<blockquote id="" style="padding: 0pt; clear: left;">
<div style="margin: 0in 0in 0pt;">Kurumlar
Vergisi Yasası'nın 23'üncü maddesinin birinci fıkrası uyarınca "yabancı
ulaştırma kurumlarının vergiye matrah olacak kurum kazancı" Türkiye'de
elde edilen hasılata ortalama emsal oranlarının uygulanması suretiyle
hesaplanmaktadır.</span></div>
<div style="margin: 0in 0in 0pt;">Bu yöntem gerek sürekli ve gerekse arizi olarak taşıma işi yapan yabancı ulaştırma kurum kazançlarının tespiti için geçerlidir. </span></div>
<div style="margin: 0in 0in 0pt;">Türkiye'de
elde edilen hasılat ise Kurumlar Vergisi Yasası'nın 23'üncü maddesinin
üçüncü fıkrasındaki ilkelere göre tespit edilmektedir. Bu aşamada ise
yabancı ulaştırma kurumlarının elde ettiği kazancın Türkiye'de elde
edilip edilmediği konusu ve hususunun tespiti önem arz etmektedir.</span></div>
<div style="margin: 0in 0in 0pt;">Türkiye'den
yurtdışına yapılan taşımaların en azından gemiye yüklenmesi, yolcu ve
yükle ilgili resmi işlemlerin tamamlanması, manifestonun, konişmentonun
ve ordinonun düzenlenmesi, gemi ihtiyacının giderilmesi gibi işler,
gemi kaptanları veya merkez tarafından görevlendirilen kişilerce
yürütülmektedir. Mevcut yasal düzenlemeler çerçevesinde "bir hizmet ve
vekâlet akdi ile yabancı ulaştırma kurumuna bağlı olan, onun nam ve
hesabına müteaddit (birden fazla) ticari işlemlerin yapılmasına yetkili
kılınan bu kişiler, Gelir Vergisi Yasası'nın 8'inci ve Türk Ticaret
Yasası'nın 116 ve 117'nci maddeleri uyarınca daimi temsilci"
konumundadırlar.</span></div>
<div style="margin: 0in 0in 0pt;">Türk
limanlarından devamlı olarak yolcu ve yük taşıma niyetiyle Türkiye'de
işyeri açan veya daimi temsilci bulunduran yabancı ulaştırma
kurumlarının bu faaliyetlerinden elde ettikleri kazançlar, Kurumlar
Vergisi Yasası'nın 3'üncü maddesinin üçüncü fıkrasının (a) bendi
uyarınca kurumlar vergisinin konusuna girmektedir.</span></div>
<div style="margin: 0in 0in 0pt;">Diğer
yandan Gelir Vergisi Yasası'nın 7'nci maddesinin yedinci bendi
uyarınca, arizi taşıma işlerinden elde edilen kazancın Türkiye'de elde
edilmiş sayılması için kazancı doğuran faaliyetin Türkiye'de
değerlendirilmesi yeterli sayılmıştır. Taşıma işlerinden elde edilen
navlun bedellerinin Türkiye'de değerlendirilmesi ise bedelin Türkiye'de
tahakkuk ettirilerek ödenmesini ve yabancı memlekette ödenip de
Türkiye'deki bir kurumun giderleri arasına intikal ettirilmesini veya
kârından ayrılmasını ifade etmektedir.</span></div>
<div style="margin: 0in 0in 0pt;">Türk
limanlarından yapılan yük taşımaları, genellikle FOB (free on board,
güvertede teslim) bedelleri ile satılmış olan malları içermekte olup,
navlun bedelleri Türkiye dışında ödenmekte ve Türkiye'deki bir
müessesenin giderlerine intikal ettirilmektedir.</span></div>
<div style="margin: 0in 0in 0pt;">Bir
başka anlatımla ülkemizde özellikle ihracat işlemlerinde yurtdışına
nakliye bedellerinin ödenmesi iki farklı şekilde olabilmektedir. </span></div>
<div style="margin: 0in 0in 0pt;">Birinci
şekle göre nakliye bedelleri tamamen müşteri tarafından
karşılanmaktadır. FOB (Free On Board) Bu yöntemde ihracatçı olarak
ihraç konusu mallar nakliyenin yapılacağı geminin güvertesine kadar
taşınmakta, söz konusu malların geminin güvertesinde teslimiyle
ihracatçı firmanın sorumluluğu bitmektedir. </span></div>
<div style="margin: 0in 0in 0pt;">İkinci
yöntemde ise nakliye ve benzeri giderler ihracatçılar tarafından
karşılanmaktadır. GIF (Cost, Insurance and Freight) Bu durumda nakliye
bedelleri yabancı ulaştırma kurumlarında ihracatçı tarafından
ödenmektedir.</span></div>
<div style="margin: 0in 0in 0pt;">Öte
yandan yabancı ulaştırma kurumları, gemilerinin limandaki işlemlerini
yürütmek üzere Türkiye'de bir acente atamakta ve bu acenteler (gemi
acenteleri) gemi kaptanlarından aldıkları vekâletnameler çerçevesinde
Türkiye limanlarına gelen yabancı gemilerin gereksinimlerinin
karşılanmasında hizmet vermektedirler. Bu bağlamda resmi makamlara
verilmesi gereken bildirimlerle beyannameleri temsil ettikleri gemiler
adına vermekte ve gereken ödemeleri de söz konusu acenteler yapmaktadır.</span></div>
<div style="margin: 0in 0in 0pt;">Yıllardır
süregelen bu uygulamaya yönelik olarak son zamanlarda bu tür acenteler
tarafından yapılan işlemlerin vergisel boyutu üzerinde bazı
değerlendirmeler yapılmaya başlanmıştır.</span></div>
<div style="margin: 0in 0in 0pt;">Bilindiği
üzere Kurumlar Vergisi Yasası'nın 28'inci maddesi gereği olarak "Dar
mükellefiyete tabi yabancı kurumların vergisi, bunlar hesabına
Türkiye'deki müdür veya temsilcileri; müdür veya temsilcileri mevcut
değilse kazanç ve iratları yabancı kuruma sağlayanlar adına tarh
olunur."</span></div>
<div style="margin: 0in 0in 0pt;">Bu
hüküm uyarınca eğer dar mükellef niteliğinde olan taşıyıcı kurumların
Türkiye'de müdür veya temsilcisi yoksa veya bunlara hizmet veren
acenteye ulaşılamıyorsa veya acentenin mali durumu yeterli değilse söz
konusu taşıma işine taraf olan ihracatçı kurumların, yani yabancı
taşıma kuruluşlarına kazanç ve irat sağlayanların vergi sorumlusu olara
takibe alınması gündeme gelmektedir.</span></div>
<div style="margin: 0in 0in 0pt;">Kurumlar
Vergisi Yasası'nın 28'inci maddesinde yer alan "kazanç ve iratları
yabancı kuruma sağlayanlar" ifadesi teknik olarak ihracat işlemlerinde
yanıltıcı bir yorumlamaya kaynaklık etmektedir.</span></div>


Son yıllarda dünya ekonomisinde
yaşanan olumsuzluklar nedeniyle ihracat açısından birçok sorunu
beraberinde yaşayan bir ülke olarak, kayıtlı ekonomiyi ve ihracatı
olumsuz etkileyecek yeni bir vergi kaynağını geçmişe yönelik olarak
değerlendirme çabasına girilmesi hem hukuken hem de ekonomik gelişme
açısından düşündürücü bir seçim olmaktadır.
</span>


</span>

Referan / Veysi Seviğ</span></blockquote>