22/08/2005 09:22:47


Vergi hukukunda yeni kavramlar: Temiz fiyat-kirli fiyat


BİZE GÖRE / Veysi Seviğ





Alım-satım konusu olabilen menkul kıymetler ile diğer sermaye piyasası araçlarının dönemsel getirileri ile alım satım kazançlarının vergilendirilmesinde 01.01.2006 tarihinden itibaren iki ayrı sistem geçerli olacaktır. Şöyle ki;


. Yasal düzenleme gereği olarak 01.01.2006 tarihinden önce ihraç edilmiş bulunan ve/veya bu tarihten önce iktisap edilmiş olan menkul kıymet veya sermaye piyasası araçlarının elden çıkarılmasından doğan kazançlar için 31.12.2005 tarihi itibariyle geçerli olan vergilendirme sistemi uygulanacaktır.


. 01.01.2006 tarihi de dahil olmak üzere bu tarihten sonra ihraç edilen ve/veya iktisap edilen menkul kıymetler için ise geçici 67'nci madde hükmü geçerli olacaktır.


Ancak Gelir Vergisi Yasası'nın geçici 67'nci maddesi ile yapılan düzenleme nedeniyle vergi hukukumuza gerçek gelir-safi kazanç hesaplanmalarında yeni kavramların oluşması gündeme gelecektir.


Yasal düzenlemenin özelliğinden kaynaklanan bu zorunluluk gereği olarak "gerek menkul sermaye iradı gerek değer artış kazancının" tespiti aşamasında "kirli fiyat" ve "temiz fiyat" kavramları gündeme gelecek ve dolayısıyla bu kavramlar "matrah" hesaplamasında dikkate alınacaktır.


Kuponlu bir tahvilin satın alınmasında işlemiş faizin bulunması halinde işlemiş faiz tutarı kuponlu alış bedeli olarak kabul edilecek, temiz işlem fiyatı ise tahvilin başlangıçta alış bedeli olarak kabul edilecektir.


Bir başka anlatımla "...son kupon ödeme tarihinden iktisap tarihine kadar olan dönemde hak kazanılan kupon faizinin işlem günündeki değerinin kıymetin toplam bedeline dahil edilmesine "kirli fiyat" denilmektedir.


Olayı formülleştirecek olursak;


Temiz fiyat=Sözleşme fiyatı-işlemiş faiz


olarak kabul edilecektir.


Böyle bir durumda temiz fiyatın nominal bedelin altında olması veya tahvil alış bedelinin itfa bedeli ve işlemiş faiz tutarının üzerinde olması farklı sonuçlara neden olabilecektir.


Bir tahvil için işlemiş faiz, temiz işlem fiyatı üzerine eklenmesi gereken son kupon tarihinden sonra tahvili elde tutma süresiyle orantılı faizi ifade etmektedir. Bu bağlamda son kupon tarihinden valör tarihine kadar geçen gün sayısının kupon dönemi gün sayısına oranı ile ödenecek kupon faizinin çarpılması suretiyle hesaplanacaktır. Bu hesaplama ilke olarak İstanbul Menkul Kıymetler Borsası'nda geçerli olan değerlere göre olacaktır.


Hesaplamalar yasal düzenleme gereği bankalar ve aracı kurumlar tarafından yapılacak ve tevkifat matrahına esas alınacaktır. Bir başka anlamımla bankaların ve aracı kurumların programları bu tür hesaplamaların sağlıklı yapılmasına hazır hale getirilecektir.


Edinilen menkul kıymetin itfa sonuna kadar beklenmesi halinde iki farklı durum ortaya çıkması söz konusu olabilecektir. Buna göre;


. Söz konusu menkul kıymeti ihraç aşamasında satın alanlar ile,


. Kirli fiyatla menkul kıymet satın alıp bilahare itfa yoluyla bedelini tahsil edenler,


arasında vergilendirme yönünden farklılıklar ortaya çıkabilecektir.


Bu konuda oluşan bir görüşe göre "...kıymetin itfasına kadar beklenmesi halinde kirli fiyat içindeki birikmiş faizin maliyet veya gider olarak dikkate alınmamasının objektif olmadığı ve kanunun bu tür işlemleri kavrayamamasından kaynakladığı"nı kabul etmek gerekecektir. "Ancak kanun sistematiği dışında ve üstünde gelir kavramından yola çıkarak sadece finansal matematik ile hesaplanan tutarları matrah olarak esas almak" hukuki bir yaklaşım olarak kabul edilemez.


Yukarıda tırnak içinde aktardığımız görüşler değerli meslektaşımız hesap uzmanı Ertuğrul Cin'e aittir. "Kuponlu Devlet İç ve Dış Borçlanma Senetlerinin Gerçek Kişiler Tarafından Elden Çıkarılmasında ve Kupon İtfalarında Matrahın Tespitindeki Sorun: Kirli Fiyat" Vergi Dünyası Ağustos, 2005 Sf: 83-88)


Gerçekte Sayın Cin'in "...matrahın tayininde bu ve bunun gibi pek çok soruna neden olan menkul kıymetlerden elde edilen kazanç ve iratların aynı gelir unsuru içinde düzenlenmesi" ilkesinden hareket edilmesi önerisine biz de katılıyoruz.