<TABLE id=Aut&#111;number1 style="BORDER-COLLAPSE: collapse" borderColor=#111111 cellPadding=0 width="80%">
<T>
<TR>
<TD width="100%" colSpan=2>
T.C.
GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI
İSTANBUL VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI
Mükellef Hizmetleri Usul Grup Müdürlüğü
Usul Müdürlüğü

Sayı : B.07.1.GİB.4.34.19.02/VUK-1/280 19.06.2007*4800

Konu : Dövizle mal alışlarında oluşan kur farkının vergi kanunları karşısındaki durumu.


…………………………………………….

İlgi: Tarihsiz dilekçeniz.

İlgi dilekçenizde, ……………….. Vergi Dairesi Müdürlüğünün ……………… vergi kimlik numaralı mükellefi bulunduğunuz, şirketinizin yaptığı alışveriş merkezine yürüyen merdiven ve asansör sisteminin yapılması için bir firma ile 14/06/2006 tarihinde sözleşme düzenlediğiniz ve Temmuz/2006 tarihinden başlamak üzere avans niteliğinde on yedi adet dolar senedinin ödenmesini taahhüt ettiğiniz, 2006 yılı vadeli senetlerinizi vadesinde ödediğiniz, yürüyen merdiven ve asansör sisteminin 2007 yılı Ekim ayında monte edileceği ve bu tarihte de faturasının düzenleneceği belirtilerek, 2006 yılında yapmış olduğunuz ödemeler sonucunda şirketiniz lehine doğan kur farklarının geçici vergi beyannamesinde beyan edilip edilmeyeceği, bu kur farkı için fatura tanzim edilip edilmeyeceği, edilecekse KDV matrahının ne olacağı, 2007 yılında ödenecek dolar senetleriniz için 31/12/2006 tarihi itibariyle değerleme yapılıp yapılmayacağı ile değerleme yaptığınız takdirde oluşacak lehte veya aleyhte kur farklarının 4. Dönem Geçici Vergi Beyannamesi ile beyan edilip edilmeyeceği hususlarında görüş talep edilmektedir.

Konuya ilişkin olarak Mükellef Hizmetleri Katma Değer Vergisi Grup Müdürlüğü’nün 24/04/2007 tarih ve 3120 sayılı görüşleri de dikkate alınarak gerekli açıklamalar aşağıda yapılmaktadır.

Bilindiği üzere, 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu'nun "Safi Kurum Kazancı" başlıklı 6. maddesinde kurumlar vergisinin mükelleflerin bir hesap dönemi içinde elde ettikleri safi kurum kazancı üzerinden hesaplanacağı, safi kurum kazancının tespitinde Gelir Vergisi Kanunu'nun ticari kazanç hakkındaki hükümlerinin uygulanacağı hüküm altına alınmıştır.

Aynı Kanunun "Kurumlar vergisi ve geçici vergi oranı" başlıklı 32. maddesinde, " Kurumlar vergisinin, kurum kazancı üzerinden % 20 oranında alınacağı, kurumlar vergisi mükelleflerince de, (dar mükellefiyete tâbi kurumlarda ticarî ve ziraî kazançlarla sınırlı olarak) câri vergilendirme döneminin kurumlar vergisine mahsup edilmek üzere Gelir Vergisi Kanununda belirtilen esaslara göre ve câri dönemin kurumlar vergisi oranında geçici vergi ödeyeceği,"hükmü mevcuttur.

Öte yandan, 193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu'nun "Ticari Kazancın Tarifi" başlıklı 37. maddesinde; "Her türlü ticari ve sınai faaliyetlerden doğan kazançlar ticari kazançtır". hükmü yer almış olup; aynı Kanun'un "Bilanço Esasında Ticari Kazancın Tespiti" başlıklı 38. maddesinde ise;

"Bilanço esasına göre ticari kazanç, teşebbüsdeki öz sermayenin hesap dönemi sonunda ve başındaki değerleri arasındaki müsbet farktır. Bu dönem zarfında sahip veya sahiplerce:

1. İşletmeye ilave olunan değerler bu farktan indirilir;

2. İşletmeden çekilen değerler ise farka ilave olunur.

Ticari kazancın bu suretle tespit edilmesi sırasında, Vergi Usul Kanunu'nun değerlemeye ait hükümleri ile bu kanunun 40 ve 41'inci maddeleri hükümlerine uyulur." denilmiştir.

