<CENTER>MALİYE BAKANLIĞI MUKTEZASI

Gelir İdaresi Başkanlığı
</CENTER>


Tarih : 28.02.2006
Sayı : B.07.1.GİB.4.34.20.01/294-378/2408
Konusu : Mahkemece, tasfiye memuruna tebliğ edilmeden kanuni temsilci adına düzenlenen ödeme emrinin iptaline karar verilmiş olması halinde kararda belirtilen muamelelerin yenilenerek yeniden ödeme emri düzenlenmesi Hk.
Muktezanın Özeti:
Daireniz mükelleflerinden ...... San. ve Tic. A.Ş. hakkındaki ilgi yazınız ile adı geçen şirketin yönetim kurulu başkanı ......, üyeleri ......, ......., .......’nun 16.07.1999 tarihinde şirketteki hisselerinin tamamı ile ........’a yönetim kurulu başkanlığı görevini devrettikleri, şirketin 03.06.2004 tarihinde tasfiyeye girdiği ve tasfiye memuru olarak .......’ın seçildiği, 1997/1-12 dönemi KV. ve 1997-1998 dönemi KDV’ye ait tarhiyatlara verilen tahakkuklar neticesinde düzenlenen ödeme emirlerinin tasfiye memuruna tebliğ edilemediği, bunun üzerine 6183 sayılı Kanunun mükerrer 35’inci maddesine göre kanuni temsilciler adına ödeme emri düzenlenerek 09.06.2005 tarihinde tebliğ edildiği, adı geçenlerin ödeme emirlerini dava konusu yaptıkları, vergi mahkemesince ödeme emirlerinin iptaline karar verildiği, dairece tasfiye memurunun ikinci defa bilinen adresine ve ilanen tebliğ yollarına gidildiği, adı geçen şirketin 16.02.2006 tarihi itibariyle gecikme zammı dahil 13.716.515,55 YTL. vergi borcu bulunduğu, söz konusu borç için tasfiye memuru ve yönetim kurulu başkan ve üyeleri adına yurt dışı yasağı konulduğu, yönetim kurulu başkanının dairenize müracaat ederek adına uygulanan yurt dışı yasağının kaldırılmasını talep ettiği, dairenizce yapılan işlemin yerinde olduğunun düşünüldüğü belirtilerek, Başkanlığımız görüşü sorulmaktadır.
Vergi Mahkemesi kararlarında şirketin tasfiye halinde olduğunu, şirketin tasfiye memurunun bilinen adreslerinde ödeme emirlerinin tebliği cihetine gidilmediği, amme alacağının şirketten tahsilinin imkansız hale geldiğinin tespitinin yapılmadığını, şirketin tasfiyesi sonuçlanıp amme alacağının borcu karşılamadığı belli olmadan vergi borçlarının şirket tüzel kişiliğinden alınamadığı gerekçesiyle VUK.’nun 10’uncu maddesine göre kanuni temsilciden istenilmesinin mümkün olmadığına VUK.’nun 10’uncu maddesi detaylı olarak düzenlendiğinden bu olayda 6183 sayılı Kanunun mükerrer 35’inci maddesinin uygulanmasının mümkün bulunmadığına karar verildiği görülmüştür.
Ancak, 6183 sayılı Kanunun 33’üncü maddesinde “Tasfiye memurları veya tasfiyeyi yürütenler, tasfiyenin başladığını üç gün içinde ilgili tahsil dairelerine bildirmek mecburiyetindedirler.
Tasfiye memurları veya tasfiyeyi yürütenler, amme idarelerinin her türlü alacaklarını ödemeden veya ödemek üzere ayırmadan önce tasfiye sonucunda elde edileni dağıtamazlar veya bunlar üzerinde herhangi bir şekilde tasarrufta bulunamazlar. Aksi halde tahakkuk etmiş ve edecek amme alacaklarından tasfiye memurları veya tasfiyeyi yürütenler şahsen veya müteselsilen mesul olurlar. Bu mesuliyet yapılan tasarrufların ifade ettiği para miktarını geçemez...”
Aynı Kanunun mükerrer 35’inci maddesinde ise “...... Tüzel kişilerin tasfiye haline girmiş veya tasfiye edilmiş olmaları, kanuni temsilcilerin tasfiyeye giriş tarihinden önceki zamanlara ait sorumluluklarını kaldırmaz......” denilmektedir.
390 seri no.lu Tahsilat Genel Tebliğinde de anonim şirketlerde kanuni temsilcilerin tespiti ile amme alacağının bu şahıslardan takibinde dikkat edilecek hususlar belirtilmiştir.
Yukarıdaki Kanun maddelerinde de belirtildiği üzere tasfiye tarihinden önceki dönemlere ait vergi borçlarının ilgili dönemlerdeki kanuni temsilcilerden takip ve tahsili yoluna gidilmesi gerekmektedir.
Ancak vergi mahkemesince ödeme emirlerinin tasfiye memuruna tebliği gerçekleşmeden kanuni temsilci adına düzenlenen ödeme emirlerinin iptaline karar verilmiş olup ilgi yazınız ile mahkeme kararının yerine getirildiği ve tasfiye memuru adına düzenlenen ödeme emirlerinin adresinde ve ilanen tebliği yoluna gidildiği belirtilmektedir.
Bu durumda adı geçen şirketin ilgili dönemlerdeki kanuni temsilcilerinin 390 seri no.lu Tahsilat Genel Tebliği uyarınca tespit edilmesi ve adlarına 6183 sayılı Kanunun mükerrer 35’inci ve VUK.’nun 10’uncu maddesine göre ödeme emri düzenlenerek amme alacağının takip ve tahsili yoluna gidilmesi ve ilgili kişiler adına yurt dışı yasağı konulması gerekmektedir.
Söz konusu kararlar ile kanuni temsilcilerin sorumluluk sıfatı kaldırılmamakta olup, takip işlemlerinin belli bir zamana tekemmül ettirilmesine bağlı olarak yenilenmesinin gerekli olduğu bir durum söz konusu olmaktadır. Bu gibi durumlarda ise kararda belirtilen muamelelerin derhal tekemmül ettirilerek takibin yenilenmesi mümkün bulunmaktadır.
Buna göre yapılan tetkikler sonucu kanuni temsilci hakkında dairenizce daha önce yurt dışı yasağı uygulandığının tespit edilmesi durumunda ise yurt dışı yasağının kaldırılmaması gerekmektedir.