Toplam 2 adet sonuctan sayfa basi 1 ile 2 arasi kadar sonuc gösteriliyor

Konu: Selin vurduğu ihraç malına üç ay ek süre

  1. #1
    Admin Hüseyin URAY - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    14.Kasım.2006
    Nereden
    Konya
    Mesajlar
    14,520
    <div>İhraç etmek için alınan
    ancak selden zarar gören mallar için vergi dairelerine başvurulduğunda
    üç ay ek süre alınabiliyor. İhracatçı bundan yararlanabilmek için,
    malın ihracatçıya teslim tarihini takip eden üç aylık sürenin
    dolmasının ardından 15 gün içinde başvuru yapmalı.</span>
    </div>
    <div></div>
    <div style="border-style: n&#111;ne n&#111;ne solid; border-color: -moz-use-text-color -moz-use-text-color text; border-width: medium medium 1pt; padding: 0cm 0cm 1pt;">
    <div style="border: medium n&#111;ne ; padding: 0cm;">İHRAÇ KAYDI İLE ALINIP SEL NEDENİYLE İHRAÇ EDİLEMEYEN MALIN KDV'Sİ</span></div>
    </div>
    <div></div>
    <div>SORU:</span>
    Yaşanan doğal afet nedeniyle ihraç kayıtlı olarak satın aldığımız
    malları süresi içinde ihraç etmemiz imkânsız hale geldi. Böyle bir
    durumda, Katma Değer Vergisi uygulaması açısından ihraç istisnasından
    yararlanmamız imkânsız hale geldi. Bize malı teslim eden kuruluşlar
    bizden, kendilerinden maliyenin isteyeceği Katma Değer Vergisi'ni rücu
    edebilirler mi? Bunun telafi edilmesi mümkün müdür? </span></div>
    <div>YANIT: </span>Katma
    Değer Vergisi Yasası'nın 11-c maddesi gereği, ihraç koşuluyla
    imalatçılar tarafından kendilerine teslim edilen mallara ait Katma
    Değer Vergisi, ihracatçılar tarafından ödenmemektedir. İmalatçılar
    tarafından tahsil edilemeyen ancak ilgili dönem beyannamesinde beyan
    edilecek olan bu vergi, vergi dairesince tarh ve tahakkuk ettirilerek
    tecil olunmaktadır.</span></div>
    <div>Söz konusu malların, ihracatçıya
    teslim tarihini takip eden aybaşından itibaren üç ay içinde ihraç
    edilmesi halinde, tecil edilen vergi terkin olunmaktadır.</span></div>
    <div>Aynı yasal düzenleme çerçevesinde
    ihracatçılara mal teslim eden imalatçılara iade edilmesi gereken Katma
    Değer Vergisi, ihracat işlemlerinin tamamlanmasından sonra yapılır.</span></div>
    <div>İhracatın mücbir sebepler veya
    beklenmedik durumlar nedeniyle üç ay içinde gerçekleştirilmemesi
    halinde, en geç üç aylık sürenin dolduğu tarihten itibaren on beş gün
    içinde başvuran ihracatçılara, Maliye Bakanlığı'nca veya bakanlığın
    uygun görmesi halinde vergi dairelerince üç aya kadar ek süre
    verilebilmektedir. Su basması mücbir sebeptir. (Vergi Usul Yasası
    Md:13/2.)</span></div>
    <div>Maliye Bakanlığı tarafından konuya
    ilişkin olarak 112 seri numaralı Katma Değer Vergisi Genel Tebliği ile
    yapılan açıklamalar doğrultusunda, ihraç kaydıyla teslim edilen malın
    teslim tarihini takip eden aybaşından itibaren üçüncü ayın sonuna kadar
    ihracatın gerçekleşmemesi halinde, ek süre ihracatçılar tarafından en
    geç üç aylık sürenin sonundan itibaren 15 gün içinde ya bağlı oldukları
    vergi dairesine ya da ilgili vergi dairesi başkanlığı veya
    defterdarlığa verilecek bir dilekçe ile istenecektir. </span></div>
    <div>İhracatçı ek süre istemine ilişkin
    dilekçede mücbir sebep veya beklenmedik durumu belirtecek, bu dilekçeye
    yalnızca ihraç kaydıyla teslime ait faturanın bir örneğini
    ekleyecektir. Vergi dairesi başkanlığı veya defterdarlık,
