23/09/2005 08:03:34


BİZE GÖRE / Veysi Seviğ





Vergi Usul Yasası'nın 413'üncü maddesi gereği olarak yükümlüler, Maliye Bakanlığı'nın bu hususta yetkili kıldığı makamlardan vergi durumları ve vergi uygulaması bakımından müphem ve tereddüdü mucip gördükleri hususlar hakkında izahat isteyebilirler.


Bu bağlamda yetkili makamlar yazı ile istenecek izahatı yazı ile veya sirkülerle cevaplamak mecburiyetindedirler.


Alacakları cevaplara göre hareket eden mükelleflerin bu hareketleri cezayı istilzam etse dahi ceza kesilmez.


Mükellefler ve vergi sorumluları zaman zaman duraksamaya düştükleri konularda vergi idaresine başvurarak uygulamaya yönelik olarak idarenin görüşünü alma zorunluluğunu hissetmektedirler. Böyle bir durumda idare görüşünü bildirmekte ve genellikle de mükellefler ve vergi sorumluları idarenin uygulamaya yönelik olarak vermiş bulunduğu görüş doğrultusunda işlem yapmaktadırlar.


Son yıllarda bazı yükümlü gruplarını ilgilendiren konularda Maliye Bakanlığı görüşlerini sirkülerler yayımlamak suretiyle duyurmaya başlamış bulunmaktadır.


Gerçekte; "Sirkülerler, mükellef nazarında uygulamada tereddüt yaratan hususlarda, sadece Maliye Bakanlığı'nın konuya ilişkin görüşünün açıklanması amacına yönelik toplulaştırılmış muktezalardır."


Bir başka anlatımla Vergi Usul Yasası'nda Maliye Bakanlığı'na sirküler yayımlama konusunda verilen yetkinin amacı, mükelleflerin vergi durumları ve vergi uygulaması bakımından müphem ve duraksama yaratan hususlarda istemiş oldukları izahatın (açıklamanın) her mükellefe ayrı yazı ile verilmesi yerine; aynı durumda bulunan tüm mükellefle, aynı anda ve tek işlemle duyurulmasının sağlanmasıdır. Bu bağlamda açıklama izahat ise bir yasa hükmünden anlaşılması ve yasa hükmünün nasıl ugulanması gerektiği konusundaki Maliye Bakanlığı'nın görüşüdür.


Ancak uygulamada sirkülerler daha çok tebliğ niteğinde ve içeriğinde düzenlenmekte ve yayımlanmaktadır. Bu bağlamda da sirkülerle belirlenen konulara idare uygun işlem yaparken yükümlülerin de ilgili sirkülerlerde yer alan hususlara uygun davranmaları istenmekte ve bu tutumları ayrıca denetim elemanları aracılığı ile izlenmektedir.


Hukuki açıdan sirkülerlerin uygulamaya yönelik kural koyucu bir özelliği bulunmamaktadır. Bir başka anlatımla, içerdiği açıklamanın özelliği sebebiyle, kural koyucu nitelik taşımayan sirkülerlerin, hukuk düzeninde herhangi bir değişiklik oluşturması da söz konusu değildir.


Bu nedenle, ortada, düzenleyici nitelikte bir idari işlem bulunmadığından; sirkülerle ilgili iptal davalarının açılması söz konusu olamaz.


Nitekim konuya ilişkin olarak ortaya çıkan bir başvuru ile ilgili olarak oluşan yargı kararı da aynı görüş doğrultusundadır.


Şöyle ki;


"Sirküler, mükellefler nazarında uygulamada tereddüt yaratan hususlarda sadece Maliye Bakanlığı'nın konuya ilişkin görüşünün açıklanması amacına yönelik toplulaştırılmış muktezalardır. Bu sebeple, sirkülerlerin bağlayıcı soyut hukuk kuralları koyan, normatif işlem niteliğindeki düzenleyici işlemler gibi addedilip, iptal davasına konu edilmeleri mümkün değildir." (Danıştay, 7'nci Dairesi E. No: 2004/3058, K. No: 2004/2438)


Kanımızca uygulamaya yönelik olarak yayımlanan sirkülerin içeriği ve yapmış olduğu yönlendirmeler dikkate alınarak bu bağlamda hukuki açıdan taşıdığı özelliklerin ayrıntılı olarak belirlenmesi gerekmektedir. Bir başka açıdan sirkülerin içerik açısından irdelenmesi ve hitap ettiği yükümlü grupları dikkate alınarak hukuki nitelemesinin yapılması halinde, son yıllarda yayımlanan sirkülerlerin bazı hallerde tebliğ niteliğinde olduğu sonucuna da varılabilmektedir.


Özellikle ülkemizde "Enflasyon Düzeltmesi" ile ilgili işlemlerin sirkülerle yönlendirilmesi hali bu bağlamda hukuki açıdan tartışılmalıdır.


Diğer yandan son zamanlarda Maliye Bakanlığı'nın çeşitli zamanlarda vermiş bulunduğu muktezaların tam aksine sonuç doğurabilecek incelemeler yaptırdığı, bu bağlamda elinde konuya ilişkin özelgesi (muktezası) bulunanlara karşı da bu muktezalar bizi bağlamaz diyebildiği gözlenmektedir.


Mali idarenin vermiş bulunduğu görüşler duraksamaya düşen yükümlüleri aydınlatmak içindir. Ancak verilen muktezaya aykırı bir işlemin yapılması, en azından idareye olması gereken güveni zayıflatabilecektir. Bu bağlamda da verilen muktezalarla örtüşmeyen işlemlerin riskini dikkate almakta yarar vardır.