<B style="mso-bidi-font-weight: normal">DÜNYA<?:NAMESPACE PREFIX = O /><O:P> </O:P>[/B]
<B style="mso-bidi-font-weight: normal">23.06.2005, PERŞEMBE<O:P> </O:P>[/B]
<TABLE =Ms&#111;normalTable style="WIDTH: 100%; mso-cellspacing: 2.2pt; mso-padding-alt: 0cm 0cm 0cm 0cm" cellSpacing=3 cellPadding=0 width="100%">
<T>
<TR style="mso-yfti-irow: 0; mso-yfti-firstrow: yes">
<TD style="PADDING-RIGHT: 2.25pt; PADDING-LEFT: 2.25pt; PADDING-BOTTOM: 7.5pt; PADDING-TOP: 7.5pt">
Geçici vergide yüzde 10 hata payı<O:P> </O:P></TD></TR>
<TR style="mso-yfti-irow: 1; mso-yfti-lastrow: yes">
<TD style="PADDING-RIGHT: 2.25pt; PADDING-LEFT: 2.25pt; PADDING-BOTTOM: 0.75pt; PADDING-TOP: 0.75pt" colSpan=2>
<B style="mso-bidi-font-weight: normal">
Dr. A. Bumin Doğrusöz <O:P></O:P>[/B]


Gelir vergisi mükelleflerinden basit usulde vergilendirilenler hariç olmak üzere ticari kazanç sahipleri ile serbest meslek kazancı sahipleri, altışar aylık dönem kazançları üzerinden, yıllık gelir veya kurumlar vergilerinden mahsup edilmek üzere, geçici vergi ödemekle yükümlü tutulmuşlardır. Geçici vergiye ait esaslar, Gelir Vergisi Kanunu'nun mükerrer 120. maddesinde düzenlenmiştir. Kurumların ödeyecekleri geçici verginin hesabında da, Kurumlar Vergisi Kanunu'nun 25/2 maddesinin açık atfı dolayısıyla, Gelir Vergisi Kanunu'nda yazılı düzenleme uygulama alanı bulmaktadır. <O:P></O:P>


Ancak kanunla altışar aylık olarak belirlenen geçici vergi dönemleri, 2000/329 sayılı Bakanlar Kurulu kararı uyarınca önce 2000 yılının 2. altı ayına mahsus olmak üzere, daha sonra 2000/1514 sayılı Bakanlar Kurulu kararı ile kalıcı olarak üçer aylık dönemler şeklinde belirlenmiştir. Ancak dönemlerin bu şekilde belirlenmiş olması, son döneme ilişkin beyanname verme süresi ile yıllık beyanname verme süresinin yakınlığı dolayısıyla, eleştirilere de konu olmaktadır. <O:P></O:P>


Geçici verginin oranı, gelir vergisi mükellefleri için yüzde 20, kurumlar vergisi mükellefleri için yüzde 30'dur. Ancak bu mükellefler, geçici vergi dönemi içerisinde kendilerine yapılan ödemelerden kesilen vergileri, hesaplayacakları geçici vergiden mahsup hakkına sahiptirler. Serbest meslek kazançları yüzde 22 oranında stopaja tabi tutulduğu için, pek çok serbest meslek erbabı fiilen geçici vergi ödememekte, sadece beyan gibi şekli bir yükümlülüğü yerine getirmektedir. Ancak kurumlarda geçici vergi oranının yıllık vergi oranı ile eşit olması, haksız peşin vergilemeye yol açmakta ve vergilemede yıllık kazancın esas alınması gereğine de ters düşmektedir. <O:P></O:P>


Geçici vergi döneminin kapanmasından sonra, geçici vergi beyanlarının incelenmesi sırasında, geçici vergi matrahının eksik beyan olunduğunun vergi idaresi tarafından tespiti halinde, eksik geçici vergi, ikmalen veya resen tarh olunur. Bu eksik beyan olgusu, aynı zamanda vergi ziyaına da yol açtığından ceza ve gecikme faizinin de beraberinde doğumuna neden olur. Ancak eksik beyanda bulunulduğunun, yıllık verginin vergilendirme döneminin kapanmasından sonra saptanması halinde, tarh olunacak geçici verginin mahsup olanağı artık kalmamış olacağından, geçici vergi tarhiyatı yapılamaz. Bu durumda mükelleflerden sadece, ceza ve gecikme faizi aranır. Böyle bir durumda aranacak olan gecikme faizinin ise geçici verginin normal beyan ve ödeme tarihi ile mahsup olanağı bulunan yıllık beyan tarihi arasındaki süre ile sınırlı olması gerekir. Nitekim Maliye Bakanlığı da gecikme faizinin hesabı konusunda 16.5.2000 tarih ve 2000/6 sayılı Uygulama İç Genelgesi ile bu yönde görüş açıklamıştır. <O:P></O:P>


