<CENTER>Tarih : 08.02.2006 Sayı : B.07.1.GİB.4.34.20.01/288-2546/1506 Konusu :Mükellefin borcuna karşılık haczedilen; 1’inci ve 2’nci arttırmada satılamayan ve “arsa + daire” olarak rayiç değer biçilen gayrimenkulün tekrar satışa çıkarılabileceği Hk.

Gelir İdaresi Başkanlığı
</CENTER>


Muktezanın Özeti: İlgi yazılarınız ile; Daireniz ......... vergi kimlik numaralı mükellefi .........’ın sebze ve meyve komisyonculuğu faaliyetinden doğan vergi borçlarına karşılık dairenizce, ........ plakalı vasıtasının fiilen haczedilerek 11.07. 2005’te 6.800,00 YTL. bedelle satılıp vergi borcuna mahsubunun yapıldığı;
........ İlçesi Mah. ....... Sok. ....... Mevkii 1133 ada 28 paftada bulunan 450 m2 yüzölçümlü arsanın 1/3 hissesine sahip olduğu, taşınmaz üzerindeki imar planı olmayan ruhsatsız “bodrum + 3 katlı binanın 3’üncü kat 3 no.lu dairesinin” borçluya ait olup taşınmaza, “arsa değeri + daire rayiç değer” olarak 30.000,00 YTL. kıymet takdir edildiği ve haciz konularak 2004 yılında satışa çıkarıldığı; 1’inci ve 2’nci arttırmada taşınmaza alıcı çıkmadığından satılamadığı; adı geçenin 20.12.2005 tarih 62156 sayılı dilekçesi ile bahse konu evinin satılarak vergi borcuna mahsubunun yapılmasını talep ettiği;
21.12.2005 tarihi itibariyle mükellefin 148.928,59 YTL. borcu bulunduğu; dairenizce yapılan araştırma neticesinde mükellefin hiç ödemede bulunmadığının ve borçlarını ödeyecek durumda olmayıp çok zor durumda olduğunun dışında ....... Tapu Sicil Müdürlüğüne kayıtlı bir adet gayrimenkulü daha olduğunun tespit edildiği belirtilmekte; adı geçenin bahse konu evinin satışı için,
a)Biçilmiş rayiç değerin % 75’inin üzerinde talep gelirse 3’üncü ihaleye çıkmadan satılıp satılamayacağı,
b)Arsa payının tapusuz meskenle birlikte mi veya ayrı olarak satışının yapılmasının gerekip gerekmediği,
c) 6183 sayılı Kanunun 70/11’inci maddesi hükmü gereğince meskenin değeri düşük olduğundan satışından vazgeçilip ödevliye terk edilip edilmeyeceği hususlarında tereddüte düşüldüğünden Başkanlığımız görüşü talep edilmektedir.
Bilindiği üzere; 6183 sayılı AATUHK.’nun 94’üncü maddesinde; “....... gayrimenkul artırma sonunda, üç defa bağırıldıktan sonra en çok artırana ihale olunur. Şu kadar ki, artırma bedeli gayrimenkul için biçilmiş olan değerin % 75’ini bulmak lazımdır ........” hükmü yer alırken,
“Artırmanın Uzatılması” başlıklı 95’inci maddesinde ise “Artırmada yukarıdaki maddede yazılı miktar elde edilmemiş ise, en çok artıranın taahhüdü baki kalmak şartıyla artırma 7 gün daha uzatılır. 7’nci günü aynı saatte gayrimenkul en çok artırana ihale edilir. Evvelce yapılan ilanda bu hususlar belirtilir. Şu kadar ki, rüçhanlı alacaklı bulunduğu takdirde ihale bedelinin rüçhanlı alacakla birlikte masrafları da aşması şarttır, aşmazsa satış yapılmaz” hükmü yer almaktadır.
