Tarih : 09.12.2005
Sayı : B.07.1.GİB.4.34.16.01/KVK-14-6888/6762
Konusu : Anlaşma uyarınca ecza depolarınca firmaya ertesi yıl fatura edilen ciro primlerine ait faturaların cari yılda karşılık ayırmak suretiyle gider olarak dikkate alınıp alınamayacağı Hk.
Muktezanın Özeti:
İlgide kayıtlı yazınız ekinde gönderilen ve ......... Adi Ortaklığı tarafından Müdürlüğünüze hitaben verilen dilekçe de, ilaç hammaddeleri, ithalatı üretimi ve ilaç satışı konusunda faaliyet gösterdiğini, ecza depoları ile yapılan anlaşma gereği yıl sonunda tüm yıl boyunca yapılan satışlardan belirli oranlarda ciro pirimi hesaplandığını ve alıcı firmalar (ecza depoları) tarafından şirkete (adi ortaklığa) fatura edildiğini ancak hesaplama yıl sonu itibariyle yapıldığından alıcı firmaların ciro primi bedellerini ertesi yıl fatura edebildiğini belirtip, ciro primlerinin cari yıl satışları üzerinden hesaplandığından cari yılda karşılık ayırmak suretiyle gider olarak dikkate alınıp alınamayacağı sorulmaktadır.
Bilindiği gibi, 5422 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 13’üncü maddesinde, “Kurumlar vergisi birinci maddede yazılı mükelleflerin bir hesap dönemi içinde elde ettikleri safi kurum kazancı üzerinden hesaplanır. Safi kurum kazancının tespitinde Gelir Vergisi Kanununun ticari kazanç hakkındaki hükümleri uygulanır.......” hükmü yer almıştır.
Öte yandan, 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun ticari kazancın tarifinin yapıldığı 37’nci maddesinde her türlü ticari ve sınai faaliyetlerden doğan kazançların ticari kazanç olduğu hükme bağlanmıştır.
Aynı Kanunun bilanço esasında ticari kazancın tespiti ile ilgili 38’inci maddesinde de,
“Bilanço esasına göre ticari kazanç teşebbüsteki öz sermayenin hesap dönemi sonunda ve başındaki değerleri arasındaki müsbet farktır. Bu dönem zarfında sahip veya sahiplerce;
1-İşletmeye ilave olunan değerler bu farktan indirilir.
2- İşletmeden çekilen değerler ise farka ilave olunur.
Ticari kazancın bu suretle tespit edilmesi sırasında Vergi Usul Kanununun değerlemeye ait hükümleri ile bu Kanunun 40 ve 41’inci maddeleri hükümlerine uyulur.” hükmü yer almaktadır.
Bu hüküm gereğince safi kurum kazancının tespitinde Kurumlar Vergisi Kanununun 14’üncü maddesi ile Gelir Vergisi Kanununun 40’ıncı maddesindeki giderler, hasılattan indirim konusu yapılmaktadır. Yine, 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 192’nci maddesinin 4’üncü fıkrasında da, Aktif toplamı ile borçlar arasındaki farkın, müteşebbisin işletmeye mevzu varlığını (özsermayeyi) teşkil edeceği belirtilmek suretiyle kazancın tespitinde tahsil değil, tahakkukun esas alınacağı hükme bağlanmıştır.
Buna göre, kurum kazancı, ticari kazanç niteliği taşıdığından ve ticari kazanç gibi tespit edildiğinden elde etme yönünden tahakkuk esası geçerlidir. Tahakkuk ise gelirin miktar ve mahiyet itibariyle kesinleşmesini ifade eder. Bunun için geliri doğuran işlemin tekemmül etmesi gereklidir. Ticari faaliyet içerisinde satılan mal veya yapılan bir hizmet bedeli taraflarca belirlenip fatura kesildiğinde gelir veya gider tahakkuk etmiş kabul edilir.
Bu hüküm ve açıklamalara göre, bir yıla ait satışlar üzerinden hesaplanan ve takip eden yıl şirkete (adi ortaklığa) fatura edilerek ödenen ciro primleri, fatura düzenlendiği tarihte tahakkuk etmiş olacağından tahakkukun yapıldığı yıl kayıtlarına intikal ettirilip, gider olarak yazılabilecektir.