Toplam 9 adet sonuctan sayfa basi 1 ile 9 arasi kadar sonuc gösteriliyor

Konu: ATATÜRK HAKKINDA SÖYLENENLER

  1. #1
    Ziyaretci
    <TABLE style="FONT-SIZE: 11px" cellPadding=5 width="95%" align=center =#f5f5f5>
    <T>
    <TR>
    <TD>
    <H3>Atatürk Hakkında Söylenenler</H3>


    Aristide Briand
    Fransız Başbakanı, 1921

    Yeni Türk Devleti ile Ankara Andlaşması'nın imzalanması nedeniyle; "Bizi arkadan vurdu, dağ başındaki haydutlarla, Mustafa Kemallerle anlaştı" diyenlere Fransız Başbakanının Mecliste verdiği cevap: "Dağ başındaki haydutlar diye isimlendirdiğiniz kahraman Mustafa Kemal ve O'nun tüm askerleri burada olsalardı, teker teker hepsinin heykellerini dikerdik. Böylesine kahraman bir andlaşma imzalamaktan gurur duyuyorum."
    <HR =ayrac>






    Vladimir İliç Lenin
    Rus İhtilali Lideri, 1921

    Mustafa Kemal sosyalist değildi. Fakat görülüyor ki iyi bir teşkilatçı, yüksek anlayışlı, ilerici, iyi düşünceli ve akıllı bir önderdir. O, soygunculara karşı bir kurtuluş savaşı yapıyor. Emperyalistlerin gururunu kıracağına ve Sultanı da yaranıyla birlikte alt edeceğine inanıyorum.
    <HR =ayrac>






    David Lloyd George
    İngiltere Başbakanı, 1922

    1922'de Türk ordularının zaferi neticesi Anadolu'daki emelleri gerçekleşmeyen İngiltere'nin Türk düşmanı olarak bilinen Başbakanı Lloyd George, Parlamento'da kendisine yöneltilen suçlama ve tenkitleri şöyle cevaplandırmıştır: "Arkadaşlar, yüzyıllar nadir olarak dahi yetiştirir. Şu talihsizliğimize bakın ki o büyük dahi çağımızda Türk Milleti'ne nasip oldu. Mustafa Kemâl'in dehasına karşı elden ne gelirdi."
    <HR =ayrac>






    Ernest Hemingway
    Amerikalı Romancı, Yazar, 1922

    Marmara kıyısındaki sıcak, toz toprak içinde, eciş bücüş yollu ikinci sınıf kıyı kasabası Mudanya'da, Batı ile Doğu karşı karşıya geldiler. İsmet Paşa'yla görüşecek Müttefik generallerini taşıyan İngiliz sancak gemisi "Iron Duke"ın kül rengi öldürücü kulelerine rağmen, Batılılar buraya barış dilenmeye geliyordu; yoksa barış istemeye, ya da şartlarını dikte ettirmeye değil... Bu görüşmeler, Avrupa'nın Asya üzerindeki egemenliğinin sonunu gösteriyor. Çünkü Mustafa Kemal, herkesin bildiği gibi, Yunanlıları silip süpürmüştü.
    <HR =ayrac>






    Sir Charles Townshend
    İngiliz Generali, 1922

    Ben şimdiye kadar on beş hükümdar ve cumhurbaşkanı ile özel ve resmi konuşmalar yaptım. Bu geceki kadar ezildiğimi hatırlamıyorum. Mustafa Kemal'de büyük bir ruh kudretinin esrarı var.
    <HR =ayrac>






    Claude Farrere
    Fransız Romancı ve Diplomat, 1930

    Sevr'den sonra Türkiye'nin öldüğünü sanmıştım. Ama Türkiye yaşıyor; hem, Mustafa Kemal başına geçeli beri öylesine canlı yaşıyor ki; bir L'loyd George'un bütün çabaları, bütün imkânları, sağduyuya meydan okuyan bu şiddetli yaşama isteğinin karşısında erimekten başka bir şey yapamıyor...
    <HR =ayrac>






    Claude Farrere
    Fransız Romancı ve Diplomat

    Eğer savaşı kazanmış ve daha da kazanacaksa, O, barışı da yapacaktır. Sözüme inanın ve sizlere önceden haber vereyim ki, O bunu iyi yapacak, herkesin düşündüğünden daha eksiksiz ve şimdiye kadar kimsenin ulaşamadığı bir başarı ile yapacak.
    <HR =ayrac>






    Edouard Herriot
    Fransa Eski Başbakanı, 1933

    Paşa, size nasıl hayran olmayayım? Ben Fransa'da laik bir hükümet kurmuştum. Bu hükümeti Papa'nın Paris'teki temsilcisinin yardımı ile papazlar devirdi. Sizse bir Halifeyi kovdunuz ve gerçek anlamıyla laik bir devlet kurdunuz. Siz, bu taassup içinde laikliği bu topluma nasıl kabul ettirdiniz? Dehanızın büyük eseri laik bir Türkiye yaratmak olmuştur.
    <HR =ayrac>






    Eleftherios Venizelos
    Yunanistan Başbakanı, 1933

    Bir ulusun hayatında bu kadar az sürede bu denli kökten değişiklik pek seyrek gerçekleşir... Bu olağanüstü işleri yapanlar, hiç kuşkusuz kelimenin tam anlamıyla büyük adam niteliğine hak kazanmışlardır. Ve bundan dolayı Türkiye övünebilir.
    <HR =ayrac>






