<B style="mso-bidi-font-weight: normal">DÜNYA<?:NAMESPACE PREFIX = O /><O:P> </O:P>[/B]
<B style="mso-bidi-font-weight: normal">31.05.2005, SALI<O:P> </O:P>[/B]
<TABLE =Ms&#111;normalTable style="WIDTH: 100%; mso-cellspacing: 2.2pt; mso-padding-alt: 0cm 0cm 0cm 0cm" cellSpacing=3 cellPadding=0 width="100%">
<T>
<TR style="mso-yfti-irow: 0; mso-yfti-firstrow: yes">
<TD style="PADDING-RIGHT: 2.25pt; PADDING-LEFT: 2.25pt; PADDING-BOTTOM: 7.5pt; PADDING-TOP: 7.5pt">
Kayıtdışı ekonomi ve Maliye Bakanlığı<O:P> </O:P></TD></TR>
<TR style="mso-yfti-irow: 1; mso-yfti-lastrow: yes">
<TD style="PADDING-RIGHT: 2.25pt; PADDING-LEFT: 2.25pt; PADDING-BOTTOM: 0.75pt; PADDING-TOP: 0.75pt" colSpan=2>
<B style="mso-bidi-font-weight: normal">
Hüseyin Perviz Pur / Yeminli Mali Müşavir <O:P></O:P>[/B]


IMF ve Avrupa Birliği, onurlu ulusumuzun ayağına takılan prangadır. Bu prangadan kurtulmanın en büyük yükü Maliye Bakanlığı'nın sırtına binmiştir. <O:P></O:P>


Maliye Bakanlığı diyoruz, çünkü Hazine Müsteşarlığı'nın bu bakanlık bünyesinden ayrılarak bağımsızlaştırılması en büyük hata idi. Devletin gelirini toplayan birim harcama ve borçlanmada yetkisini kullanamıyor. Zaten borçlanmanın başlangıcında yapılan bu ayrılma tamamen Maliye'nin borçlanmaya engel olmasını önlemek içindi. 1980 yılı sonrası iktidarlar bu bölünmeyi yaptıktan sonra dış borçlanma hızla artmıştır. Bu sefer iktidardan Maliye Bakanlığı'na borç taksitleri ve faizleri için gelir artışı baskısı başladı. 1950 yılında kurulan o görkemli vergi sistemi böylece sistemsizliğe ve Maliye Bakanlığı baskı altında ezilmeye başladı. Çünkü bütçeye gelir amacıyla konulan tüm vergilerin adaletsizliği gelir dağılımında büyük bir dengesizlik yarattı. Bu arada gelir toplamak amacıyla çıkarılan vergi afları dürüst mükellefleri "kayıtdışı ekonomi"de enflasyondan kaçan mükelleflerle buluşturdu ve mükellef sayısı hızla düşerek kayıtsız bir ekonomi oluştu. ABD'li iktisatçı Arthur Laffer, "Devletin vergi oranlarını artırmasının işletmeleri ters etkileyerek motivasyonlarının kaybolacağını gören sermayedarın, işletmenin faaliyetini yavaşlatacağını veya karaborsaya yöneleceğini" ileri sürmüştür. Bu durum ülkemizde aynen oluştu ve bütün gözler suçlu Maliye Bakanlığı imiş gibi oraya dikildi. Vasıtalı vergiler -özellikle katma değer ve sonra ÖTV ile ücretlilerden alınan gelir vergisi bütçenin ancak yarısını karşılayabiliyordu. Bu ulusta büyük bir rahatsızlık yaratırken, diğer taraftan IMF'nin "vergi gelirlerini artırır" "vergi idaresinde yapısal reformlar yap" baskısı dayanılmaz bir durum yaratmıştır. <O:P></O:P>


