<CENTER>MALİYE BAKANLIĞI MUKTEZASI

Gelir İdaresi Başkanlığı
</CENTER>


Tarih : 13.06.2007
Sayı : B.07.1.GİB.4.34.20.01/288-3128/6873
Konusu : Borçlunun, alacaklı amme idaresinin muvafakatini almaksızın hacizli mallarda tasarrufta bulunamayacağı Hk.
Muktezanın Özeti:
İlgi dilekçenizde; ortağı olduğunuz ........ Dış Tic. A.Ş. adına kayıtlı üç adet araca ........ Vergi Dairesince haciz konulduğu, sözkonusu hacizlerin anılan şirket tarafından ihtilaf konusu yapılması üzerine ....... Vergi Mahkemesinin 2004/2340 esas sayılı dosyasında görülen davada 15.03.2005 tarihinde yürütmenin durdurulmasına karar verildiği, hacizli araçlardan birinin 2006 takvim yılında noter vasıtasıyla tarafınıza satıldığı belirtilerek haciz uygulaması dolayısıyla sözkonusu aracın adınıza tescilinin ve muayene işlemlerinin yapılamadığından bahisle konulan haczin baki kalması şartıyla aracın adınıza tesciline izin verilmesi talep edilmektedir.
Konu hakkında adı geçen Vergi Dairesinden alınan bilgiden; .........’nin 1999 takvim yılına ait defter ve belgelerinin Vergi Denetmenlerince incelenmesi neticesinde düzenlenen Vergi İnceleme Raporunda; ........ Dış Tic. A.Ş.’nin müteselsil sorumluluk kapsamında değerlendirilmesi üzerine Dairenin 05.11.2004 tarih ve 43226 sayılı yazısı ile ortağı olduğunuz şirketten 6183 sayılı Kanunun 13’üncü maddesine istinaden teminat talep edildiği, teminat gösterilmemesi nedeniyle 16.10.2004 tarihinde şirket adına kayıtlı .........., .......... ve ....... plaka numaralı araçlara haciz konulduğu ve bahsi geçen hacizlere ilişkin olarak ....... Vergi Mahkemesinin 15.03.2005 tarihli ara kararı ile teminat aranılmaksızın yürütmenin durdurulmasına karar verildiği anlaşılmaktadır.
Bilindiği üzere, 2577 sayılı İYUK.’nun 28’inci maddesinde “Danıştay, bölge idare mahkemeleri, idare ve vergi mahkemelerinin esasa ve yürütmenin durdurulmasına ilişkin kararların icaplarına göre idare, gecikmeksizin işlem tesis etmeye veya eylemde bulunmaya mecburdur. Bu süre hiçbir şekilde kararın idareye tebliğinden başlayarak otuz günü geçemez. Ancak haciz veya ihtiyati haciz uygulamaları ile ilgili davalarda verilen kararlar hakkında bu kararların kesinleşmesinden sonra idarece işlem tesis edilir.” hükmü yer almaktadır.
Ayrıca, yürütmenin durdurulması “mevcut hukuki durumun muhafazası” anlamında olup, buna hükmolunması ile mevcut hukuki durumun ileriye veya geriye doğru yürütülmesine imkan bulunmamaktadır.
Diğer taraftan 6183 sayılı Kanunun 73’üncü maddesinde; borçlunun, alacaklı amme idaresinin muvafakatini almaksızın hacizli mallarda tasarrufta bulunamayacağı ve haczi koyan tahsil dairesinin buna aykırı hareketin cezayı mucip olduğunu borçluya ihtar edeceği hükme bağlanmıştır.
Mezkur Kanun maddeleri gereğince; adı geçen Dairenin haczinden sonra yapılan satış sözleşmesine istinaden söz konusu aracın adınıza tescili mümkün bulunmayıp hacze ilişkin olarak kesinleşen mahkeme kararı doğrultusunda işlem yapılacağı tabiidir.