Sayfa 2 Toplam 2 Sayfadan BirinciBirinci 12
Toplam 18 adet sonuctan sayfa basi 11 ile 18 arasi kadar sonuc gösteriliyor

Konu: Ek1 ve Ek2 ye açılan dava kazanıldı!

  1. #11
    Müdavim Üye
    Üyelik tarihi
    02.Şubat.2005
    Nereden
    İzmir
    Mesajlar
    784


    Daha evvel sayın Sadi KAYA tarafından temin edilen bir dava dilekçesinide burada yayınlamak istiyorum



    T.C.
    MUĞLA
    AĞIR CEZA MAHKEMESİ

    ESAS NO : 2002/723
    KARAR NO : 2003/195
    C SAV ESAS NO : 2002/1968


    VEKİLİ :
    SUÇ : 2821 SAYILI 59 VE 62 MADDESİNE AYKIRI DAVRANMA
    SUÇ TARİHİ : 23 NİSAN 1999-2001 YILLARI ARASI
    KARAR TARİHİ : 25.04.2003

    Yukarıda açık kimliği ve suçu yazılı bulunan sanık hakkında Muğla C Başsavcılığının 19.12.2002 tarih ve 2002/1968 sayılı iddianamesi ile mahkememize kamu davası açılmakla, yapılan yargılaması sonunda dosya incelendi

    GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ
    İDDİA
    …….. olan sanığın suç tarihlerinde belediyeye işe aldığı ya da herhangi bir nedenle hizmet akti sona eren işçilerin işe alındıkları veya hizmet aktinin sona erdiği tarihleri devamında ayın ilk 15 gününe kadar belediyenin bağlı bulunduğu bölge Çalışma Müdürlüğü’ne Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’na işçi alınma ve çıkarlarını bildirme zorunluluğu bulunmasına karşın, sanığın 2821 Sayılı Yasanın 59 ve 62. Maddesine aykırı davranmak suçundan cezalandırılması talebi ile mahkememize kamu davası açılmıştır.
    SAVUNMA:
    Sanık savunmasında
    …….. olduğunu, bu süre içerisinde işçilerin maaşlarını, ikramiyelerini zamanında ödediğini, işçilerin hepsinin sendikalı olduğunu, sendikasız işçinin olmadığını, işçilerin sigorta primlerini zamanında yatırdığını, SSK’ ya pirim borcunun olmadığını, işe giriş çıkış bildirgelerini düzenlemeyin diye hiç kimseye emir veya telkinde bulunmadığını, yolsuzluk yapan bir işçinin yolsuzluğunu tespit ettiğini ve işten attığını, işçinin şikayeti üzerine belediyeye SSK müfettişinin geldiğini, suçsuz olduğunu ve beraatini talep etmiştir.
    DELİLLER:
    Ön inceleme raporu, Teslim ve tesellüm belgesi, Muğla C. Başsavcılığı’nın 07.10.2002 tarih ve 2002/1108 karar nolu takipsizlik kararı sigorta primleri bordrosu tespit tutanağı dosyada mevcuttur.
    DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE:
    …….. nin üç dönemdir başkanı olan sanığın, olay tarihleri arasında 2821 sayılı yasanın 2.maddesi gereği işveren vekili sıfatıyla aynı yasanın 62.maddesi uyarınca suç tarihlerinde ……..işe aldığı ya da herhangi bir nedenle hizmet akti son veren işçilerin işe alındıkları veya hizmet aktinin sona erdiği tarihlerin devamında ayın ilk 15’ine kadar belediyenin bağlı bulunduğu Bölge Çalışma Müdürlüğü’ne, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’na işçi alımları ve çıkışlarını bildirme zorunluluğu olmasına karşın…. yasa hükmüne aykırı davrandığı ve ön ödeme……. Da uymadığı iddiasıyla cezalandırılması için kamu davası açılmış ise de, mahkememizde yapılan yargılamada toplanan delillere göre; Sanık savunmalarında …..suçu işleme kastının olmadığını savunmuş, yaptığımız araştırmaların neticesinde
    Başkanlığı’nın çalışanlarının aylık prim bildirgelerini suç tarihinde günümüze kadar süresinde ve eksiksiz bildirdiği ve herhangi bir borcunun olmadığı, dava dayanağı olan teftiş raporu doğrultusunda da söz konusu uygulamalarda haberdar olan sanığın teftiş raporu doğrultusunda zaman geçirmeden usule uygun olarak ilgili kuruma bildirimde bulunduğu tespit edilmiş.Üç dönemdir …….. nin başkanı olan sanık hakkında son teftiş raporuna kadar geçirdiği teftişlerde suça konu eylemleri ile ilgili uyarı veya tavsiye niteliğinde herhangi bir işlemin de bulunmadığı, herhangi bir sendika veya sendikaya bağlı işçiler tarafından da sanığa karşı bu konu ile ilgili yapılan hukuki bir işlemin olmadığı gibi söz konusu eylemlerin herhangi bir kişi ve kamu zararına da yol açmadığı, belediye çalışanlarının aylık prim bildirgelerinin bildirildiği Sosyal Sigortalar Kurumu Başkanlığı’nın da Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’na bağlı bir müdürlük olması nedeniyle de aynı Bakanlık içindeki müdürlükler arasında istenildiği taktirde kısa bir süre içinde gerekli bilgiye ulaşılarak gerekli kontrolü yapılabileceği, sanık Başkan’ın alıştırdığı ve her ay alıp çıkardığı işçilerin aynı Bakanlığın bir müdürlüğüne yaptığı hukuka uygun bildirimlerin aynı Bakanlığın başka bir müdürlüğüne de bildirim yapmadığından bahisle cezalandırılmasının günümüz bilgi toplumu gereksinimlerine ve devletimizin de saydamlaşma yolunda tüm devlet ……bilgisayar ağı ile birbirine bağlamaya çalıştığı günümüzün Demokratik, Laik, Sosyal ve Hukuk Devleti anlayışına da aykırı olması nedeniyle sonuçta sanığın eylemine uyan suçun kanuni unsurları oluşmadığı kanaatine varılarak oy çokluğu ile aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
    KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere
    Her ne kadar sanık hakkında 2821 sayılı kanuna muhalefet suçundan dolayı cezalandırılması talebiyle kamu davası açılmış ise de sanığa ispat edilen suçun kanuni unsurlarının oluşmadığı anlaşıldığında BERAATİNE.
    Yapılan yargılama giderlerinin kamu üzerinde bırakılmasına.
    Dair, sanık ve sanık vekilinin yüzüne karşı, Cumhuriyet Savcısının huzurunda, ……uygun olarak, temyiz yolu açık olmak üzere oyçokluğu ile üye Hakan Yiğit’in sanığın cezalandırılması gerektiği yönündeki oyu ile verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı 25.04.2003


