN OLAYIN MEYDANA GELDİĞİ TARİH İLE İLGİLİ SORUN TEŞKİL EDEN DURUMUN AÇIKLIĞA KAVUŞTURULMASI
Yazımızın yukarıdaki kısımlarında kanuni dayanakları ile açıkladığımız üzere serbest meslek faaliyetinde vergiyi doğuran olayın gelir vergisi ve katma değer vergisi açısından farklı durum ve zamanlarda meydana geldiğine değinmiştik. Bu durum çoğu zaman serbest meslek erbapları ile gelir idaresini karşı karşıya getirmiştir. Burada sorun esasen serbest meslek faaliyetinde hizmetin tamamlandığı dönem ile yapılan hizmet karşılığı bedelin tahsil edildiği dönemin farklı olduğu zamanlarda ortaya çıkmaktadır. Bunun nedeni ise belirtildiği üzere gelir vergisinde serbest meslek faaliyetinde vergiyi doğuran olayın tahsil esasına, katma değer vergisinde ise hizmetin tamamlanmasına bağlanmış olmasıdır. Bu durumu bir örnek ile açıklamaya çalışalım.
Serbest meslek erbabı bir avukat 2005 yılının Mayıs ayında almış olduğu bir miras davasını 15.11.2005 tarihinde sonuçlandırmıştır. Verdiği hizmetin karşılığını teşkil eden 2.000 YTL bedelin 750 YTL’sini hizmetin tamamlandığı 15.11.2005 tarihinde, geriye kalan 1.250 YTL’yi de 13.02.2006 tarihinde tahsil etmiştir. Avukatın bu durumunda, katma değer vergisi açısından vergiyi doğuran olay hizmetin tamamlandığı 15.11.2005 tarihinde meydana geldiğinden elde edilen hasılatın tamamı Kasım dönemi için verilecek katma değer vergisi beyannamesi ile beyan edilecektir. Gelir vergisi açısından ise tahsil esası geçerli olduğundan avukatın 15.11.2005 tarihinde tahsil ettiği 750 YTL 2005 yılı hasılatı sayılacak bu hasılatını 2005 yılı faaliyeti için vereceği gelir vergisi beyannamesi ile beyan edecektir.
Mükellef aynı hizmetin karşılığı olarak 13.02.2006 tarihinde tahsil etmiş olduğu 1.250 YTL’yi ise 2006 yılı hasılatı olarak 2006 yılı faaliyeti için vereceği gelir vergisi beyannamesi ile beyan edecektir. Mükellef serbest meslek makbuzunu, verdiği hizmet karşılığı bedelleri tahsil ettiği tarihte düzenlemek zorundadır. Yani vermiş olduğu hizmet karşılığı tahsil ettiği 750 YTL için 15.11. 2005 tarihinde, 1.250 YTL için ise 13.11.2006 tarihinde serbest meslek makbuzu düzenleyecektir. Bu durumda akla şu soru gelmektedir. Mükellef belgesini düzenlemediği hasılatını katma değer vergisi beyannamesi ile beyan edebilir mi? Evet. Edebilir. Çünkü 3065 sayılı KDVK.’nun “Teslim ve Hizmet İşlemlerinde Matrah” başlıklı 20’nci maddesinin birinci fıkrasında; teslim ve hizmet işlemlerinde matrah, bu işlemlerin karşılığını teşkil eden bedeldir. Denmektedir. ikinci fıkrasında ise; Bedel deyimi, malı teslim alan veya kendisine hizmet yapılan veyahut bunlar adına hareket edenlerden bu işlemler karşılığında her ne suretle olursa olsun alınan veya bunlarca borçlanılan para, mal ve diğer suretlerde sağlanan ve para ile temsil edilebilen menfaat, hizmet ve değerler toplamını ifade eder. Denmektedir.
Aynı kanunun “Vergi İndirimi” başlıklı 29’uncu maddesinin birinci fıkrasında; Mükellefler vergiye tabi işlemler üzerinden hesaplanan katma değer vergisinden bu kanunda aksine hüküm olmadıkça faaliyetlerine ilişkin olarak kendilerine yapılan teslim ve hizmetler dolayısıyla hesaplanarak düzenlenen fatura ve benzeri vesikalarda gösterilen katma değer vergisini indirim konusu yapabilecekleri hüküm altına alınmıştır. Yine aynı kanunun “İndirimin Belgelendirilmesi” başlıklı 34’üncü maddenin birinci fıkrasında; Yurt içinden sağlanan veya ithal olunan mal ve hizmetlere ait Katma Değer Vergisi, alış faturası veya benzeri vesikalar ve gümrük makbuzu üzerinden ayrıca gösterilmek ve bu vesikalar kanuni defterlere kaydedilmek şartıyla indirilebilir. Denilmektedir.
