Toplam 7 adet sonuctan sayfa basi 1 ile 7 arasi kadar sonuc gösteriliyor

Konu: Şirketlerde Hisse Devri Sorumluluğu bitirmez!

  1. #1
    Yönetici
    Üyelik tarihi
    03.Şubat.2004
    Nereden
    Antalya, Turkey
    Mesajlar
    4,612
    SORU VE CEVAP / Veysi Seviğ





    SORU: Yüzde 30 hissesine sahip bulunduğum inşaat işi yapan limited şirket payımı noter senedi ile bir arkadaşıma devrettim. Bu devir işlemi yaklaşık beş yıl önce oldu. Ancak geçtiğimiz günlerde vergi dairesinden aldığım bir yazıda şirketin 2003 yılı hesapları nedeniyle vergi borcu olduğu ve bu borçtan dolayı ödenmeyen verginin cezası ile ödenmesi istenmektedir.


    Vergi dairesine elimdeki devir mukavelesi ile gittim. Ancak siz ticaret sicili kaydında limited şirket ortağı gözüküyorsunuz. Borcunuzu ödemeniz gerekir. Sonra elinizdeki noter sözleşmesi ile ödediğiniz vergi için satışı yaptığınız kişi hakkında dava açarsınız dendi.


    Ben söz konusu vergi borcunu ödemezsem benim hakkımda vergi dairesinin işlem yapması mümkün olur mu?


    YANIT: Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkındaki Yasa'nın 35'inci maddesi uyarınca "Limited şirket ortakları, şirketten tahsil imkanı bulunmayan amme alacağından sermaye hisseleri oranında doğurdan doğruya sorumlu olurlar" ve söz konusu kanun hükümleri gereğince takibe tutulurlar.


    Vergi dairesinin size başvurmasının nedeni, daha önce ortağı olduğunuz ve olaydan anlaşıldığı kadarıyla ticaret sicilinde de halen ortak olarak gözüktüğünüz vergi dairesi nezdinde de aynı durumun devam etmesi nedeniyle, ödenmeyen ve limited şirketten alınamayan vergi ve cezadır.


    Yukarıda da belirttiğimiz üzere halen limitet şirketin ticaret sicilinde bulunan kaydında sizin ortak gözükmeniz nedeniyle ilgili vergi dairesi şirket varlıklarından alamadığı vergi ve cezayı sizin ortaklık payınız kadar kısmını talep etmektedir. Bir başka anlatımla doğan vergi ve cezanın yüzde 30'u sizden aranmaktadır.


    Böyle bir durumda;


    - Limitet şirket ortaklık payını devrettiğiniz kişiyi bularak ortaya çıkan vergi ve ceza borcunun ödenmesi yönünde kendisini ikna ederseniz bu borçtan kurtulabilirsiniz.


    - Veya söz konusu borcu siz öder, bilahare kendisine elinizdeki noter devir sözleşmesini dayanak göstererek dava yoluyla yaptığınız ödemeyi talep edebilirsiniz.


    Vergi dairesi ise söz konusu alacağı dilediği anda sizden talep etme hakkına sahip olduğundan, ödemenin yapılmaması nedeniyle hakkınızda cebri icra yoluna gidebilir.


    SORU: 12 yıl önce satın almış bulunduğumuz teknik niteliği yüksek bir iş makinesine çalıntı olduğu iddiası ile geçen ay polis marifeti ile el konuldu. Biz bu makineyi .... ilinde faaliyet gösteren bir işadamından faturasız olarak almıştık.


    Çalıntı olduğu iddia edilen makinenin el konulmasından sonra kısa bir süre tutuklu kaldık ve teminat vermek koşulu ile serbest bırakıldık.


    Piyasada böyle bizim gibi birçok kişi var. Ben makinenin sahibinden faturasız alınması halinde böyle bir durumun ortaya çıkacağını hiç tahmin etmiyordum.


