Tüm varlıklar, sahip oldukları özelliklerle, kendilerini yaratan Yüce Allah'ın sonsuz gücünü ve ilmini gösterirler. Kuran'daki birçok ayette bu gerçek bildirilmekte, Allah'ın her yarattığının bir ayet, yani 'bir delil ve ibret' olduğu bildirilmektedir.

Bakmıyorlar mı o deveye; nasıl yaratıldı? Göğe, nasıl yükseltildi? Dağlara; nasıl oturtulup–kuruldu? Yere; nasıl yayılıp–döşendi? Artık sen, öğüt verip –hatırlat. Sen, yalnızca öğüt verici bir hatırlatıcısın."(Gaşiye Suresi, 17–21)
Gaşiye Suresi'nin 17. ayeti kerimesi, üzerinde dikkatle düşünülmesi ve ibret alınması gereken bir canlı olan devenin yaratılışı üzerinde durulmaktadır.
Deveyi diğer canlılardan ayıran en önemli özelliği, en ağır şartlardan bile etkilenmeyen vücut yapısıdır. Bu öyle bir vücuttur ki açlık ve susuzluğa günlerce dayanabilir, günler boyu sırtında yüzlerce kilo ağırlıkla yol katedebilir.
Devenin, ayrıntısını yazımızın ilerleyen bölümlerinde göreceğiniz özellikleri, onun kurak ortamlar için özel bir yaratılışla var edildiğini ve insanın hizmetine verildiğini göstermektedir. Ve bu da düşünen insanlar için açık olan yaratılış delillerinden sadece bir tanesidir. Kuran'da şu şekilde bildirilmektedir:
"Allah'ın göklerde ve yerde yarattığı şeylerde korkup–sakınan bir topluluk için elbette ayetler vardır." (Yunus Suresi, 6)

Mükemmel su
kullanım ünitesi
Develer, 10 dakika gibi kısa bir sürede, ağırlıklarının üçte biri oranında su içer. Bu miktar kimi zaman 130 litreyi bulabilmektedir. Bunun yanısıra deve, insana oranla 100 kat daha geniş alanı kaplayan bir burun mukozasına sahiptir. Hayvan, çok büyük ve kıvrımlı burun mukozası sayesinde havadaki nemin %66'sını tutabilmektedir.

Besinlerden ve sudan
maksimum istifade
Hayvanların çoğu böbreklerinde biriken üre kana karıştığı anda zehirlenerek ölürler. Oysa deve, vücudunda oluşan üreyi defalarca karaciğerinden geçirerek, sudan ve besinlerden maksimum derecede istifade edebilmektedir.
Devenin kan ve hücre yapısı da, çöl şartlarında uzun süre susuz yaşayabilmesini sağlayabilecek şekildedir. Hücre duvarları, hücrelerinin fazla su kaybetmesini engelleyecek bir yapıdadır. Kan yapısı ise, devenin vücudunda su minimuma indiğinde bile kan akışında bir ağırlaşmaya olanak vermeyecek biçimdedir. Ayrıca kanında, susuzluğa dayanıklılığı arttıran albümin enzimi, diğer canlılardan daha fazla miktarda bulunmaktadır.
Devenin bir başka destekleyicisi de hörgücüdür. Hörgüçlerde vücut ağırlığının beşte biri kadar yağ depo edilmiştir. Devede yağın tek bir noktada toplanması, vücudun –yağa bağlı olarak– her yerinden yoğun oranda su atılmasını engeller. Bu da devenin suyu minimum oranda kullanmasına sebep olur.
Bir hörgüçlü deve, normalde günde 30–50 kilo besin alabilirken, zor şartlarda günde sadece 2 kg kuru otla bir ay boyunca yaşayabilmektedir. Devenin ağız ve dudak yapısı, ayakkabı köselesini delecek kadar sivri olan dikenleri bile rahatlıkla yiyebileceği şekildedir. Dört yüzlü midesi ve sindirim sistemi ise önüne çıkan herşeyi öğütebilecek kadar güçlüdür. Normalde yiyecek sınıfına girmeyen kauçuk gibi maddelerden bile istifade etmesini bilir. Kurak ortamlarda bu özelliğin ne kadar değerli olduğu açıktır.

Hortumlara ve
fırtınalara karşı önlem
Devenin gözleri iki kat kirpiklidir. Kirpikler, kapan gibi içiçe geçerek, gözü şiddetli kum fırtınalarına karşı tam bir korumaya alırlar. Develer ayrıca burun deliklerini de kum girmesini engellemek için kapatabilirler.

Kavurucu sıcağa ve dondurucu soğuğa
karşı önlemler
Bütün vücudunu kaplayan sık tüyler, çölün yakıcı güneşinin hayvanın derisine ulaşmasına engel olur. Bunlar aynı zamanda soğukta da hayvanın ısınmasını sağlar. Çöl develeri 70°C'lik sıcaklıktan etkilenmezken, çift hörgüçlü develer sıfırın altında 52 derecelik soğuklarda yaşayabilmektedir. Bu tip develer, 4.000 metrelik yüksek yaylalarda bile hayatlarını sürdürebilmektedir.

Kızgın kumlar
için önlemler
Bacaklarına oranla son derece büyük olan ayakları da özel olarak "dizayn" edilmiş, hayvan kuma batmadan yürüyebilsin diye genişletilip yayılmıştır. Ayak tabanlarındaki özel kalın deri ise kızgın çöl kumlarına karşı alınmış bir tedbirdir.
Görmüyor musunuz ki, şüphesiz Allah, göklerde ve yerde olanları emrinize amade kılmış, açık ve gizli sizin üzerinizdeki nimetlerini genişletip–tamamlamıştır. (Buna rağmen) İnsanlardan öyleleri vardır ki, hiçbir ilme dayanmadan, bir yol gösterici ve aydınlatıcı bir kitap olmadan Allah hakkında mücadele edip durur.(Lokman Suresi, 20)
Tüm bu bilgilerin ışığında düşünelim: Deve, kendi vücudunu çöl ortamına göre kendi mi ayarlamıştır? Burun mukozasını kendi oluşturup, tepesindeki hörgücü o mu meydana getirmiştir? Ya da hortum ve fırtınalara karşı göz ve burun yapısını kendi mi tasarlamıştır? Kan ve hücre yapısını, devenin kendi mi 'su harcamama esası' üzerine düzenlemiştir? Vücudundaki tüylerin dokusunu o mu seçmiştir? O mu kendini "çöl gemisi"ne dönüştürmüştür?
Deve –canlıların tümünde olduğu gibi– elbette ki bunları yapamaz. "Bakmıyorlar mı o deveye, nasıl yaratıldı?" ayeti, gerçekten de bu olağanüstü hayvanın varoluşunu en iyi biçimde açıklamaktadır. Deve de, başka her şey gibi yaratılmış, birbirinden ilginç özelliklerle bezenmiş ve üstün güç sahibi yüce Allah'ın yaratışının delillerinden biri olarak yeryüzüne yerleştirilmiştir.
Deve, bu tür üstün fiziksel özelliklerle yaratılırken, insana hizmetle görevlendirilmiştir. İnsana düşen ise, tüm varlık aleminin içinde buna benzer yaratılış mucizelerini görmek ve bu varlıkların Yaratıcısı olan Allah'ı gerektiği gibi tanıyıp takdir ederek kulluk vazifesini en iyi şekilde yerine getirmektir.