<B style="mso-bidi-font-weight: normal">DÜNYA<?:NAMESPACE PREFIX = O /><O:P> </O:P>[/B]
<B style="mso-bidi-font-weight: normal">15.06.2005, ÇARŞAMBA<O:P> </O:P>[/B]
<TABLE =Ms&#111;normalTable style="WIDTH: 100%; mso-cellspacing: 2.2pt; mso-padding-alt: 0cm 0cm 0cm 0cm" cellSpacing=3 cellPadding=0 width="100%">
<T>
<TR style="mso-yfti-irow: 0; mso-yfti-firstrow: yes">
<TD style="PADDING-RIGHT: 2.25pt; PADDING-LEFT: 2.25pt; PADDING-BOTTOM: 10pt; PADDING-TOP: 10pt">
Sağlıkta "paran yoksa öl" dönemi başladı!<O:P> </O:P></TD></TR>
<TR style="mso-yfti-irow: 1; mso-yfti-lastrow: yes">
<TD style="PADDING-RIGHT: 2.25pt; PADDING-LEFT: 2.25pt; PADDING-BOTTOM: 1pt; PADDING-TOP: 1pt" colSpan=2>

<B style="mso-bidi-font-weight: normal">İbrahim Işıklı <O:P></O:P>[/B]


Sosyal güvenlik alanında hayata geçirilebilecek en önemli reformlardan birisi genel sağlık sigortasının hayata geçirilmesi olacaktır. İdari açıdan sosyal güvenlik kurumlarının birleştirilmesi şart olmamakla birlikte, kurumlar tarafından sunulan sağlık hizmetlerinin ayrı bir sigorta kolu olarak örgütlenmesi ve bütün toplumu kapsamına alacak şekilde oluşturulması en önemli zorunluluktur. Toplumun tüm bireyleri sağlık sigortası kapsamına alınırken fertlerin gelir durumu, statüsü, çalışma durumu gibi faktörler ön plana çıkmamalıdır. Genel sağlık sigortasında gelir ve çalışma durumuna göre bir ayrım yapılmaksızın herkese eşit ve kabul edilebilir düzeyde sağlık hizmeti verilebilecek bir sistem getirilmelidir. Sigortalı olarak bir sosyal güvenlik kurumu kapsamında olanların kendi kurumları, kapsam dışında olanların ise kendileri ve devlet katkısıyla sigorta primlerini ödeyecekleri bir sistemle temasa geçmesi sağlanmalıdır. Halen TBMM'de görüşülmeyi bekleyen Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu Tasarısı ile de bu yönde adımlar atılmaya çalışılıyor. <O:P></O:P>


Hizmet kalitesinin düşük olmasının en yoğun yaşandığı alan, kuşkusuz sağlık alanıdır. Sağlık hizmetlerinde çağdaş bir standardın oluşturulamaması insanları başka arayışlara sürüklemektedir. İSMMMO tarafından hazırlanan 2003 Sosyal Güvenlik Raporu'nda, ülkemizin sağlık sorunları ve çözüm yolları ayrıntılı bir şekilde açıklanmıştı. Sağlık sektöründeki sorunlar, sadece sosyal sigorta kurumlarına özgü değildir. Genel olarak ülkemizdeki bütün sağlık kurumları için bu sorunlar söz konusudur. Özel sağlık kurumlarında hizmetler pahalı ve maliyet yüksek. Bunda sağlık yatırımlarının plansız gelişmesinin rolü büyük. <O:P></O:P>


5283 sayılı yasanın 4. maddesi uyarınca, Sosyal Sigortalar Kurumu'na ait sağlık birimleri ile bu sağlık kuruluşlarında devir tarihinde sürekli işçi kadrolarında çalışan personel ve 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'na tâbi olarak çalışan memurlar devir tarihi itibarıyla kadroları ile birlikte Sağlık Bakanlığı'na devredildi. Yasa çıktığında, kurumların kime bağlı olduğunun bir öneminin olmadığını, önemli olanın hizmetin kalitesinin artırılarak, tüm yurttaşların eşit ve sağlıklı bir sağlık yardımı almasının sağlanması gerektiğini, yoksa sadece tabelanın değişmesinin bir anlam ifade etmeyeceğini yazmıştım. Maalesef bu yazdıklarımın doğru çıktığını, yapılanın tabela değiştirmekten öteye gitmediğini görüyorum. Üstelik Sağlık Bakanlığı'ndaki halen uygulanan döner sermaye uygulamasından sonra doktorların iyice bu işi ileri götürdüklerini duyuyorum. Öyle ki, sürekli ilaç kullanan (sağlık kurulu raporu olan) hastaların ilaç yazdırma işlemleri için bile önce muayene parası aldığını gördüm. Bu durumu geçen gün sürekli ilaç kullanan bir yakınımı tedavi ettirmek için hastaneye götürdüğümde fark ettim. Resmen devlet hastaneleri tüm sosyal güvenlik kurumlarını fark ettirmeden çarpıyordu. Sayın Başbakan'ın dikkatini bu soygun düzenine çekmek istiyorum. Bu gidişle 2005 yılında sosyal güvenlik kurumlarının, öngörülen bütçe açığının 2 milyar dolar daha üzerinde açık vereceğini düşünüyorum. <O:P></O:P>


