<B style="mso-bidi-font-weight: normal">DÜNYA<?:NAMESPACE PREFIX = O /><O:P> </O:P>[/B]
<B style="mso-bidi-font-weight: normal">30.05.2005, PAZARTESİ<O:P> </O:P>[/B]
<TABLE =Ms&#111;normalTable style="WIDTH: 100%; mso-cellspacing: 2.2pt; mso-padding-alt: 0cm 0cm 0cm 0cm" cellSpacing=3 cellPadding=0 width="100%">
<T>
<TR style="mso-yfti-irow: 0; mso-yfti-firstrow: yes">
<TD style="PADDING-RIGHT: 2.25pt; PADDING-LEFT: 2.25pt; PADDING-BOTTOM: 7.5pt; PADDING-TOP: 7.5pt">
Vergilendirmede tevkifat başarılı mı?<O:P> </O:P></TD></TR>
<TR style="mso-yfti-irow: 1; mso-yfti-lastrow: yes">
<TD style="PADDING-RIGHT: 2.25pt; PADDING-LEFT: 2.25pt; PADDING-BOTTOM: 0.75pt; PADDING-TOP: 0.75pt" colSpan=2>

<B style="mso-bidi-font-weight: normal">Veysi Seviğ <O:P></O:P>[/B]


Geçmişte, yaklaşık 300 yıl önce izlenmesi ve kolaylığı nedeniyle uygulanmaya başlanan tevkifat suretiyle vergilendirme yöntemi, son on yıldır özellikle vergilendirmede genellik ve eşitlik ilkeleri ile örtüşmediği için yavaş yavaş terkedilmeye başlanmıştır. <O:P></O:P>


Vergilendirmede temel ilke vergi yükümlülerinin beyanları üzerinden tarh ve tahakkuk işlemlerinin tamamlanmasını sağlayacak yöntemlerin geliştirilmesi ve uygulanmasıdır. <O:P></O:P>


Ülkemizde de anayasal buyruk gereği "Vergi yükünün adaletli ve dengeli dağılımı Maliye politikasının sosyal amacıdır." <O:P></O:P>


Bu buyruğun temel dayanağı vergilendirmede eşitlik ve adaletin sağlanmasıdır. Bir başka anlatımla vergide eşitlik ilkesi yükümlülerin vergi ödeme güçlerini dikkate almak suretiyle vergilendirmenin yapılmasını öngörmektedir. <O:P></O:P>


Tevkifat suretiyle vergilendirmede hak sahibine yapılan ödemeler öngörülen oranda kesintiye tabi tutulmakta ve kesintiden sonra kalan miktar hak sahibine ödenmektedir. Uygulamada hak sahiplerinin vergisi kesinti suretiyle alınan gelirinin yeniden vergilendirilmesine yönelik hukuki düzenlemelere~ karşı devamlı belli bir direnç gösterdikleri ve bu bağlamda da kendilerinden kesinti suretiyle alınan vergiye nihai vergi görüntüsü kazandırma gayret ve çabasına girdikleri gözlenmektedir. Bu çabalar bazı hallerde siyasi destekle bütünleşmektedir. <O:P></O:P>


Oysa eşitlik ilkesi yükümlülerin vergi ödeme güçleri dikkate alınmak suretiyle vergilendirmenin yapılmasını öngörür. Başka bir deyişle kişilerin genel vergi yüküne kendi ödeme güçlerine göre katılmalarını hedefler. <O:P></O:P>


Gerçekte; vergilendirmede mali güce göre vergi alma kuramı herkesin eşit koşullar çerçevesinde vergi ödemesini sağlamaya yöneliktir. <O:P></O:P>


Bu bağlamda da vergilendirmede adalet, sosyal devletin en etkin uygun aracı olarak kabul edilir. <O:P></O:P>


