<h1>Devletin kaynak seçenekleri</h1>






Vergi,
devlet açısından yaşamsal önem taşıyan bir kaynak. Vergi gelirlerinin
kamu harcamalarını karşılama açısından yeterli olduğu ülkelerde, devlet
elde ettiği gelirlerin bir kısmını yatırım harcamalarına ayırabiliyor.
Bu da, ekonomik açıdan olumlu bir iklim yaratıyor. Yani, vergi devlet
açısından etkin, verimli ve en doğru kaynak. Ancak, sistemi iyi
kurgulanmamış ya da iyi uygulanmayan ülkelerde vergi gelirleri ile kamu
harcamalarının tamamını karşılamak mümkün değil.

VERGİ OLMAZSA BORÇLANMA
Bizim
gibi vergi gelirlerinin memur maaşları ve kırtasiye giderleri gibi
'cari' harcamaları zar zor karşıladığı ülkelerde ise temel sorun kaynak
ihtiyacının giderilmesi. Borçlanma, bu konuda her zaman kullanılabilen
bir araç. Ancak, borçlanma sadece sıkıntının ötelenmesi anlamına
geliyor.
Borçla elde edilen kaynağın bir de faiz maliyeti var. Yani,
borçlanma sıkıntıyı geleceğe büyüterek aktaran bir araç. Dahası, devlet
finans piyasasına iyi bir müşteri olarak girdiğinden özel sektörün
borçlanma olanaklarını daraltıyor. Bu da faizleri artırıyor. Özellikle
kaynak sıkıntısının ileri derecede artması, reel olarak borç veren
açısından önemli bir getiri unsuru olabiliyor. Bu durum, elinde hazır
kaynak bulunduran aktörleri yatırım yapmak yerine, devlete faizle para
vermeye yöneltiyor.

ÖZELLEŞTİRME GEÇİCİ
Borçlanma
yerine, bazen de borçlanmayla birlikte tercih edilebilen bir kaynak
daha var. 'Geçici' nitelikte olan bu kaynak, 'özelleştirme'. Bu
kapsamda, mülkiyeti devlete ait olan ve piyasa ekonomisi koşullarına
göre çalışan işletmeler satılarak gelir elde ediliyor. Özelleştirme
konusunda geçmişte kamuoyu oluşturmak amacıyla; bu işletmelerin
verimsiz olduğu, devletin sırtında yük oluşturduğu ve benzeri
gerekçeler ileri sürüldü.
Teorik olarak bakıldığında son derece
mantıklı gelen bu açıklamaların sahteliğinin ortaya çıkması fazla zaman
almadı. Verimsiz ve zarar eden işletmelere doğal olarak alıcı çıkmadı.
Yüksek kar eden işletmeler ise kapışıldı. Olayı o kadar ileri götürdük
ki, başta İngiltere olmak üzere özelleştirmenin en hızlı savunucusu
olan liberal ülkeleri solladık.

NEREYE KADAR SATILABİLİR?
Özelleştirmeyle
bir bakıma geçmişin mirasını harcamış olduk. Artık eskisi kadar
özelleştirme geliri elde edilmesi de söz konusu değil. Gerçi,
köprülerin ve otoyolların özelleştirileceği rivayet ediliyor. Ama
bunlar da geçici çözüm olacak. Ayrıca, sata sata nereye kadar
gidilebileceği de ayrı bir değerlendirme konusu. Söz gelimi, devlet
okulları da özelleştirilebilir mi? Bu konuda bir sınır var mı? Varsa bu
sınırı kim ve neye göre koymuş?
Soruna özelleştirme örneğinde
olduğu gibi bir mantıkla bakıldıkça devletin kaynak sorununa kalıcı
çözümler geliştirilmesi mümkün olmaz. Sorunun çözümü için başvurulan
başka yollar da var. Bunları izleyen yazılarımızda değerlendireceğiz.

