<blockquote id="" style="padding: 0pt; clear: left;">
<div style="margin: 0in 0in 0pt;">YİNE HAKLI ÇIKTIK



Dört maddelik 5604 sayılı Mali Tatil İhdas Edilmesi Hakkında Kanun ile
yasalaştırdığımız dünyanın ilk ve sanırım tek mali tatilin sorunları
sürüyor. </span></div>
<div style="margin: 0in 0in 0pt;">5604
sayılı kanunun 1/1. maddesine göre, "Her yıl temmuz ayının birinden
yirmisine kadar (yirmisi dâhil) mali tatil uygulanır". Ancak haziran
ayının son gününün tatil günü olması halinde, mali tatil, temmuz ayının
ilk iş gününü takip eden günden başlar ve yine 20 Temmuz akşamı sona
erecektir.</span></div>
<div style="margin: 0in 0in 0pt;">Mali
tatilde bazı beyannameler verilmeyebilecek ve yine bazı ödemeler
yapılmayabilecektir. Ayrıca Vergi Usul Kanunu'na göre yapılan işlemler
aleyhine dava açma süreleri de mali tatil boyunca işlemeyecek, mali
tatilden sonra kalan süre kadar uzayacaktır. Örneğin 10 Haziran günü
tebliğ edilen bir vergi ceza ihbarnamesine karşı dava açma süresi 30
Temmuz'da dolacaktır. Çünkü kanuna göre mali tatil esnasında dava açma
süreleri duracaktır.</span></div>
<div style="margin: 0in 0in 0pt;">Mali
tatilin, muhasebe ve mali müşavirleri hedef alması dolayısıyla
yargılama işlevinde davacı, davalı ve yargıç olarak yer almayan bu
mesleklerin tatili ile dava açma süresinin tatile girmesini
bağdaştırmak mümkün değildir. Kaldı ki yargı süreci etkilenmek
isteniyorsa, cevaba cevap, temyiz, karar düzeltme gibi pek çok konu bir
kenara bırakılarak, sadece dava açma süresinde tatilin düzenlenmesinin
de bir anlamı yoktur. </span></div>
<div style="margin: 0in 0in 0pt;">Maliye
Bakanlığı Mali Tatil uygulamasına ilişkin görüşlerini, 30.6.2007 günlü
Resmi Gazete'de yayımlanan bir Genel Tebliğ ile açıklamıştır. Bu Genel
Tebliğ'de "Dava açma süresinin mali tatile rastlaması halinde süre,
mali tatil süresince işlemeyecektir. Mali tatil nedeniyle uzayan dava
açma süresinin son gününün 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu
uyarınca çalışmaya ara verme süresine rastlaması durumunda ise dava
açma süresi, çalışmaya ara vermenin sona erdiği günü izleyen günden
itibaren yedi gün uzayacaktır" denildikten sonra bir örnek
verilmektedir. Bu örneğe göre; "Yapılan ikmalen tarhiyat sonucu
düzenlenen vergi/ceza ihbarnamesinin 18 Haziran 2007 tarihinde
mükellefe tebliğ edilmesi durumunda, söz konusu tarhiyata karşı dava
açma süresi 18 Temmuz 2007 tarihinde sona erecektir. Ancak 2007 yılı
için mali tatil 3 Temmuz 2007 tarihinde başladığından, söz konusu
sürenin mali tatile rastlayan 16 günlük kısmı işlemeyecek ve dava açma
süresi mali tatilin sona erdiği tarihten itibaren 16 gün uzamak
suretiyle 5 Ağustos 2007 tarihi mesai saati bitiminde sona erecektir. 5
Ağustos 2007 tarihinin de 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu
uyarınca çalışmaya ara verme süresine rastlaması nedeniyle dava açma
süresi, çalışmaya ara vermenin sona erdiği günü (5 Eylül 2007) izleyen
günden itibaren yedi gün uzayacak ve söz konusu sürenin son günü 12
Eylül 2007 tarihi olacaktır."</span></div>
<div style="margin: 0in 0in 0pt;">Bakanlığın
bu açıklamasını değerlendirdiğimiz Referans gazetesindeki 12 Temmuz
2007 günlü köşemizde yazdığımız "Mali Tatilde Dava Süresi" başlıklı
yazıda, örneğin yanlış olduğunu yazmıştık. Şöyle demiştik: "Örneğe göre