    Franklin Roosevelt
    ABD Başkanı, 1937

    Mustafa Kemal hakkındaki bilgiyi, O'nu çok iyi tanıyan birisinden edindim. SSCB'nin Dışişleri Bakanı Litvinof'la görüşürken, onun fikrince bütün Avrupa'nın en değerli ve ilgi çekici devlet adamının bugün Avrupa'da yaşamadığını, Boğazların gerisinde, Ankara'da yaşadığını, bunun Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Gazi Mustafa Kemal Atatürk olduğunu söyledi.
    <HR =ayrac>






    Franklin Roosevelt
    ABD Başkanı, 1938

    Beyaz Saray'daki görevim tamamlanınca ilk yapmak istediğim şey, zamanımızın bu en dikkate değer şahsiyetini ülkesinde ziyaret etmekti. Kader buna izin vermedi... Bu çapta insanlar dünyaya sık gelmezler.
    <HR =ayrac>






    Winston Churchill
    İngiltere Başbakanı, 1938

    Savaşta Türkiye'yi kurtaran, savaştan sonra da Türk Ulusu'nu yeniden dirilten Atatürk'ün ölümü, yalnız yurdu için değil, Avrupa için de en büyük kayıptır. Her sınıf halkın O'nun ardından döktükleri içten gözyaşları bu büyük kahramana ve modern Türkiye'nin Ata'sına layık bir tezahürden başka birşey değildir.
    <HR =ayrac>






    W. Somerset Maugham
    İngiliz Romancı, Yazar, 1953

    Bir insanın değerinin en belirli ölçüsü kendi alanındaki üstünlüğünü dostuna düşmanına kabul ettirebilmesindedir. İşte Atatürk bu yüceliğe ermiş dâhilerden biridir. Bir ihtilâlci olarak modern Türkiye'yi yaratmış, davasında muzaffer olmuş ve yüzyılımızın büyük devlet adamları arasına katılmıştır.
    <HR =ayrac>






    Dwight D. Eisenhower
    ABD Başkanı, 1953

    Kemal Atatürk için daimi bir anıt tesisi münasebetiyle Türkiye'ye tebriklerimi arz ile gurur duyuyorum. O'nun gösterdiği yolda yürüyen büyük ulusunuz çok önemli başarılar elde etmiştir. Türk birliğinin ve ilerleyişinin mimarı Atatürk'ün hatırasını anmak için yapılan tören, dünyanın her tarafından hür insanlara ilham kaynağı olmuş zâtâ çok yerinde bir saygıdır.
    <HR =ayrac>






    Muhammed Ali Cinnah
    Pakistan'ın Kurucusu, 1954

    O, Türkiye'yi kurmakla bütün dünya uluslarına Müslümanların seslerini duyuracak kudrette olduğunu ispat etti. Kemal Atatürk'ün ölümüyle Müslüman dünyası en büyük kahramanını kaybetmiştir. Atatürk gibi önder önlerinde bir ilham kaynağı olarak dikildiği halde Hint Müslümanları bugünkü durumlarına hala razı olacaklar mı?
    <HR =ayrac>






    İkbal
    Pakistan Millî Şairi, 1958

    Bizim aslımız rengi uçmuş bir kıvılcım iken O'nun bakışıyla cihanı kaplayan ve aydınlatan bir güneş haline geldik.
    <HR =ayrac>






    Lord Kinross
    İngiliz Devlet Adamı, 1960

    Atatürk, tarih boyunca gelip geçmiş en büyük devlet adamlarından biridir. Hiç bir zaman yaşadığı zamanın üzerinde durmamış, ileriyi görerek ona göre iş yapmıştır. Atatürk'ü Mussolini ve Hitler gibi yöneticilerden ayıran nokta işte bu niteliktir. Onlar her yaptıklannda kendilerini düşünerek hareket ediyorlardı. Atatürk, kendisinden ötesini, 20-30 yıl ilerisini görerek hareket ederdi.
    <HR =ayrac>






    Muhammed Eyüp Han
    Pakistan Devlet Başkanı, 1963

    Kemal Atatürk yalnız bu yüzyılın en büyük liderlerinden biri değildir. biz Pakistan'da O'nu, gelmiş geçmiş bütün çağların en büyük adamlarından biri olarak görüyoruz. O, yalnız sizin ulusunuzun sevgili önderi değildir. Dünyadaki bütün Müslümanlar gözlerini sevgi ve hayranlık duygularıyla O'na çevirnişlerdir.
    <HR =ayrac>






    Nikita S. Kruşçev
    Sovyetler Birliği Başkanı, 1963

    Yakın ve Orta Doğu'da ilk cumhuriyet, doğuşunu O'na borçludur. Bu cumhuriyet, birçok ulusun milli özgürlük savaşalarına ışık tutmuştur. Atatürk'ün yönetimindeki Türkiye'nin uluslararası otoritesi yükselmiş ve ülkesi dünya siyasetinde önemli bir rol oynamaya başlamıştır.
    <HR =ayrac>






    John F. Kennedy
    ABD Başkanı, 1963

    Atatürk adı insana bu yüzyılın büyük insalarından birinin tarihi başarılarını, Türk ulusuna ilham veren önderliğini, modern dünyayı anlayışındaki ileri görüşlülüğü ve bir askeri önder olarak kudret ve cesaretini hatırlatmaktadır. Şüphesiz ki, Türkiye Cumhuriyeti'nin doğuşu ve o zamandan beri Atatürk'ün ve Türkiye'nin giriştiği derin ve geniş devrimler kadar bir ulusun kendisine olan güvenini daha başarı ile belirten bir başka örnek gösterilemez.
    <HR =ayrac>






