<TABLE =Ms&#111;normalTable style="WIDTH: 100%; mso-cellspacing: 2.2pt; mso-padding-alt: 0cm 0cm 0cm 0cm" cellSpacing=3 cellPadding=0 width="100%">
<T>
<TR style="mso-yfti-irow: 0; mso-yfti-firstrow: yes">
<TD style="PADDING-RIGHT: 2.25pt; PADDING-LEFT: 2.25pt; PADDING-BOTTOM: 7.5pt; PADDING-TOP: 7.5pt">
DÜNYA<?:NAMESPACE PREFIX = O /><O:P> </O:P>
15.08.2005, PAZARTESİ<O:P> </O:P>
Belediyeleri bağlamayan, kanuna aykırı genel tebliği çıkartanlara kutlama<O:P> </O:P></TD></TR>
<TR style="mso-yfti-irow: 1; mso-yfti-lastrow: yes">
<TD style="PADDING-RIGHT: 2.25pt; PADDING-LEFT: 2.25pt; PADDING-BOTTOM: 0.75pt; PADDING-TOP: 0.75pt" colSpan=2>
<B style="mso-bidi-font-weight: normal">
Dr. A. Bumin Doğrusöz <O:P></O:P>[/B]


Bilindiği gibi Emlâk Vergisi Kanunu'nun 4962 sayılı kanunla değişik 8. maddesinin ikinci fıkrasına göre "Bakanlar Kurulu, kendisine bakmakla mükellef kimsesi olup onsekiz yaşını doldurmamış olanlar hariç olmak üzere hiçbir geliri olmadığını belgeleyenlerin, gelirleri münhasıran kanunla kurulan sosyal güvenlik kurumlarından aldıkları aylıktan ibaret bulunanların, gazilerin, yi geçmeyen tek meskeni olması (intifa hakkına sahip olunması hali dahil) halinde, bu meskenlerine ait vergi oranlarını sıfıra kadar indirmeye yetkilidir. Bu hüküm, yukarıda belirtilenlerin tek meskene hisse ile sahip olmaları halinde hisselerine ait kısım hakkında da uygulanır. Muayyen zamanda dinlenme amacıyla kullanılan meskenler hakkında bu hüküm uygulanmaz. Geliri olmadığını belgelemenin usul ve esaslarını belirlemeye Maliye Bakanlığı yetkilidir." Maddede belirtilen yetki, Bakanlar Kurulu'nca kullanılmıştır. <O:P></O:P>


Gerek aktardığımız maddeye, gerekse Bakanlar Kurulu kararına göre, emeklilerin ve hiçbir geliri olmayanların (kısaca işsizlerin, ev hanımlarının) yi geçmeyen tek meskenlerinin (intifa hakkına sahip olunması hali dahil) sıfır oranında vergilendirilmesi, emeklilerde emekli maaşının dışında bir geliri olmama, diğerlerinde ise hiçbir geliri olmama koşuluna bağlanmıştır. <O:P></O:P>


Maliye Bakanlığı da, bu maddeyi açıklayan 38 sayılı Emlâk Vergisi Genel Tebliği'nde "Hiçbir geliri olmadığını beyan eden mükelleflerin, indirimli vergi oranından yararlanabilmeleri için, hizmet karşılığı elde edilen ücret geliri, ticari, sınai ve mesleki faaliyet geliri, tarımsal faaliyet geliri, menkul ve gayrimenkul geliri, faiz ve temettü geliri veya benzeri türde bir gelirinin olmaması gerekmektedir" açıklamasını yaptı. Bu tebliğ doğru ve yasayla uyumlu idi. <O:P></O:P>


Ancak emeklilerin pek çoğunun, az veya fazla mevduat faizi, Hazine bonosu faizi veya fon geliri gibi menkul sermaye iratları olması sebebiyle, sıfır oranlı vergi uygulamasından yararlanamayacaklarının anlaşılması üzerine, bazı gazeteler ve köşe yazarları, soruna dikkat çekerek düzenlemelerin düzeltilmesini istediler. Konuya dikkat çekenler, haklıydılar. Eleştirileri doğruydu. <O:P></O:P>


Ancak burada yanlış olan, kanunun anılan maddesi idi, yoksa Maliye Bakanlığı'nın 38 sayılı genel tebliğindeki açıklama değil. Yasayı hazırlayanlar, emeklilerin en azından ikramiyelerini tuttukları hesaplardan vadesiz mevduat hesabı faizi alacaklarını, onunda gelir olduğunu ve uygulamadan yararlanmayı engelleyen bir adaletsizliğe yol açacağını dikkate almamışlardı. <O:P></O:P>


