<h1>Aba altından sopa göstererek kaynak arama</h1>






Kaynak
arayışında borçlanma ve özelleştirmeyle ilgili görüşlerimizi daha önce
AKŞAM'da yazmıştık. Söz konusu yazıda, borçlanma ve özelleştirmenin
kaynak sorununun çözümlenmesinde etkin ve verimli olmadığı görüşüne yer
veriliyordu. Maliye de bu gerçeği fark etmiş olmalı ki, farklı
arayışlar içine girdi.

VARLIK BARIŞI
Kaynak
arayışları sonucunda kamuoyunda 'Varlık Barışı' olarak bilinen 5811
sayılı Kanun çıkartıldı. Başta yeterli tanıtılamama olmak üzere çeşitli
nedenlerle beklenen ilgiyi görmedi. Başka bir söyleyişle, dağ fare
doğurdu.
Bütün bunların sonucunda yasanın yeniden canlandırılması
gündeme geldi. İndirimi reddedilen KDV'yi de kapsayacak şekilde yasa
yeniden canlandırıldı. Eylül sonuna kadar başvuru süresi tanındı ve
Bakanlar Kurulu'na süreyi yıl sonuna kadar uzatma yetkisi verildi.

2008 UNUTKANLIĞI
Yasada
2008 yılı kapsam dışı bırakıldığı için kanun kapsamında bildirimde
bulunanların bir bakıma kendilerini ihbar etmesi gibi tuhaf bir durum
ortaya çıktı. Dahası, beyan edilen varlık tutarı, inceleme sonucu
bulunacak matrah farkından mahsup edilmekle birlikte, tespit edilen
kaçakçılık fiilleriyle ilgili olarak, vergi suçu raporu yazılarak suç
duyurusunda bulunulup bulunulmayacağı da belirsizliğini koruyor. Bütün
bunlar yasanın başarı şansını azaltan etkenler. İşte bu noktada,
duraksamaları giderecek açıklama ve düzenlemeler yapılması en uygun
seçenekti. Fakat en azından şimdilik bu seçenek tercih edilmedi.

İSVİÇRE BLÖFÜ
ABD'nin
İsviçre'den banka hesaplarıyla ilgili bilgi istemesi adeta 'karpuz
kabuğu' etkisi yarattı. Konuyla ilgili açıklamalar birbirini kovaladı.
Böyle olunca da kafalar karıştı. Açıklamaların dozu öylesine arttı ki,
'uyarı' adı altında kimi zaman örtülü, kimi zaman da açık tehditlere
tanık olduk.
Yurtdışındaki parasını getirmeyenlerin bunun sonucuna
katlanacağı, kanunda ne yaptırım varsa uygulanacağı bizzat Maliye
Bakanı tarafından açıklandı. Oysa bu konuda yapılabilecekler son derece
sınırlı. Yani, açıklamalar blöf kokuyor. Yasal olarak ne
yapılabileceğini 8 Eylül Salı günü AKŞAM'da yazdık.

SIRADA İNCELEME VAR
Başvuru
süresinin dolmasına sayılı günler kala Maliye'nin elinde başka bir koz
daha var. Bu koz bazı mükelleflerin incelemeye alınması. İncelemeye
alınan mükellefler, her şeyi kurallara uygun olsa bile, incelemenin bir
an önce kazasız belasız bitmesini isterler.
İşte tam bu noktada
varlık barışı devreye giriyor. Kanun'a göre 19 Haziran sonrasında
başlayan incelemeler kanun kapsamında. İncelemeye alınan mükellef
ortaya çıkartılabilecek matrah farkının yüzde 5'ini (yurtdışı için
yüzde 2'sini) Varlık Barışı kapsamında beyan ederek 'sigorta'
ettirebiliyor.
Görüldüğü gibi, kaynak aramada son trend 'aba altından sopa göstermek'.

Bağ-Kur borcu isteğe bağlı sigortalılık için engel teşkil eder mi?
BAĞ-KUR'a
24.000 TL civarında borcum var. 2000 yılında terk edilmiş sigortalı
olarak gözüküyorum. İsteğe bağlı sigorta başvurusu yapmak istiyorum.
Yeni yasaya göre isteğe bağlı sigortalılık Bağ-Kur sigortalılığından
sayıldığı için, borcum isteğe bağlı sigortalılık için engel teşkil eder
mi? Murat Çağla
İsteğe bağlı sigortalı olabilmek için Türkiye'de
ikamet edenler ile Türkiye'de ikamet etmekte iken sosyal güvenlik
sözleşmesi imzalanmamış ülkelerdeki Türk vatandaşlarından;

l
5510 sayılı SS ve GSS Kanunu'na tabi zorunlu sigortalı olmayı
gerektirecek şekilde çalışmamak veya sigortalı olarak çalışmakla
birlikte ay içerisinde 30 günden az çalışmak ya da tam gün çalışmamak,
l Kendi sigortalılığı nedeniyle aylık bağlanmamış olmak,
l 18 yaşını doldurmuş bulunmak,
l İsteğe bağlı sigorta talep dilekçesiyle Sosyal Güvenlik Kurumu'na başvuruda bulunmak, şartları aranıyor.
Görüldüğü
üzere, isteğe bağlı sigortalı olabilmek için aranan şartlar arasında
Sosyal Güvenlik Kurumu'na borcu bulunmamak gibi bir şart sayılmamış.
İsteğe bağlı sigorta talep dilekçesiyle Sosyal Güvenlik Kurumu'na
başvurarak isteğe bağlı sigortanızı başlatabilirsiniz.

AKLINIZDA BULUNSUN
Kaybolan faturaların sonucu
DANIŞTAY'A
göre; 'Faturaların kullanılmadığının hukuken geçerli belgelerle
kanıtlanamamış olması durumunda, defterlerdeki ve kullanıldığı saptanan
faturalardaki hasılat tutarı esas alınarak hesaplanan, ibraz edilmeyen
her bir fatura ile elde edilebilecek ortalama gelire göre bulunan
matrah farkı üzerinden tarhiyat yapılması hukuka uygundur.'

Metin Taş - Sezgin Özcan / Akşam