<H1 style=": #333399; MARGIN: 0cm 0cm 0pt">T.C. DANIŞTAY – On Birinci Daire<?:namespace prefix = o ns = "urn:schemas-microsoft-comfficeffice" /></H1>
<B style="mso-bidi-font-weight: normal">[/B]
<B style="mso-bidi-font-weight: normal">Esas No : 1997/286[/B]
<B style="mso-bidi-font-weight: normal">Karar No : 1998/1029[/B]

<B style="mso-bidi-font-weight: normal">KATMA DEĞER VERGİSİ[/B]



ÖZETİ: Beyanname verilmesine karşın defter tutulmadığının tespiti durumunda katma değer vergisi indiriminin uygulanmayacağı hk.

Temyiz İsteminde Bulunan: .......... Vergi Dairesi Müdürlüğü

Karşı Taraf: Özel .......... Lisesi

Vekili: Av. .......... – Av. .......... – Av. ..........

İstemin Özeti: katma değer vergisi mükellefi olan davacı kurumun defter tutmadığının saptanması üzerine, beyannamelerde gösterilen katma değer vergisi indirimleri kabul edilmeyerek adına aynı yılın tüm dönemleri için kaçakçılık cezalı katma değer vergisi salınmıştır. İstanbul 1. Vergi Mahkemesi 25.09.1996 gün ve E:1996/127, K:1996/1536 sayılı kararıyla; davacı lisenin Cumhuriyet döneminden önce kurulduğu ve 1923 Lozan Barış Antlaşması hükümlerine istinaden kendilerine bir takım ayrıcalıklar tanındığının, Milli Eğitim Bakanlığı’nca davacıya gösterilen 14.11.1946 gün ve 5692/3-10 sayılı yazıyla ve bu yazı üzerine .......... Milli Eğitim Müdürlüğü’nce gönderilen 18.11.1946 gün ve 92-93 sayılı yazının davacının genel eğitime hizmet etmekte olduğunun kabul edildiği, davacının kurumlar vergisinden muaf olması sebebiyle 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 173/3. maddesi uyarınca defter tutmak mecburiyetinde olmadığı, 1990 yılına ilişkin olarak re’sen tarh ve tebliğ olunan cezalı kurumlar vergisi ve bu vergi üzerinden hesaplanan cezalı fonlara karşı açılan davanın mahkemelerinin 1996/1534 sayılı kararıyla kabul edilerek tarhiyat kaldırıldığında tutulmak zorunluluğu bulunmayan defterlere kaydedilmediği taraflar arasında tartışmasız bulunan ve verilen beyannamelerde indirim konusu yapılan katma değer vergisinin cezalı olarak salınmasında yasal isabet görülmediği gerekçesiyle kaldırılmasına karar vermiştir. Davalı idare, davacı kurumun dernek ve vakıflara bağlı iktisadi işletme kategorisinde olup, 5422 sayılı Kanunun 1. maddesine göre kurumlar vergisi mükellefi olduğu, yüklenilen katma değer vergilerinin indirilebilmesi için alış faturası veya benzeri belgelerin yasal defterlere kaydedilmesi gerektiğini, mükellefin kurumlar vergisinden muaf olmasının diğer vergi yükümlülüklerini ortadan kaldırmayacağını, olayda uyuşmazlığın ait olduğu yılda yasal defterler tutulmadığından yapılan işlemde yasaya aykırılık bulunmadığını ileri sürerek kararın bozulmasını istemektedir.

Savunmanın Özeti: İstemin reddi gerektiği savunulmaktadır.

Danıştay Savcısı: Zehra BİRDEN

Düşüncesi: Dava, 1990 yılı içinde yükümlü adına re’sen yapılan kaçakçılık cezalı katma değer vergisi tarhiyatının iptali istemiyle açılmış, vergi mahkemesince, yükümlünün kurumlar vergisinden muaf olması nedeniyle 213 sayılı Yasanın 173/3. maddesi uyarınca defter tutmak zorunluluğunun bulunmadığı, bu durum karşısında, ödenerek indirim konusu yapılan katma değer vergilerinin tutulması zorunlu bulunmayan defterlere kaydedilmediğinden söz edilerek ve kaçakçılık cezalı olarak istenilmesinde mevzuata uyarlık görülmediği gerekçesiyle cezalı tarhiyatın iptaline karar verilmiş, davalı idarece karar temyiz edilmiştir.

3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanunu’nun 29. maddesinde, mükelleflerin yaptıkları vergiye tabi işlemleri üzerinden hesaplanan katma değer vergisinden, kendilerine yapılan teslim ve benzeri vesikalarda gösterilen katma değer vergisini indirebilecekleri belirtilmiş, aynı Kanunun 34. maddesinin 1. fıkrasında; yurt içinden sağlanan veya ithal edilen mal ve hizmetlere ait katma değer vergisinin, alış faturası veya benzeri vesikalar ve gümrük makbuzu üzerinde yarıca gösterilmek ve bu vesikalar kanuni defterlere kaydedilmek şartıyla indirilebileceği, 54. maddesinin 1.fıkrasında da katma değer vergisi mükelleflerinin, tutulması mecburi defter kayıtlarını bu verginin hesaplanmasına ve kontrolüne imkan verecek şekilde düzenlemeleri gerektiği hükme bağlanmış, fıkranın devamında, bu kayıtlarda yer alması gereken asgari hususlar dört bent halinde sayılmıştır.