KDVK’ndaki bu maddelerde yapılan açıklamalara bakıldığında indirim konusu yapılacak katma değer vergisi için belgelendirme şartının olduğu, elde edilen hasılat ve hesaplanan katma değer vergisi için böyle bir şartın söz konusu olmadığı görülmektedir. Dolayısıyla mükellef hizmetin tamamlandığı 15.11. 2005 tarihinde elde ettiği 2.000 YTL hasılatının tamamını belgelendirme şartı olmaksızın Kasım ayı katma değer vergisi beyannamesiyle beyan edebilecektir. Mükellef 13.02.2006 tarihinde düzenlediği 1.250 YTL’lik hasılat beyan edeceği serbest meslek makbuzunda KDV. hesaplayacak ancak makbuza “hesaplanan KDV.’si Kasım/2005 dönemi KDV. beyannamesi ile beyan edilmiştir.” Şerhi düşülecektir. Tabiî ki bu hizmeti alan gelir veya kurumlar vergisi mükellefi ise, serbest meslek erbabı mükelleften aldığı bu hizmet için ödediği KDV.’ni serbest meslek makbuzlarının düzenlendiği dönem beyannamesinde indirim konusu yapacaktır. Yani 15.11.2005 tarihinde aldığı hizmet karşılığı kesilen serbest meslek makbuzunda ayrıca gösterilerek ödediği 135 YTL’ lik KDV.’ni Kasım/2005 dönemi için vereceği KDV. beyannamesinde indirim konusu yapacak, 13.02.2006 tarihinde düzenlenen serbest meslek makbuzunda ayrıca gösterilerek ödediği 225 YTL’lik KDV.’ni de Şubat/2006 dönemi için vereceği KDV. beyannamesinde indirim konusu yapacaktır. Bu hizmet için ödediği bedeli de belgelerin düzenlendiği dönemlerde gider olarak dikkate alacaktır.
Konu ile ilgili ayrı bir örnek verecek olursak; kısım kısım hizmet tesliminde bulunan bir serbest meslek erbabının, yapmış olduğu hizmet tesliminin bir kısmını 11.11.2005 tarihinde bitirdiğini ve işin geri kalan kısmını ise 05.01.2006 tarihinde bitirdiğini kabul edelim.
Mükellefin kısım kısım bitirdiği bu hizmetlere ilişkin alacağı bedeli ise, işin birinci kısmının teslimi için 1.000 YTL’ye, işin ikinci kısmının teslimi için ise 1.500 YTL’ye anlaştığını, anlaştığı ücretin tamamını ise işi tamamen sonuçlandırdığı 05.01.2006 tarihinde tahsil ettiğini farz edelim. Bu durumda mükellef işin birinci kısmını bitirdiği ve işin bu kısmına isabet eden 1.000 YTL’lik hasılatını ve bu hasılata isabet eden 180 YTL’lik KDV.’ni Kasım/2005 dönemi için vereceği KDV. beyannamesi ile beyan edecektir.
Mükellef işin tamamını sonuçlandırdığı 05.01.2006 tarihinde anlaştığı ücretin tamamını tahsil ettiği için serbest meslek makbuzunu bu tarihte düzenleyecektir. Mükellef düzenleyeceği makbuzda 2.500 YTL hasılat beyan edecek ve bu hasılat üzerinden KDV. hesaplayarak Kasım/2005 döneminde verilen hizmetin birinci kısmı için beyan ettiği 180 YTL’lik KDV.’ni buradan mahsup ederek makbuza bu durumu belirtir bir şerh düşecektir. Bu durumu aşağıdaki tabloda şu şekilde gösterebiliriz.
Verilen hizmet karşılığı elde edilen hasılat 2.500 YTL
Hesaplanan KDV. 450 YTL
Kasım döneminde beyan edilen Hes. KDV. 180 YTL
Bu dönem beyan edilecek hesaplanan KDV. 270 YTL
Mükellef elde ettiği hasılatın tamamını ise 2006 faaliyet dönemi hasılatı olarak 2006 yılı faaliyetleri için vereceği gelir vergisi beyannamesi ile beyan edecektir. Hizmeti alan mükellef ise KDV.’nin tamamını Ocak/2006 dönemi için vereceği KDV. beyannamesinde indirim konusu yapacak ve bu hizmet alımı için ödediği bedelin tamamını 2006 yılı faaliyet döneminde gider olarak gösterecektir. Burada dikkat çekilmesi gereken bir hususta Maliye Bakanlığı’nın verilen örnekte anlatılan hususlarla karşı karşıya olan mükellefleri düşünerek bu durum ile ilgili düzenlenecek serbest meslek makbuzlarındaki şekil şartlarına düzenleme getirmesi bizce uygun olacaktır.