Hiçbir devlet hastanesi parasız hasta istemiyor. Özellikle hasta haklarının yok sayıldığı, İç Anadolu, Doğu ve Güneydoğu illerinde bazı doktorların, muayene parası ödeyemeyen ve sosyal güvencesi olmayan hastalara "vebalı muamelesi" yaptıklarını, zorla ambulans parası ödettirerek çevre illere sevk ettiklerini duyuyorum. Eğer ambulans parası da ödeyemiyorsa, dolaylı yoldan hastaya "paran yoksa öl" deniyor. <O:P></O:P>


Sağlık yatırımları, ekipman ve teknik malzemelerin yüksek maliyetli olması nedeniyle çok sayıda sağlık tesisi yapılması hem uzun bir süreç alacak, hem de ekonomik sorunlar nedeniyle yeterince kaynak ayrılması zor olacaktır. Bu durumda sağlık tesislerinin en yüksek kapasitede kullanılmasından başka seçenek kalmamaktadır. Acil servisler dışında kamuya ait sağlık tesislerinin hiçbirinde 08.00/15.00 saatleri dışında teşhis ve tedavi hizmetleri verilmemekte, acil ameliyatlar dışındaki ameliyatlar yapılmamaktadır. Hatta bazı küçük illerle, ilçelerin büyük bir çoğunluğunda bu saatler arasında bile hekimlerin bir kısmının özel muayenehanelerinde çalıştıkları bilinen bir gerçektir. Sağlık sistemimiz çökmemişse, bu hekim, hemşire ve diğer yardımcı personelin özverili çalışmasından dolayıdır. Bu durumun en önemli nedeni hekimlere yeterli ve gerçekçi bir ücret ödemesinin yapılmamasındandır. Hekimlerin ücret ve çalışma koşulları düzeltilerek, kamu ya da özel kesimde çalışmaları konusunda tercih yapmaları istenmelidir. Hekimler, bir yandan mesleklerini en iyi şekilde, etik değerlere uygun olarak yapmak, bir yandan da muayenehane veya özel sağlık merkezlerinde ticaret yapma ikileminden kurtarılmalıdır. <O:P></O:P>


Kamu sağlık tesislerinde, mesai saatleri değiştirilmelidir. Kamu sağlık tesislerinde mesai saatleri 08.00/16.00 saatleri ile 13.00/21.00 saatleri arasında olmalıdır. Böylece, hem sağlık tesisleri atıl kapasiteden kurtarılmış olacak ve sağlık tesislerindeki yığılmalar önlenecek, hem de sağlık tesislerinde etkinlik ve verimlilik sağlanacaktır. <O:P></O:P>


70-80 yıl önceki koşullara göre hazırlanmış kanunlarla günümüz sağlık sorunlarının çözümü mümkün değildir. Sağlıkla ilgili mevzuat, günümüz ihtiyaç ve koşulları göz önünde bulundurularak yeniden düzenlenmelidir. Hekim ve diğer sağlık personeline, mesleki kariyerine, uzmanlık alanına, çalışma koşullarına uygun bir ücret ödenmelidir. Uzman hekimlere temel bir ücret ödendikten sonra, uzmanlık dalına, poliklinik sayısı, ameliyat sayısı gibi unsurlar dikkate alınarak her hekim için farklı ücret ödenmelidir. Ayrıca, hekimlerin hizmet için eğitimlerine önem verilmeli, tabip odaları da bu konuda yoğunlaşarak hekimlerin mesleki bilgi ve birikimlerini artırmaları sağlanmalıdır. <O:P></O:P></TD></TR></T></TABLE>
<O:P></O:P>