    Halen bize makine satan kişi kendi işyerinde duruyor. Bizim ifademiz üzerine bu kişi nezdinde yapılan sorgulamada, ben böyle bir makine satmadım, diyerek olayı reddetmiş, şimdi bizimle görüşmüyor.


    YANIT: Ticari nitelikte bir iktisadi kıymetin satın alınması halinde satıcıdan mutlak bir biçimde fatura alınması gerekmektedir. Sizin bu zorunluluğa uymamış olmanız sonucunda belgesiz, yani faturasız malı işyerinizde bulundurmanız ve bu makineyi sizin satın aldığınızı kanıtlayamamış olmanız, sizi şu anda çalıntı bir makinenin çalma fiilini gerçekleştiren kişi veya kişiler konumuna düşürmüştür.


    Vergi Usul Yasası'nın 232'nci maddesinin başlığı "Fatura Kullanma Mecburiyeti"dir. Bu madde uyarınca faturasız mal bulundurmanız nedeniyle o malın size intikal biçiminden de hukuken sorumlu tutulmanız söz konusu olmuştur.
    ------------------
    Uyarı: Kişi veya kurumları eleştiri taşıyan mesajların altında eğer imza yok ise, gerekli görüldüğü zaman mesajlara forum yetkililerince uyarısız müdehale yapılacaktır.

  2. #2
    Müdavim Üye
    Üyelik tarihi
    18.Kasım.2005
    Nereden
    İzmir
    Mesajlar
    1,432
    Sayın Gülşen,

    Sayın Veysi Seviğ'in 1. soruya karşılık verdiği yanıt eksik ve hatalıdır. Çünkü;

    01. Bildiğiniz üzere, Sermaye Şirketlerinde pay devri tescile tabi değildir.

    TTK
    "1. Devir:
    <A name=502></A>
    Madde 520 - Bir payın devri, şirket hakkında ancak şirkete bildirilmek ve
    pay defterine kaydedilmek şartiyle hüküm ifade eder.
    Devir hususunun pay defterine kaydedilebilmesi için, ortaklardan en az dörtte üçünün devre muvafakat etmesi ve bunların esas sermayesinin en az dörtteüçüne sahip olması şarttır.
    Ortağın koymayı taahhüt ettiği sermaye ayın ise, payını şirketin kuruluşunu takip eden üç yıl içinde başkasına devredemez.
    Şirket mukavelesi payların devrini yasak edebileceği gibi yukarıki fıkralar-
    da derpiş edilenlerden daha ağır şartlara da bağlı tutabilir.
    Payın devri veya devir vadi hakkındaki mukavele yazılı şekilde yapılmış veimzası noterce tasdik ettirilmiş olmadıkça ilgililer arasında dahi, hüküm ifade etmez."

    Limited Şirketlerde noterden yapılan devir sözleşmesinin ortaklar pay defterine, devrinize ilişkinişlemin kaydedilmesi ile pay devri işlemi tamamlanır.

    02. Şirkettin borcunu ödemekten aciz olduğunu gösterir ACZ BELGESİ düzenlemeden idare, payını devretmiş ortağına yönelebilmesi hukuken mümkün değildir.VUK'nun mük. 35. maddesine ve 405 seri nolu AATUHKGT ne aykırıdır.

    03. Üstelik, şirketin borcunun dönemi, payını devrettikten sonraki döneme aittir. (5 yıl önce pay devredilmiş, 3 yıl önceki borç isteniyormuş?) Yani, ortağın hiç bir biçimde sorumlu tutulamayacağı dönem, şirket borcu için idare eski ortağın üzerine nasıl gidebilir?

    Sonuç olarak, bu durumda soruyu soran vatandaşın, tek yapabileceği, ödeme emrini aldığı tarihten itibaren 7 gün içinde vergi mahkemesinde dava açmak olmalıydı.


