<TABLE cellSpacing=0 cellPadding=5 width=480>
<T>
<TR>
<TD =hurauthornameblack align=left colSpan=2>





ŞükrüKIZILOT
Vergi indirimi yoluyla eğitime teşvik </TD></TR>
<TR>
<TD align=left>
<TABLE cellSpacing=0 cellPadding=0 width=80 align=right border=0 valign="top">
<T>
<TR>
<TD align=right> </TD></TR>
<TR>
<TD =hurlinknormal align=right>skizilot@yaklasim.com </TD></TR>
<TR>
<TD></TD></TR></T></TABLE>
OKULLARIN açılmak üzere olduğu şu günlerde, eğitim konusu yine ön plana çıktı.
Vergi yasalarında, eğitimi ve eğitime yapılacak harcamaları teşvik eden, çok sayıda düzenleme var. Örneğin;

- Okul öncesi eğitim, ilköğretim, özel eğitim ve orta eğitim özel okullarının işletilmesinden elde edilen kazançlar, beş yıl süre ile gelir ve kurumlar vergisinden müstesna tutuluyor
(Gelir Vergisi Kanunu Md. 20, Kurumlar Vergisi Kanunu Md. 8/8).

- Vakıf üniversitelerinin kazançları kurumlar vergisinden müstesna (KVK Md. 7/3),

- Okul ve öğrenci yurdu yaptırıp, genel ve özel bütçeye dahil kamu idarelerine, köylere ya da belediyelere bağışlayanlar, yaptıkları harcamaların tamamını ya da bu tesislerin inşaası veya faaliyetini sürdürmeleri için, sözkonusu kuruluşlara yaptıkları her türlü bağış ve yardımın tamamını, kurum kazancından ya da yıllık beyanname ile bildirilecek gelirden indirebiliyorlar (GVK Md. 89/5). Okullara yapılan bilgisayar bağışı da bu uygulamadan yararlanıyor,

- Üniversitelere makbuz karşılığı yapılacak, nakdi bağışların tamamı yıllık beyanname ile bildirilen gelirden ve kurum kazancından indiriliyor (Yüksek Öğretim Kanunu Md. 56).

Gelir vergisi mükellefleri, beyan ettikleri gelirin yüzde 10’unu aşmayacak şekilde; kendisi, eşi ve çocuklarının eğitim giderlerini, gelirlerinden indirebiliyorlar (GVK Md. 89/2).

YENİ BİR TEŞVİK

Önceki gün Milli Eğitim Bakanı aradı. Özel okullara, ilave vergi avantajı ve bazı kolaylıklar sağlanması ile ilgili projesini, olayın heyecanını da yaşayarak şöyle açıkladı.

‘Hocam, bir öğrencinin maliyeti 1.250 dolar. Özel okullarda okuyan 256 bin öğrenci var. Bu okullarda yüzde 50 doluluk var. Maliye Bakanlığı’na 14 Haziran 2005 tarih ve 54361 sayılı yazı ile özel okullarda; özel sektör yatırımlarının teşvik edilmesi için bazı istek ve önerilerde bulundum. Örneğin;

1- Gelir ve Kurumlar Vergisi alınmazsa, (2004 yılı tahakkuku 9.5 milyon YTL)

2- KDV oranı yüzde 8’den yüzde 1’e indirilirse, (2004 yılı tahakkuku 99.4 milyon YTL)

3- Özel okul yaptırmak isteyenlere bedelsiz arsa tahsis edilirse,

4- Su ve elektrik tarifesi devlet okulları seviyesine indirilirse,

5- Ruhsat harcı, her yıl yerine sadece açılışta alınırsa,

6- Yatırım indirimi yüzde 100’e çıkartılırsa,

7- Özel okul harcamalarının tamamı, gelir vergisinden düşülebilirse,

8- Özel okullarda okuyan öğrencilere, okuduğu öğrenim süresi kadar faizsiz kredi verilirse.

Özel okullardaki doluluk oranı yüzde 100’e çıkabilir. Hocam bu da Milli Eğitimin yaptığı eğitim harcamalarında (256.000 x 1.250 dolar) 320 milyon dolar yani yaklaşık 430 milyon YTL (430 trilyon TL) tasarruf anlamına gelir. Hadi yarısı olsa, 160 milyon dolar eder ki bu da iyi bir avantaj.

AB ülkelerinde, özel okulların genel eğitim sistemi içindeki payı; İsviçre’de yüzde 5, Danimarka’da yüzde 12, Fransa’da yüzde 17, Hollanda’da ise yüzde 72, Türkiye’de ise yüzde 1.9’dur. Yabancı ülkelerde, özel okullarda öğretmenlerin maaşlarının karşılanması, eğitim yatırımı ve öğrenci maliyetlerinin bir kısmı devlet tarafından karşılanıyor. Bizde bu tür uygulamalar yok’

Milli Eğitim Bakanı’nın umudu, Maliye Bakanı’nda. Maliye Bakanlığından beklediği desteği, eğitime yönelik hedeflerinde daha iddialı olacak.

ELİMİ VER

Yazıyı, Milli Eğitim Bakanı’nın anlattığı bir fıkra ile bitirelim.

Maliyecinin biri, uçurumun kenarında yürürken ayağı kaymış. Yuvarlanırken, can havliyle uçurumun kenarındaki ağaç dalına tutunabilmiş. Olayı farkedenler hemen koşup, kurtarma çabasına girmişler.

Güçlü kuvvetli biri, uçurumun kenarına yaklaşıp Maliyeciye elini uzatmış ve ‘elini ver, elini ver...’ demiş. Ancak, uçuruma düşmemek için çırpınan Maliyeci, nedense bir türlü elini uzatmıyormuş. Kalabalık şaşkın vaziyette olayı izlerken, Maliyeciyi tanıyan biri yaklaşmış ve elini uzatana hitaben;

‘Arkadaş, elini uzattığın o kişi Maliyecidir. O’na ‘elini ver’ dersen anlamaz. Maliyeci de vermek diye bir kavram yoktur. Sen O’na ‘Elimi al, elimi al’ de, bak o zaman elini nasıl uzatacak’ demiş.

Adam denileni yapınca Maliyeci de uçuruma yuvarlanmaktan kurtulmuş... Bu da işin püf noktası...
</TD></TR></T></TABLE>