<TABLE =Ms&#111;normalTable style="MARGIN-LEFT: 4.45pt; WIDTH: 99.04%; mso-cellspacing: 2.2pt; mso-padding-alt: 0cm 0cm 0cm 0cm" cellSpacing=3 cellPadding=0 width="99%">
<T>
<TR style="mso-yfti-irow: 0; mso-yfti-firstrow: yes; mso-row-margin-right: 2.1%">
<TD style="PADDING-RIGHT: 2.25pt; PADDING-LEFT: 2.25pt; PADDING-BOTTOM: 7.5pt; WIDTH: 96.46%; PADDING-TOP: 7.5pt" width="96%">
DÜNYA<?:NAMESPACE PREFIX = O /><O:P> </O:P>
14.07.2005, PERŞEMBE<O:P> </O:P>
Mükellef ve eksik hakları-I<O:P> </O:P></TD>
<TD style="BORDER-RIGHT: medium n&#111;ne; PADDING-RIGHT: 0cm; BORDER-TOP: medium n&#111;ne; PADDING-LEFT: 0cm; PADDING-BOTTOM: 0cm; BORDER-LEFT: medium n&#111;ne; PADDING-TOP: 0cm; BORDER-BOTTOM: medium n&#111;ne; mso-cell-special: placeholder" width="2%">
</TD></TR>
<TR style="mso-yfti-irow: 1; mso-yfti-lastrow: yes">
<TD style="PADDING-RIGHT: 2.25pt; PADDING-LEFT: 2.25pt; PADDING-BOTTOM: 0.75pt; WIDTH: 99.04%; PADDING-TOP: 0.75pt" width="99%" colSpan=2>

<B style="mso-bidi-font-weight: normal">Dr. A. Bumin Doğrusöz <O:P></O:P>[/B]


Bundan 20-30 yıl öncesinin anlayışında vergi, herkesin vermesi gereken, vermezse zorla alınması gereken bir kamu geliri idi. Verginin tanımında "cebir unsuru" ağırlık verilen önemli unsurlardan biri idi. <O:P></O:P>


Ancak son yıllarda özellikle devlet anlayışındaki ve devletin ekonomi içerisindeki yerine bakıştaki değişim kadar, insan hakları alanında ve hukuk devleti anlayışında katedilen mesafe ve ekonomideki globalleşme süreci bu anlayışı biraz törpüledi. <O:P></O:P>


Nitekim bu süreçte devletler, kayıt dışı ekonomi ile mücadele kadar vergi toplamada da, mükellefi çoğu zaman karşısına alan ihtilaflarla boğuşan uygulamalarla vergi toplamak yerine, yani "mükellefe rağmen" vergi toplamak yerine, "mükellefle birlikte" vergi toplamanın, yani "gönüllü uyumu" esas alan sistemlerle vergi toplamanın avantajlarını kavradılar. Bu yeni anlayışın özünü ise "önceliği mükellefe vermek ve onun haklarına saygı göstermek" oluşturdu. <O:P></O:P>


Bu aşamada mükelleflerin ne istediklerine bakıldı. Mükelleflerin talepleri basitti. İstekler, şeffaflık, adillik, doğru ve adaletli uygulama, haklarına saygı gösterilmesi gibi temel noktalara dayanmaktaydı. <O:P></O:P>


Bu maksatla pek çok devlet, mükelleflerin haklarını "mükellef hakları bildirgesi" veya "mükellef hakları imtiyazı" şeklinde kabul ettiler. Bu şekilde kabul edilen haklar, sistemleri idareye geniş takdir haklar tanıyan ve anglo-sakson hukukunu benimseyen ülkelerde idarenin genel hukuki işlem biçimindeki işlemleri ile bizim gibi Kıta Avrupası hukuk anlayışını benimseyen ülkelerde ise yasalarına yazmak suretiyle kabul edildi. Bu ülkelerde öncülüğü İngiltere, Amerika ve Avustralya çekti. Bu ülkeleri Kanada, Fransa, Norveç, İtalya, Hollanda, İspanya, Bulgaristan, Arjantin, Gana, Uganda ve birçok ülke izledi. <O:P></O:P>


Kabul edilen mükellef hakları tetkik edildiğinde, bu hakların genel ve özel haklar biçiminde oluştuğunu, genel hakların genel yasalarda topluca vurgulanmasından başka, vergi müesseselerine ve özel vergi kanunlarına serpiştirilen düzenlenmelerle de özel hakların kabul edildiği görülmektedir. <O:P></O:P>