    MUHALEFET ŞERHİ: 2821 sayılı sendikalar kanunun 62. maddesinde koruma Hukuki yararın işçi ve sendikalar olduğu, kanunda düzenleniş şekli itibariyle şekli bir suç olup işçi sayısınca suç oluşacağı , sigorta primlerinin yatırılması bu madde ile alaka olmayan farklı bir durum olduğu sanık işverence iş bölümü ve yetkilendirme yapılmaması karşısında sanığın mahkumiyeti gerekeceği kanaati ile beraat yönündeki çoğunluk görüşüne muhalifim 25.04.2003





    Saygılarımla


    Mustafa YILMAZ
    Saygılarımla,

    Mustafa YILMAZ

  2. #12
    Yeni Üye
    Üyelik tarihi
    18.Eylül.2005
    Nereden
    Türkiye
    Mesajlar
    5
    ARANIZA YENİ KATILDIM. FORUMU KULLANMAYI ÇOK FAZLA BİLMİYOTUM. İNŞALLAH ALIŞACAĞIM. SAYIN HOCAMA BÖYLE BİR İMKANI BİZE SUNDUĞU İÇİN TEŞEKKÜR EDİYORUM. EK 1 VE EK 2 KONUSUNDAKİ BAŞARINIZDAN DOLAYI DA SİZLERİ KUTLARIM
    KARAGÖZ

  3. #13
    Üye
    Üyelik tarihi
    01.Şubat.2005
    Nereden
    Turkey
    Mesajlar
    52


    Değerli Arkadaşım Gülşen,


    Mesajını bu sabah aldım.Ek:1 ve Ek:2 lereiçin farklı olarak gönderilen "Ön Ödeme Tutarlarına" ait çalışmaları seninde bildiğin gibi yaklaşık4,5 aydan beri sürdürmekteyim. Sayın Şükrü Kızılot Hocamızında bu konuda bir çalışması var. Umarım Yargıdaki tutar hususubdaki değerlendirmelerde meslektaşlarımızın lehine gelişir.


    Şu anda mecliste SSK ve Bağ-Kur affı söz konusu ve hükümet seçime gidiyor. Eğer TURMOB yöneticileri iyi bir çalışma yaparlar ise; Temmuz Ayında çıkarılamayan "Cezaların affı" ile şimdiye kadar İşyeri dosyası açtırmayanlar ile Ekleri vermeyenler için bir şey çıkarılabilir.


    Sağlıklı ve mutlu günler dilerim.


    Saygılarımla,


    SADİ KAYA









  4. #14
    Yönetici
    Üyelik tarihi
    03.Şubat.2004
    Nereden
    Antalya, Turkey
    Mesajlar
    4,612


    Değerli Üstadım,


    Uzun zamandır bu konunun takipçisi oldunuz. Her gün sizden yardım alabilmek için telefon açan meslektaşlarımızla ilgilendiğinizi biliyorum.


    Daha öncede sizin gayretinizle millet vekili arkadaşınız sayesinde bu konuyu mecliste gündeme getirmiş ve sonuç alamamıştık.


    Umarım Sayın Şükrü Kızıllot Hocamız konuyu tekrar gündeme taşır ve bu konuyla başı dertte olan meslektaşlarımıza çözüm yolu bulunur.


    Sanırım Ege Bölgesinde sizden duyduğum kadarıyla 4 Milyon YTL civarında bekleyen ek1 ve ek2 davası bulunmaktadır. Yine konuşmanızda bir meslektaşın sorumlu olduğu 85.000 YTL tutarı bile mevcut olduğunuda söylemiştiniz. Bu cezalar malesef meslek mensuplarına yüklenmiştir.


    Bir ömür boyu kazancımızı bir günde bu şekilde kayıp etmek hiç de adil değildir.


    ------------------
    Uyarı: Kişi veya kurumları eleştiri taşıyan mesajların altında eğer imza yok ise, gerekli görüldüğü zaman mesajlara forum yetkililerince uyarısız müdehale yapılacaktır.

  5. #15
    Yeni Üye
    Üyelik tarihi
    07.Ekim.2005
    Mesajlar
    1


    değerli gülşen değerli forumdaşlar,


    bu forumda da buluştuk. hayırlı işler ve hayırlı ramazanlar diye başlıyorum.


    değerli gülşen,


    gerçekten 4 milyon ytl tutarında idari para cezası gerçekten çok büyük bir rakamdır. bu rakamın meslektaşlar üzerinde kalması türmobda keyf süren abilerimizin de keyflerini kaçırmalıdır. bu yüzden çıkarılan karar çok önemlidir. dilekçenizdede belirtildiği gibi 2821 sayılı yasanın sendikalı işyerleri için uygulanacağı yönünde mahkeme ve yargıtay kararı da çıkartılabilirse bu çok önemli bir kazanım olacaktır. bahsedildiği gibi işçi giriş ve çıkışları özel bir kanunda değil iş kanununda düzenlenmeliydi.Edited by: ibrahimb

  6. #16
    Yönetici
    Üyelik tarihi
    03.Şubat.2004
    Nereden
    Antalya, Turkey
    Mesajlar
    4,612
    Yazan Kişi:Emine Hayırsever(85.108.41.---)
    Tarih:12-17-05 15:33

    Değerli Forumdaşlar,
    Son günlerde ek1 ve ek 2 lerle ilgili yaşanan sorunlar meslektaşlarımızı oldukça üzdü.Bölge Müdürlüklerinin Cumhuriyet Savcılığına suç duyurusunda bulunulması sonucunda davalar açılmaya başlandı.Bu süreçte hepimiz çok zorlandık ama meslektaşlar arası bir dayanışmayla herkes birbirine yardımcı olmaya ve bildiklerini paylaşmaya çalıştı.Bu süreçte hepimize katkı olacak bir başarıyı sizlerle paylaşmak istedim.
    Aydından meslektaşım Sayın Tamer Yücedağ Ek-1 ve Ek 2 lerle iligili açtığı davayı kişi başı uygulanan 450YTL cezayı iptal ettirererk kazanmış.Davayla ilgili karar 15 gün sonra hazır olacakmış.Kazanılan bu dava bizlerin davasına katkı sağlayacaktır.
    Meslektaşım Sayın Tamer Yücedağ'ı başarısından dolayı kutluyor,başarılanın devamını diliyorum.Davaların kazanılması dileğimle.Çünkü hepimiz bu süreçte çok zor günler yaşadık.
    İyi ki sizler varsınız.