    mükelleflerden ek süre istemine neden gösterilen olay veya durumun
    kanıtlanmasına yönelik herhangi bir belge talep etmeyecektir.</span></div>
    <div>Sözü edilen genel tebliğde
    belirtildiği üzere, ihracatın yapılacağı ülkedeki savaş hali / siyasal
    karışıklıklar, ekonomik belirsizlik ve durgunluk, yurtdışındaki
    alıcının sipariş ertelemesi / iptal etmesi, teslim programındaki
    değişiklikler, bedelin transferinde karşılaşılan aksaklıklar veya
    gecikmeler, akreditif sürenin dolması, ihraç edilecek malın tüketim
    mevsiminin geçmesi, uygun depolama koşullarına sahip olunamaması,
    ithalatçı ülkeyle yaşanan siyasi veya ekonomik sorunlar, ihraç malının
    taşınmasında karşılaşılan sorunlar (geminin yükleme limanlarına
    gecikmeli yanaşması, taşıma aracı veya konteynir bulunamaması, milli
    tatiller, iklim koşulları, gümrüklerde araç yoğunluğu, gümrüklerde
    grev-iş yavaşlatma), resmi makamlardan ihracat için izin alınamaması
    gibi haller beklenmedik durumlar olarak değerlendirilecektir.</span></div>
    <div>Yapılan bu açıklamadan da
    anlaşılacağı üzere iklim koşulları içerisinde değerlendirilmesi gereken
    yaşanan sel felaketi nedeniyle ilgili vergi dairesine başvurmanız
    halinde size de ek süre verilebilecektir. (V. Seviğ)</span></div>
    <div></div>
    <div style="border-style: n&#111;ne n&#111;ne solid; border-color: -moz-use-text-color -moz-use-text-color text; border-width: medium medium 1pt; padding: 0cm 0cm 1pt;">
    <div style="border: medium n&#111;ne ; padding: 0cm;"></div>
    <div style="border: medium n&#111;ne ; padding: 0cm;">ÜÇÜNCÜ ŞAHIS HACİZ İHBARNAMESİNE İTİRAZ YÖNTEMİ</span></div>
    </div>
    <div></div>
    <div>SORU: </span>İcra
    Dairesi tarafından şahsıma yapılan tebligatta, "müşterilerimden
    birisinin benden bir alacağı olup olmadığı, alacağı varsa veya malı
    bulunuyorsa yedi gün içerisinde icra dairesine bildirilmesi, aksi
    takdirde müşterimin borcundan benim sorumlu olacağım" bundan üç-dört ay
    önce tarafıma bildirilmişti. Ben de tebligat için sözü edilen şahsın
    bende herhangi bir alacağı ve malı bulunmadığını iadeli taahhütlü bir
    mektupla ilgili icra dairesine bildirmiştim. Şimdi almış bulunduğum,
    "İkinci Haciz İhbarnamesi"nde birinci ihbara cevap vermediğim
    bildirildikten sonra yine bildirimde bulunmam isteniyor. Ne yapmam
    gerekiyor?</span></div>
    <div>YANIT: </span>İcra
    dairelerinden yapılan tebligatlara karşılık verilecek yazılı cevapların
    her şeyden önce ya ilgili icra dairesine bizzat giderek yazılı veya
    sözlü olarak verilmesi veyahut da bulunduğunuz il veya ilçede bulunan
    icra daireleri aracılığı ile itirazınızı yapmanız gerekmektedir.</span></div>
    <div>İcra-İflas Yasası'nın 89'uncu
    maddesinin birinci fıkrası uyarınca "...borçlunun üçüncü şahıs elindeki
    menkul bir malı haczedilirse icra müdürü; borçlu olan hakiki veya hükmü
    şahsa", bundan böyle borcunu ancak icra dairesine ödeyebileceğini ve
    takip borçlusuna yapılan ödemenin muteber olmadığını veya malı elinde
    bulunduran üçüncü şahsa bundan böyle menkul malı ancak icra dairesine
    teslim edebileceğini, malı takip borçlusuna vermemesi, aksi takdirde
    malın bedelini icra dairesine ödemek zorunda kalacağını haciz
    ihbarnamesi ile bildirir. </span></div>
    <div>Üçüncü şahıs; borcu olmadığını veya