3065 Sayılı Yasanın yukarıda belirtilen kurallarına göre, ödenen ve yüklenilen katma değer vergilerinin indirim konusu yapılabilmesi için indirime dayanak teşkil eden belgelerin yasal defterlere belge tarihlerinin ilgili bulunduğu takvim yılında kaydedilmesi gerekmektedir.

213 Sayılı Yasanın 173. maddesinin 2. fıkrasında gelir veya kurumlar vergilerinden muaf olmakla beraber diğer vergilerden birine tabi olan ve bu vergilerin götürü usulde tespit edilmeyen yükümlülerin muaf olmadıkları vergiler için defter tutmak zorunda oldukları belirtilmiştir.

Dosyanın incelenmesinden: yükümlünün kurumlar vergisinden muaf olduğu görüşü ile katma değer vergisi yükümlülüğü nedeniyle tutması gereken yasal defterleri tutmadığı anlaşılmış olup, buna göre deftere kaydetmediği katma değer vergilerini indirim konusu yapamayacağı, tarhiyatın mevzuata uygun olduğu sonucuna varılmıştır. Ancak katma değer vergisi beyannamelerinin süresinde verilmiş olması nedeniyle olayda kaçakçılık cezası yerine kusur cezası uygulanması gerekmektedir.

Açıklanan nedenlerle davalı idare temyiz isteminin kabulü ile temyize konu vergi mahkemesinin kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.

Tetkik Hakimi: Şenol BOLAT

Düşüncesi: 3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanunu’nun 34. ve 35. maddelerinde yer alan hükümlerden katma değer vergisi mükelleflerinin defter tutma yükümlülüklerinin olduğu anlaşılmaktadır.

Katma değer vergisinin indirim konusu yapılabilmesi için indirim konusu yapılacak verginin fatura veya benzeri belgeler yasal defterlere kaydedilmiş olması gerekmektedir.

Olayda da yükümlü kurumun ilgili yılda defter tutmadığı açık olduğundan defter kayıtlarına intikal ettirilmeyen mal veya hizmet alımlarına ait faturalarda yer alan ve beyannamelerde gösterilen katma değer vergisi indirimleri reddedilerek yapılan tarhiyatta isabetsizlik bulunmamaktadır.

Açıklanan nedenle temyiz isteminin kabulü ile mahkeme kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.


TÜRK MİLLETİ ADINA

Hüküm veren Danıştay On Birinci Dairesince işin gereği görüşüldü:

213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 173. maddesinin 2. fıkrasında, istisna hükümlerinin gelir veya kurumlar vergisinden muaf olmakla beraber diğer vergilerden birine tabi olan ve bu vergileri götürü usulde tespit edilemeyen mükelleflerin muaf olmadıkları vergiler için tutacakları defterlere şumülü yoktur açıklamasına yer verilmiştir.

3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanunu’nun 29. maddesinin 1/a bendinde, mükelleflerin, yaptıkları vergiye tabi işlemleri üzerinden hesaplanan katma değer vergisinden, bu kanunda aksine hüküm olmadıkça faaliyetlerine ilişkin olarak kendilerine yapılan teslim ve hizmetler dolayısıyla hesaplanarak düzenlenen fatura ve benzeri vesikalarda gösterilen katma değer vergisini indirebilecekleri, aynı Kanunun 34. maddesinin 1.bendinde, yurt içinde sağlanan veya ithal olunan mal ve hizmetlere ait katma değer vergisinin alış faturası veya benzeri vesikalar ve gümrük makbuzu üzerinden ayrıca gösterilmek ve bu vesikalara kanuni defterlere kaydedilmek şartıyla indirilebileceği, 54. maddesinde ise, katma değer vergisi mükelleflerinin tutmaları zorunlu olan defter kayıtlarını bu verginin hesaplanmasına ve kontrolüne olanak verecek şekilde düzenleyecekleri belirtilmiştir.

Bu hükümler karşısında katma değer vergisi mükelleflerinin gelir veya kurumlar vergisi mükellefiyetlerine baplı olmaksızın yasal defter tutma yükümlülükleri bulunduğu sonucuna ulaşılmaktadır.

Katma değer vergisi ile ilgili yasa hükümlerine göre katma değer vergisinin indirim konusu yapılabilmesi için indirim konusu yapılacak verginin fatura veya benzeri belgeler ile gümrük makbuzu üzerinde ayrıca gösterilmesi ve söz konusu belgelerin yasal defterlere kaydedilmiş olması gerekmektedir.

Olayda, katma değer vergisi mükellefi olan kurumun uyuşmazlık dönemlerine ait beyannamelerini verdiği ancak defter tutmadığı sabittir. Bu durumda mal ve hizmet alımlarına ilişkin belgeler yasal defterlere kaydedilmemiş olduğundan beyannamelerde gösterilen katma değer vergisi indirimlerinin kabul edilmesinde yasaya aykırılık bulunmamaktadır.

Kesilen kaçakçılık cezasına gelince; mükellefin faaliyetinin vergi dairesinin bilgisi dahilinde bulunması ve ilgili dönemlere ait katma değer vergisi beyannamelerinin süresinde verilmiş olası karşısında olayda, vergi kaçırma amacıyla hareket edildiğinden söz edilemeyeceğinden kusur cezası uygulanması gerekmektedir.

Bu durumda, cezalı tarhiyatı kaldıran mahkeme kararında isabet görülmemiştir.

Açıklanan nedenlerle, temyiz isteminin kabulü ile İstanbul 1. Vergi Mahkemesinin 25.09.1996 gün ve E:1996/127, K:1996/1536 sayılı kararının bozulmasına 16.03.1998 gününde oybirliği ile karar verildi.