    Jawaharlal Nehru
    Hindistan Başkanı, 1963

    Kemal Atatürk veya bizim O'nu o zamanlar tanıdığımız ismiyle Kemal Paşa, gençlik günlerimde benim kahramanımdı. Büyük devrimlerini okuduğum zaman çok duygulandım. Türkiye'yi modernleştirme yolunda Atatürk'ün giriştiği genel çabayı büyük bir takdirle karşıladım. O'nun dinamizmi, yılmaz ve yorulmak bilmezliği insanda büyük bir etki yaratıyor. O, Doğu'da modern çağın yapıcılarından biridir. O'nun en büyük hayranları arasında bulunmakta devam ediyor.
    <HR =ayrac>






    Ludwig Erhard
    Batı Almanya Başkanı, 1963

    Bütün dünya 10 Kasım'da, biz Almanların da dostluk ve saygı ile bağlı olduğumuz bir insanın hayatını ve eserlerini takdirle anmaktadır. Atatürk, daima Türkiye ile Avrupa arasında sık bağlar kurmaya çalışmıştır.
    <HR =ayrac>






    Joseph Luns
    Hollanda Dışişleri Bakanı, 1963

    Çağımızda; uzak görüşlü, cesur, siyasi ve ekonomik reformlarla Türkiye'yi bugünkü modern cumhuriyet durumuna getiren Atatürk'tür. Aynı zamanda bugün Türkiye'nin Avrupa Ortak Pazarı'na girebilecek güce erişmesini sağlayan modern ekonominin temelini hazırlayan da yine O'dur.
    <HR =ayrac>






    General Douglas Mac Arthur
    ABD Uzak Doğu Kuvvetleri Başkomutanı, 1963

    A sker-devlet adamı, çağımızın en büyük liderlerinden biri idi. Kendisi, Türkiye'nin en ileri memleketler arasında hakettiği yeri almasını sağlamıştır. Yine O, Türklere, bir milletin büyüklüğünün temel taşını oluşturan, kendine güvenme ve dayanma duygusunu vermiştir. Ben Atatürk'ün sadık arkadaşlarından biri olmakla büyük övünç duyuyorum.
    <HR =ayrac>






    Kurt Georg Kiesinger
    Federal Almanya Başbakanı, 1968

    Ben Türk - Alman dostluğunu yakından tanıyan bir neslin çocuğuyum. Küçük yaşımda bir adamın kahramanlıklarını, yaptığı hizmetleri, ülkesi için giriştiği özverileri gördüm. Bu adam Mustafa Kemal'di. Bugün daha iyi kavrıyorum ki, o insan büyük bir devlet adamıydı. Büyüktü, çünki, ölçüyü korumasını her zaman bildi ve eserini tehlikeye sokacak sınırları aşamadı. Yürekliliğin ve kendi yürekliliğinin sınırlarını da çizebilecek kadar anlayışlıydı.</TD></TR></T></TABLE>

  2. #2
    Ziyaretci
    sayın orhan, çok güzel bir paylaşım teşekkür ediyorum..

  3. #3
    Müdavim Üye
    Üyelik tarihi
    08.Ocak.2006
    Nereden
    Konya
    Mesajlar
    3,798
    <TABLE cellSpacing=0 cellPadding=0 width="100%">
    <T>
    <TR>
    <TD vAlign=top ="hyg">
    ATATÜRK'ÜN İSLAMİYETE BAKIŞI<A name=3.></A>

    <TABLE cellSpacing=0 width="62%" align=center><T>
    <T>
    <TR ="res/cesol.jpg">
    <TD height=61>

    <TABLE cellSpacing=0 width="89%" align=center><T>
    <T>
    <TR ="#ffffff">
    <TD height=81>
    'Milletimiz din gibi kuvvetli bir fazilete sahiptir. Bu fazileti hiçbir kuvvet, milletimizin kalp ve vicdanından çekip alamamıştır ve alamaz' 3



    M.Kemal Atatürk</TD></TR></T></T></TABLE></TD></TR></T></T></TABLE>


    Atatürk'e göre, Osmanlı İmparatorluğu'nun çöküşünü hazırlayan önemli sebeplerden birisi İslamiyet'ten uzaklaşmaktı:<A name=4.></A>


    'Türkler' diyor Atatürk, 'İslam oldukları halde, bozulmaya, yoksulluğa, gerilemeye maruz kaldılar; geçmişin batıl alışkanlık ve inançlarıyla İslamiyet'i karıştırdıkları ve bu suretle gerçek İslamiyet'ten uzaklaştıkları için, kendilerini düşmanlarının esiri yaptılar. Gerçek İslam'ın çok yüce, çok kıymetli gerçeklerini olduğu gibi almamakta inatçı bulundular. İşte gerilememizin belli başlı sebeplerini bu nokta teşkil ediyor... 4 <A name=5.></A>


    Evet, Türk insanının yaşadığı din gerçek İslam'dan uzak, hurafeler ve batıl inançlar üzerine kurulu bir dindi. Bu din, Türkiye'yi karanlığa götürüyordu. Bu gidişi durdurmanın tek çaresi vardı: Gerçek İslam'ın halka anlatılması... Yani hurafeleri, batıl inançları içinde barındırmayan, Atatürk'ün, 'akla, fenne, ilme uygun...'5 dediği, dinin özünü teşkil eden Kuran'ın anlatılması gerekiyordu. Atatürk bu amaçla şunları söylüyordu: <A name=6.></A>