Diğer taraftan, 6183 sayılı Kanunun “İhalenin yapılmaması” başlıklı 96’ncı maddesinde; “Artırmalarda istekli çıkmadığı veya teklif edilen bedel 95’inci maddede yazılı olduğu üzere rüçhanlı alacakla, masrafları aşmadığı takdirde amme idaresince teferruğ edilinceye kadar gayrimenkul üzerindeki haciz devam eder.
Bu müddette tahsil dairesine herhangi bir istekli müracaat ettiği takdirde, bu müracaat alacaklı amme idaresince uygun görülmek şartiyle, satış için 7 günlük bir ilan yapılarak gayrimenkul 95’inci madde hükümleri dairesince en çok artırana ihale olunur. Gayrimenkul teferruğ edilinceye kadar bir istekli çıkmadığı takdirde tahsil dairesi mahcuz malı uygun gördüğü zamanlarda satışa çıkarabilir. Bu takdirde satış ve ilan hakkında yukarıdaki hükümler ve ihale içinde 95’inci madde hükümleri tatbik olunur.” denilmektedir.
Bu durumda üçüncü artırmanın yapılabilmesi için, taşınmaz sanki ilk defa satışa çıkarılıyormuş gibi ilan edilecek ve ilk artırmanın tabi olduğu koşullar aynen uygulanacaktır. Hatta bu koşullar içinde ikinci artırma yoluna da gidilebilecektir.
Bununla birlikte 6183 sayılı Kanunun 62’nci maddesi ile, tahsil dairesinin, alacaklı amme idaresi ile borçlunun menfaatlerini mümkün olduğu kadar telif etmekle mükellef olduğu hüküm altına alınmıştır.
6183 sayılı Kanunun 98’inci maddesiyle öngörülen teferruğ işlemi bu Kanun uyarınca yapılan cebri takibatın zorunlu bir sonucu değildir.
Diğer bir anlatımla, idare hacizli gayrimenkulü teferruğ edip etmemekte serbest bulunmaktadır.
Dolayısıyla söz konusu gayrimenkulün uygun görülen zamanlarda yeniden ihaleye çıkarılması, geçen süre içerisinde gayrimenkulün değer kazanmış olması ve borçlu ile alacaklı amme idaresinin menfaatlerinin korunması açısından yapılacak satışta gayrimenkulün yeniden tespit edilecek değerinin esas alınması, bu işlemlere rağmen satışın gerçekleşmemesi halinde, gayrimenkul üzerindeki haciz baki kalmak üzere, mükellefin başkaca mal, hak ve alacaklarının araştırılması, tespit edileceklerin haczi ve satışı suretiyle paraya çevrilerek kamu alacağının tahsili yoluna gidilmesi gerekmektedir.
Buna göre bahse konu olayda; söz konusu gayrimenkul daha önce satışa çıkarılmış olup satılamamış olsa da satış şartnamesinde artırmaya esas olan biçilmiş rayiç bedelin satış komisyonunca “arsa + daire (tapusuz mesken)” olarak belirlenmiş olması karşısında arsa payının tapusuz meskenle birlikte satılması;
Diğer taraftan, adı geçenin ....... Tapu Sicil Müdürlüğünde kayıtlı bir gayrimenkulü bulunduğunun da dairenizce tespiti ile birlikte mükellefin dairenize verdiği 20.12.2005 tarihli dilekçesi ile ihtilafa konu evinin satılarak vergi borçlarına mahsubunu talep etmiş olması da dikkate alındığında mevcut durum için 6183 sayılı AATUHK.’nun 70/11’inci maddesi hükmünün işletilemeyeceği ve mükellef adına kayıtlı gayrimenkullerin satılması suretiyle amme alacağının süratle tahsili yoluna gidilmesi gerekmektedir.
Ayrıca, yapılan malvarlığı araştırması neticesinde mükellef adına kayıtlı başka malvarlığı bulunması halinde amme alacağının tahsiline yönelik olarak gerekli cebri takip ve tahsil işlemlerine devam edilmesi gerektiği tabiidir.