    Emine Hayırsever
    ------------------
    Uyarı: Kişi veya kurumları eleştiri taşıyan mesajların altında eğer imza yok ise, gerekli görüldüğü zaman mesajlara forum yetkililerince uyarısız müdehale yapılacaktır.

  7. #17
    Üye
    Üyelik tarihi
    01.Şubat.2005
    Nereden
    Turkey
    Mesajlar
    52
    Değerli Arkadaşlarım,

    Yaklaşık 9 ay kadar önce İPC'larına karşı açılacak davalarda hangi Mahkemelerin yetkili olacağı ve hangi kanunu içerdiği hususunda
    sizlere rehber olmaya çalışmıştım. Ancak bazı problemlerim nedeniyle;
    21 gün önce çıkan önemli bir konuyuda gözden kaçırmışım.

    28.12.2005 Tarihinde yayınlanan 26037 Sayılı Resmi Gazetenin "UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ KARARLARI" nda İPC karşı açılacak davalarla ilgili olarak "YETKİLİ MAHKEMELER" belirlenmiş ve bu konu birçok Resmi Kurumunda gözünden kaçmış sanırım....Çünkü birçok SSK Md.lükleri dahil henüz haberi yok. İncelemenizin yararlı olacağını sanıyorum.

    Saygılarımla,

    SADİ KAYA

  8. #18
    Müdavim Üye
    Üyelik tarihi
    02.Şubat.2005
    Nereden
    İzmir
    Mesajlar
    784
    <TABLE style="BORDER-COLLAPSE: collapse; mso-yfti-tbllook: 480; mso-padding-alt: 0cm 5.4pt 0cm 5.4pt" cellSpacing=0 cellPadding=0 ="MsoTableGrid"><T><T>
    <T>
    <TR style="mso-yfti-irow: 0; mso-yfti-lastrow: yes">
    <TD style="PADDING-RIGHT: 5.4pt; PADDING-LEFT: 5.4pt; PADDING-BOTTOM: 0cm; WIDTH: 460.6pt; PADDING-TOP: 0cm" vAlign=top width=614>
    <B style="mso-bidi-font-weight: normal">Uyuşmazlık Mahkemesi Kararları<?:namespace prefix = o ns = "urn:schemas-microsoft-comfficeffice" /><O:P></O:P>[/B]
    <O:P></O:P>
    <O:P></O:P>
    Uyuşmazlık Mahkemesi Başkanlığından:<O:P></O:P>
    <O:P></O:P> <B style="mso-bidi-font-weight: normal">ESAS NO : 2005/76<O:P></O:P>[/B]
    <B style="mso-bidi-font-weight: normal">KARAR NO : 2005/102<O:P></O:P>[/B]
    <B style="mso-bidi-font-weight: normal">KARAR TR : 21.11.2005<O:P></O:P>[/B]
    (Hukuk Bölümü)<O:P></O:P>
    <O:P></O:P>
    <DIV align=center>
    <TABLE style="BORDER-RIGHT: medium n&#111;ne; BORDER-TOP: medium n&#111;ne; BORDER-LEFT: medium n&#111;ne; WIDTH: 452.05pt; BORDER-BOTTOM: medium n&#111;ne; BORDER-COLLAPSE: collapse; mso-yfti-tbllook: 480; mso-padding-alt: 0cm 5.4pt 0cm 5.4pt; mso-border-alt: solid windowtext .5pt; mso-border-insideh: .5pt solid windowtext; mso-border-insidev: .5pt solid windowtext" cellSpacing=0 cellPadding=0 width=603 border=1 ="MsoTableGrid"><T><T>
    <T>
    <TR style="HEIGHT: 51.65pt; mso-yfti-irow: 0; mso-yfti-lastrow: yes">
    <TD style="BORDER-RIGHT: medium n&#111;ne; PADDING-RIGHT: 5.4pt; BORDER-TOP: medium n&#111;ne; PADDING-LEFT: 5.4pt; PADDING-BOTTOM: 0cm; BORDER-LEFT: medium n&#111;ne; WIDTH: 215.65pt; PADDING-TOP: 0cm; BORDER-BOTTOM: medium n&#111;ne; HEIGHT: 51.65pt" vAlign=top width=288>
    <O:P></O:P></TD>
    <TD style="BORDER-RIGHT: medium n&#111;ne; PADDING-RIGHT: 5.4pt; BORDER-TOP: medium n&#111;ne; PADDING-LEFT: 5.4pt; PADDING-BOTTOM: 0cm; BORDER-LEFT: medium n&#111;ne; WIDTH: 236.4pt; PADDING-TOP: 0cm; BORDER-BOTTOM: medium n&#111;ne; HEIGHT: 51.65pt" vAlign=top width=315>
    ÖZET: 5326 sayılı Kabahatler Kanunu kapsamına giren ve bu Kanun’un yürürlüğe girdiği tarih itibariyle idari yargı yerinde dava açılmayan idari para cezasına karşı yapılan itirazın ADLİ YARGI YERİNDE çözümlenmesinin gerektiği hk.<O:P></O:P></TD></TR></T></T></T></TABLE>
    <H1 style="MARGIN-TOP: 5pt; LINE-HEIGHT: 13pt; mso-line-height-rule: exactly">K A R A R<O:P></O:P></H1>
    Davacı : Isı-Sim Isı San. Tic. Ltd. Şti. <O:P></O:P>
    Vekili : Av.D. Ç.<O:P></O:P>
    Davalılar : Bornova Belediye Başkanlığı<O:P></O:P>
    OLAY :İzmir Büyükşehir Belediyesi İlân ve Reklâm Yönetmeliğine aykırı olduğu tespit edilen reklam panosunu bulunduğu yerden kaldırmayarak 3194 sayılı İmar Kanunu’nun 40. maddesindeki yükümlülüğünü yerine getirmeyen Şirkete, Bornova Belediyesi Encümeninin 16.3.2005 tarih ve 20-36 sayılı kararıyla, aynı Yasa’nın 42. maddesi uyarınca 1.650 YTL para cezası verilmiş; davacı Şirket vekilince, sözkonusu para cezasına karşı, 3.5.2005 gününde sulh ceza mahkemesinde itirazda bulunulmuştur.<O:P></O:P>
    İZMİR 4. SULH CEZA MAHKEMESİ; 18.5.2005 gün ve E:2004/88, K:2004/88 D.İş sayı ile, dava konusu encümen kararı ile ilgili olarak karar vermeye yetkili ve görevli mahkemenin İdare Mahkemesi olduğu gerekçesiyle, kesin olarak görevsizlik kararı vermiştir.<O:P></O:P>
    Davacı Şirket vekilince, aynı istekle, 7.7.2005 gününde idari yargı yerinde dava açılmıştır.<O:P></O:P>
