<B style="mso-bidi-font-weight: normal">DÜNYA<?:NAMESPACE PREFIX = O /><O:P> </O:P>[/B]
<B style="mso-bidi-font-weight: normal">12.07.2005, SALI<O:P> </O:P>[/B]
<TABLE =Ms&#111;normalTable style="WIDTH: 100%; mso-cellspacing: 2.2pt; mso-padding-alt: 0cm 0cm 0cm 0cm" cellSpacing=3 cellPadding=0 width="100%">
<T>
<TR style="mso-yfti-irow: 0; mso-yfti-firstrow: yes">
<TD style="PADDING-RIGHT: 2.25pt; PADDING-LEFT: 2.25pt; PADDING-BOTTOM: 7.5pt; PADDING-TOP: 7.5pt">
Büyüme, analiz ve vergi reformu"<O:P> </O:P></TD></TR>
<TR style="mso-yfti-irow: 1; mso-yfti-lastrow: yes">
<TD style="PADDING-RIGHT: 2.25pt; PADDING-LEFT: 2.25pt; PADDING-BOTTOM: 0.75pt; PADDING-TOP: 0.75pt" colSpan=2>

<B style="mso-bidi-font-weight: normal">Veysi Seviğ <O:P></O:P>[/B]


Türkiye'de faiz oranlarındaki düşüş, bastırılmış döviz kurları ve dar alanda iniş-çıkışlı endeks oluşturan sermaye piyasası adeta ekonominin iyileştiğini ve istikrar kazandığını gösteren unsurlarmış gibi kabul edilmektedir. <O:P></O:P>


Gerçekte; reel ekonomindeki gelişmeler göz ardı edilmekte bunun sonucunda daha çok faiz, kur ve endeks üçgeni içerisinde tam anlamı ile dar alanda denge aranmaktadır. Bu durum karar organlarını da yanıltmaktadır. <O:P></O:P>


Türkiye ekonomisinin geçtiğimiz yıllarda performansını karşılaştırdığımızda büyüme hızının düştüğünü görmekteyiz. Bu olgu bize ekonominin istikrarlı bir büyüme performansına sahip olmadığını göstermektedir. Gerçekte büyüme hızının büyüklüğüne göre belirlenecek bir aralıkta inişli çıkışlı bir gerçekleşme istikrarın sürdürüldüğünü gösterir. Ancak yapılan çalışmalarda ülkemizde böyle bir aralık belirlenmemektedir. <O:P></O:P>


Bir başka anlatımla Türkiye'de ekonomi özellikle belli etkilerin altında kalmakta ve bu etkiler nedeniyle bazı sektörlerde geçici olarak belli bir hareketlilik gözlenmektedir. <O:P></O:P>


Geçtiğimiz yıllarda daha çok iç piyasadaki gelişmeler ekonomi üzerinde etkili olurken, şimdilerde bu etki yerine dış alemdeki farklı değişkenlere terk etmiş bulunmaktadır. <O:P></O:P>


İthalatımızın hızla artması, bu nedenle ortaya çıkan ve giderek büyüyen dış ticaret açığı farklı şekillerde gelecek açısından sorun yaratabilecek bir boyuta gelmiş bulunmaktadır. <O:P></O:P>


Piyasada giderek ithal malı hakimiyetinin hissedilir hale gelmesi, yerli üretimin artık ithal mallarla rekabet edememesi, bir yandan yerli üreticilerin piyasadan hissedilir şekilde çekilmelerine neden olurken, diğer yandan da piyasada kendi alanlarında deneyimli olan işgücünün istihdam dışı kaldığı gözlenmektedir. <O:P></O:P>


Günümüzde ülkemizde deneyimli ve uzmanlaşmış işgücünde istihdam dışı kalış giderek yaygınlaşmaktadır. Bu durum bir yandan işsiz kalanların ekonomik açıdan sorunlu hale gelmelerine neden olmakta, diğer yandan da bu kişilerin yaratıcı emek güçleri üretim alanından çekilerek yerli, yani milli üretim hacminin daralmasına neden olmaktadırlar. <O:P></O:P>


Diğer yandan ithalat rakamlarının analizinde ise varılan sonuçlar oldukça şaşırtıcıdır. <O:P></O:P>


2005 yılının ilk üç aylık ithalatının yüzde 73.8'i ara malına yöneliktir. Bir başka anlatımla ülkemizde ithalatın yüzde 73.8'i üretim amacıyla yapılmıştır. Ara malı ithalatının amacı ithal edilen malların üretim aşamasında kullanılarak ihracatı artırmaktır. <O:P></O:P>