V- KONU İLE İLGİLİ VERGİ DAVA DAİRELERİ KURULUNUN VERDİĞİ KARAR VE BİZİM GÖRÜŞÜMÜZ
Bu konu ile ilgili Danıştay Vergi Dava Daireleri Kurulunun verdiği 14.04.2006 tarih ve E: 2006/19, K: 2006/92 sayılı Kararı buraya kadar anlatmış olduğumuz serbest meslek erbapları ile gelir idaresi arasında sorun olmaya devam eden bu hususa emsal teşkil edebilecektir. Danıştay Vergi Dava Daireleri Kurulunun serbest muhasebecilik yapan serbest meslek erbabı davacı hakkında vermiş olduğu Karar aynen aşağıdaki gibidir.
Olay; serbest muhasebecilik yapan davacı adına, 1998 yılında hasılatının bir kısmını serbest meslek makbuzu düzenlememek suretiyle, kayıt ve beyan dışı bıraktığından ve mükerrer gider kaydı bulunduğundan bahisle, inceleme raporuna dayanılarak 1998/Şubat, Temmuz ve Ekim dönemleri için kusur, Aralık dönemi için ağır kusur cezalı olarak katma değer vergisi salınmasıyla oluşmuştur. Salınan cezalı tarhiyata serbest muhasebecilik yapan davacı vergi mahkemesinde dava açmıştır.
Açılan dava sonucunda Vergi Mahkemesinin ısrar kararını bozan Danıştay Vergi Dava Daireleri Kurulunun verdiği karar şöyledir:
“1998 yılında gerçekleştirilen hizmetlerle ilgili olarak 1999 yılında tahsil ettiği ücretleri, en geç, hizmetin tamamlandığı 31 Aralık 1998 tarihinde beyan etmesi gerektiğinden bahisle salınan cezalı katma değer vergisini, serbest meslek faaliyetinde vergiyi doğuran olayın, verilen hizmetin karşılığını teşkil eden ücretin kısmen veya tamamen tahsil edilmesiyle meydana geleceği gerekçesiyle kaldırılan vergi mahkemesi ısrar kararı vergi dairesi müdürlüğü tarafından temyiz edilmiştir.
Uyuşmazlığın çözümü, serbest meslek faaliyetinde, katma değer vergisi açısından, vergiyi doğuran olayın meydana geldiği tarihin tespitine bağlı bulunmaktadır.
213 sayılı Vergi Usul Kanununun “Vergiyi doğuran olay” başlıklı 19’uncu maddesinde, vergi alacağının, vergi kanunlarının vergiyi bağladıkları olayın vukuu veya hukuki durumun tekemmülü ile doğacağı belirtilmiştir.
3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanununun “Vergiyi doğuran olayın meydana gelmesi” başlıklı 10’uncu maddesinin (a) fıkrasında, mal teslimi ve hizmet ifası hallerinde, malın teslimi veya hizmetin yapılması; (b) fıkrasında da, malın tesliminden veya hizmetin yapılmasından önce fatura veya benzeri belgelerin verilmesi hallerinde, bu belgelerde gösterilen miktarla sınırlı olmak üzere fatura veya benzeri belgelerin düzenlenmesi; (c) fıkrasında ise, kısım kısım mal teslimi veya hizmet yapılması mutad olan veya bu hususlarda mutabık kalınan hallerde, her bir kısmın teslimi veya bir kısım hizmetin yapılması anında vergiyi doğuran olayın meydana geleceği hükme bağlanmıştır.
1998 yılı işlemleri incelenen yükümlü nezdinde düzenlenen tutanakla, 46 mükellefe hizmet verdiği, 1998 yılında tahsil edilen ve 1998’de tahsil edilmeyip 1999 yılına devreden ücretler olduğu belirtilmiş, bunları gösterir liste inceleme elemanına ibraz edilmiştir. 1998 yılından 1999 yılına katma değer vergisi dahil … TL alacak devrettiği tespit edilmiş, Katma Değer Vergisi Kanununun 10’uncu maddesinde yer alan vergiyi doğuran olayın, malın teslimi veya hizmetin ifası hallerinde, malın teslimi veya hizmetin yapılması anında meydana geleceği yolundaki düzenleme uyarınca ilgili yılda verilen hizmetin en son 31.12.1998 tarihi itibariyle gerçekleştiği kabul edilerek, tutanakla belirlenen tutardan katma değer vergisi tenzil edilerek Aralık 1998 katma değer vergisi matrahına dahil edilmiştir.