Vergi yükünün adaletli ve dengeli dağılımı bu ilkelere uyularak sağlanır. Anayasa Mahkemesi'nin vermiş olduğu bir kararda da vurgulandığı üzere "vergide eşitlik ilkesi, mali gücü aynı olanların aynı, mali gücü farklı olanların ise ayrı oranda vergilendirilmesidir. (AYMK E: 94/80, E.95/6 "Anayasa Yargısı ve Vergi Hukuku" Gerek, Şahnaz-Aydın, Ali Rıza Seçkin Kitapevi Sf: 116) <O:P></O:P>


Tevkifat uygulamasının nihai vergiye dönüştüğü hallerde genellikle vergilendirmede eşitlik ilkesinden sapılmaktadır. Kaldı ki tevkifat uygulamasında tevkifatı yapanlar ile tevkifata muhatap olanların kendi aralarında oluşan menfaat ortamı sonuçta uygulamanın kayıtdışına kaymasına da neden olabilmektedir. <O:P></O:P>


Son yıllarda tevkifat yoluyla vergilendirmeye yönelmenin vergi idaresinin yetersizliğinden kaynaklandığı ifade edilmektedir. Bu bağlamda geçmişten bu yana yapılan eleştirilerin başında da tevkifat suretiyle yapılan vergilendirmenin eşitlik ilkesinden sapma olarak görülmesi gelmektedir. <O:P></O:P>


Tevkifat suretiyle vergilendirmede tevkifat oranının sıfır olarak belirlenmesi halinde ortaya çıkan tablo ise gerçekten vergilendirmede eşitlik açısından üzerinde durulması gereken bir konudur. <O:P></O:P>


Bazı hallerde tevkifat oranları yüksek tutulabilmektedir. Bu takdirde de kendisinden tevkifat yapılan kişi kendisinden kesinti suretiyle alınan verginin finansman yükü ile karşı karşıya kalmaktadır. Bir başka anlatımla kendisinden kesinti yapılan kişinin eline kesinti miktarı kadar eksik bir pay geçerken, belki başka bir faaliyet alanında olan kişiye kesintisiz olarak almış bulunduğu istihkakını genel beyan döneminde bildirecek, dolayısıyla elde etmiş bulunduğu maIi olanağı bir süre değerlendirme olanağını kullanacaktır. <O:P></O:P>


Dünya üzerinde ülkemizle birlikte bazı ülkelerde kesinti suretiyle alınan verginin nihai vergi haline dönüştürülmesi yönünde adeta etkin bir baskı oluşturulması gündeme gelmektedir. Bu bağlamda Gelir Vergisi Yasası'na eklenen geçici 67'nci madde bu görüşün somut bir örneğini teşkil etmektedir. <O:P></O:P>


Kesinti suretiyle vergilendirmede gerçek anlamda vergi yükümlüsü olan kişinin bazen beyanla ilgili hakları kısıtlanmakta, bazı hallerde de beyan dışı kalması söz konusu olabilmektedir. <O:P></O:P>


Gerçekte vergilendirmede şahsilik ilkesi geçerli olduğundan eşit gelir elde edenlerin eşit olarak bu gelirden yararlanmaları bazen mümkün olamamaktadır. Bu nedenle vergi matrahlarının kişisel durum dikkate alınarak düzenlenmesi gerekir. <O:P></O:P>


Kendisinden kesinti suretiyle vergi alınanların vergiye karşı duyarlılıkları kendilerinden yapılan kesintinin niteliğine göre değişmektedir. Ancak kesinti suretiyle alınan verginin sonuçta kesintiyi yapan tarafından ödenmesi zorunluluğu olduğundan, vergi kesintisini yapma görevini üstlenmiş olanın konuya bakış açısı ve yapmış olduğu kesintileri vergi idaresine aktarabilme olanağına göre de önem arz etmektedir. <O:P></O:P>


Avrupa ülkelerinin bir bölümü ile ABD'de kesinti suretiyle vergilendirme yerine beyan usulünün geçerli kılınmasında yatan düşünce vergilendirmede eşitlik ve genellik ilkesinin sağlanmasına verilen önemdir. <O:P></O:P></TD></TR></T></TABLE>
<O:P></O:P>