    malın kendinde bulunmadığını veyahut da haciz ihbarnamesinin
    tebliğinden önce borç ödenmiş ise bu durumu haciz ihbarnamesinin
    kendisine tebliğinden itibaren yedi gün içerisinde icra dairesine
    yazılı veya sözlü olarak bildirmek zorundadır.</span></div>
    <div>Ancak üçüncü şahıs haciz
    ihbarnamesinin kendisine tebliğinden itibaren yedi gün içerisinde
    ilgili icra dairesine gerekli yanıtı vermezse, kendisine ikinci haciz
    ihbarnamesi gönderilir. Bu ihbarnameye de yanıt verilmezse üçüncü şahıs
    hakkında cebri tahsil yoluna gidilir.</span></div>
    <div>Yukarıda da belirttiğimiz gibi
    takibi gerçekleştirilen icra dairelerine konuya ilişkin yanıtlar, ya
    tebligatın muhatabı tarafından bizzat icra dairesine gidilecek yazılı
    verilmesi veyahut tebligatın muhatabı olan kişi veya kurumun bulunduğu
    yerdeki yetkili icra dairesi aracılığı ile gerekli yanıtın daha doğrusu
    bilginin ilgili icra dairesine gönderilmesi gerekmektedir. (V. Seviğ)</span></div>
    <div></div>
    <div style="border-style: n&#111;ne n&#111;ne solid; border-color: -moz-use-text-color -moz-use-text-color text; border-width: medium medium 1pt; padding: 0cm 0cm 1pt;">
    <div style="border: medium n&#111;ne ; padding: 0cm;">VADESİZ SENEDE DAYANARAK KASAYA GİRİŞ KAYDI YAPILIRSA </span></div>
    </div>
    <div></div>
    <div>SORU: </span>İki
    yıldır müşterimizden almış bulunduğumuz vadesi olmayan iki senedi
    kasamızda muhafaza ediyoruz. Bu işlemin nedeni müşterimizin "Borcumu
    hemen ödeyeceğim" demesidir. Biz bu senetlerin toplamını kasamıza nakit
    girişi şeklinde gösterdik. Müşterimizin durumu bozulması nedeniyle biz
    bu defa kendisinden 180 gün vadeli senet aldık. Bu nedenle kasa
    yekûnuna dâhil olan bu miktarı muhasebe maddesi ile çıkartarak
    senetleri hesabına alabilir miyiz?</span></div>
    <div>YANIT: </span>Vergi
    Usul Yasası'nın 353/6 maddesi hükmü gereği olarak öncelikle yapmış
    bulunduğunuz ve yapacağınız muhasebe maddesi nedeniyle, muhasebe
    standartlarına, tek düzen hesap planına ve mali tablolara ilişkin usul
    ve esaslarla örtüşmeyen bu işlem için 3500 TL özel usulsüzlük cezası
    ödemeniz gerekebilecektir.</span></div>
    <div>Bilindiği üzere tek düzen hesap
    planında yapılması söz konusu olan muhasebe işlemlerinin hangi
    hesaplara işlenebileceği hususu açıklanmış olup, işlemlerin bu
    açıklamalar çerçevesinde muhasebeleştirilmesi gerekmektedir. Ayrıca
    böyle bir muhasebe işleminin gerçek özellikleri büyük bir olasılıkla
    yapılması muhtemel incelemede inceleme elemanı tarafından
    araştırılacaktır. Eğer yapmış bulunduğunuz bu hatalı kaydın, sadece bir
    bilgi yetersizliğinden kaynaklandığı anlaşılırsa, bu takdirde
    hakkınızda sadece usulsüzlük cezası uygulanacaktır. (V. Seviğ)</span></div>
    <div></div>
    <div></div>
    <div style="border-style: n&#111;ne n&#111;ne solid; border-color: -moz-use-text-color -moz-use-text-color text; border-width: medium medium 1pt; padding: 0cm 0cm 1pt;">
    <div style="border: medium n&#111;ne ; padding: 0cm;">YARGI KARARLARINDA</span></div>
    </div>
    <div></div>
    <div>İHTİYATİ HACİZ </span></div>
    <div>1. Danıştay 4. Dairesi'nin E.2006/5436, K.2007/2901 sayı ve 25.9.2007 tarihli kararı;</span></div>
    <div>"6183 sayılı Kanun'un 64. maddesi
    uyarınca, haciz işlemleri, haciz varakasına dayalı olarak yapılabilir.