    İZMİR 1. İDARE MAHKEMESİ TEK HAKİMİ;14.7.2005 gün ve E.2005/818 sayı ile, 5326 sayılı Kabahatler Kanunu’nun 2. maddesine göre “kabahat” deyiminden kanunun karşılığında idari yaptırım uygulanmasını öngördüğü haksızlığın anlaşılacağı; 3. maddesinde, bu Kanunun genel hükümlerinin diğer kanunlardaki kabahatler hakkında da uygulanacağının öngörüldüğü; 16. maddesinde, kabahatler karşılığında uygulanacak olan idari yaptırımların idari para cezası ve idari tedbirlerden ibaret olduğunun, idari tedbirlerin ise, mülkiyetin kamuya geçirilmesi ve ilgili kanunlarda yer alan diğer tedbirler olduğunun hükme bağlandığı; anılan Kanun’un genel hükümleri arasında yer alan 27. maddesinin birinci fıkrasında, idari para cezasına ve mülkiyetin kamuya geçirilmesine ilişkin idari yaptırım kararlarına karşı, kararın tebliği veya tefhimi tarihinden itibaren en geç onbeş gün içinde sulh ceza mahkemesine başvurulabileceği öngörülmüş olup, Kanunun Geçici 2. maddesinde, bu Kanun hükümlerinin yürürlüğe girdiği tarih itibariyle idare mahkemelerinde dava açılarak iptali istenen idari yaptırım kararları hakkında uygulanmayacağının ve Geçici 3. maddesinde de daha önce verilmiş idari para cezalarına ilişkin kararlara karşı henüz iptal davası açılmamış olmakla birlikte dava açma süresinin geçmemiş olması halinde bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren onbeş gün içinde 27. madde hükümlerine göre sulh ceza mahkemesine başvuruda bulunulabileceği belirtildiğine göre, 5326 sayılı Kabahatler Kanunu’nun yürürlüğe girdiği 1.6.2005 tarihinden itibaren idari para cezalarına karşı açılan davaların Kabahatler Kanunu kapsamında olduğu ve idari yaptırım olarak para cezası öngörülen kanunlarda itiraz yeri olarak idare mahkemeleri gösterilmiş olsa dahi görüm ve çözümünün adli yargı yerinin görevine girdiğinin anlaşıldığı; uyuşmazlığın doğduğu ve ilk davanın adli yargıda açıldığı tarihte idari yargı yeri görevli ise de, davanın idare mahkemesinde açıldığı 7.7.2005 tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 5326 sayılı Yasa ile idari yargının görevsiz hale geldiği ve anılan Yasa’nın yürürlüğe girdiği 1.6.2005 tarihinden sonra idari para cezaları dolayısıyla açılacak davalarda adli yargı yerinin görevli olduğu sonucuna varıldığı; ancak bu yargı yerince daha önce kesin olarak görevsizlik kararı verildiğinden görevli yargı yerinin belirlenmesi için 2247 sayılı Yasa’nın 19. maddesine göre Uyuşmazlık Mahkemesi’ne başvurulmasına, görev konusunda bir karar verilinceye değin yargılamanın ertelenmesine karar vermiştir.<O:P></O:P>
    İNCELEME VE GEREKÇE:<O:P></O:P>
    Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Ahmet AKYALÇIN’ın Başkanlığında, Üyeler: Dr. Atalay ÖZDEMİR, M. Lütfü ÜÇKARDEŞLER, Serap AKSOYLU, Z. Nurhan YÜCEL, Abdullah ARSLAN ve H. Hasan MUTLU’nun katılımlarıyla yapılan 21/11/2005 günlü toplantısında;<O:P></O:P>
    l - İLK İNCELEME : Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre;<O:P></O:P>
    Uyuşmazlık Mahkemesi Genel Kurulunun 11.7.1988 günlü, E:1988/1, K:1988/1 sayılı İlke Kararında, “2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Kanunun bütünüyle incelenip değerlendirilmesinden, bu Kanunun uygulanması yönünden 2 nci maddesinin ikinci fıkrasında yer alan, ‘ceza uyuşmazlıkları’ ibaresinden, savcının ya da şahsi davacının talebi ile başlayan yargılaması sonunda sanığın mahkumiyetine ya da beraatine hükmedilebilecek davalarda, askeri ve adli ceza mahkemeleri arasında çıkan görev ve hüküm uyuşmazlıklarının anlaşılması, bunun dışında kalan tüm görev uyuşmazlıklarının ‘hukuk uyuşmazlığı’ sayılması gerektiği sonucuna varılmaktadır. Uygulanması idari organlara bırakılan cezalar, adli nitelikte olmadığından, bunlar hakkında yapılan itirazlar ya da açılan davalar ‘ceza davası’ olarak nitelendirilemezler. İdari niteliklerinden dolayı bu davalara ilişkin görev ve hüküm uyuşmazlıklarının Uyuşmazlık Mahkemesinin Hukuk Bölümünde incelenip çözümlenmesi gerektiği….”açıkça belirtilmiştir.Bu durum gözetildiğinde, olay bölümünde yazılı başvuru konusu görev uyuşmazlığının Hukuk Bölümünde incelenmesi gerektiği kuşkusuzdur.<O:P></O:P>
    İdare mahkemesi tek hakimince 2247 sayılı Yasa’nın 19. maddesinde öngörülen şekilde başvurulduğu ve usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığı anlaşıldığından adli ve idari yargı yerleri arasında doğan görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oybirliği ile karar verildi.<O:P></O:P>
    ll - ESASIN İNCELENMESİ : Raportör - Savcı İsa YEĞENOĞLU’nun davanın çözümünde adli yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Mustafa EKİNCİ’nin davada adli yargının; Danıştay Savcısı Ahmet Yahya ÖZDEMİR’in ise idari yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten, sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:<O:P></O:P>
    Dava, 3194 sayılı İmar Kanunu’nun 42. maddesine göre belediye encümeni tarafından verilen para cezasının kaldırılması isteminden ibarettir.<O:P></O:P>
    3.5.1985 tarih ve 3194 sayılı İmar Kanunu’nun “Amaç” başlıklı 1. maddesinde “ Bu Kanun, yerleşme yerleri ile bu yerlerdeki yapılaşmaların; plan, fen, sağlık ve çevre şartlarına uygun teşekkülünü sağlamak amacıyla düzenlenmiştir” denilmiş; 42. maddesinin ikinci fıkrasında, birinci fıkrada belirtilen fiiller dışında bu Kanunun 28, 33, 34, 39 ve 40. maddeleri ile 36. maddenin üçüncü fıkrasında belirtilen yükümlülükleri yerine getirmeyen mal sahibine, fenni mesule ve müteahhide para cezası verileceği kurala bağlanmış; anılan Yasa maddesinin itiraz merci olarak sulh ceza mahkemesini belirleyen beşinci fıkrası Anayasa Mahkemesi’nin 15/5/1997 tarihli ve E:1996/72, K:1997/51 sayılı kararıyla iptal edilmiş olup, yasama organınca bu konuda düzenleme yapılmamıştır.<O:P></O:P>