Diğer taraftan, 05/05/2004 tarih ve 25453 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 334 Sıra No'lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği'nin "Kur Farkları" başlıklı III. Bölümünde, "163 sıra numaralı Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği ile yatırımların finansmanında kullanılan kredilere ilişkin faiz giderleri ile yurt dışından döviz kredisi ile sabit kıymet ithal edilmesi nedeniyle ortaya çıkan kur farklarının, aktifleştirme tarihine kadar olan kısmının maliyete intikal ettirilmesi, aktifleştirildikten sonraki döneme ilişkin olanların ise seçimlik hak olarak doğrudan gider yazılması veya maliyete intikal ettirilmek suretiyle amortismana tabi tutulması gerektiği açıklanmış bulunmaktadır.

Lehe oluşan kur farklarının da aktifleştirme işleminin gerçekleştiği dönemin sonuna kadar oluşan kısmının maliyetle ilişkilendirilmesi, aktifleştirildikten sonraki döneme ilişkin olanların ise kambiyo geliri olarak değerlendirilmesi veya maliyetten düşülmek suretiyle amortismana tabi tutulması gerekecektir. Ayrıca, daha sonraki dönemlerde, seçimlik olarak hangi hak kullanılmışsa o yönteme göre işlem yapılmasına devam edilecektir." şeklinde açıklanmıştır.

Bu hüküm ve açıklamalara göre, şirketinizin yaptığı alış veriş merkezinin yürüyen merdiven ve asansörünün yapımına ilişkin ilgili şirket ile akdedilen iş sözleşmesine istinaden şirketinizce yapılan 2006 yılı Temmuz-Aralık ayları arasındaki döviz (USD) üzerinden düzenlenmiş altı adet senet karşılığında yapılan avans ödemesi esnasında, dövizin değer kaybetmesi nedeniyle şirketiniz lehine oluşan kur farklarının, söz konusu sabit kıymetlerin aktifleştirme işleminin gerçekleştiği dönemin sonuna kadar oluşan kısmının sabit kıymetlerin maliyeti ile ilişkilendirilmesi, aktifleştirildikten sonraki döneme ilişkin olanların ise kur geliri olarak değerlendirilmesi veya maliyetten düşülmek suretiyle amortismana tabi tutulması gerekecektir.

Öte yandan, 3065 Sayılı Katma Değer Vergisi Kanunu'nun 1/1.maddesine göre Türkiye'de ticari, sınai, zırai faaliyet ve serbest meslek faaliyeti çerçevesinde yapılan teslim ve hizmetler katma değer vergisine tabidir.

Aynı Kanunun 10.maddesinin (a) fıkrasında vergiyi doğuran olayın mal teslimi ve hizmet ifası hallerinde malın teslimi ve hizmetin yapılması ile (b) fıkrasında malın tesliminden veya hizmetin yapılmasından önce fatura veya benzeri belgeler verilmesi hallerinde bu belgelerde gösterilen miktarla sınırlı olmak üzere fatura veya benzeri belgelerin düzenlenmesi ile (c) fıkrasında ise kısım kısım mal teslimi veya hizmet yapılması mutad olan veya bu hususlarda mutabık kalınan hallerde her bir kısım veya bir kısım hizmetin yapılması ile meydana geleceği hüküm altına alınmıştır.


Öte yandan Katma Değer Vergisi Kanunu'nun 20.maddesi gereğince mal teslimlerinde matrahın bu işlemlerin karşılığını teşkil eden bedel olduğu yine aynı Kanunun 26.maddesinde ise bedelin döviz ile hesaplanması hallerinde dövizin vergiyi doğuran olayın meydana geldiği andaki cari kur üzerinden TL.'ye çevrileceği belirtilmektedir.

Buna göre, şirketiniz tarafından yapılan alışveriş merkezinin yürüyen merdiven ve asansör sisteminin yapılmasına ilişkin ilgili şirket ile akdedilen sözleşmeye istinaden şirketiniz tarafından 2006 yılı Temmuz-Aralık ayları arasındaki döviz üzerinden düzenlenmiş altı adet senet karşılığında yapılan avans ödemesi sırasında dövizin değer kaybetmesi nedeniyle şirketiniz lehine kur farkı oluşmasında herhangi bir mal veya hizmet teslimi dolayısıyla borçlanılan veya alacaklanılan herhangi bir işlem bulunmadığından diğer bir ifade ile ortaya çıkan farklılık sadece döviz cinsinden avansın alınış tarihi ile dövizin bozdurulduğu tarihler arasındaki kur değişikliğinden kaynaklandığı için katma değer vergisi hesaplanmayacaktır.

Diğer taraftan, 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 280’nci maddesinde yabancı paralar borsa rayici ile değerlenir. Borsa rayicinin takarrüründe muvazaa olduğu anlaşılırsa bu rayiç yerine alış bedeli esas alınır.