Katma değer vergisi açısından vergiyi doğuran olay malın teslimi veya hizmetin yapılması anında meydana gelmekte olup, ticari sınai, zırai veya serbest meslek faaliyeti çerçevesinde, yapılan teslim veya hizmetler yönünden farklı bir düzenlemeye yer verilmemiştir. Serbest meslek kazancının tespitinde, gelir vergisi açısından tahsilat esasının getirilmiş olmasının da belirtilen hukuki durumu değiştirmeyeceği açıktır.
Bu bakımdan, dava hakkında serbest muhasebecilik faaliyetinde verilen hizmetin yapıldığı tarihin araştırılması ve vergiyi doğuran olayın, hizmetin yapıldığı tarihte meydana geldiği hususunun gözetilmesi suretiyle yapılacak yargılamayla ulaşılacak sonuca göre karar verilmesi gerektiğinden, aksi yoldaki temyize konu ısrar kararında isabet görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle, temyiz isteminin kabulü ile Vergi Mahkemesinin ısrar kararının bozulmasına, oybirliği ile karar verildi.”
Şeklinde karar vermiştir.
Danıştay Vergi Dava Daireleri Kurulunun bu dava ile ilgili verdiği bu karar diğer mükellefler için emsal teşkil edebilecektir. Ancak bu konunun genel bir uygulamayı teşkil etmesi için konunun içtihatı birleştirme kurulu kararı haline gelmesi gerekmektedir. Yukarıda açıkladığımız üzere bizim görüşümüzde bu çıkan karar doğrultusundadır. Danıştay Vergi Dava Daireleri Kurulunun verdiği bu karar serbest meslek erbapları ile vergi idaresi arasında süre gelen uygulama karışıklığını bir nebze gidereceği inancındayız. Bu nedenle serbest meslek erbapları verdikleri hizmetlere ilişkin uygulamalarını verilen bu karar doğrultusunda yapmaları gerekmektedir.
Kamu oyunda serbest meslek erbaplarının büyük bir kısmının (Doktor, Avukat vs.) yıllık gelir vergisi beyannamelerine bakıldığında asgari ücretlilerden dahi daha düşük hasılat beyan ettikleri görülmektedir. Bu kazancın tahsil esasına bağlı olması da vergi idaresinin serbest meslek erbaplarına yönelik kayıt dışı çalışmalarını olumsuz etkilemektedir. Konuya bu yönden bakıldığında bu kazançtaki tahsil esası serbest meslek erbapları ile vergi idaresi arasında karışıklığa neden olmaktadır. Zaten şu anda Katma Değer Vergisi Kanununda vergiyi doğuran olay malın teslimi veya hizmetin yapılması anında meydana gelmekte olup, bu hususta ticari, sınai, zirai veya serbest meslek faaliyeti çerçevesinde yapılan teslim ve hizmetler yönünden farklı bir düzenlemeye yer verilmemiştir.
Gelir Vergisi Kanununda da ticari, sınai, zirai faaliyetlerde vergiyi doğuran olay tahakkuk esasına bağlı bulunmaktadır. Bu nedenlerden dolayı kanımızca konunun çözüme kavuşması için Gelir İdaresinin yeni hazırlanan Gelir Vergisi Kanununda serbest meslek kazançlarındaki tahsil esasına bağladıkları vergiyi doğuran olayı tahakkuk esasına bağlamaları uygun olacaktır.
VI- SONUÇ
Gelir vergisi ve katma değer vergisi açısından Serbest meslek erbapları ile gelir idaresi arasında sorun teşkil eden vergiyi doğuran olayın meydana geldiği tarihin ne olacağı Danıştay Vergi Dava Daireleri Kurulunun verdiği 14.04.2006 tarih ve E: 2006/19, K: 2006/92 sayılı Kararı ile bir nebze açıklığa kavuşmuştur. Danıştay Vergi Dava Daireleri Kurulunun bu konu ile ilgili verdiği bu karar serbest meslek erbapları için emsal teşkil edebilecektir. Bu konunun genel bir uygulamayı teşkil etmesi için içtihatı birleştirme kurulu kararı haline gelmesi gerekmektedir. Ancak kanımızca konunun çözüme kavuşması için serbest meslek kazançlarındaki gelir vergisi açısından tahsil esasına bağlı olan vergiyi doğuran olayın tahakkuk esasına bağlanması uygun olacaktır. Bu şekilde bu soruna bir çözüm getirilmiş olacaktır. Bu konuda bir düzenleme yapılana kadar serbest meslek erbaplarının verdikleri hizmetlere ilişkin uygulamalarını Danıştay Vergi Dava Daireleri Kurulunun kararı doğrultusunda yapmaları uygun olacaktır.
Yararlanılan Kaynaklar:
1- 193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu.
2- 3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanunu.