<h4>Prim borçlarının KDV alacağından mahsubu için zamanı kaçırmayın</h4>
<h5>30.09.2009
| Veysi Seviğ - Bumin Doğrusöz</h5>
<div>İşverenlerin sigorta prim
borçlarını KDV iadesi alacağından mahsubunda en büyük sorun başvuru
süresinde yaşanıyor. Primde en geç ödeme süresi ilişkili olduğu ücreti
takip eden ay yerine, aynı ayı izleyen on beşinci gündür.</span>
</div>
<div></div>
<div>SORU:</span>
5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu'nun
88'inci maddesinin 13'üncü fıkrası uyarınca prim borçları Maliye
Bakanlığı'ndan olan Katma Değer Vergisi iadesi hakkından mahsup
edilebilmektedir. Ancak biz bu konuda zamanında başvuruda bulunmamıza
rağmen, bazen bu mahsup işlemi yapılmıyor, bu nedenle sigorta prim
borçlarını cezalı olarak ödüyoruz. Maliye, bize "Ne yapalım sigortaya
gidin sorun" diyor. Sizce bu sorunların kaynağı nedir ve neler
yapabiliriz?</span></div>
<div>YANIT:</span>
Sözü edilen yasal düzenleme ile "prim borçlarının Katma Değer Vergisi
iade alacağından mahsubu suretiyle ödenebileceği, bu takdirde vergi
iade hakkı sahibinin kendisinin, mal ve hizmet satın aldığı ya da
iştirak veya ortaklık ilişkisi içinde bulunduğu işverenlerin prim
borçları için de mahsup talep edebileceği, bu işverenlerin mahsup
talebinde bulundukları ay da muaccel olan prim borçlarının anılan
maddenin birinci fıkrasına göre belirlenen prim ödeme sürelerini
izleyen on beş gün içinde mahsup suretiyle ödenmesi halinde yasal
süresinde ödendiğinin kabul edileceği" hususu hükme bağlanmıştır. Ancak
aynı yasal düzenleme gereği olarak prim borçlarının Katma Değer Vergisi
iade alacağından mahsup suretiyle ödenmesi isteminde bulunulduğu halde
süresinde mahsup edilemeyen veya eksik mahsup edilen prim borçları için
5510 sayılı yasanın 88'inci maddesinin birinci fıkrasına göre
belirlenen prim ödeme süresini izleyen günden başlanarak gecikme cezası
ve gecikme zammı uygulanmaktadır.</span></div>
<div>Diğer yandan Sosyal Güvenlik
Kurumu, Maliye Bakanlığı'nın uygun görüşü ile bu uygulamadan
faydalanması öngörülen işverenleri; iştigal konusu, işletme türü ile
işletme büyüklüğü itibariyle belirlemeye ve lehine mahsup isteminde
bulunan işverenlerin prim borcunu ödeme süresini otuz günü aşmamak
üzere uzatmaya yetkili bulunmaktadır.</span></div>
<div>Bu uygulamada yasal haklardan
yararlanmak için başvuran işverenlerin (mükelleflerin) işletme türü,
işletme büyüklüğü ve iştigal konusu itibariyle ayırıma gidilmesinin
Sosyal Güvenlik Kurumu'nun bu yolla tahsil edebileceği alacaklarının
kapsamını daraltabileceği varsayımı ile bu konuda bir ayırıma
gidilememiştir.</span></div>
<div>Buna göre Katma Değer Vergisi
Yasası'nda yer alan hüküm çerçevesinde Maliye Bakanlığı tarafından
yapılan düzenlemeler uyarınca, Katma Değer Vergisi iade alacakları
Sosyal Güvenlik Kurumu'na olan prim borçlarına mahsup edilmesini
isteyebilecek olan yasanın (4/1-a) kapsamında sigortalı çalıştıran
işverenler mahsup hakkından yararlanabilmektedirler.</span></div>
<div>İşverenlerin mahsup isteminde
bulundukları ayda muaccel olan cari aylara ilişkin prim borçlarının
Katma Değer Vergisi iade alacağından mahsup suretiyle ödenmesi süresi;
normal prim ödeme sürelerinin sona erdiği tarihi izleyen on beş gündür.
</span></div>
<div>Dolayısıyla prim borçlarının Katma
Değer Vergisi iade alacağından mahsup suretiyle ödenmesinin talep
edilmesi halinde primin en geç ödenmesi gereken yasal süre; 5510 sayılı
Yasa'nın (4/1-a) kapsamında sigortalı çalıştıran işverenlerden;
sigortalılara ait ücretleri her ayın biri ila sonu arasına ilişkin
olduğu ayı takip eden ayın (vade) yerine, vadeyi izleyen on beşinci
gündür. Uygulamada sorunların daha çok yasal sürelere uygun
davranılmamasından kaynaklandığı gözlenmektedir. (V. Seviğ) </span></div>
<div></div>
<div></div>
<div style="border-style: n&#111;ne n&#111;ne solid; border-color: -moz-use-text-color -moz-use-text-color text; border-width: medium medium 1pt; padding: 0cm 0cm 1pt;">
<div style="border: medium n&#111;ne ; padding: 0cm;">YARGI KARARLARINDA / ZAYİ OLMA HALİ</span></div>
</div>
<div></div>
<div>1. Danıştay 9. Dairesi'nin E.2000/4946, K.2001/1109 sayı ve 27.3.2001 tarihli kararı</span></div>
<div>"Mükellefin sel baskınında defter
ve belgelerini kaybettiğinden bahisle defter ve belgelerini ibraz
edememesi neticesinde Katma Değer Vergisi indirimlerinin reddi
suretiyle yapılan tarhiyatın iptali talebi ile açılan davada yerel
mahkemece davacının ilgili dönemde emtia alımı yaptığı bütün firmalar
olmasa dahi yüksek meblağlı alımlar yaptığı birkaç firmayı dahi
hatırlayamamasının ya da söz konusu firmalardan belge temin
edememesinin ticari icaplara uygun olmadığı gerekçesiyle, davanın
reddine karar verilmiştir. Ancak, davacının zayi belgesi almış olması,
bahsi geçen sel baskınının da sadece davacının değil bütün bölgeyi
etkilemiş olması, kaldı ki uyuşmazlık döneminin 1994 yılı olması
itibariyle VUK 253. maddesi uyarınca defterlerin 5 yıllık muhafaza ve
ibraz süresi geçtikten sonra mal alımında bulunulan firmalardan örnek
belge temin etmesinin imkânsızlığı karşısında, davacının iyi niyetli
olduğu kanaatine varılması nedeniyle, yerel mahkeme kararında isabet
görülmemiştir."</span></div>
<div></div>
<div>2. Danıştay 3. Dairesi'nin E.1999/3652, K.2000/3566 sayı ve 7.11.2000 tarihli kararı</span></div>
<div>"VUK'un emsal değerlemesine ilişkin
267. maddesinde ortamla fiyat esası ve maliyet bedeli esasına göre
emsal fiyatı tespit edilemeyen emtianın takdir komisyonu marifetiyle
emsal değerlemesinin yapılacağı düzenlenmiştir. Takdir komisyonu
kararlarına karşı mükelleflere dava hakkı tanındığından, takdir
komisyonu kararına karşı açılan davanın esası incelenerek karar
verilmesi gerekirken, ortada kesin ve yürütülmesi zorunlu işlem
olmadığı gerekçesiyle davanın reddi yönünde verilen kararda hukuka
uyarlık görülmemiştir."</span></div>
<div></div>
<div></div>
<div style="border-style: n&#111;ne n&#111;ne solid; border-color: -moz-use-text-color -moz-use-text-color text; border-width: medium medium 1pt; padding: 0cm 0cm 1pt;">
<div style="border: medium n&#111;ne ; padding: 0cm;">ÖZELGELERDE / ZAYİ HALİNİN VERGİSEL SONUÇLARI </span></div>
</div>
<div></div>
<div>1. Bursa Vergi Dairesi Başkanlığı'nın 8.10.2007 tarih ve 4277 sayılı özelgesi</span></div>
<div>"Finansal kiralama şirketinden
kiralanan aracın pert olması nedeniyle sigorta şirketi tarafından
finansal kiralama şirketine ödenen ve ardından finansal kiralama
sözleşmesi kapsamında kiralayan şirkete intikal ettirilen sigorta
bedelinde, Katma Değer Vergisi'nin konusuna giren bir teslim veya
hizmet söz konusu olmadığından, söz konusu sigorta bedelinin Katma
Değer Vergisi'ne tabi tutulması söz konusu değildir. Dolayısıyla
sigorta şirketi tarafından finansal kiralama şirketine yapılan ödeme
için sigorta şirketi adına fatura düzenlenirken katma değer vergi
hesaplanmayacağı gibi, kiralayan şirketin finansal kiralama şirketi
adına düzenleyeceği faturada da vergi hesaplanmaz."</span></div>
<div></div>
<div>2. İzmir Vergi Dairesi Başkanlığı'nın 5.12.2006 tarih ve 5353 sayılı özelgesi</span></div>
<div>"VUK'un 267. maddesi gereğince,
yangın, deprem ve su basması gibi afetler yüzünden kıymetinde önemli
bir azalış meydana gelen emtiaların emsal bedel tespitinde ilk olarak
ortalama fiyat esası ve maliyet bedeli esası tatbik edilir. Bu iki
yöntemin tatbik edilememesi halinde takdir komisyonu marifetiyle emsal
bedel tespiti yapılır. Bununla beraber, emtianın değerinin sıfır olarak
tespit edilebilmesi ancak takdir komisyonu kararıyla mümkündür."

Referans
</span></div>