Bilindiği gibi 19. yeni stand-by düzenlemesine ilişkin 26 Nisan 2005 tarihli niyet mektubu ile Türkiye, eylül sonuna kadar vergi kanunlarında reform yapmayı (bu maksatlı kanun tasarısını/tasarılarını yasama organına sunmayı) taahhüt etmiştir. Dikkat edilirse niyet mektubundaki ifade, vergi revizyonu değil, "vergi reformu" şeklindedir. Şu anda bu maksatla hem Maliye Bakanlığı bünyesinde hem de Vergi Konseyi bünyesinde çalışmalar sürmektedir. <O:P></O:P>


Bu çalışmaların bir reform mu, yoksa bir revizyon mu doğuracağı henüz bilinmemekle birlikte, biz de bu vesile ile "mükellef hakları" konusunu, "neden bizde de olmasın" diyerek gündeme getirelim istedik. <O:P></O:P>


Bu maksatla bizde, mükellefin genel haklarını belirleyen bir madde taslağı önerelim istedik. Bu taslak maddenin yerini de, Vergi Usul Kanunu'na eklenebilecek mükerrer 8. madde olarak belirledik. Madde taslağım şöyle: <O:P></O:P>


"Mükelleflerin genel hakları <O:P></O:P>


Mükerrer madde 8-vergi mevzuatı mükelleflere adil, eşit, kişisel haklarını zedelemeyen ve saygılı hizmet anlayışı içerisinde uygulanır. <O:P></O:P>


Vergi mevzuatında mükelleflerin hak ve ödevlerini ilgilendiren genel ve düzenleyici işlemler ancak yürürlüğe girmesinden makûl bir süre Resmi Gazete'de yayımlanmakla yürürlüğe girebilir. <O:P></O:P>


Her mükellef, vergi idaresinde kendisi hakkında bulunan bilgileri, henüz işleme konulmamış veya inceleme yahut araştırma safhasında bulunan ihbarlar ile istihbarat bilgileri hariç olmak üzere, istemek ve öğrenmek, kontrol etmek ve hatalı bilgilerin düzeltilmesini talep etmek hakkına sahiptir." <O:P></O:P>


Şimdi idaredeki arkadaşların, "Biz mevzuatı adil, eşit uygulamıyor muyuz?" dediklerini duyar gibiyim. Olsun, bir kere de yasada yazsın. Hiç olmazsa, yargıya kararlarında ölçüt olur. <O:P></O:P>


İkinci fıkra ise önemli. Bu fıkra yasalaşırsa, idare artık, internete erişme olanağı olanların dahi tesadüfen öğrendikleri sirküler, iç genelge gibi metinlerle mükellefleri hak ve ödevlerini, beyanname sürelerini düzenleyemeyecek. <O:P></O:P>


Şimdi bir sınav yapsak ve geçen yılın mart ayı KDV beyannamesinin verilme süresi ile bu yılın ocak ayına ait muhtasar beyannamenin verilme süresinde son günü sorsak, her halde kimse anında cevap veremez. En azından ben veremem. Eskiden böyle mi idi? Mükellefe saygı vardı (birinci fıkradaki saygılı hizmet anlayışı). Sirküler icad edilmeden önce, herkes süreleri ezbere bilir, anında cevap verirdi. <O:P></O:P>


İkinci fıkradaki "makûl süre"nin takdiri ise yargıya ait. İçeriği içtihatla oluşacak bir kavram (Ceza muhakemesi hukukundaki gibi). An olur Bakanlar Kurulu'nun ekonomik gelişmeler karşısında çok hızlı düzenleme yapması gerekir, an olur idare gereksiz yere sabah uygulanmak üzere geceden düzenleme yapar (beyanname verme süresinin bitimine iki saat kala süre uzatma gibi). Bütün bunların takdiri, yargıca ait bir konudur. <O:P></O:P>


Üçüncü fıkrada sağlanan hak ise, son derece önemli ve kişilerin bilgi isteme hakları ile ilgili. <O:P></O:P>


Mükelleflerin sahip olması gereken özel hakların bir kısmı ise, gerek Vergi Usul Kanunu'nda ve diğer vergi kanunlarında, gerek idari Yargılama Usulü Kanunu'nda mevcut. Ancak eksikler çok. Eksiklerin listesi ise, gelecek yazımızda. <O:P></O:P></TD></TR></T></TABLE>
<O:P></O:P>