  3. #3
    Yönetici
    Üyelik tarihi
    03.Şubat.2004
    Nereden
    Antalya, Turkey
    Mesajlar
    4,612
    Değerli Üstadım,
    Sayın Veysi Seviğ üstadın görüşünün aksi yönde sonuçlanmış elinizde bir dava var mı? Çünkü bunca zaman üstadlarımızdan hep tescil şartı olacağı şeklinde uyarılar almıştık. Tabiki hukuk üstünlüğü tartışılmazdır. Ancak yine de bununla ilgili bir örnek belgegörmek beni rahatlatacak.
    ------------------
    Uyarı: Kişi veya kurumları eleştiri taşıyan mesajların altında eğer imza yok ise, gerekli görüldüğü zaman mesajlara forum yetkililerince uyarısız müdehale yapılacaktır.

  4. #4
    Müdavim Üye
    Üyelik tarihi
    18.Kasım.2005
    Nereden
    İzmir
    Mesajlar
    1,432



    <TABLE =table1 width="100%">
    <T>
    <TR>
    <TD =td2>YEDİNCİ DAİRE </TD>
    <TD =td2>2002 </TD>
    <TD =td2>2829 </TD>
    <TD =td2>2000 </TD>
    <TD =td2>3879 </TD>
    <TD =td2>18/09/2002 </TD></TR></T></TABLE>