    Anayasa Mahkemesinin iptal kararını gözeten Uyuşmazlık Mahkemesi, 3194 sayılı Yasa’nın 42. maddesine göre verilen idari para cezalarına karşı açılan davaları, göreve ilişkin genel ilkelere göre idari yargının görev alanında görmüştür.<O:P></O:P>
    Ancak 1.6.2005 tarihinde 5326 sayılı Kabahatler Kanunu’nun yürürlüğe girmesi karşısında, bu Kanunun diğer kanunlarda düzenlenen idari yaptırımlar ile bunlara karşı yapılacak itirazlara ilişkin görev hükümleri üzerindeki etkisinin incelenmesi gerekmiştir. <O:P></O:P>
    Kabahatler Kanunu Tasarısı Gerekçesinde, özetle, bu düzenleme ile, özellikle ekonomik hayata ilişkin düzenlemelerde kazuistik olarak idari ceza yaptırımı öngören ve bir sistemden yoksun olan hükümlerin önüne geçebilmek ve ayrıca hukuk uygulamasında birliği ve hukuk güvenliğini temin etmek amacıyla, belirlenen genel ilkelerin, özel kanunlarda tanımlanan kabahatler hakkında da uygulanmasının sağlanacağı belirtilmiştir.<O:P></O:P>
    30.3.2005 tarih ve 5326 sayılı Kabahatler Kanunu’nun birinci maddesinde “Bu Kanunda; toplum düzenini, genel ahlâkı, genel sağlığı, çevreyi ve ekonomik düzeni korumak amacıyla;<O:P></O:P>
    a) Kabahatlere ilişkin genel ilkeler,<O:P></O:P>
    b) Kabahatler karşılığında uygulanabilecek olan idari yaptırımların türleri ve sonuçları,<O:P></O:P>
    c) Kabahatler dolayısıyla karar alma süreci,<O:P></O:P>
    d) İdari yaptırıma ilişkin kararlara karşı kanun yolu,<O:P></O:P>
    e) İdari yaptırım kararlarının yerine getirilmesine ilişkin esaslar,<O:P></O:P>
    belirlenmiş ve çeşitli kabahatler tanımlanmıştır.” denilerek Kanunun amaç ve kapsamı belirlenmiş; ikinci kısmında yer alan 32 ila 43. maddelerinde, Türk Ceza Kanunu kapsamı dışında kalan çeşitli kabahatler sayılarak, bu eylemlere yaptırımlar öngörülmüştür.<O:P></O:P>
    Anılan Kanun’un 2. maddesinde, “kabahat” deyiminden, kanunun karşılığında idari yaptırım uygulanmasını öngördüğü haksızlığın anlaşılacağı; 16. maddesinde, kabahatler karşılığında uygulanacak olan idari yaptırımların “idari para cezası” ve “idari tedbirler”den ibaret bulunduğu; “idari tedbirler”in de mülkiyetin kamuya geçirilmesi ve ilgili kanunlarda yer alan diğer tedbirler olduğu belirtilmiştir.<O:P></O:P>
    Buna karşılık, 19. maddesinde, diğer kanunlarda kabahat karşılığında öngörülen belirli bir süre için;<O:P></O:P>
    a) Bir meslek ve sanatın yerine getirilmemesi,<O:P></O:P>
    b) İşyerinin kapatılması,<O:P></O:P>
    c) Ruhsat veya ehliyetin geri alınması<O:P></O:P>
    d) Kara, deniz veya hava nakil aracının trafikten veya seyrüseferden alıkonulması,<O:P></O:P>
    gibi yaptırımlara ilişkin hükümlerin, ilgili kanunlarda bu Kanun hükümlerine uygun değişiklikler yapılıncaya kadar saklı tutulacağı öngörülmek suretiyle geçici istisnalar getirilmiş; 11.5.2005 tarih ve 5348 sayılı Kanun’un 5. maddesiyle eklenen Ek 1. maddede, “4.1.1961 tarihli ve 213 sayılı Vergi Usul Kanununda yer alan vergi mahkemelerinin görevine ilişkin hükümler saklıdır.” denilmek suretiyle de 213 sayılı Yasa kapsamında bulunan vergi cezaları, Kabahatlar Kanunu’nun kapsamı dışında bırakılmıştır.<O:P></O:P>
    Kabahatler Kanunu’nun “Genel kanun niteliği” başlıklı 3. maddesinde, “Bu Kanunun genel hükümleri diğer kanunlardaki kabahatler hakkında da uygulanır.” denilmiş olup; bu Kanun’un genel hükümleri arasında yer alan 27. maddesinin (1) numaralı bendinde, idari para cezası ve mülkiyetin kamuya geçirilmesine ilişkin idari yaptırım kararına karşı, kararın tebliği veya tefhimi tarihinden itibaren engeç onbeş gün içinde, sulh ceza mahkemesine başvurulabileceği öngörülmüştür. <O:P></O:P>
    Buna göre, Kabahatler Kanunu’nun belirlediği ilke ve esaslara uyan diğer kanunlardaki idari para cezaları ve mülkiyetin kamuya geçirilmesine ilişkin idari yaptırımlara karşı yapılacak itirazlarda sulh ceza mahkemesi genel görevli kılınmıştır.<O:P></O:P>
    Görev kuralları kamu düzenine ilişkin olduğundan, görev konusunda taraflar için bir müktesep hak doğmayacağı; bu nedenle, yeni bir yasayla kabul edilen görev kurallarının, geçmişe de etkili olacağı, bilinen bir genel hukuk ilkesidir.<O:P></O:P>
    Böylece, davanın açıldığı andaki kurallara göre görevli olan mahkeme, yeni bir yasa ile görevsiz hale gelmiş ise, ( davanın açıldığı anda görevli olan ve fakat yeni yasaya göre görevsiz hale gelen) mahkemenin görevsizlik kararı vermesi gerekeceği; ancak, yeni yasadaki görev kuralının, değişikliğin yürürlüğe girmesinden sonra açılacak davalarda uygulanacağına dair geçiş hükümlerinin varlığı halinde, mahkemece görevsizlik kararı verilemeyeceği açıktır.<O:P></O:P>
