DÜNYA
21.07.2005,PERŞEMBE
Gecikme zam ve faizi ile tecil faizi


BİZE GÖRE / Veysi Seviğ





Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkındaki Yasa'nın 51'inci maddesi hükmü gereği olarak amme alacağının ödeme müddeti içinde ödenmeyen kısmına vadenin bitim tarihinden itibaren her ay için yüzde 3 oranında gecikme zammı uygulanmaktadır (Bakanlar Kurulu'nun 23.02.2005 gün ve 2005/8551 sayılı kararı). Aynı oran Vergi Usul Yasası'nın 112'nci maddesi uyarınca hesaplanan gecikme faizi içinde geçerli bulunmaktadır.


Diğer yandan vergi borcunu vadesinde ödeme olanağı bulunmayan yükümlüler ile ödenmeyen kamu borcu için hakkında haciz uygulaması yapılan gerçek ve tüzel kişilerin mevcut borçlarının ertelenmesi veyahut da taksitlendirilmesi halinde uygulanması öngörülen tecil faizi ise aylık yüzde 2.5, yıllık yüzde 30'dur.


Yasal düzenleme gereği gecikme zammı günlük esasa göre uygulanmaktadır.


Diğer yandan yine yasal düzenleme gereği gerek gecikme zam ve faizi ve gerekse tecil faizi kayıtlara gider olarak intikal ettirilememektedir. Bir başka anlatımla gecikme zam ve faizi ile tecil faizi indirim konusu yapılamayan gider olarak dönem matrahına eklenmektedir.


Vergi mükelleflerinin yaşanan ekonomik sorunlar nedeniyle zaman zaman ödeme güçlüğüne düştükleri bilinen bir gerçektir. Son aylarda yaşanan ödenmeyen senet ve karşılıksız çek olayları bu durumu somut bir biçimde belirlemektedir. Piyasada yaşanan bu tür olaylar vergi borçlarının vadesinde ödenmesini de zaman zaman zora sokmaktadır.


Vergi yükümlülerinin ülkemizde vergi borçlarını zamanında ödemeye yönelik hiçbir kolaylaştırıcı yöntem bulunmamaktadır. Örneğin günümüzde vergi borçlularının bu borçlarını süresi içerisinde ödiyebilmelerini sağlamaya yönelik herhangi bir kredilendirme olanağı mevcut değildir.


Bir vergi yükümlüsü dilekçe ile vergi dairesine başvurmuş olsa ve söz konusu dilekçe ile vergi borcunun taksitlendirilmesini veyahut da tecil edilmesini istemiş bulunsa dahi kendisine bu imkanın sağlanması günümüzde aylık yüzde 2.5, yıllık yüzde 30 faizle olabilmektedir.


Oysa ülkemizde faiz oranları giderek düşmekte, günümüzde bu oran 15-18 civarında uygulanmaktadır. Kaldı ki, tüketicilere önerilen kredi faizleri yine günümüzde aylık yüzde 1.19'a kadar indirilmiş bulunmaktadır.


Ayda yüzde 1.19'la kredi sağlanmasına karşılık, kamu borcunun borçlunun iyi niyetli başvurusuna karşılık aylık yüzde 2.5 faizle ertelenmesi veya taksitlendirilmesi en azından insaf kuralları çerçevesinde değerlendirilmesi gereken bir olgudur.


Kamu alacağının zamanında tahsil edilememesinin tahmini güç bir maliyet yüklediği tartışmasız doğrudur. Ancak söz konusu kamu borcunu ödeyemeyenlerin tümünü borcu ödemekten kaçındığını da kabul etmek doğru değildir. O halde mevcut kamu borcunu ödeyemeyenlerin bu duruma neden düştüklerini öğrenmek ve onlara zamanında ödeyemedikleri borçlarını ödeyebilecek bir ortamın hazırlanması kanımızca kaçınılmaz olmaktadır.


Gecikme zammı oranını belirleme yetkisi Bakanlar Kurulu'na ait bulunmaktadır. Buna karşılık tecil faizi Maliye Bakanlığı tarafından belirlenmektedir. Faiz oranlarının giderek düşme eğilimine girdiği ekonomimizde özellikle kamu alacağına uygulanan faiz oranının gelişmelere paralel olarak indirilmemesi kamu borçlularının mağduriyetini artırmaktadır.


Gecikme zammı ile faizinin ve tecil faizi oranlarının faiz oranlarındaki değişime paralel zamanında ayarlanması halinde kamu borçlularının katlanan borçları altında ezilmelerine de son verilecektir.


Katlanan borçların ödenmesi giderek zorlaşmakta ve Maliye Bakanlığı da yine çoğu kez bu kişileri ilan yolu ile rencide etmeyi tercih etmektedir.


Oysa bir kamu borçlusu mevcut borcunun ana parası üzerine çığ gibi bindirilmiş bulunan faiz yükü ile ezilmekte ve bu borçların tasfiyesinde yani ödenmesinde zorlanmaktadır.


Kaldı ki, ticari veya mesleki faaliyetini sürdüren bazı kamu borçluları bu durumları nedeniyle faaliyetlerini sürdürürken idare tarafından bazen yine rencide edici bir biçimde iş yaşamı aşamasında rahatsız edilmektedirler.


Lüks otomobil ve/veya gayrimenkul alımına açılan krediler, gelir sağlamaya yönelik faaliyetlerini sürdüren vergi yükümlülerine yönlendirilememektedir.


Kanımızca öncelikle kamuya ödenen gecikme zammı ve faiz oranlarının hiç değilse normal piyasa faizi arasındaki farkın en fazla beş puanı aşmayacak şekilde belirlenmesini sağlayacak bir sistemin devreye sokulmasında yarar bulunmaktadır.


Tahsil edilmeyen veya tahsili de geciken, gecikme zammı ve benzeri nitelikte olan gecikme faizi bindirimi ile büyüyen kamu borcunun bir süre sonra tahsili mümkün olmayacak hale geldiği gözlenmektedir.


Yapılacak düzenlemelerle belli koşullar çerçevesinde vergi kredisi kullanımına yönelik fon oluşturulması ve bu fonun vergi borcunu ödeyemeyecek durumda olanlara belli süreler ile sınırlı olarak yönlendirilmesi, biriken kamu borçlarının tasfiyesini sağlayacaktır.