    LİMİTED ŞİRKETİN, TAHSİL OLANAĞI KALMAYAN AMME BORÇLARININ, ŞİRKETTEKİ HİSSELERİNİ DEVREDEN DAVACIDAN İSTENİLMESİNDE HUKUKA UYARLIK BULUNMADIĞI HK.&lt;
    Temyiz İsteminde Bulunan: Ziyapaşa Vergi Dairesi Müdürlüğü
    Karşı Taraf : ...
    Vekili : Av. ...
    İstemin Özeti : ... Limited Şirketinin ödenmeyen vergi borçlarının tahsili amacıyla şirket ortağı sıfatıyla davacı adına düzenlenen ödeme emrini; davacı 1.9.1997 tarihinde şirket müdürü olarak beş yıllığına yetkili kılınmışsa da, şirketteki hissesini 16.2.1999 tarihinde devrettiğinden, kanuni temsilci sıfatı bu tarihte sona eren davacı adına ödeme emri düzenlenmesinde isabet görülmediği gerekçesiyle iptal eden Adana İkinci Vergi Mahkemesinin 29.3.2001 gün ve E:2000/1176; K:2001/343 sayılı kararının; şirket tüzel kişiliğinden tahsil edilemeyen amme alacağının tahsili amacıyla şirket ortağı adına düzenlenen ödeme emrinin yerinde olduğu ileri sürülerek bozulması istenilmektedir.
    Savunmanın Özeti: Savunma verilmemiştir.
    Tetkik Hakimi Kurtuluş Beyribey'in Düşüncesi: Temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar, 2577 sayılı Kanunun 49'uncu maddesinin 1'inci fıkrasında sayılan bozma nedenlerine uymadığından, temyiz istemi reddedilerek kararın onanması gerektiği düşünülmektedir.
    Danıştay Savcısı Bilgin Arısan'ın Düşüncesi: Temyiz dilekçesinde öne sürülen hususlar, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Yasasının 49'uncu maddesinin 1'inci fıkrasında belirtilen nedenlerden hiçbirisine uymayıp, vergi mahkemesince verilen kararın dayandığı hukuki ve yasal nedenler karşısında, anılan kararın bozulmasını gerektirir nitelikte görülmemektedir.
    Açıklanan nedenle, temyiz isteminin reddi ile vergi mahkemesi kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.
    TÜRK MİLLETİ ADINA
    Hüküm veren Danıştay Yedinci Dairesince işin gereği görüşüldü:
    Temyiz başvurusu; İnterteks Kimyevi Gübre Limited Şirketinin ödenmeyen vergi borçlarının tahsili amacıyla, şirket ortağı sıfatıyla davacı adına düzenlenen ödeme emrini iptal eden mahkeme kararının bozulması istemine ilişkindir.
    213 sayılı Vergi Usul Kanununun 10'uncu maddesinde, tüzel kişilerle küçüklerin ve kısıtlıların, vakıfların ve cemaatler gibi tüzel kişiliği olmayan teşekküllerin mükellef veya vergi sorumlusu olmaları halinde bunlara düşen ödevlerin kanuni temsilcileri tarafından yerine getirileceği, yukarıda yazılı olanların bu ödevleri yerine getirmemeleri yüzünden mükelleflerin veya vergi sorumlularının varlığından tamamen veya kısmen alınamayan vergi ve buna bağlı alacakların kanuni ödevlerini yerine getirmeyenlerin varlıklarından alınacağı; 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun 35'inci maddesinde de, limited ortaklıkların ödenmeyen ve tahsil imkanı bulunmayan amme borçlarından dolayı ortakların vaz ettikleri veya vaz'ını taahhüt ettikleri sermaye miktarında doğrudan doğruya mesul ve bu Kanun hükümleri gereğince takibata tabi tutulacakları; 6762 sayılı Türk Ticaret Kanununun "Ortakların Mesuliyeti" başlıklı 532'nci maddesinde ise, limited şirket ortaklarının sermaye borçlarını yerine getirdikleri nispette mesuliyetten kurtulacakları hükme bağlanmıştır.
    Dosyanın incelenmesinden; asıl borçlu şirketin ödenmeyen vergi borçlarının tahsili amacıyla "ortak" sıfatıyla davacı adına düzenlenen ödeme emrinin iptali istemiyle açılan davada, Mahkemece, "kanuni temsilci"lerin sorumluluğuna ilişkin düzenlemelere dayanılmak suretiyle ödeme emrinin iptaline karar verilmişse de; yukarıda anılan yasa hükümlerine göre; limited şirketin tahsil olanağı kalmayan amme borçlarından dolayı ortaklar için öngörülen sorumluluk, ortak sıfatına ve ortaklık payına bağlı olduğundan, olayda, asıl borçlu şirketin vergi borçlarının, şirketteki hisselerini devreden davacıdan istenilmesinde hukuka uyarlık bulunmadığından, mahkeme kararı sonucu itibarıyla yerinde görülmüştür.
    Açıklanan nedenlerle, temyiz isteminin reddine, 16.3.2005 gününde oybirliği ile karar verildi.
    BŞ/ŞGK
    -------------------

    Sayın Gülşen,
    En yeni kararlardan birisidir, daha pek çok aynı yönde karar vardır.
    Danıştay'ın web sitesinden isterseniz bulabilirsiniz.

  5. #5
    Müdavim Üye
    Üyelik tarihi
    18.Kasım.2005
    Nereden
    İzmir
    Mesajlar
    1,432
    <?:namespace prefix = o ns = "urn:schemas-microsoft-comfficeffice" />
    BİZE GÖRE / Veysi Seviğ Limited şirket ortaklarının vergisel sorumluluğu ve uygulama

    Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında'ki Yasa'nın 35'inci maddesi gereği olarak "Limited şirket ortakları, şirketin tahsil imkanı bulunmayan amme alacağından sermaye hisseleri oranında doğrudan doğruya sorumlu olurlar."
    <BR style="mso-special-character: line-break"><BR style="mso-special-character: line-break">
    Usulü Hakkında'ki Yasa'nın 35'inci maddesi gereği olarak "Limited şirket ortakları, şirketin tahsil imkanı bulunmayan amme alacağından sermaye hisseleri oranında doğrudan doğruya sorumlu olurlar."