    Kabahatler Kanunu’nun Geçici 2. maddesinde, “Bu Kanun hükümleri, yürürlüğe girdiği tarih itibariyle idare mahkemelerinde dava açılarak iptali istenen idari yaptırım kararları hakkında uygulanmaz.”; Geçici 3. maddesinde de “Daha önce verilmiş olan idari para cezasına ilişkin kararlara karşı henüz iptal davası açılmamış olmakla birlikte dava açma süresinin geçmemiş olması halinde, bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren onbeş gün içinde 27 nci madde hükümlerine göre sulh ceza mahkemesine başvurulabilir.” denilerek geçiş dönemine ilişkin uygulama açıklanmış; 31.3.2005 tarihli ve 5328 sayılı Kanunla değişik 44. maddesinde ise, bu Kanun’un 1 Haziran 2005 tarihinde yürürlüğe gireceği belirtilmiştir.<O:P></O:P>
    Bu açıklamalara göre, Kabahatler Kanunu’nun uygulanabilmesi için idari yaptırımın, dayanağı olan yasanın amacı dikkate alınarak, Kabahatler Kanunu’nun; 1. maddesinde belirtilen alanların korunmasına yönelik bulunması, 2. maddesinde yapılan kabahat tanımına ve 16. maddesinde belirtilen yaptırım türlerine uyması, 19. maddesinde sayılan geçici istisnalardan olmaması,27. maddenin (1) numaralı bendinde itiraz yolu öngörülen idari yaptırımlardan olması gerekmektedir.<O:P></O:P>
    İncelenen olayda, yukarıda belirtilen koşulların oluştuğu anlaşıldığından dava konusu imar para cezasına karşı yapılacak itiraza bakma görevi sulh ceza mahkemesine ait bulunmaktadır.<O:P></O:P>
    Öte yandan, belediye encümeninin imar para cezasına ilişkin 16.3.2005 tarihli kararına karşı 3.5.2005 gününde sulh ceza mahkemesine yapılan itiraz hakkında görevsizlik kararı verilmesi üzerine 7.7.2005 gününde idare mahkemesinde dava açılmış olup; Kabahatler Kanunu’nun Geçici 2. maddesine göre, bu Kanun’un yürürlüğe girdiği 1.6.2005 tarihi itibariyle idare mahkemesinde açılmış bir dava olmadığından, görev uyuşmazlığına konu edilen bu davanın görüm ve çözümünde adli yargı yeri görevlidir.<O:P></O:P>
    Açıklanan nedenlerle, idare mahkemesi tek hakimi’nin başvurusunun kabulü ile sulh ceza mahkemesinin görevsizlik kararının kaldırılması gerekmektedir.<O:P></O:P>
    SONUÇ : Davanın çözümünde ADLİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle İzmir 1. İdare Mahkemesi Tek Hakimi’nin BAŞVURUSUNUN KABULÜ ile İzmir 4. Sulh Ceza Mahkemesi’nin 18.5.2005 tarihli ve E:2004/88, K: 2004/88 D. İş sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA, 21.11.2005 gününde görev uyuşmazlığının ESASI YÖNÜNDEN OYBİRLİĞİ; 5326 sayılı Yasa’nın Geçici 2. maddesinin UYGULANMASI YÖNÜNDEN Üyelerden Serap AKSOYLU ve Z. Nurhan YÜCEL’in KARŞIOYLARI ve OYÇOKLUĞU İLE, KESİN OLARAK karar verildi.<O:P></O:P>
    <O:P></O:P>
    ***<O:P></O:P>
    <O:P></O:P>
    KARŞI OY<O:P></O:P>
    <O:P></O:P>
    İmar para cezası, 5326 sayılı Kabahatler Kanunu’nun kapsamına giren idari yaptırımlar kapsamında yer almaktadır. <O:P></O:P>
    Ancak, uyuşmazlığa konu edilen cezaya yönelik davayı çözümlemekle görevli yargı yerinin belirlenmesinde Kabahatler Kanunu’nun Geçici 2. maddesiyle 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 9. maddesi birarada inclenmelidir.<O:P></O:P>
    5326 sayılı Kabahatler Kanunu’nun Geçici 2. maddesinde “Bu Kanun hükümleri, yürürlüğe girdiği tarih itibariyle idare mahkemelerinde dava açılarak iptali istenen idari yaptırım kararları hakkında uygulanmaz.” denilmiş; 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 9. maddesinin değişik (1) numaralı bendinde, çözümlenmesi Danıştayın, idare ve vergi mahkemelerinin görevlerine girdiği halde, adli ve askeri yargı yerlerine açılmış bulunan davaların görev noktasından reddi halinde, bu husustaki kararların kesinleşmesini izleyen günden itiraberen otuz gün içinde görevli mahkemede dava açılabileceği ve görevsiz yargı merciine başvurma tarihinin, Danıştaya, idare ve vergi mahkemelerine başvurma tarihi olarak kabul edileceği hükme bağlanmıştır.<O:P></O:P>
    Bu dosyada, uyuşmazlık konusu imar para cezasının iptali isteğiyle idare mahkemesinde 7.7.2005 tarihinde dava açılmış ise de, daha önce, 16.3.2005 tarihli imar para cezasına karşı 3.5.2005 gününde sulh ceza mahkemesinde itirazda bulunulmuş olduğundan, açılan bu ilk dava tarihi itibariyle 5326 sayılı Kabahatler Kanunu’nun yürürlüğe girmediği ve idari yargının görevli olduğu dikkate alındığında, idare mahkemesinde 3.5.2005 tarihinde dava açılmış olduğunun kabulü gerekir.<O:P></O:P>
    Buna göre, imar para cezasına karşı açılan davanın, ilk dava tarihi itibariyle 5326 sayılı Kanun’un Geçici 2. maddesi kapsamına girmesi nedeniyle idari yargı yerinde çözümlenmesinin gerekeceği oyuyla karara katılmıyoruz.<O:P></O:P>
    <O:P></O:P>
    <O:P></O:P>
    <O:P></O:P>
    Üye Üye<O:P></O:P>
    Serap AKSOYLU Z. Nurhan YÜCEL<O:P></O:P>
    <O:P></O:P>
    —— • ——<O:P></O:P>
    Uyuşmazlık Mahkemesi Başkanlığından:<O:P></O:P>
    <O:P></O:P>
    <B style="mso-bidi-font-weight: normal">ESAS NO : 2005/77<O:P></O:P>[/B]
    <B style="mso-bidi-font-weight: normal">KARAR NO : 2005/103<O:P></O:P>[/B]
    <B style="mso-bidi-font-weight: normal">KARAR TR : 21.11.2005<O:P></O:P>[/B]
    (Hukuk Bölümü)<O:P></O:P>
    <O:P></O:P>
    <DIV align=center>