Bu arada Maliye Bakanlığı, basının verdiği gazla, kanunu kendi düzeltmeye kalktı, Gelir İdaresi Başkanlığı'nın web sayfasında yeni bir Emlâk Vergisi Genel Tebliği Taslağı'nı yayınladı ve 14 milyara kadar faiz gelirlerinin, bu uygulama açısından gelir sayılmayacağını açıkladı. <O:P></O:P>


Basın yine konuya eğildi ve "fonlar" unutuldu denildi. Bu defa Maliye Bakanlığı, yeni genel tebliği 9.8.2005 tarihli Resmi Gazete'de, "14 milyar lirayı aşmayan menkul sermaye iratları" şeklinde düzelterek yayınladı. <O:P></O:P>


Bu genel tebliğe göre, "gelirin sürekli olması özelliği de dikkate alınarak hiçbir geliri olmadığını belgeleyenler ile geliri münhasıran kanunla kurulan sosyal güvenlik kurumlarından aldıkları aylıktan ibaret bulunanların elde ettikleri ve yıllık tutarı toplamı bina vergisi indiriminden yararlanılan yıldan bir önceki yılda geçerli olan Gelir Vergisi Kanunu'nun 103'üncü maddesinde yazılı tarifenin ikinci gelir diliminde yer alan tutarı geçmeyen her türlü menkul sermaye iradı gelirleri, indirimli (sıfır) bina vergisi oranından yararlanmaya engel teşkil eden gelirler arasında değerlendirilmeyecektir." <O:P></O:P>


Bu genel tebliğden sonra basın, emeklilerin sorununu çözen kendisini ve zaferini kutladı. 10 Ağustos günlü Hürriyet Gazetesi, "Sağ olasın Şükrü Hoca" diye manşet attı. Aynı günkü Sabah Gazetesi ekonomi ile ilgili 9. sayfasında kendisini "Gündemi Sabah belirledi" başlığı ile sorunu çözen gazete olarak ilan etti. Diğer gazeteleri, sürekli izleyemediğim için bilmiyorum. <O:P></O:P>


Hepsini kutluyorum. <O:P></O:P>


Şimdi gelelim madalyonun öbür yanına. Daha doğrusu olayın, vergiciler dahil kimsenin umurunda olmayan hukuki tarafına. <O:P></O:P>


Önce ilk soru. Maliye Bakanlığı böyle bir genel tebliğ çıkartma, bu şekilde bir düzenleme yapma yetkisini nereden almaktadır. Maliye Bakanlığı dahil, birileri söylese de, bizde yazsak. <O:P></O:P>


Kanun, yukarıya aynen aktardığımız maddesinde Maliye Bakanlığı'na sadece, "geliri olmayanların bunu belgelendirme usul ve esaslarını" belirleme yetkisi vermiştir. Bu yetkiyi birileri, "neyin gelir olup, neyin olmadığını belirleme yetkisi" şeklinde anlıyorsa, bir diyeceğimiz yoktur. <O:P></O:P>


Genel tebliğ, gelir sayılamayacak gelirlere, daha doğrusu menkul sermaye iratlarına, Gelir Vergisi Kanunu'nun tarifesinin ikinci dilimini sınır çizmiştir. Bu belirlemenin de hiçbir dayanağı yoktur. Her halde aynı Kanunun 86. maddesinden esinlenilmiştir. Ancak bu tutarın altında kalan ve stopaja tabi tutulmuş veya istisna edilmiş gelirlerin, bu sebeplerle beyannameye girmemesi başka bir şeydir, gelir (menkul sermaye iradı) sayılmaması başka bir şeydir. örneğin 1 YTL mevduat faizi alınsa, bu gelir beyanname dışıdır, ancak menkul sermaye iradıdır. <O:P></O:P>


Kaldı ki, bu bakış açısı ile, mevduat faizi gelirinin gelir sayılmamasında, 2004 yılı için 14, 2005 yılı için 15.000 YTL'nin sınır alınmasının da bir dayanağı olmaması gerekir. Zira bu yıllarda, stopaja tabi tutulmuş mevduat faizi, sınırsız olarak beyan dışıdır. <O:P></O:P>


Bu genel tebliğ, bu yönü ile kanuna aykırıdır ve kanundan kaynaklanan herhangi bir yetkiye dayanmadığı için, belediye idarelerini de bağlamamaktadır. Bu sorunun tek çözümü, kanunun ilgili maddesinin değiştirilmesi ve yeniden düzenlenmesidir. <O:P></O:P></TD></TR></T></TABLE>