    Yasal düzenleme gereği olarak limited şirket ortakları hakkında takibe geçilebilmesi için cebri tahsil ve takip yollarına başvurulmuş fakat sonuç alınmamış olması gerekmektedir. Bu bağlamda;

    . Şirketin haczedilen mal varlığının söz konusu yasa hükümlerine göre yapılan değerlemesi sonucunda, tespit edilen toplam değerin amme alacağını karşılamaması veya satış yapılmasına rağmen amme alacağının tamamen tahsil edilememiş olması,

    . Şirketin haczi kabil herhangi bir mal varlığının bulunmaması,

    . Şirketin iflasının istenmiş veya iflasının açılmış olması hallerinde amme alacağının iflas yoluyla takip sonucunda da tahsil edilemeyeceği kanaatinin oluşması,

    . Borçlu şirketin yapılan araştırmalara rağmen bulunamaması gibi alacaklı tahsil dairesinin takdir ve tespitine dayalı hallerin varlığı,

    gerekmektedir.

    Yukarıda sayılan hallerde limited şirketten tahsil imkanı bulunmayan amme alacaklarını ödemek mecburiyetinde olan hakiki veya hükmi şahıs ortaklar amme borçlusu olarak kabul edilir.

    Gerçekte; yapılan açıklamalardan da anlaşılacağı üzere limited şirket ortaklarına şirket vergi borçlarından dolayı başvurabilmek için öncelikle şirket hakkında gereken işlemlerin yapılması, vergi ihbarnamesinin ve ödeme emrinin tebliğ edilmesi, buna rağmen şirketin mevcut borçları ödeme olanağının bulunmadığı hususunun tespiti gerekmektedir.

    Ancak bu aşamada da "Kanuna karşı hile yapıldığı kanıtlanmadıkça, hissesini devreden limited şirket ortağının devir tarihinden önceki şirket borçlarından sorumlu tutulması mümkün değildir." (Danıştay 3. Dairesi E.No: 1992/718, K.No: 1992/3379)

    Danıştay Vergi Dava Daireleri Genel Kurulu'nun E.No: 1995/250, K.No: 1996/14 sayılı kararı uyarınca da "hissesini devreden ortak, limited şirket borcundan dolayı takip edilemez."

    Diğer yandan "...limited şirket ortağının mal varlığına ihtiyati haciz uygulanabilmesi için alacaklı amme idaresinin mahalli en büyük memurunun kararı bulunması koşuluna bağlı olduğundan, adına alınmış bir ihtiyati haciz kararı bulunmaksızın limited şirket ortağının mal varlığına ihtiyati haciz uygulanmasına olanak bulunmamaktadır." (Danıştay 3'üncü Dairesi E.No: 2001/2074. K.No: 2004/318)

    Başlangıçta da belirttiğimiz gibi limited şirkete ait vergi borçları nedeniyle ortaklara başvurulabilmesi için şirket üzerinde işlem yapılması ve yapılan işlemlerden sonuç alınmaması, bundan sonra ortaklara başvurularak alacağın tahsiline yönelik işlemlerin gerçekleştirilmesi gerekir. Bu bağlamda da limited şirket ortağı adına şirket borçları nedeniyle düzenlenen ödeme emrinde takibin hangi kanun maddesine göre yapıldığının belirtilmesi gerekmektedir. (Danıştay 4'üncü Dairesi E.No: 2002/4463. K.No: 2004/682)

    Ancak limited şirketin ödenmeyen ve ödenmesi olanağı bulunmayan vergi borcu nedeniyle ortağa gidilebilmesi için "...limited şirketin vergi borcundan dolayı öncelikle hisse oranında hissedara düşen payın tebliği gerekmektedir." Buna rağmen hissedar "...ödemede bulunmamış ise usulüne uygun bir şekilde ödeme emri ile istenmesi, bilahere de haciz uygulaması gerekmektedir."