    Tahsil dairelerince düzenlenecek olan haciz varakasını imzalama yetkisi
    ise alacaklı kamu idaresinin mahalli en büyük memuruna aittir. Ancak bu
    durum 5345 sayılı Gelir İdaresi Başkanlığını Kuruluş Kanunu'nun 33.
    maddesinde yapılan değişiklik neticesinde 4.4.2007 tarihinden itibaren
    geçerli olmak üzere değişmiştir. Bu tarihten sonra mahallin en büyük
    memuruna yapılan atıfların ilgisine göre vergi dairesi başkanı ve
    başkanlığına, vergi dairesi başkanlığı bulunmayan yerlerde vergi
    dairesi müdürü veya müdürlüğüne yapılmış sayılması öngörülmüştür. Söz
    konusu değişiklik öncesinde 6.3.2006 tarihinde alınan ihtiyati haciz
    kararının söz konusu tarihte açık olarak yetkilendirilmemiş olan vergi
    dairesi başkanı tarafından tasdik edilmesi yasaya uygun değildir. </span></div>
    <div></div>
    <div>2. Danıştay 4. Dairesi'nin E.2006/2620, K.2007/451 sayı ve 21.2.2007 tarihli kararı;</span></div>
    <div>"Kesinleşip ödenmeyen vergi
    borçları olduğu ileri sürülen şirket yönetim kurulu başkan ve üyeleri
    aleyhine tesis edilen ihtiyati haciz işlemlerinin iptali talebi ile
    açılan dava, vergi ziyalı cezanın kesinleşmesi halinde ayrıca bir yasal
    düzenlemeye gerek olmaksızın ihtiyati haciz kararı alınabileceği
    gerekçesiyle Yerel Mahkemece reddedilmiştir. Davanın reddi Kararını;
    6183 sayılı Kanun 13. ve 9. maddeleri düzenlemeleri uyarınca, ancak
    vergi incelemesinin devam ettiği durumlarda yapılan ilk hesaplamalara
    göre teminat istenebileceği ve ihtiyati haciz kararı alınabileceği,
    olayda ise kesinleşen ve şirketten tahsil edilemeyen bir kamu
    alacağının tahsilinin güvence altına alınma gayesiyle şirket yönetim
    kurulu başkan ve üyeleri aleyhine yapılan ihtiyati haciz işleminin söz
    konusu olduğu, kesinleşen borçlar için ihtiyati haciz kararı
    alınamayacağı gerekçesiyle bozan Danıştay Dairesi Kararına karşı yalpan
    karar düzeltme talebi yerinde değildir."</span></div>
    <div></div>
    <div>3. Danıştay 7. Dairesi'nin E.2004/1765, K.2006/840 sayı ve 15.3.2006 tarihli kararı;</span></div>
    <div>"6183 sayılı Kanun'un 13/6.
    maddesinde para cezasını gerektiren fiil sebebiyle kamu davası açılmış
    olması halinde, ihtiyati haciz kararı alınabileceği düzenlemesi ile
    ceza yargılaması sonunda hüküm altına alınacak para cezasının güvence
    altına alınması amaçlanmıştır. Bununla beraber, söz konusu maddenin
    tatbiki için Cumhuriyet Savcılığı'na suç duyurusunda bulunulmuş olması
    yeterli olmayıp, kamu davasının açılmış olması gerekir. Dava konusu
    olayda, sanıklar hakkında 4926 sayılı Kaçakçılıkla Mücadele Kanunu'na
    muhalefet suçundan Cumhuriyet Savcılığı nezdinde kamu davası açıldığı
    belirtilmekte ise de ilgili mahkemece açılmış bulunan bir kamu davasına
    ait, bu mahkemenin ismi ve dosyanın numarası verilmemiş bulunmaktadır.
