<h4>15 günde dava açmayan selzede şirketi, yüklü vergi cezası bekliyor</h4>
<div>Sel mağduru mükelleflerin
ileride vergi ve cezalarla karşılaşmamaları için ilk etapta dilekçeyle
vergi dairelerine başvurmaları ve yetkili ticaret mahkemelerinde dava
açmaları gerekiyor.</span>
</div>
<div></div>
<div>Ülkemiz son günlerde çeşitli
bölgelerde oluşan sel felaketleri ile boğuşuyor. Bu felaketlerin
sonucunda işletmelerde oluşan maddi kayıpların boyutunun birkaç milyar
doları bulacağı şimdiden belli.</span></div>
<div>Bu felaketlerin oluşumundaki
sebepler üzerinde önemle durulması, sebebin sadece aşırı yağışa
bağlanarak diğer unsurların görmezden gelinmemesi, sorumlu ve
sorumlulukların tartışılması, hiç şüphesiz hem gelecek felaketlerin
önlenmesi açısından hem de tazminat hukuku açısından son derece önemli.
</span></div>
<div>Küresel ısınmaya bağlı olarak
hazırlanan çeşitli raporların, hava anormalliklerinin ve dolayısıyla
buna bağlı felaketlerin süreceğine işaret ettiği unutulmamalıdır. </span></div>
<div>Ancak görünüşe bakılırsa bu
tartışma, imar ruhsatlarının verilmesi ve imar planlarının yapılmasının
hangi partili belediye başkanı zamanında yapıldığı noktasına
indirgenmiş durumda. Oysa tartışılması gereken, sistem ve yerel
yönetimlerin yetkileri ve yapılanmaları. Demek ki sistem, belediye
başkanlarına dilediği şekilde hareket olanağı veriyor. O halde bu
yapının değişmesi gerekir. Çarpık kentleşmenin önüne mutlaka geçilmesi,
bu konuda yerel yönetimlerin ve gerektiği ölçüde merkezi idarenin dahi
yetkilerinin sınırlandırılması ve çok katı kurallara bağlanması ve bu
kuralların özellikle kamu görevlileri açısından ceza hukuku kuralları
ile güçlendirilmesi gerekir. </span></div>
<div>Bu konular, şimdilik yazımızın
konusu değil. Biz bu noktada, sel dolayısıyla zarara uğrayan mükellef
ve işletmelerin yapması gerekenler üzerinde durmak istiyoruz. </span></div>
<div></div>
<div>Takdir komisyonuna müracaat edilmeli</span></div>
<div>Mükelleflerin veya işletmelerin sel
dolayısıyla oluşan zararlarını kanıtlayabilmeleri ve kayıtlarına
intikal ettirebilmeleri için öncelikle, vergi daireleri aracılığıyla
takdir komisyonlarına müracaat etmeleri ve zayi olan malların ve diğer
varlıkların takdiri ve tespitini istemeleri gerekmektedir. Bu
müracaatta dilekçeye zayi olan malların (ticari mallar, hammadde,
yardımcı madde, mamul madde vb, demirbaşlar, araçlar, tesis ve
makineler) listesi, itfaiyeden, belediye zabıta müdürlüğünden veya
mahalli karakoldan alınacak tespit tutanağının da eklenmesi
gerekmektedir. </span></div>
<div>Maliye Bakanlığı daha basit bir
usul belirlemedikçe, takdir komisyonlarının yıl sonuna kadar bu takdiri
yapmaları veya zararı rakamsal boyutu ile tespit etmeleri zor
görünmektedir. </span></div>
<div>Bu nedenle bizim önerimiz, hem
takdir komisyonuna işini kolaylaştıracak verilerin sunulabilmesi hem de
takdir komisyonu kararı kısa sürede alınmazsa ihtirazi kayıtla
verilecek beyannamelere veri oluşturabilmesi amacıyla zarar tespitinin
ayrıca ve hemen yetkili ve görevli mahkemelere de yaptırılmasıdır. </span></div>
<div></div>
<div>Mahkemeden zayi belgesi alınmalı</span></div>
<div>Mükelleflerin, bu felaket
içerisinde defter ve belgelerinin de zarar görmüş olması halinde
yapmaları gereken bir başka işlem de yetkili ve görevli asliye ticaret
mahklemesine müracaatla "zayi belgesi" almaları gereğidir. Zira ileride
yapılacak incelemelerde bu belge olmaksızın defter ve belgeler ibraz
edilemezse, mükellefler suçlu durumuna düşebilirler. </span></div>
<div>Zayi belgesi almak için mahkemeye
müracaatın on beş gün içerisinde yapılması gerekmektedir. Bu süre, zayi
olma halinin öğrenilmesinden itibaren işlemeye başlamaktadır. </span></div>
<div>Mahkemeye yapılacak müracaatta da
dilekçeye zayi olan defter ve belgelerin listesi ile itfaiyeden,
belediye zabıta müdürlüğünden veya mahalli karakoldan alınacak tespit
tutanağının da eklenmesi gerekmektedir. Ayrıca zayi olan defterlerin
tasdikli olduğuna ilişkin ilgili noter yazılarının eklenmesi
gerekmekteyse de bu yazılar dava açıldıktan sonra da mahkemeye
sunulabilir. Selde zarar gören defter ve belgeler, okunamayacak halde
de olsa, mahkemece bilirkişi incelemesi yapılması ihtimaline karşılık
saklanmalıdır. </span></div>
<div></div>
<div>Yitirilen malların KDV açısından durumu</span></div>
<div>Burada üzerinde durulması gereken
bir diğer nokta da zayi olan mallara ilişkin daha önce indirim konusu
yapılmış KDV'nin, bu dönem KDV'sine eklenerek beyan edilmesinin gerekip
gerekmediğidir. Bu konuda KDV Kanunu'nun 30/c maddesine göre "(...),
sel felaketi (...) sonucu zayi olanlar hariç olmak üzere, zayi olan
mallara ait Katma Değer Vergisi mükellefin vergiye tabi işlemleri
üzerinden hesaplanan Katma Değer Vergisi'nden indirilemez". 282 sıra
no'lu VUK Genel Tebliği'nin 7. bölümünde "Deprem ve sel felaketi sonucu
zayi olduğu takdir komisyonlarınca tespit olunan mallara ilişkin olarak
yüklenilip önceki dönemlerde indirim konusu yapılan katma değer
vergileri ile ilgili olarak Katma Değer Vergisi Kanunu'nun 30/c
maddesine göre işlem yapılmayacak, diğer bir ifade ile bu mallarla
ilgili olup önceki dönemlerde indirilen katma değer vergileri düzeltme
yoluyla mükelleflerden istenilmeyecek, henüz indirilememiş olan katma
değer vergileri ise takip eden dönemlerde indirilebileceği"
açıklanmıştır.</span></div>
<div>Bu nedenle sel felaketi sonucu zayi
olan ticari mallara ve demirbaşlara ait olarak yüklenilmiş ve daha önce
indirim konusu yapılmış KDV açısından yapılacak bir şey yoktur.
Yukarıda söz konusu ettiğimiz takdir komisyonuna müracaat, KDV
açısından da kendiliğinden sonuç doğuracaktır.

Referans / Bumin Doğrusöz
</span></div>