    Uygulamada çoğu kez idarenin vergi borçlusu limited şirket üzerinde yasal işlemleri tamamlamadan doğrudan hissedarlar üzerinde işlem yaptığı, bu bağlamda ödeme emri göndermeden haciz işlemine yönlendiğini ve yine çoğu kez yapılan haciz işlemlerinden de mükelleflerin sonradan haberdar edildiği anlaşılmaktadır.

    Örneğin sahibi bulunduğu evi veya otomobili satmak isteyenler çoğu kez daha önce ortağı oldukları limited şirketin vergi borcundan dolayı bu tür işleme muhatap olduklarını öğrenebilmektedir. Bu tür olaylarda yükümlülerin yasa yollarına başvurma olanağı da kısıtlanmış olmaktadır.


    ------------


    Sayın Gülşen ve değerli forumdaşlarımız,


    Sayın Seviğ'in her iki yazısını yan yana koyarak okursanız ilk yazısında bizim işaret etmeye çalıştığımız eksiklik ve hataları görebilirsiniz.



    Ayrıntılar için, AATUHK405 seri nolu Tahsilat Genel Tebliği'ne bakınız.

  6. #6
    Müdavim Üye
    Üyelik tarihi
    07.Aralık.2005
    Nereden
    İstanbul
    Mesajlar
    360
    değerli meslektaşlar,
    şirketlerde ortakların pay devirlerinin tesçile tabi olmadığı konusunda sayın,yalçın önder üstadıma katılıyorum.
    orhan nuri çevik hocamız limited şirketler hukuku ve uygulaması adlı kitabında konuyu şu şekilde özetliyor.'''ORTAKLIK PAYININ DEVRİ ESAS MUKAVELE DEĞİŞİKLİĞİ NİTELİĞİNDE OLMADIĞINDAN TİCARET BAKANLIĞININ TASDİKİNE TABİ OLMADIĞI GİBİ,TESÇİL VE İLAN EDİLMESİ GEREKMEZ'''ticaret bakanlığının 1976/1 sayılı sirküleride bu konuya açıklık getirmiş ve üstadımın yukarıda sıraladığı şartların gerçekleşmesi halinde pay devrinin tamam olacağını ve ticaret bakanlığından izin alınmasına gerek olmadığı açıklanmıştır.
    ancak,bu konuda yargıtayda çelişkili kararlar çıkmış bazı tetkik daireleri hisse devrinin ticaret bakanlığınca tescil edilmesi ile tekemmül edeceği yönünde karar almışlardır.
    (ytd.13.02.1950 e.441,k.708)
    bizim düşündüğümüz yönde bir kararda ytd.6.2.1962,e.3199,k.512 de yer almakta ve mukavelede değişiklik yapılmasına dolayısı ile pay devrinin tesçiline gerek görmemektedir.

    mehmet kaya

    istmk

  7. #7
    Müdavim Üye
    Üyelik tarihi
    21.Şubat.2012
    Nereden
    Tekirdağ
    Mesajlar
    1,369
    Üstadlar Merhaba,

    5 ortaklı Limied Şirket 2012 yılında noterden yapılan devir sözleşmesi ile ticaret sicilden ilan ve tescil ettirilerek 3. şahısa devir edildi. Devir esnasına kadar şirket hiçbir borcu bulunmamaktadır.
    Devir alan taraf 2012 sonra vergi borçlarını ödemediği için devir eden 5 ortağın hesaplarına bloke geldi. Vergi dairesinin bunu yapma yetkisi varmıdır? Dilekçe ile durumu izah edip ekine devir sözleşmesini ve devir gazetesini ekleyerek başvursak yeterli midir. Blokeleri kaldırmamız için nasıl bir yol izlememiz gerekir.

    Kolay gelsin.
    Yetenekli olanlar oyun kazanır, ekip çalışması ve zeka ise ŞAMPİYONLUK.

Yetkileriniz

  • Konu Acma Yetkiniz Yok
  • Cevap Yazma Yetkiniz Yok
  • Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
  • Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok
  •