Yabancı paranın borsada rayici yoksa değerlemeye uygulanacak kur Maliye Bakanlığınca tespit olunur.

Bu madde hükmü yabancı para ile olan senetli veya senetsiz alacaklar ve borçlar hakkında da caridir. Bunlardan vadesi gelmemiş senede bağlı alacak ve borçlar, bu Kanunun 281 ve 285’inci maddeleri uyarınca değerleme günü kıymetine irca edilebilir. Ancak senette faiz oranının yazılı olmadığı durumlarda değerleme gününde geçerli olan Londra Bankalar arası Faiz Oranı (LİBOR) esas alınır.

Aynı Kanunun 285’inci maddesinde ise; “Borçlar mukayyet değeriyle değerlenir. Mevduat veya kredi sözleşmelerine müstenit borçlar değerleme gününe kadar hesaplanacak faizleriyle birlikte dikkate alınır.

Vadesi gelmemiş olan senede bağlı borçlar değerleme günü kıymetine icra olunabilir. Bu takdirde senette faiz nispeti açıklanmışsa bu nispet, açıklanmamışsa Cumhuriyet Merkez Bankasının resmi iskonto haddinde bir faiz uygulanır.

Banka ve bankerler ile sigorta şirketleri borçlarını, Cumhuriyet Merkez Bankasının resmi iskonto haddi veya muamelelerinde uyguladıkları faiz haddiyle, değerleme günü kıymetine irca ederler.

Alacak senetlerini değerleme gününün kıymetine irca eden mükellefler borç senetlerini de aynı şekilde işleme tabi tutmak zorundadırlar.”

Hükümleri yer almaktadır.

Benzer bir konuda Maliye Bakanlığı Gelir İdaresi Başkanlığından alınan 17/09/1998 tarih ve B.07.0.GEL.0.29/2949-280-272-32756 sayılı yazıda;

“…163 Sıra Nolu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğinin 2 numaralı bendinde döviz ödeyerek dışarıdan sabit kıymet ithal edilmesi sonucu bunların değerlemesi sırasında ortaya çıkan kur farklarından, sabit kıymetin iktisap edildiği dönem sonuna kadar olanların kıymetin maliyetine ekleneceği, ilgili dönemden sonra ortaya çıkan kur farklarının ise ait oldukları yıllarda doğrudan gider yazılması veya maliyete intikal ettirilmesinin mümkün olduğu belirtilmektedir.

Bu nedenlerle;

Avans ödemelerinin, alıcı için satıcı firmadan alacağı mal karşılığında bir alacak teşkil ettiğinden ……….’nin makine alımı için satıcı firmaya döviz cinsinden ödediği avans; hesap dönemi sonlarında Vergi Usul Kanununun 263 üncü maddesine göre borsa rayici ile yabancı paranın borsada rayici yoksa, Maliye Bakanlığınca tesbit edilen kur esas alınmak suretiyle değerlenecek ve ortaya çıkan kur farkı dönem kazancıyla ilişkilendirilecektir.

Alıcının satıcıya avans olarak yaptığı ödemeler dolayısıyla ödemelerin yapıldığı tarih ile faturanın tanzim edildiği tarih arasında alıcı lehine oluşan kur farkları ile satıcı firma aleyhine oluşan kur farkları, mal ve hizmet bedelinden mahsup edilerek emtianın maliyetine dönüştüğünden, bir başka ifade ile satıcı firma tarafından düzenlenmesi zorunlu olan fatura, kur farklarını da içerdiğinden kur farkları dolayısıyla alıcı tarafından fatura düzenlenmesi gerekmemektedir.” denilmektedir.

Buna göre, yukarıda yapılan açıklamalar çerçevesinde şirketinizce yapılan alışveriş merkezine yürüyen merdiven ve asansör sisteminin monte edilmesine ilişkin ilgili şirket ile yaptığınız 14/06/2006 tarihli sözleşmeye istinaden 2006 yılı Temmuz-Aralık ayları arasında düzenlenen avans niteliğindeki altı adet dolar senedinin ödenmesi esnasında doların değer kaybetmesi nedeniyle şirketiniz lehine doğan kur farkı için fatura düzenlemenize gerek bulunmamaktadır.

Diğer taraftan, ticari kazancın tespitinde tahakkuk esası cari olduğundan, 2007 yılı vadeli ve 2007 yılında ödenecek olan dolar senetlerinizi 31.12.2006 tarihi itibariyle değerleme yapmanız mümkün bulunmamaktadır.

Bilgi edinilmesini rica ederim.
</TD></TR>
<TR>
<TD width="51%"> </TD>
<TD width="49%">
Başkan a.
Grup Müdür V.
</TD></TR></T></TABLE>