<CENTER>DANIŞTAY KARARI

DANIŞTAY
</CENTER>


Danıştay Altıncı Daire
Karar Tarihi : 17.09.2007
Esas No : 2005/2410
Karar No : 2007/4902
Konusu : Hisseli taşınmaz üzerindeki yazının ruhsata bağlanabilmesi için bütün hissedarların ruhsat başvurusunda bulunması veya muvafakat vermesinin şart olduğu Hk.
Davanın Özeti:
....... 2. İdare Mahkemesinin 13.12.2004 günlü, E: 2003/2546, K: 2004/1684 sayılı Kararının usul ve yasaya aykırı olduğu ileri sürülerek bozulması istenilmektedir.
Kararın Özeti: Davada, ......., ....., ...... Mahallesi, ..... pafta, ...... ada, ...... parsel sayılı taşınmaz üzerinde inşa edilen yapı için inşaat ve iskan ruhsatı verilmesi istemiyle yapılan başvurunun reddine ilişkin 30.10.2003 günlü, 8/1993 sayılı işlemin iptali istemiyle açılmış; İdare Mahkemesince, dosyanın incelenmesinden, davacının sözkonusu yapı için süresi içinde 2981 sayılı Yasa kapsamında, imar affı başvurusunda bulunduğu ve yasal işlemleri başlattığı anlaşıldığından, bunun üzerine davalı idarenin, gerekli tespit ve değerlendirme işlemlerini yapmak suretiyle başvuruyu sonuçlandırması gerekirken bu yükümlülüğü yerine getirmeksizin davacının inşaat ve iskan ruhsatı verilmesi isteminin reddine ilişkin tesis ettiği dava konusu işlemin hukuka aykırı olduğu gerekçesiyle iptaline karar verilmiş, bu karar davalı idare vekilince temyiz edilmiştir.
Dosyanın incelenmesinden, 2981 sayılı Yasa kapsamında imar affı başvurusu olan davacının, 23.10.2003 günlü dilekçeyle inşaat ve iskan ruhsatı verilmesi istemiyle yaptığı başvurunun, ruhsata bağlanması istenilen yapının hisseli taşınmaz üzerinde yer aldığı ve davacı dışındaki hissedarların muvafakatı bulunmadığından bahisle reddi yolunda tesis edilen dava konusu işlemin iptali istemiyle bu davanın açıldığı anlaşılmaktadır.
Hisseli taşınmaz üzerindeki yapının ruhsata bağlanabilmesi için bütün hissedarların ruhsat başvurusunda bulunması veya muvafakat vermesinin şart olduğu hususu mülkiyet hakkının tabii bir sonucudur. Öte yandan, hisseli bir taşınmazda inşa edilen yapı için usulüne uygun olarak yapılmış bir imar affı başvurusundan söz edebilmek için tüm hissedarların imar affı başvurusunda bulunması gerekir. Bu durum karşısında; davalı idarece, davacıya ait imar affı başvurusunun değerlendirilmek suretiyle sonuçlandırılırken tüm hissedarların muvafakatını içeren veya her hissedarın ayrı ayrı af başvurularının bulunup bulunmadığı hususu incelenmeden tesis edildiği anlaşılan dava konusu işlemin iptali yolundaki temyize konu mahkeme kararında sonuç itibariyle isabetsizlik bulunmamaktadır.
Dava konusu işlemin yukarıda özetlenen gerçeyle iptali yolundaki temyize konu idare mahkemesi kararında, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49’uncu maddesinin 1’inci fıkrasında sayılan bozma nedenlerinden hiçbirisi bulunmadığından, bozma istemi yerinde görülmeyerek anılan mahkeme kararının yukarıda belirtilen gerekçeyle onanmasına, oybirliğiyle karar verildi.