Erken emeklilik malul çocuğu olan kadın sigortalılar için
01.01.1967
doğumluyum. Ocak 1985 sigorta başlangıcım. Toplam 1000 gün sigortam
var. 18.05.1993'ten bu yana Bağ-Kur'lu olarak prim ödemekteyim. Hangi
tarihte emekli olmaya hak kazanacağımı öğrenmek istiyorum. Bir de kızım
yüzde 91 raporlu olarak özürlü-engellidir. Bu durum benim emekliliğimle
ilgili bir fayda sağlar mı? Hasan Acar
Prim ödeme gün sayınızı SSK
günlerinizle birlikte 9000 güne (25 tam yıla) tamamlayıp 52 yaşınızı
doldurduğunuzda Bağ-Kur'dan (devredilen) emekli olmaya hak
kazanırsınız. Askerlik borçlanması imkanınız varsa, dokuz ay askerlik
borçlanması yapmanız halinde bu defa yine 9000 gün prim ödemiş olmak
koşuluyla 51 yaşınızı doldurduğunuzda emekli olabilirsiniz.
Emeklilik
veya yaşlılık aylığı bağlanması talebinde bulunan kadın sigortalılardan
başka birinin sürekli bakımına muhtaç derecede malul çocuğu
bulunanların, 1 Ekim 2008 tarihinden sonra geçen prim ödeme gün
sayılarının dörtte biri, prim ödeme gün sayıları toplamına ekleniyor ve
eklenen bu süreler emeklilik yaş hadlerinden de indiriliyor. Yani ilave
prim gün sayısı ve yaştan indirim, malul çocuğu bulunan kadın
sigortalılar için. Dolayısıyla kızınızın özürlülüğünün sizin
emekliliğinize bir yararı olmaz.

Tasfiye kararı alırsanız 4/a sigortalısı olabilirsiniz
TİCARET
yaparken iflas ettim. Benim bir limited şirketim var. Bu şirketin vergi
borcunu taksitlendirdim. Öğrenmek istediğim konu, ben şirketteki
hisselerimi devretmeden sigortalı bir işe girsem sorun olur mu? Bir de
aradaki Bağ-Kur'umu da yatırıp tabi. Kazım Karabıyık
5510 sayılı
SS ve GSS Kanunu'na göre, mahkeme kararı ile iflasın veya tasfiyenin
açılmasına, ortaklar kurulu kararı ile şirketin tasfiyesinin
başlamasına veya münfesih duruma düşmesine karar verilen limited şirket
ortaklarından 4/a (SSK) kapsamında çalışmaya başlayanların
sigortalılıkları, çalışmaya başladıkları tarihte sona eriyor.
Yukarıda
belirtilen kararlardan herhangi birinin alınması halinde (örneğin,
şirketin tasfiyesinin başlamasına karar almanız halinde), 4/a
kapsamında çalışmaya başlayabilirsiniz. Bu durumda Bağ-Kur
sigortalılığınız da 4/a sigortalısı olarak çalışmaya başladığınız tarih
itibariyle sona erer. Aksi halde 4/a kapsamındaki sigortalılığınız
geçerli sayılmaz.

SSK'dan hem yetim hem de dul aylığı alabilir miyim?
VEFAT
eden SSK emeklisi eşimden 2004 yılından beri dul aylığı alıyorum. 1987
yılında vefat eden SSK'lı babamdan kız kardeşim yetim aylığı alıyor.
Aynı anda hem dul hem de yetim aylığı alabilir miyim? Alabiliyorsam kız
kardeşimin yetim aylığı kesilir mi ya da iptal olur mu? Yeliz Yılmaz
Hem
SSK'lı eşinden dul aylığı hem de SSK'lı babasından yetim aylığı almaya
hak kazanan kız çocuklarına bu aylıklardan fazla olanı ödenir. Buna
göre, eşinizden dolayı dul aylığı aldığınızdan, babanızdan dolayı yetim
aylığı ödenmez.

AKLINIZDA BULUNSUN
Miras payının devri sözleşmesinin geçerliliği
Bir
mirasçının diğer mirasçıya miras payını devredilmesi için yapılacak
sözleşmenin yazılı olması gerekir. Mirasın açılmasından önce yapılmış
böyle bir sözleşmenin geçerli olması için miras bırakanın da bu
sözleşmeye katılması gerekir.

GÜNÜN SÖZÜ
'Aşk, bir kişi ile diğer hemcinsleri arasındaki farkın fazla abartılmasıdır.' Bernard Shaw


Akşam / Metin Taş - Sezgin Özcan