    Türkler, dinlerinin ne olduğunu bilmiyorlar. Bunun için Kuran,okunmalıdır 6<A name=7.></A>



    Türk Kuran'ın arkasında koşuyor; fakat onun ne dediğini anlamıyor, içinde neler var bilmiyor ve bilmeden tapınıyor. Benim maksadım; arkasında koştuğu Kitap'ta neler olduğunu Türk anlasın. 7<A name=8.></A>


    Atatürk, Kuran'a olan bağlılığını onu 'Kitab-ı Ekmel' yani (En Mükemmel Kitap)8 diye tanımlayarak dile getiriyordu. Dolmabahçe Sarayı ve Çankaya Köşkü'ne hafızları çağırtarak sık sık Kuran okutmuş, ayetler üzerinde incelemelerde bulunmuş ve hafızlarla meal ve tefsir konularında fikir alış verişinde bulunmuştu.


    Atatürk özel sohbetlerinde pek çok kez dindar olmanın gerekliliğinden, Peygamber Efendimiz'in hayatından, Asr-ı Saadet ve Hülefayı Raşidin (dört halife) dönemlerinden, dinimizin yüceliğinden, Allah'ın kudretinden söz etmiştir. İslam Dininin son ve mükemmel din, Peygamberimiz (sav)'in de son peygamber olduğunu her fırsatta vurgulayan Atatürk, ulusuna da dindar olmayı, dinini öğrenmeyi öğütlemiştir.


    Din eğitiminin öneminin de farkında olan Atatürk, bu eğitimin okullarda verilmesi gerektiğini şu sözleriyle ifade etmiştir:<A name=9.></A>


    Her fert din ve diyanetini, imanını öğrenmek için bir yere muhtaçtır. Orası mekteptir. Fakat nasıl ki her hususta yüksek mektep ve ihtisas sahipleri yetiştirmek lazımsa, dinimizin hakikatini tetkik, tetebbu ilmi ve fenni kudretine sahip olacak güzide ve hakiki ulema yetiştirecek yüksek müesseselere sahip olmalıyız. 9



    Atatürk, dinimizin akıl ve mantığa uygun olduğunu da aşağıdaki sözleriyle belirtmiştir:<A name=10.></A>


    Bilhassa bizim dinimiz için herkesin elinde bir ölçü vardır. Bu ölçü ile hangi şeyin bu dine uygun olup olmadığını kolayca takdir edebilirsiniz. Hangi şey ki akla, mantığa halkın menfaatine uygundur; biliniz ki o bizim dinimize de uygundur. Bir şey akıl ve mantığa, milletin menfaatine, İslam'ın menfaatine uygunsa kimseye sormayın. O şey dinidir. Eğer bizim dinimiz aklın mantığın uyduğu bir din olmasaydı mükemmel olmazdı, son din olmazdı. 10


    İslam Dini hakkında bu kadar güzel fikirlere sahip olan ve her ortamda bu düşüncelerini dile getiren Atatürk, açıktır ki Allah'tan korkan, Allah'ın emirlerini elinden geldiği kadar yerine getirmeye çalışan bir Müslümandı.



    Atatürk; Peygamber Efendimizi çok iyi tanımış, onun üstün özelliklerini çeşitli vesilelerle anlatmıştır:<A name=11.></A>


    O, Allah'ın birinci ve en büyük kuludur. O'nun izinde bugün milyonlarca insan yürüyor. Benim, senin adın silinir; fakat sonuca kadar O, ölümsüzdür. 11<A name=12.></A>


    Tarih, hakikatleri tahrif eden bir sanat değil, belirten bir ilim olmalıdır. Bu küçük harbte bile askerî dehâsı kadar siyasî görüşüyle de yükselen bir insanı, cezbeli bir derviş gibi tasvire yeltenen cahil serseriler, bizim tarih çalışmamıza katılamazlar. Hz. Muhammed (sav) bu harb sonunda çevresindekilerin direnmelerini yenerek ve kendisinin yaralı olmasına bakmayarak, galip düşmanı takibe kalkışmamış olsaydı, bugün yeryüzünde Müslümanlık diye bir varlık görülemezdi. 12<A name=13.></A>


    'O'nun hak peygamber olduğundan şüphe edenler, şu haritaya baksınlar ve Bedir destanını okusunlar.


    Hz. Muhammed (sav)'in bir avuç imanlı Müslümanla mahşer gibi kalabalık ve alabildiğine zengin Kureyş ordusuna karşı Bedir'de kazandığı zafer, fani insanların karı değildir; O'nun peygamber olduğunun en kuvvetli işareti işte bu savaştır. 13


    Atatürk'ün Hz. Muhammed (sav)'e duyulacak sevgiyi tarif ettiği sözleri ise şöyledir:<A name=14.></A>


    Büyük bir inkılap yapan Hazreti Muhammed (sav)'e karşı beslenilen sevgi, ancak onun ortaya koyduğu fikirleri, esasları korumakla tecelli edebilir.14
    <TABLE cellSpacing=0 width="62%" align=center><T>
    <T>
    <TR ="res/cesol.jpg">
    <TD height=61>