Üretim amacıyla yapılan ithalattaki artış yüzde 29.3'tür. Bu durum Türkiye'de gayri safi yurt içi hasıladaki (GSYİH) artışa nazaran ara malı ithalatının çok duyarlı olduğunu göstermektedir. Bu bağlamda esneklik katsayısı 6.1 civarındadır. Ara malların büyük ölçüde sanayide kullanıldığı varsayımından hareketle sanayi gelirindeki artış üzerindeki etkisi üzerinde durabiliriz. <O:P></O:P>


Ara malı ithalatındaki artışın GSYİH'deki artıştan daha büyük olması halinde; <O:P></O:P>


. İş alemi ekonomideki yavaşlamayı önceden kestiremediği için ara malı ithalatında gerekli kısıntıyı yapamamıştır. Dolayısıyla ara malı ithalatı gereğinden fazla yapılmıştır. Bu durum stokları olumsuz etkileyecek bir başka anlatımla stok büyümesine (artışına) neden olacaktır. <O:P></O:P>


. Ara malı tanımlamasında fazlaca esnek davranılmıştır. Bu bağlamda da ithal edilen malların bir bölümü ara malı olarak kullanılabildiği gibi doğrudan kullanılabilir bir özelliğe sahiptir. <O:P></O:P>


Ara malı tanımlamasının kapsamı bir yana Türkiye'de ithalat ve dolayısıyla ara malı ithalatı giderek artmaktadır. İthalattaki artış hızı GSYİH'deki artış hızından büyüktür. <O:P></O:P>


Bu gelişme yeni bir sorunu gündeme getirmektedir. Büyüme arttıkça ithalat daha hızlı artacaktır. <O:P></O:P>


Ekonomilerin büyümesinde iki farklı durum gözlenmektedir. Buna göre büyürken ithalat hacmindeki artış oranı büyümedeki artış oranından daha büyüktür. Veyahut da büyüme oranı arttıkça dış ticaret işlemlerinde sağlanan ihracat artışı ithalat artışından daha yüksektir. <O:P></O:P>


Türkiye'de yukarıda da belirttiğimiz gibi büyüme dış ticaret açığı üzerine oturtulmuştur. Ayrıca ithalata dayalı büyümenin sürdürülebilmesi için gereken kaynak borçlanma yolu ile sağlanmaktadır. <O:P></O:P>


Büyümenin dış ticaret açığı üzerine oturtulması ve bu açığın borçlanma yolu ile sağlanması ekonomiyi çıkmaza götüren bir olgudur. <O:P></O:P>


Bu aşamada söylenebilecek çok şey vardır. <O:P></O:P>


Ancak buna karşılık büyümenin sağlıklı olduğunu ve sürdürülebilir olduğunu söyleyebilme olanağı ise yok gibidir. <O:P></O:P>


İthalat hacminin artmasından, iç piyasada ithal malları pazarlamada ortaya çıkan aşırı kârlar dolayısıyla gelişmelerden memnun olanlar çoğalabilir. Bu bağlamda hatta bazı üretim yapan kuruluşlar veyahut da bünyelerinde üretimci kurumlar olanlar dahi ithal malına rağbet gösterebilir ve hatta bu malları pazarlayabilirler. <O:P></O:P>


İktisat biliminde dış ticaret açığını kapatacak yolların aranmasına yönelik oluşturulan görüşler üzerinde çalışıldığında ülkemizde bu bağlamda yapılan arayışların sağlıklı olmadığı, buna karşılık söz konusu açığın kapatılabilmesi için klasik borçlanma yöntemlerine başvurulduğu gözlenmektedir. <O:P></O:P>


Bu arada bazı iktisatçılar kendilerine göre mevcut gelişmelere karşı fikir üretme çabasına girmektedirler. <O:P></O:P>


Tipik bir soru ile yola çıkıldığında "büyümeden vazgeçilemeyecekse, giderek yoğunlaşan uluslararası rekabete karşı ne yapılabilir? Kısa-orta dönemde kullanılması gereken tek ve etkili silah vergi reformudur. Hükümet iş gücü maliyetini önemli ölçüde azaltacak vergi indirimlerini devreye sokmak zorundadır." (Gürsel, Seyfettin "Enflasyon, faiz, dış rekabet ve vergi reformu" Vatan 6 Temmuz 2005) <O:P></O:P>


Ancak ithalat baskısı karşısında tek anahtar vergi reformu olamaz. Çünkü ithalatı artıran tam anlamı ile patlatan faktörler arasında vergi faktörü birçok faktörden sonra gelmektedir. <O:P></O:P>


Türkiye ekonomisini içinde bulunduğu sarmaldan kurtarabilmek için alınması gereken önlemler her geçen gün artmakta ve uygulanması da bu bağlamda giderek zorlaşmaktadır. <O:P></O:P></TD></TR></T></TABLE>
<O:P></O:P>