    <TABLE style="BORDER-RIGHT: medium n&#111;ne; BORDER-TOP: medium n&#111;ne; BORDER-LEFT: medium n&#111;ne; WIDTH: 466.5pt; BORDER-BOTTOM: medium n&#111;ne; BORDER-COLLAPSE: collapse; mso-yfti-tbllook: 480; mso-padding-alt: 0cm 5.4pt 0cm 5.4pt; mso-border-alt: solid windowtext .5pt; mso-border-insideh: .5pt solid windowtext; mso-border-insidev: .5pt solid windowtext" cellSpacing=0 cellPadding=0 width=622 border=1 ="MsoTableGrid"><T><T>
    <T>
    <TR style="HEIGHT: 40.85pt; mso-yfti-irow: 0; mso-yfti-lastrow: yes">
    <TD style="BORDER-RIGHT: medium n&#111;ne; PADDING-RIGHT: 5.4pt; BORDER-TOP: medium n&#111;ne; PADDING-LEFT: 5.4pt; PADDING-BOTTOM: 0cm; BORDER-LEFT: medium n&#111;ne; WIDTH: 233.25pt; PADDING-TOP: 0cm; BORDER-BOTTOM: medium n&#111;ne; HEIGHT: 40.85pt" vAlign=top width=311>
    <O:P></O:P></TD>
    <TD style="BORDER-RIGHT: medium n&#111;ne; PADDING-RIGHT: 5.4pt; BORDER-TOP: medium n&#111;ne; PADDING-LEFT: 5.4pt; PADDING-BOTTOM: 0cm; BORDER-LEFT: medium n&#111;ne; WIDTH: 233.25pt; PADDING-TOP: 0cm; BORDER-BOTTOM: medium n&#111;ne; HEIGHT: 40.85pt" vAlign=top width=311>
    ÖZET: 5326 sayılı Kabahatler Kanunu kapsamına giren idari para cezasına karşı yapılan itirazın ADLİ YARGI YERİNDE çözümlenmesinin gerektiği hk.<O:P></O:P></TD></TR></T></T></T></TABLE>
    <O:P></O:P>
    <H1 style="LINE-HEIGHT: 13pt; mso-line-height-rule: exactly">K A R A R<O:P></O:P></H1>
    Davacı : Er Gıda San. ve Paz. Ltd. Şti. <O:P></O:P>
    Vekili :Av. C. O. Y.<O:P></O:P>
    Davalı :Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı <O:P></O:P>
    OLAY : Müfettiş raporuna göre, 4857 sayılı İş Kanunu’nun 92. maddesinin ikinci fıkrasında belirtilen yükümlülüğün yerine getirilmediği (kayıt ve belge ibraz etmeyip, denetime engel olunduğu) nedeniyle, anılan Yasa’nın 108. maddesine dayanılarak 107/a. maddesine göre 7.144.60 YTL. idari para cezası verilmiş; davacı Şirket vekili, söz konusu para cezasına karşı 23.6.2005 gününde sulh ceza mahkemesinde itirazda bulunmuştur,<O:P></O:P>
    ESKİŞEHİR 3. SULH CEZA MAHKEMESİ;23.6.2005 gün ve E:2005/306 Müt. Sayı ile, 3257 sayılı Yasa’nın 12. maddesine göre verilen idari para cezasına karşı yapılan itirazın, anılan Yasa maddesinin 5171 sayılı Yasa ile değiştirilmesi ve daha sonra da 3257 sayılı Yasanın 5224 sayılı Yasa ile yürürlükten kaldırılması nedeniyle sulh ceza mahkemesinin özel görevinin sona ermiş olması karşısında hukukun genel ilkelerine göre idari yargı yerinde çözümlenmesinin gerekeceği gerekçesiyle kesin olarak görevsizlik kararı vermiştir.<O:P></O:P>
    Davacı Şirket vekili, bu kez, idari para cezasının iptali istemiyle, 2.8.2005 gününde idari yargı yerinde dava açmıştır.<O:P></O:P>
    ESKİŞEHİR İDARE MAHKEMESİ; 12.8.2005 gün ve E:2005/1524, K:2005/1012 sayı ile, 5326 sayılı Kabahatler Kanunu’nun 2. maddesine göre “kabahat” deyiminden kanunun karşılığında idari yaptırım uygulanmasını öngördüğü haksızlığın anlaşılacağı; 3. maddesinde, bu Kanunun genel hükümlerinin diğer kanunlardaki kabahatler hakkında da uygulanacağının öngörüldüğü; 16. maddesinde, kabahatler karşılığında uygulanacak olana idari yaptırımların idari para cezası ve idari tedbirlerden ibaret olduğunun, idari tedbirlerin ise, mülkiyetin kamuya geçirilmesi ve ilgili kanunlarda yer alan diğer tedbirler olduğunun hükme bağlandığı; anılan Kanun’un genel hükümleri arasında yer alan 27. maddesinin birinci fıkrasında, idari para cezasına ve mülkiyetin kamuya geçirilmesine ilişkin idari yaptırım kararlarına karşı, kararın tebliği veya tefhimi tarihinden itibaren en geç onbeş gün içinde sulh ceza mahkemesine başvurulabileceği öngörülmüş olup, Kanunun Geçici 2. maddesinde, bu Kanun hükümlerinin yürürlüğe girdiği tarih itibariyle idare mahkemelerinde dava açılarak iptali istenen idari yaptırım kararları hakkında uygulanmayacağının ve Geçici 3. maddesinde de daha önce verilmiş idari para cezalarına ilişkin kararlara karşı henüz iptal davası açılmamış olmakla birlikte dava açma süresinin geçmemiş olması halinde bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren onbeş gün içinde 27. madde hükümlerine göre sulh ceza mahkemesine başvuruda bulunulabileceği belirtildiğine göre, 5326 sayılı Kabahatler Kanunu’nun değişik kanunlarda her birinde farklı düzenlemeyle yer alan idari yaptırımlara ilişkin hükümlerin genel niteliklerini ortaya koyduğu ve idari para cezalarına karşı başvuru yollarını yeniden belirlediği; bu durumda, 5326 sayılı Kabahatler Kanunu’nun 27. maddesine göre, 4857 sayılı İş Kanunu hükümleri uyarınca verilen idari para cezalarına karşı sulh ceza mahkemesinde dava açılmasının gerektiği gerekçesiyle görevsizlik kararı vermiş; bu karar temyiz edilmeyerek kesinleşmiştir.<O:P></O:P>
    İNCELEME VE GEREKÇE:<O:P></O:P>
    Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Ahmet AKYALÇIN’ın Başkanlığında, Üyeler: Dr. Atalay ÖZDEMİR, M. Lütfü ÜÇKARDEŞLER, Serap AKSOYLU, Z. Nurhan YÜCEL, Abdullah ARSLAN ve H. Hasan MUTLU’nun katılımlarıyla yapılan 21/11/2005 günlü toplantısında;<O:P></O:P>
    l- İLK İNCELEME : Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre;<O:P></O:P>