    <TABLE cellSpacing=0 width="89%" align=center><T>
    <T>
    <TR ="#ffffff">
    <TD height=81>
    İslam Dininin son ve mükemmel din, Peygamberimiz (sav)'in de son peygamber olduğunu her fırsatta vurgulayan Atatürk, ulusuna da dindar olmayı, dinini öğrenmeyi öğütlemiştir.</TD></TR></T></T></TABLE></TD></TR></T></T></TABLE></TD></TR>
    <TR>
    <TD vAlign=top width="100%" height=44> </TD></TR></T></TABLE>





    <font color=RED>Ahiret\'te Seni Kurtaracak Bir Eserin Olmadığı Takdirde Fani Dünyada Bıraktığın Eserlerede Kıymet Verme..!!! {Mesnev-i Nuriye}</font>

    <font color=BLUE>SMMM Mehmet DEMİRAYAK </font>

  4. #4
    Ziyaretci
    SAYIN NEYZEN

    ÇOK GÜZEL BİR ÇALIŞMA ÖRNEĞİ SERGİLEMİŞSİNİZ.SİZLERE HADDİM OLMAYARAK TAKDİRLERİMİ SUNMAK İSTERİM.

    ATATÜRK VE SİLAH ARKADAŞLARINI DİN DÜŞMANI GİBİ GÖSTERİP,MENFAAT ÇIKAR VE KİRLİ EMELLER PEŞİNDE KOŞANLARA,CAHİL VE MECZUP KİŞİLERE VERİLMİŞ EN ANLAMLI CEVAP OLDUĞUNU DÜŞÜNÜYORUM.

    TEŞEKKÜRLERİMİ SUNUYORUM.

  5. #5
    Müdavim Üye
    Üyelik tarihi
    11.Eylül.2006
    Nereden
    Mersin
    Mesajlar
    380
    <DIV id=post_message_77214>AtatÜrk Ve Dİn

    Çok iyi bilindiği gibi Atatürk'ün hareket noktası, millet için olan dini "milletten ayrı bir müessese haline getiren düşünceye karşıdır; menfaatçilere, yobazlara, medeniyete çelme takmaya yeltenen kara kuvvete karşıdır.
    Yunanlıların İzmir'den kaçarken yaktıkları camileri yeniden yaptıran Atatürk'tü. İşgal altındaki ülkelerde kılınması caiz olmayan Cuma Namazı'nı kılmak olanağını Anadolu Müslümanları'na sağlayan Atatürk'tü. Eğitimi laikleştirmek amacıyla getirdiği "Tevhid-i Tedrisat Kanunu"nun (Eğitimin Birliği Yasası) 4. maddesinde, din adamı yetiştirmek için ayrı okullar öngören de Atatürk'tü. Ama bütün bunlar, eski düzen isteyen bazı çevrelerin, her yeniliğe karşı çıkmalarını ve Atatürk'ü "dinsizlik"le suçlamalarını engelleyememiştir.

    AKIL DİNİ, İSLÂM DİNİ

    Muhterem sanatkârlar, aziz arkadaşlar.
    Bizi yanlış yola sevk eden habisler bilesiniz ki alelekser din perdesine bürünmüşler, saf ve nezih halkımızı hep "şeriat" sözleriyle aldata gelmişlerdir. Tarihimizi okuyunuz, dinleyiniz. Görürsünüz ki milleti mahveden, esir eden fenalıklar hep din kisvesi altındaki küfür ve kötülüklerden gelmiştir. Onlar her türlü hareketi dinle karıştırırlar. Hâlbuki elhamdülillah hepimiz Müslümansız, hepimiz dindarız. Artık bizim dinin icaplarını öğrenmek için şundan, bundan derse ve akıl hocalığına ihtiyacımız yoktur. Analarımızın, babalarımızın kucaklarında verdikleri dersler bile, bize dinimizin esaslarını anlatmaya kâfidir. Buna rağmen "hafta tatili dine aykırıdır" gibi hayırlı, akla ve dine uygun meseleler hakkında sizi kandırmaya çalışan alçaklara ilgi göstermeyiniz. Milletimizin içinde hakiki ve ciddi âlimler vardır. Milletimizin bu gibi âlimleriyle iftihar eder. Onlar milletin emniyetine ve ümmetin itimadına mazhardırlar. Bu gibi ulemaya gidin. "Bu efendi bize böyle diyor, siz ne diyorsunuz?" deyiniz, fakat genel olarak buna da gerek yoktur. Bilhassa bizim dinimiz için herkesin elinde bir ölçü vardır. Bu ölçüye hangi şeyin bu dine uygun olup olmadığını kolayca takdir edebilirsiniz. Hangi şey ki akla, mantığa, halkın menfaatine uygundur; biliniz ki o bizim dinimize de uygundur. Bir şey akıl ve mantığa, milletin menfaatine, İslam’ın menfaatine muvafıksa kimseye sormayın; o şey dinîdir. Eğer bizim dinimiz aklın, mantığın tetabuk ettiği bir din olmasaydı yüce olmazdı, son din olmazdı.
    .................... Büyük dinimiz çalışmayanın insanlıkla alâkası olmadığını bildiriyor. Bazı kimseler modern olmayı kâfir olmak sanıyorlar. Asıl küfür onların bu düşüncesidir. Bu yanlış açıklamayı yapanların maksadı, İslamların kâfirlere esir olmasını istemek değildir de nedir? Her sarıklıyı hoca sanmayın, Hoca olmak sarıkla değil, dimağladır.