Kayıtdışı sektörü disipline etmek, onları yatırım ve üretici reel ekonomiye kazandırmak amacıyla "servetini nereden buldun" ile ilgili tüm vergi kanunu maddeleri kaldırıldı. Aksine bu iyi niyetli yaklaşım kayıtdışını daha da arttırmıştır. Vasıtalı (dolaylı) vergiler yüzde 70 gibi anormal bir orana çıkmıştır. Bunlar yapılırken Maliye Bakanlığı her yapılan işlemin vergi sisteminde ne gibi sistemsizlik yaratacağını çok iyi biliyordu. <O:P></O:P>


Bunun için "iyi niyet mektuplarında" taahhüt edilenlerin aksine kendi bildiğini yapıyordu. Yapılanma dışında büyük bir eksiğini 1990 yılından itibaren başlattığı "şeffaflık" ve "bilgi işlem teknolojisine dönüşüm" projesini tamamlıyordu her zamanki sessizliği ile. İktidarlar değişti, bakanlar değişti ama Maliye tabanı bürokrasi hedefini değiştirmedi ve VEDOP 1 ile VEDOP 2'yi hazırlayarak uygulamaya geçirdi. <O:P></O:P>


Açık tanımı ile "vergi dairesi tam otomasyon projesi" 22 il merkezinde 155 vergi dairesinde uygulanmaktadır. Örneğin İstanbul'da 58, Ankara'da 22, İzmir'de 12, Adana'da 4, Bursa'da 5 vergi dairesi ile tüm Türkiye'nin mükellef sayısı yüksek 22 ili birbirlerine entegre olmuşlardır. Bu sistemde bugün İstanbul'da lüks otolardan kaç tane var ve kimler tarafından kullanılmakta, bu vatandaşların ödediği vergi tutarı ile oturduğu evin yapısal durumu, yurt dışına yapılan döviz transferleri, pos makinası kullanarak yaptığı harcamalar izlenebilmektedir. <O:P></O:P>


Bugün Gelirler Genel Müdürlüğü'nün 1999 yılında 2004 yıllarına kadar örgüt şeması, kadro durumu, uygulama ve bilgi işlem faaliyetleri vergi kanunları ve açıklamaları denetim, eğitim, bütçe ile ilgili ve diğer bilgileri internet sitesinden öğrenebilme kolaylığı vardır. <O:P></O:P>


Keza İstanbul Defterdarlığı'nın internet sitesinden İstanbul ile ilgili vergisel bilgilerin yanısıra tüm mevzuatı ve sorunları öğrenebilirsiniz. Devlet ve de özellikle Maliye bürokrasisinde ulusa yararlı olacağına inanılan proje ve uygulamalar bakanlar değişse de devam eder. Örneğin; bugün Bakanlıkta Müsteşar Yardımcısı olan eski İstanbul Defterdarı'nın tüm mükellef odalarının başkanları ile başlattığı karşılıklı sorunları görüşme vergi gelirlerini artırmaya yönelik aylık toplantılar yeni defterdar tarafından devam ettirilmekte ve mükelleflere baskı yapılmadan bütçe gelirlerine büyük katkı sağlanmaktadır. Bunun somut görünümü tahakkuk ve tahsilat tablolarında yer almıştır. <O:P></O:P>