dava açma süresinin son günü, 12 Eylül değil, 11 Eylül'dür. Zira adli
tatil, İdari Yargılama Usulü Kanunu'na (md. 61) göre ‘Ağustos ayının
birinden eylül ayının beşine kadar'dır. Yasadaki ‘kadar' kelimesi, 5
Eylül gününün adli iş günü olduğunu vurgulamaktadır. Öte yandan aynı
kanunun 8. maddesine göre, bu kanunda yazılı sürelerin sonu adli tatile
rastlarsa süre, adli tatilin sona erdiği günü (yani 4 Eylül'ü) izleyen
tarihten itibaren 7 gün uzar. Bu hesaba göre, son gün 11 Eylül'dür.
Eğer böyle bir durumda dava 12 Eylül günü açılırsa, süreden reddi
gerekir."</span></div>
<div style="margin: 0in 0in 0pt;">Yazımızın
sonunda da "İleride bu tebliğe bakarak dava açacakların hak kayıplarına
uğramaması için tebliğin düzeltilmesi gerekir" demiştik. </span></div>
<div style="margin: 0in 0in 0pt;">Yine haklı çıktık. </span></div>
<div style="margin: 0in 0in 0pt;">Danıştay
İdari Dava Daireleri Kurulu (E.2009/276 K.2009/52 T.19,2,2009) temyiz
süresinin sonunun adli tatile rastladığı bir olayda, Genel Tebliğ'deki
anlayışla 12 Eylül tarihinde yapılan temyiz başvurusu sebebiyle konuyu
incelemiş ve temyiz süresinin 11 Eylül'de dolması sebebiyle temyiz
başvurusunu süre aşımından reddetmiştir. Kararın ilgili bölümünü
aşağıda aynen aktarıyorum:</span></div>
<div style="margin: 0in 0in 0pt;">"İdari
Yargılama Usulü Kanunu'nun 46. maddesinin, 4001 sayılı kanunla değişik
2. fıkrasında, özel kanunlarda ayrı süre gösterilmeyen hallerde,
Danıştay Dava Daireleri ile İdare ve Vergi Mahkemeleri'nin nihai
kararlarına karşı, tebliğ tarihini izleyen otuz gün içinde Danıştay'da
temyiz yoluna başvurulabileceği kurala bağlanmış; aynı yasanın 8.
maddesinin 3. fıkrasında da bu yasada yazılı sürelerin bitmesi
çalışmaya ara verme zamanına rastlarsa, bu sürelerin, ara vermenin sona
erdiği günü izleyen tarihten itibaren yedi gün uzamış sayılması esası
benimsenmiştir.</span></div>
<div style="margin: 0in 0in 0pt;">Danıştay
Yasası'nın 86. maddesinin, 1.1.2005 tarihinde yürürlüğe giren 5219
sayılı yasayla değişik 1. fıkrasında ise Danıştay dairelerinin her sene
ağustosun birinden aylülün beşine kadar çalışmaya ara vermesi
öngörülmüş; böylece ara vermenin son günü eylülün dördü olarak
belirlenmiştir.</span></div>
<div style="margin: 0in 0in 0pt;">Dosyanın
incelenmesinden, Danıştay On Üçüncü Dairesi'nin temyiz edilen kararının
5.8.2008 günü ilgilisine tebliğ edildiği, otuz günlük temyiz süresinin
bitiminin çalışmaya ara verme zamanına rastladığı, bu nedenle sürenin
ara vermenin sona erdiği günü, yani eylülün dördünü izleyen tarihten
itibaren 11.9.2008 perşembe günü çalışma saati bitimine kadar uzadığı;
ancak davacının bu süre geçtikten sonra, 12.9.2008 gününde kayda geçen
dilekçeyle temyiz isteminde bulunduğu anlaşılmaktadır.</span></div>
<div style="margin: 0in 0in 0pt;">Bu
durumda, yasada öngörülen süre geçirildikten sonra yapılan temyiz
başvurusunun incelenmesi olanağı bulunmadığından, davacının isteminin
süre aşımı nedeniyle reddine..."</span></div>
<div style="margin: 0in 0in 0pt;">Söz
konusu Genel Tebliğdeki örneğe dayalı açıklama acilen düzeltilmelidir.
Birileri genel tebliğe göre dava açar ve hakkı kaybolursa, bakanlığın
mükellefi yanıltması dolayısıyla tazmin borcu doğabilir. Bizden
söylemesi.

Referans / Bumin Doğrusöz

</span></div>
</blockquote>