    DİNİ POLİTİKA ARACI YAPMAYINIZ

    Mensup olmaktan onur ve mutluluk duyduğumuz İslam Dini, yüzyıllar boyunca bir siyaset aracı olmaktan kurtarmanın gerçeğini gözlemiş bulunuyoruz. Kutsal ve Tanrısal dinimizi, aşırı isteklere sahne olan politikadan ve politikanın tüm etkisinden bir an evvel kesin kurtarılmalıdır. Ulusun, dünya ve ahîretle ilgili, mutluluk buyruğu bir zorunluluktur. Ancak bu suretle İslam Dini'nin yüceliği gerçekleşir.

    ATATÜRK VE MEVLÂNA

    Milli Mücadele yılları içinde geçen birçok olaydan çok sonra Atatürk, Topkapı Sarayı Müzesi'ni ziyaret ediyor. Mukaddes emanetlerin bulunduğu dairenin önünde duruyor. Üstad Necmeddin Okyay Hocanın yazdığı ve sedefçi Vasıf Bey'in işlediği Mevlâna'nın Farsça bir kıtası bu dairenin kapısına hak edilmiştir. Ata bu yazıya dikkatle bakıyor ve yanında Farsça bilen bir zata manasını soruyor. Tercümesini aşağı yukarı şöyle yapıyorlar: "Bütün kapılar kapandı fakat senin kapın açıktır". Atatürk bir an düşünceye daldıktan sonra: "Hey koca sultan, bütün tekkeleri kapattık, fakat senin kapın açık kaldı."

    ATATÜRK DOLMABAHÇE'DE İLK TÜRKÇE KUR'ANI NASIL OKUDU?

    Saadettin Kaynak, hatıralarında bu konuyu şöyle anlatıyor:
    Bir gün Dolmabahçe Sarayı'nın Büyük Muayede Salonu'nda saz takımı toplanmıştı. Kanunu Mustafa, Mısırlı İbrahim, Nobar, Hafız Kemal, Hafız Rıza, Hafız Fahri hep oradaydık. Atatürk bir sınav ve deney yapmaya hazırlanmış görünüyordu. Elinde Cemil Said'in Türkçe Kur'-n tercümesi vardı. Evvela Hafız Kemal'e verdi okuttu; fakat beğenmedi.
    "Ver bana, ben okuyacağım" dedi.
    Hakikaten okudu, ama - hâlâ gözümün önündedir - askere kumanda eder, emirler verir gibi bir ahenk ve tavırla okudu. Bunun kendisi de farkına vardı. Elham’ı sırayla dolaştırmaya başladı. Hafızlara birer birer okutuyordu. Solunda Hafız Kemal, sağında ben vardım. Hepsi okuduktan sonra sıra bana geldi. Hiç unutmam, Elham’ı ötekilere verdiği gibi kapalı değil de, açmış, evvelden tespit ettiği anlaşılan sayfanın alt kısmını göstererek:
    "Bu işaret ettiğim ayeti okuyacaksın."
    Diye vermişti. Baktım; Nisa Suresi'nin 27. ayeti. Okumaya başladım:
    "Validelerinizi, kızlarınızı, hemşirelerinizi ve birader veya hemşirelerinizin kızlarını, sütninelerinizi, süt hemşirelerinizi, kadınlarınızın validelerini nikâhınız altındaki kadınların vesayetine verilmiş kızlarını taht-ı nikâha almak size haramdır. Yalnız, birlikte yatmadığınız kadınların kızlarını almakta hiçbir günah yoktur. Kendi oğullarınızın zevcelerini ve iki hemşireyi nikâh etmeyiniz. Lakin bir emr-i vaki olmuşsa Allah gafur ve rahimdir."
    Bu cümleyi okur okumaz Atatürk gürledi.
    "Bu bir hezeyandır. Böyle bir şey olmaz."
    Haklıydı. Okurken bunda bir yanlışlık olduğunu ben de hissetmiş, fakat kitaba göre harfi harfine okumak mecburiyetinde kalmıştım. Hemen ayağa kalktım:
    "Paşam, bu tercüme yanlıştır. Kur-an böyle değildir" dedim.
    "İspat et yanlış olduğunu" dedi.
    "Kur-an’daki aslı "İki kız kardeşi cemetmek haramdır." şeklindedir, dedim.
    Belli ki Atatürk bu tercümenin sakatlığını sezmişti. Bunun üzerine bu yanlışlığın sebebinin, Kur-an’ın aslından değil, Fransızca tercümesi esnasında vukua geldiği anlaşıldı. Bu tercüme yanlışlığı münakaşası yarım saat sürdü. Şurasını da ilave edeyim ki, Atatürk, okuyuşumu beğenmişti.
    Ertesi akşam yalnız beni çağırdı. Yanında İsmet Paşa'dan başka kimse yoktu. Beni yine ortalarına oturttular ve "Dün akşam söylediklerini tekrar et" buyurdular. Yanlışlık meselesini anlattım. Arkamı sıvazlayarak:
    "Aferin, dediler; hakikaten hafızmışsın."
    Meğer Kur-an’ın aslı ile diğer kitapları tetkik ederek karıştırmış, yanlışlığı kendileri de tespit etmiş.
    "Bu tercümeyi bırakalım, Mehmet Akif'in tercümesini alalım."
    Diyordu ama bütün aramalara rağmen Akif'in Mısır'da bulunan tercümesi bir türlü ele geçirilemedi. Bir müddet sonra Mısır'a gittiğim zaman Akif'in de - herhangi bir yanlışlığa düşmek ihtimalini düşünerek - tercümesini yakmış olduğunu öğrendim....