    Bu durumda, anılan ihtiyati haciz işleminin hukuki sebebi yönünden
    hukuka aykırı olup olmadığı hususu, açılmış bir kamu davasının olup
    olmadığı belirlenmeden, dava konusu işlemin iptali istemiyle açılan
    davanın reddi yönünden verilen kararda hukuka uyarlık görülmemiştir."</span></div>
    <div></div>
    <div></div>
    <div style="border-style: n&#111;ne n&#111;ne solid; border-color: -moz-use-text-color -moz-use-text-color text; border-width: medium medium 1pt; padding: 0cm 0cm 1pt;">
    <div style="border: medium n&#111;ne ; padding: 0cm;">ÖZELGELERDE </span></div>
    </div>
    <div></div>
    <div>KURUMLAR VERGİSİ </span></div>
    <div>1. İzmir Vergi Dairesi Başkanlığı'nın 28.7.2009 tarih ve 529 sayılı özelgesi;</span></div>
    <div>"GVK'nın 40. Maddesi'nde ticari
    kazancın elde edilmesi ve idamesi için yapılan genel giderlerin vergiye
    tabi safi kazancın tespitinde gider olarak indirim konusu
    yapılabileceği kabul edilmiştir. Ücret ise GVK'nın 61. maddesinde genel
    olarak işçiye hizmeti karşılığında verilen para ve ayınlar ile sağlanan
    ve para ile temsil edilebilen menfaatler bütünü olarak tanımlanmıştır.
    GVK'nın 23/10. maddesi ile ise çalışanların toplu olarak işyerine gidip
    gelmelerini sağlamak için işveren tarafından yapılan toplu taşıma
    giderleri ücret açısından gelir vergisinden istisna edilmiştir.
    Şirketin, çalışanlarının her birine ayrı ayrı işyerine gidip gelmeleri
    için, başka bir şirketten satın aldığı toplu taşıma kartları vermesi
    halinde, çalışanların toplu olarak işe getirilip götürülmesi durumu söz
    konusu değildir. Bu sebeple, bahsi geçen hükümler uyarınca, söz konusu
    kart bedellerinin doğrudan gider yazılması söz konusu olmamakla
    beraber, ücretin bir unsuru olması sebebiyle, ücret içinde
    vergilendirilmiş olması şartı ile kurum kazancının tespitinde gider
    olarak kabul edilmesi mümkündür."</span></div>
    <div></div>
    <div>2. İstanbul Vergi Dairesi Başkanlığı'nın 4.2.2009 tarih ve 2517 sayılı özelgesi;</span></div>
    <div>"Ticari kazancın tespitinde
    tahakkuk ve dönemsellik ilkeleri geçerlidir. Bu ilkeler uyarınca, gelir
    ve gider unsurlarının ilgili oldukları döneme kaydedilmesi gerektiği
    gibi gelir unsurlarının da mahiyet ve tutar itibariyle kesinleştikleri
    dönem kazancının tespitinde dikkate alınmaları gerekir. Bu sebeple,
    müşterilerle yapılan yıllık bakım sözleşmelerinin bakım bedelinin
    tamamının sözleşmenin yapıldığı tarihte fatura edilmesine rağmen işin
    devam eden yıl bitirilmesi halinde, yapılan işten elde edilen kazancın,
    mahiyeti ve tutarı fatura tarihi itibariyle kesinleştiği nazara
    alınarak fatura tanzim tarihinde kurum kazancına dâhil edilmesi
    gerekir."</span></div>
    <div></div>
    <div>3. Büyük Mükellefler Vergi Dairesi Başkanlığı'nın 21.4.2009 tarih ve 13376 sayılı özelgesi;</span></div>
    <div>"Özel iletişim vergisi mükellefi
    olmayan şirketin, sabit ve mobil telekomünikasyon hizmetlerinden