Maliye Bakanlığı'nda "kol kesilir yen içinde kalır" geleneği kalktı, şeffaflık dönemi başladı. "Kayıtdışı ekonomi"yi bir kanser hücresi gibi gören Bakanlık olaya bilinçli bir doktor gibi tedbirli ve planlı yaklaşımla tedavi yöntemini uygulamakta olduğu görülmektedir. Acele etmeden, piyasada panik ve bunalım yaratmadan ekonomik koşulların gereği kayıtdışına itilen mükellefe avantajlar vererek dostça yaklaşım yöntemini seçtiği anlaşılmaktadır. İstanbul'da vergi dairelerinde ortalama yüz elli memur otuz bin mükellefle boğuşmaktadır. Mükellef dosyaları bir ara memurların çalışma masalarının yanında ve altlarına konuluyordu. 2005 yılından itibaren elektronik beyanname verilmekte, tahakkuk fişleri aynı şekilde bilgi işlem tekniği ile alınmaktadır. Vergi dairelerinde kuyruklar ve arşiv sorunu halledilmiştir. Dolayısıyla artık mükellef sayısının artması, beyannameleri koyacak yer bulunamaması sorunu kalmamıştır. Bu bilgiyi bir kenara koyarak devam edersek bir büyük değişiklikte vergi inceleme sistemine getirildi. Ben buna "incelemede çağdaşlaşma" diyebileceğim. Çünkü 2000 yılında İstanbul Yeminli Mali Müşavirler Odası'nda yayımlanan kitapçıkta (finansal tablolar analizleri) performans verilerinden yararlanılarak denetim yapılmasını savunmuştuk. Aklın yolu birdir, bu çalışmanın Maliye Bakanlığı'nın inceleme kurullarında da yapıldığını sonradan öğrendik. İncelenmesi gereken mükellef, mükellefin gösterdiği performans verileri vergi dairesinde bilgi işlemde tespit edilerek incelemeye sevk edilecek. İnceleme elemanı büyük bir süreç kazanımı elde ederek, bilgisini sadece incelemede kullanacağından, incelenecek mükellef sayısında artış sağlanacaktır. <O:P></O:P>


2004 yılı bilanço esasında defter tutan gelir ve kurumlar vergisi mükelleflerine VUK 329.nolu tebliği ile 2005 yılında verilen beyannamelerinde Yıllık Faaliyet Bildirim Formu (A formu) düzenlenmesi kaldırılarak "Mali Bilgiler" tablosu getirildi. Bu mali bilgilerde istenilen veriler finansal tablo mali analiz sonuçlarına kolayca ulaşacağını göstermektedir. <O:P></O:P>


Son bir değişiklik de vergi nispetlerinde indirim çalışmaları ile vergi kanunlarının yeniden sadeleştirilerek yazımının başlatılmış olmasıdır. <O:P></O:P>


Bundan sonrasının ne olabileceğini ancak Maliye Bakanlığı bilebilir. Görülen o ki; mükelleflere vergi avantajları sağlanarak onları yeniden ekonomiye çekme başarısını gösterecekleri anlaşılmaktadır. <O:P></O:P>


Vergilendirmede en önemli öge; yıkmadan yok etmeden mükellefi önemseyerek ve de eğiterek vergi almaktır. Bu öğe; 1950 yılı reformunun temeli ve günümüze devridilen "vergilendirme vasiyeti"dir. Ümidimiz o yıllara huzur içinde geri dönmektir. <O:P></O:P>


Nihayet bunun başarılmasına az bir süreç kaldığını görebiliyoruz! <O:P></O:P>


Yazımızı bitirirken IMF'ye önemli bir mesajımız olmayacak, çünkü imzalanan "iyi niyet mektupları"nda taahhüt edilen projeleri günün ekonomik, politik ve sosyal koşullarına göre rahatlıkla değiştirebiliyoruz. Onlarda üretimdeki kapasite kullanımının yüzde 80'lere çıktığını, Merkez Bankası döviz rezervlerinin 40 milyar dolara geldiğini görünce artık Türkiye'ye "yoksul Türkiye" değil "yağlı müşteri" gözü ile baktıklarından seslerini çıkarmamaktadırlar. <O:P></O:P>


Ancak Avrupa Birliği'nin akıllarında ve kitaplarında yer almış Türkiye'deki batı hayranı 19. yüzyıl devşirme bürokratların artık kalmadığını, Türkiye'nin Atatürk'ten günümüze Türkler tarafından idare edildiğini görebilirlerse, kamu ve özel sektörde yer alan gençlerin yüzlerine ve gözlerine dikkatle baktıklarında günün birinde bu beyinlere muhtaç olacaklarını anlayacaklardır. <O:P></O:P></TD></TR></T></TABLE>