    ATATÜRK'ÜN DİN BİLGİSİ

    Yıl 1926... Yer Trabzon'un Kavaklı Meydanı Ortaokulu...
    Birinci sınıfın kapısı açılır ve Atatürk görülür. Yanında ünlü din adamlarından Tevfik Hoca vardır. Hoca'ya "buyurunuz" diye yol gösterir.
    Hoca, "Önce siz buyurunuz Paşam" diye saygıyla eğilir. Ama Atatürk kabul etmez. Etrafındakilerle birlikte girerler. Dersin konusu "Sireti Nebi ve Kur-an"dır.
    Atatürk bir öğrencinin Kur-an okumasını ister. Bu görev de, daha sonra öğretmen olacak olan Hakkı Okan'a düşer... Atatürk dinler ve okunan suredeki "semibasir" sözcüğünün "tecvit"teki anlamını sorar.
    Sonra dersin hocası Vasıf Hoca'ya döner. "İnşirah Suresi"ni okumasını ve yorumlamasını rica eder. Ama Hoca, sıra yoruma geldiğinde ezilip büzülür:
    "Yanımda yorum kitabı yok..."
    Atatürk'ün kaşları çatılır... "Birkaç satırlık bir sureyi yorumlamak için, yorum kitabına ne gerek var" der. Sureyi "tecvit" kurallarına uyarak kendisi okur. Herkesin anladığı Türkçe sözcüklerle yorumlar. Ve Vasıf Hoca'ya, bir yanlışlık yapıp yapmadığını sorar.
    Hoca mutlu ve hayrandır:
    "Siz Tanrı'nın ulusumuza armağan ettiği eşsiz bir öndersiniz...
    Olay ilginç ve anlamlı!
    ( Olayın anlatıldığı yazı yıllar öncesinden saklanmış ve Atatürkçü bir şehidimiz olan Ahmet Taner Kışlalı'ya iletilmiştir. )
    Atatürk, Kur-an'ı da iyi biliyor, dinimizi de... Gerçek din adamlarına saygı duyuyor. Onlar da saygı uyandırıyor.
    * * *
    • Atatürk'ün din ile ilgili görüşleri açıktır: "Dinsiz milletlerin devamına imkân yoktur. Yalnız şurası var ki, din Allah ile kul arasındaki bağlılıktır. Softa sınıfın din simsarlığına müsaade edememelidir. Dinden maddi menfaat temin edenler iğrenç kimselerdir. İşte bu vaziyete karşıyız ve buna izin vermiyoruz. Bu gibi din ticareti yapan insanlar masum halkımızı aldatmışlardır. Bizim ve sizlerin asıl mücadele edeceğimiz ve ettiğimiz bu kimselerdir. Hangi şey ki, akla, mantığa, halkın menfaatine uygundur; biliniz ki, o bizim dinimize de uygundur. Eğer bizim dinimiz aklın, mantığın uyduğu bir din olmasaydı, mükemmel olmazdı, son din olmazdı."
    • "Temeli çok sağlam bir dinimiz var. Malzemesi iyi, fakat bina yüzyıllardır ihmal edilmiştir. Harçlar döküldükçe yeni harç yapıp binayı takviye lüzumu hissedilmemiştir. Aksine olarak birçok yabancı unsur ve yorumlar, boş inançlar binayı daha fazla hırpalamıştır."
    İşte bu ahval ve şerait içinde dahi vazifen Türk İstiklal ve Cumhuriyetini korumaktır....

  6. #6
    Ziyaretci


    sayın özyer ellerinize sağlık.
    Atatürk'ü daha iyi tanımamıza vesile oldunuz.

    Atatürk'ü din düşmanı (DECCAL) diye nitelindiren düşmanlara gerekli açıklamalar yapmışsınız.

    takdirlerimi sunarım.

  7. #7
    Müdavim Üye
    Üyelik tarihi
    11.Eylül.2006
    Nereden
    Mersin
    Mesajlar
    380
    aslında NEyzen Tevfik güzel bir şiir yazmıştır bununla ilgili ama size özelden göndereyim.... Edited by: smmmozyer
    İşte bu ahval ve şerait içinde dahi vazifen Türk İstiklal ve Cumhuriyetini korumaktır....

