DANIŞTAY KARARI

DANIŞTAY<?:namespace prefix = o ns = "urn:schemas-microsoft-comfficeffice" />

<B style="mso-bidi-font-weight: normal">Danıştay Üçüncü Daire [/B]
<B style="mso-bidi-font-weight: normal">[/B]
<B style="mso-bidi-font-weight: normal">Karar Tarihi : 18.01.2007 [/B]
<B style="mso-bidi-font-weight: normal">[/B]
<B style="mso-bidi-font-weight: normal">Esas No : 2006/2546 [/B]
<B style="mso-bidi-font-weight: normal">[/B]
<B style="mso-bidi-font-weight: normal">Karar No : 2007/4 [/B]
<B style="mso-bidi-font-weight: normal">[/B]
Konusu : rilmesinin gerektiği Hk.
Davanın Özeti:
Gayrimenkul satışından dolayı 2001 yılında elde ettiği değer artışı kazancını beyan etmediği saptanan davacı adına takdir komisyonunca takdir edilen matrah üzerinden re’sen salınan vergi ziyaı cezalı gelir vergisini; Gelir Vergisi Kanununun geçici 56’ncı maddesinde, ivaz karşılığı edinilen taşınmazların dört yılı içinde elden çıkarılmasından doğan kazançların değer artışı kazancı olarak vergilendirileceğinin öngörüldüğü, davacının 13.10.1980 tarihinde 1/6’sını satın aldığı arsanın, 1993 yılında tevhidinden ve 15.06.1994 tarihinde kat irtifakı kurulmasından sonra tüm hissedarlarca başlatılan inşaatın, 30.11.1996 tarihinde tamamlanmasıyla edinilen bağımsız bölümlerin, üzerine inşaat yapılan arsanın, davacı tarafından 1980 tarihinde iktisap edildiği, servetin değerlendirilmesi sonucu edinilen bağımsız bölümlerin 2001 yılında satılmasından elde edilen kazancın değer artışı kazancı olarak vergilendirilmesinde hukuka uygunluk bulunmadığı gerekçesiyle kaldıran ....... Vergi Mahkemesinin 27.12.2005 gün ve E: 2005/90, K: 2005/1253 sayılı Kararının; yapı kullanma izin belgesinin verildiği tarihin taşınmazın edinim tarihi olduğu ileri sürülerek bozulması istenmiştir.
Kararın Özeti: 2001 yılında elde ettiği değer artışı kazancını beyan etmeyen davacı adına yapılan cezalı tarhiyatı kaldıran vergi mahkemesi kararı temyiz edilmiştir.
193 sayılı Gelir Vergisi Kanununa 4444 sayılı Kanunun 3’üncü maddesiyle eklenen geçici 56’ncı maddesinin “Değer Artışı Kazançları” başlıklı (D) bölümünün 6’ncı bendinde; ivazsız olarak iktisap edilenler hariç, iktisap şekli ne olursa olsun 70’inci maddenin birinci fıkrasının 1, 2, 4 ve 7 numaralı bentlerinde yazılı mal ve hakların, iktisap tarihinden başlayarak dört yıl içinde elden çıkarılmasından doğan kazançlar, değer artışı kazancı sayılmıştır. Sözü edilen 70’inci maddenin 1, 2, 4 ve 7’nci bentlerinde sayılan arazi ve bina, maden suları, memba suları, madenler, taş ocakları, kum ve çakıl istihsal yerleri, tuğla ve kiremit harmanları, tuzlalar ve bunların mütemmim cüz’üleri ve teferruatı, voli mahalleri ve dalyanlar, gayrimenkul olarak tescil edilen haklar, gemi ve gemi payları ile bilumum motorlu tahmil ve tahliye araçlarının elden çıkarılmasından sağlanan kazançların değer artışı kazancı sayılabilmesi için bir bedel karşılığında edinilmiş olması, edinme tarihinden itibaren dört yıl içinde elden çıkarılması ve bu mal ve hakların kişisel servete dahil olması gerekmektedir. Ticari servete dahil olanlar bu madde kapsamı dışında tutulmuştur.

Davacının 13.10.1980 tarihinde 1/6’sını satın aldığı ....... İlçesi ....... Mahallesi ....... pafta, ........ ada, ......... parsel numarasında kayıtlı arsanın bir başka parsel ile 13.08.1993 tarihinde birleştirilmesinden sonra üzerinde 15.06.1994 tarihinde kat irtifakı kurulduğu, paydaşlarca yapımına başlanan inşaatın, 30.11.1996 tarihinde tamamlanmasından sonra 27.06.1997 tarihinde yapı kullanma izni alınan 4 bağımsız bölümün 31.01.2001 ve 24.04.2001 tarihlerinde davacı tarafından satılmak suretiyle elden çıkarıldığında ihtilaf bulunmamaktadır.
Değer artışı kazancının konusunu, esasen kişisel servete dahil taşınmazların elden çıkarılmasından doğan kazançlar oluşturmaktadır. Davacı tarafından 1980 yılında 1/6 payı satın alma yoluyla edinilen arsanın bir başka parsel ile 1993 yılında birleştirilmesinden oluşan parselden alınan paya göre paydaşlarca alınan inşaat ruhsatı ve proje üzerinden bu parsel üzerinde kat irtifatı kurulması ile tevhit sonucu oluşan iştirak halindeki mülkiyet, müşterek mülkiyete dönüşmüştür. 1994 yılında tamamlanan bu işlemler sonucu, 1980 yılında satın alınan bu tevhit edilmiş arsanın bir kısmını oluşturan payın temsil ettiği arsa, 1980 yılındaki vasfını tamamen yitirmiştir. Bu nedenle tevhit ile birlikte sınırları ve yüzölçümü farklı bir parsel arsanın iştirak halinde maliki olan ve payı değişen davacı, diğer paydaşlarla birlikte inşa olunan yapının inşaat maliyetine de katlanmış ve kat irtifakı kurulmakla birleştirilmiş arsadaki arsa payı, belli bağımsız bölümlere özgülenmiştir. 2001 yılında elden çıkarılanlar da 1996 yılında tamamlanan yapıda davacıya özgülenen ve yapı kullanma izni 27.06.1997 tarihinde alınan bağımsız bölümlerdir. Davacının da inşa maliyetine katlandığı yapıyı, kullanma izninin verildiği tarihte fiilen kullanabileceği açıktır. Bağımsız bölümlerin, bu tarihten başlayarak dört yıl içinde elden çıkarılması nedeniyle, satıştan doğan kazanç, değer artışı kazancının konusuna girmektedir.

Satıştan doğan kazancın, değer artışı kazancı olarak vergilendirilmesine ilişkin koşullar gerçekleştiğinden, vergilendirmeye esas alınan matrahın hukuka uygun olup olmadığının, Gelir Vergisi Kanununun geçici 56’ncı maddesindeki düzenlemeye göre incelenmesi ve sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, tarhiyatın yazılı gerekçeyle kaldırılması yolundaki vergi mahkemesi kararında yasaya uygunluk görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle, vergi dairesi temyiz isteminin kabulü ile vergi mahkemesi kararının yeniden karar verilmek üzere bozulmasına, oybirliğiyle karar verildi.