    yararlanması neticesinde adına düzenlenen faturalarda yer alan özel
    iletişim vergisini, 6802 sayılı Gider Vergisi Kanunu'nun 6. maddesi ve
    19 seri No'lu KVK Sirkülerinin açıklamaları uyarınca, kurum kazancının
    tespitinde gider olarak nazara alması mümkün değildir."</span></div>
    <div></div>
    <div>4. Büyük Mükellefler Vergi Dairesi Başkanlığı'nın 23.3.2009 tarih ve 9289 sayılı özelgesi;</span></div>
    <div>"KDVK'nın 29. maddesi hükmünde ve
    23 seri No'lu KDVK Genel tebliğinde açıklandığı üzere, ilgili yıl hesap
    dönemi kapandıktan sonra alınan faturalara ilişkin katma değer
    vergisinin, vergiyi doğuran olayın olduğu hesap dönemi kapandıktan
    sonra indirim konusu yapılması mümkün değildir. Bununla birlikte,
    ticari kazancın tespitinde dönemsellik ve tahakkuk ilkeleri esas olup,
    kurum kazancı da ticari kazanç ilklerine göre tespit edilmektedir. Bu
    açıklamalar uyarınca, hesap dönemi kapandıktan sonra gelen faturalar,
    tahakkuk ettikleri yıl gideri olarak nazara alınır. Faturanın geç
    gelmesi nedeniyle indirim konusu yapılamayan katma değer vergisi tutarı
    ise maliyet veya gider unsuru olarak kurum kazancının tespitinde
    dikkate alınır."</span></div>
    <div></div>
    <div>5. Adana Vergi Dairesi Başkanlığı'nın 19.9.2008 tarih ve 2542 sayılı özelgesi;</span></div>
    <div>"Ödenen tazminatların gider olarak
    yazılabilmeleri için, işle ilgili olmaları, işletme sahibinin
    kusurundan kaynaklanmamaları, sözleşmeye, ilam ve kanun emrine
    istinaden ödenmiş olmaları şarttır. Bu sebeple, şirket ortağının şirket
    aracını kullanırken kişisel kusuru ile sebebiyet verdiği trafik kazası
    sonucunda, mahkeme kararına istinaden ödenen tazminatın kurum
    kazancının tespitinde gider olarak kabul edilmesi söz konusu değildir."</span></div>
    <div></div>
    <div>6. İzmir Vergi Dairesi Başkanlığı'nın 3.4.2009 tarih ve 2998 sayılı özelgesi;</span></div>
    <div>"Şirketin kiralamış olduğu işyeri
    için deprem, su baskını, yangın, terör vb. olaylara karşı mülkiyet
    olarak yapılan sigorta poliçesinin, şirket adına düzenlenmesi ve
    sigorta prim ödemelerinin de şirket tarafından yapılmış olması şartı
    ile prim ödemeleri kurum kazancının tespitinde gider olarak dikkate
    alınabilir."</span></div>
    <div style="border-style: n&#111;ne n&#111;ne solid; border-color: -moz-use-text-color -moz-use-text-color text; border-width: medium medium 1pt; padding: 0cm 0cm 1pt;">
    <div style="border: medium n&#111;ne ; padding: 0cm;"></div>
    </div>
    <div></div>
    <div>SÖZÜN ÖZÜ </span></div>
    <div>"Bizi zengin yapan kazandıklarımız değil, muhafaza ettiklerimizdir."</span></div>
    <div>F. Bacon

    Referan / Veysi Seviğ - Bumin Doğrusöz
    </span>
    </div>
    Hüseyin URAY
    SMMM / KONYA

    www.mustafagulsen.com

  2. #2
    Ziyaretci


    ölenlere rahmet diliyorum

Yetkileriniz

  • Konu Acma Yetkiniz Yok
  • Cevap Yazma Yetkiniz Yok
  • Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
  • Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok
  •