  8. #8
    Müdavim Üye
    Üyelik tarihi
    11.Eylül.2006
    Nereden
    Mersin
    Mesajlar
    380
    ATATÜRK'ÜN KİTAPLIĞINDAKİ TÜRKÇE VE OSMANLICA KİTAPLARDAN BAZILARI
    Ahmet Vefik Paşa : Lehçe-i Osmani
    Ahmet Vefik Paşa : Lehçe-i Osmani
    Mehmet Salahi : Kamus-u Osmani
    Avram Galanti : Türkçede Arabi ve Latin Harfleri ve İmla Meselesi
    Mehmet Ali : Tahsil-i Lisan-ı Alman
    Nüzhet : Kendi Kendine Almanca
    Ahmet Cevat : Türkçe sarf ve nahif
    Kazım Nami : Türkçe Oku, Türkçe Yaz
    Mithat Sadullah : Latin Harflerinin Türkçeye tatbiki
    İbn Emin Mahmut Esat : Tarih-i Din-i İslam
    Osman Bin Süleyman : Kamus
    Lütfullah Ahmet : Hayat-ı Hazret-i Muhammet
    Abdunnaim Bin Hasan : Ceridetül Evail ve Hamidetül Evahir
    Ahmet Halit : İslam Büyükleri
    Abdurrahmanil Cami : Tercüme-i Nefhatül İnsan
    Mehmet Cemil : Hukuku Düvel
    Katip Çelebi : Cihannuma
    Feridun Bey : Feridun Bey Münşeatı
    Mehmet Bin Sait : Kitabü'l Tabakatü'l-Kebir
    Şemseddin Sami : Kamusu Alam (6 cilt)
    Şemseddin Sami : Kamusu Okyanus
    H.Z. Ülken : Aristo Metafizik
    Süheyl Ünver : İbn-i Sina
    Ahmet Rifat : Lügat-ı Tarihiye ve Osmaniye
    M.Fuat : Amerika'da Tükler ve Gördüklerim
    Rıza Tevfik : Kamus-u Felsefe
    Cemal Paşa : Hatırat (1913 - 1922)
    Mehmet Cemil : Sulhta ve Harpte Hukuku Düvel
    Evliya Çelebi : Seyyahatname
    Suphi : Tekmiletül'l-iber
    Lütfi Simavi : Devr-i İnkılap
    Mustafa Necip : Selimname
    Osmanzade Taib : Hakikatü'l Vüzera
    Ahmet Saip : Vaka-i Sultan Aziz
    Ahmet Hilmi : Tarih-i İslam
    Mazhar Fevzi : Hayr-i Sahil
    Ziya Paşa : Endülüs Tarihi
    Resulzade Mehmet Emin : Azerbaycan Cumhuriyeti
    Ali Reşat : Tarih-i Osmaniye
    Ali Reşat : Kurun-u Cedide Tarihi
    Sebahattin : İttihat ve Terakki Cemiyetine Açık Mektuplar
    Mahmut Esat : Tarih-i Dini İslam
    Ahmet Mithat : İnkılap
    Ahmet Cevdet : Kısas-ı Enbiya ve Tevarih-i Hulefa
    Mustafa Efendi : Tarih-i Selanik
    M. Şemsettin : İslam Tarihi
    Ahmet Rasim : Osmanlı Tarihi
    Necip Asım : Türk Tarihi
    Mustafa Nuri Paşa : Netayic-ül Vukuat
    Mehmet Zihni : Neşahir-ün Nisa
    Mehmet Şemsettin : Mufassal Türk Tarihi
    Ziya Gökalp : Türk Medeniyeti Tarihi


    ATATÜRK'ÜN OKUDUĞU YABANCI KİTAPLARDAN BİRKAÇI

    M. Roux de Rochelle : Etats-Unis D'Amerique
    M. Dubois de Jancigny ve M. Xavier Raymond : Inde
    M. Chopin : Russie
    M. G. L. Domeny de Nenzi : Oceanique
    Bary de St Vinvent : Iles de l'Ocean
    M. Ph. Le Bas : Etats de la Confederation Germanique
    M. Van Hasselt : Belgique et Hollande
    M. Louis Lacrcix : Iles de la Grece
    M. Louis Lacrcix : Chili, Paraguay, Uruguay, Buenos Aires
    Champollion Figeac : Egypte Ancienne
    M. J. J. Marcel : Egypte depuis la conquete des Arabes
    Rozet et Carette : Algerie, Etats Tripolitains, Tunisie
    Lavalle ve Gueroult : Espagne
    M. Ph de Golbery : Histoire et Description de la Suisse et du Tyrol
    M. G. Pauthier : Chine et son Description Historique
    M. Chepin ve A. Ubicini : Provinces Danubiennes et Roumanies
    M. Ph. le Bas : Suede et Norvege
    Ferdinand Denis : Portugal
    Ferdinand Denis : Afrique
    Ferdinand Deniz - M. C. Famin : Bresil, Colombie et Guyane
    M. Larenaudiere ve M. Lacroix : Mexique Guatamala Perou
    M. Davezat : Iles de l'Afrigue
    M. A. Tardieu, M. S. Cherubini : Senegambie et Guinee
    M. N. Desvergers : Nubie, Abyssinie
    Lacroix Yanoski : Italie Ancienne
    M. Le Chevalier Artaud : Italie Sicile
    Frederic Lacroix : İles Baleres et Pithyuse
    M. Friess De Colonma : Histoires des Antilles
    M. Elias Rensult M. Roux De Rochelle : Villes Anseatiques
    M. Ferdinand Hoeger : Chaldee Assyrie Medie Babylonie
    M. Neel Desverges : Arabie
    S. Munk : Palestine Description Geographique historique et areheologique
    Jean Yanosky ve M. Jules David : Syrie Ancienne et Moderne
    M. Dubeux : Tatarie, Beloutchistan
    M. V. Valmont, M. Xavier Raymond : Boutan et Nepal
    Ernest Lqvi see ve Alfred Rambaud : Histoire Generale du IV e Siecle a nos jours (12 cilt)
    Jean Jaures : Histoire Socialiste de la Revolution Française
    Hilaire de Barenton : Le Mystere des pyramides
    Edited by: smmmozyer
    İşte bu ahval ve şerait içinde dahi vazifen Türk İstiklal ve Cumhuriyetini korumaktır....

  9. #9
    Ziyaretci
    sayın fevzi orhan eline sağlık teşekkürler

Yetkileriniz

  • Konu Acma Yetkiniz Yok
  • Cevap Yazma Yetkiniz Yok
  • Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
  • Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok
  •