    Uyuşmazlık Mahkemesi Genel Kurulunun 11.7.1988 günlü, E:1988/1, K:1988/1 sayılı İlke Kararında, “2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Kanunun bütünüyle incelenip değerlendirilmesinden, bu Kanunun uygulanması yönünden 2 nci maddesinin ikinci fıkrasında yer alan, ‘ceza uyuşmazlıkları’ ibaresinden, savcının ya da şahsi davacının talebi ile başlayan yargılaması sonunda sanığın mahkumiyetine ya da beraatine hükmedilebilecek davalarda, askeri ve adli ceza mahkemeleri arasında çıkan görev ve hüküm uyuşmazlıklarının anlaşılması, bunun dışında kalan tüm görev uyuşmazlıklarının ‘hukuk uyuşmazlığı’ sayılması gerektiği sonucuna varılmaktadır. Uygulanması idari organlara bırakılan cezalar, adli nitelikte olmadığından, bunlar hakkında yapılan itirazlar ya da açılan davalar ‘ceza davası’ olarak nitelendirilemezler. İdari niteliklerinden dolayı bu davalara ilişkin görev ve hüküm uyuşmazlıklarının Uyuşmazlık Mahkemesinin Hukuk Bölümünde incelenip çözümlenmesi gerektiği….”açıkça belirtilmiştir.Bu durum gözetildiğinde, olay bölümünde yazılı başvuru konusu görev uyuşmazlığının Hukuk Bölümünde incelenmesi gerektiği kuşkusuzdur.<O:P></O:P>
    Adli ve idari yargı yerleri arasında 2247 sayılı Yasa’nın 14. maddesinde öngörülen biçimde olumsuz görev uyuşmazlığı doğduğu, idari yargı dosyasının 15. maddede belirtilen yönteme uygun olarak davacının istemi üzerine son görevsizlik kararını veren mahkemece Uyuşmazlık Mahkemesi’ne gönderildiği ve usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığı anlaşıldığından görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oybirliği ile karar verildi.<O:P></O:P>
    ll- ESASIN İNCELENMESİ : Raportör- Savcı İsa YEĞENOĞLU’nun davanın çözümünde adli yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Mustafa EKİNCİ ile Danıştay Savcısı Ahmet Yahya ÖZDEMİR’in davada adli yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten, sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:<O:P></O:P>
    Dava, 4857 sayılı İş Kanunu’nun 107/1-a.ve 108. maddelerine göre verilen idari para cezasının kaldırılması isteminden ibarettir.<O:P></O:P>
    22.5.2003 tarih ve 4857 sayılı İş Kanunu’nun “Amaç ve kapsam” başlıklı 1. maddesinin birinci fıkrasında, “Bu Kanunun amacı işverenler ile bir iş sözleşmesine dayanarak çalıştırılan işçilerin çalışma şartları ve çalışma ortamına ilişkin hak ve sorumluluklarını düzenlemektir” denilmiş; 107. maddesinin birinci fıkrasının (a) bendinde, bu Kanunun 92. maddesinin ikinci fıkrasındaki yükümlülüklerini yerine getirmeyen işveren veya işveren vekiline beş milyar lira para cezası verileceği kurala bağlanmış; aynı Kanun’un 108. maddesinde, bu cezalara karşı tebliğ tarihinden itibaren en geç yedi gün içinde yetkili idare mahkemesine itiraz edilebileceği öngörülmüştür.<O:P></O:P>
    Ancak 1.6.2005 tarihinde 5326 sayılı Kabahatler Kanunu’nun yürürlüğe girmesi karşısında, bu Kanunun diğer kanunlarda düzenlenen idari yaptırımlar ile bunlara karşı yapılacak itirazlara ilişkin görev hükümleri üzerindeki etkisinin incelenmesi gerekmiştir. <O:P></O:P>
    Kabahatler Kanunu Tasarısı Gerekçesinde, özetle, bu düzenleme ile, özellikle ekonomik hayata ilişkin düzenlemelerde kazuistik olarak idari ceza yaptırımı öngören ve bir sistemden yoksun olan hükümlerin önüne geçebilmek ve ayrıca hukuk uygulamasında birliği ve hukuk güvenliğini temin etmek amacıyla, belirlenen genel ilkelerin, özel kanunlarda tanımlanan kabahatler hakkında da uygulanmasının sağlanacağı belirtilmiştir.<O:P></O:P>
    30.3.2005 tarih ve 5326 sayılı Kabahatler Kanunu’nun birinci maddesinde “Bu Kanunda; toplum düzenini, genel ahlâkı, genel sağlığı, çevreyi ve ekonomik düzeni korumak amacıyla;<O:P></O:P>
    a) Kabahatlere ilişkin genel ilkeler,<O:P></O:P>
    b) Kabahatler karşılığında uygulanabilecek olan idari yaptırımların türleri ve sonuçları,<O:P></O:P>
    c) Kabahatler dolayısıyla karar alma süreci,<O:P></O:P>
    d) İdari yaptırıma ilişkin kararlara karşı kanun yolu,<O:P></O:P>
    e) İdari yaptırım kararlarının yerine getirilmesine ilişkin esaslar,<O:P></O:P>
    belirlenmiş ve çeşitli kabahatler tanımlanmıştır.” denilerek Kanunun amaç ve kapsamı belirlenmiş; ikinci kısmında yer alan 32 ila 43. maddelerinde, Türk Ceza Kanunu kapsamı dışında kalan çeşitli kabahatler sayılarak, bu eylemlere yaptırımlar öngörülmüştür.<O:P></O:P>
    Anılan Kanun’un 2. maddesinde, “kabahat” deyiminden, kanunun karşılığında idari yaptırım uygulanmasını öngördüğü haksızlığın anlaşılacağı; 16. maddesinde, kabahatler karşılığında uygulanacak olan idari yaptırımların “idari para cezası” ve “idari tedbirler”den ibaret bulunduğu; “idari tedbirler”in de mülkiyetin kamuya geçirilmesi ve ilgili kanunlarda yer alan diğer tedbirler olduğu belirtilmiştir.<O:P></O:P>
    Buna karşılık, 19. maddesinde, diğer kanunlarda kabahat karşılığında öngörülen belirli bir süre için;<O:P></O:P>
    e)&n
    Saygılarımla,

    Mustafa YILMAZ

Yetkileriniz

  • Konu Acma Yetkiniz Yok
  • Cevap Yazma Yetkiniz Yok
  • Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
  • Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok
  •