Geçici vergi matrahının mükelleflerce dönem sonu işlemlerine ilişkin kayıtlar yapılmadan ve dönem sonu işlemlerinden bir kısmı ihmal edilerek belirlenmesi dolayısıyla, mükelleflerin hata yapma olasılıkları yüksektir. Bu durumu dikkat alan yasa koyucu, geçici vergi matrahlarında ileride bulunacak farklarla ilgili olarak yüzde 10 oranında bir hoş görü payı öngörmüştür. Gelir Vergisi Kanunu'nun mükerrer 120 maddesinde yer alan yasal düzenlemeye göre, "yapılan incelemeler sonucunda, geçmiş dönemlere ait geçici verginin yüzde 10'u aşan tutarda eksik beyan edildiğinin tespiti halinde, eksik beyan edilen bu kısım için resen veya ikmalen tarhiyat yapılamaz". <O:P></O:P>


Bu düzenleme bizim anlayışımızda, geçici vergi beyannamesini verenlerden, inceleme konusu yapılıp, yüzde 10'u aşan oranda matrah farkı bulunan mükelleflerle ilgili tarhiyat yapılmasına engel bir hoşgörü hükmüdür. Yoksa bu düzenleme, yapılan incelemelerde yüzde 10'dan fazla oranda matrah farkı olan mükelleflere yapılacak tarhiyatlarda, yüzde 10'luk kısım için de tarhiyat yapılmasına engel değildir. Zira, bu durumda mükellefler, hoşgörü sınırını aşmış olmaktadır. Aksi düşünce, bütün mükelleflerin geçici vergi matrahlarını yüzde 10 eksik beyan etme hakkına sahip oldukları sonucunu doğurur ki, böyle bir düşüncenin kabulüne olanak yoktur. <O:P></O:P>


Ancak idari anlayış ve uygulama aksi yönde gelişmiştir. Maliye Bakanlığı, 217 sayılı Gelir Vergisi Genel Tebliği'nde, "geçici verginin yüzde 10'u aşan tutarda eksik beyan edildiğinin tespit edilmesi halinde, yüzde 10'u aşan kısım resen veya ikmalen tarhiyata konu olacaktır" şeklinde görüş açıklamıştır. <O:P></O:P>


Konuya ilişkin yasal düzenlemede, yüzde 10'luk hesabın neye göre yapılacağı, bir başka deyişle yüzde 10'luk hoşgörü sınırını oluşturan tutarın beyan olunan geçici vergi mi, yoksa inceleme sonucu tarh edilen ilave vergi ile beyan olunan tutarın toplamı üzerinden mi hesaplanacağı açık değildir. Maliye Bakanlığı konuya ilişkin görüşünü, 27635 sayı ve 7.6.2000 tarihli bir özelgesinde, hesaplamanın, "beyan edilmesi gereken matrah" üzerinden yapılması gerektiği şeklinde açıklamıştır. Ayrıca bu özelgede, geçici vergi beyannamesi vermeyen mükellefler için yüzde 10'luk hoşgörü uygulamasının söz konusu olmadığı, ancak beyanname vermekle birlikte matrah beyan etmeyen mükellefler için yüzde 10 uygulamasının yine yapılması gerektiği açıklanmıştır. Bu muktezada geçen "beyan edilmesi gereken matrah" ibaresini, beyan olunan tutarla bulunan matrah farkı toplamı şeklinde anlamaktayız. <O:P></O:P>


Görüldüğü gibi idarenin, geçici vergide hoşgörü sınırı ve uygulamasına ilişkin yorumları, bu güne kadar mükellef lehine ve gereksiz ihtilafa yol açmayan şekilde gelişmiştir. <O:P></O:P></TD></TR></T></TABLE>
<O:P></O:P>