<CENTER>DANIŞTAY KARARI

DANIŞTAY
</CENTER>


Danıştay Yedinci Daire
Karar Tarihi : 25.04.2006
Esas No : 2005/2889
Karar No : 2006/1347
Konusu : 1-Özel Tüketim Vergisi Kanununa ekli (1) sayılı listedeki eşyaya ilişkin özel tüketim vergisinin, gümrük idarelerince tarh, tahakkuk ve tahsil edilebileceği konusunda Bakanlar Kurulunca çıkarılmış, gümrük idarelerine yetki veren bir kararın bulunup bulunmadığı araştırılmaksızın karar verilmesinin hukuka aykırı olduğu;
2-6183 sayılı Kanunun teminatlı alacaklara ilişkin hükümleri uyarınca tesis edilen işlemin ek tahakkuk olarak nitelendirilemeyeceği, bu işlemin iptali istemiyle açılan davada süre aşımı bulunmamakta ise de; 6183 sayılı Kanun hükümleri çerçevesinde yapılacak yargılamayla ulaşılacak sonuca göre karar verilmesi gerektiği Hk.
Davanın Özeti:
...... Gümrük Müdürlüğünde tescilli transit beyannameleri muhteviyatı yakıtın varış gümrük müdürlüğüne tesliminde ortaya çıkan noksanlığa isabet eden gümrük, katma değer ve özel tüketim vergilerinin, 4458 sayılı Gümrük Kanununun 198’inci maddesi uyarınca on gün içerisinde ödenmesi, aksi halde eşyanın alıcısı olan firmanın davacı tarafından kullanılmak üzere verdiği teminat mektubunun nakde çevrilmesi suretiyle tahsil edileceği yolunda tesis edilen işleme vaki itirazın reddine dair Başmüdürlük kararının iptali istemiyle açılan davada; 4458 sayılı Gümrük Kanununun 237’nci maddesinde belirtilen, eksiklik ve fazlalığın izahı için verilecek üç aylık sürenin ve % 3’ü aşmayan eksiklik ve fazlalık için takibat yapılmayacağı hususunun para cezaları için öngörülmesi sebebiyle, noksanlığın tamamı üzerinden vergi hesaplanması ve sürücü kumanyasının, taşıtın yurt dışına çıkışında yapılan boş tartımda da taşıt içinde bulunması nedeniyle dikkate alınmaması yerinde olduğundan, işlemin bu hususlara ilişkin kısmında hukuka aykırılık bulunmadığı; ancak, karayolu taşımacılığında davalı idarenin de kabul ettiği % 0,5 fire oranı ile araçların yol boyu harcadığı yakıt miktarının dikkate alınmadığının anlaşılması karşısında, işlemin sözü edilen hususlara isabet eden kısmında isabet görülmediği gerekçesiyle işlemi kısmen iptal eden, kısmen de davayı reddeden ...... Vergi Mahkemesinin 28.01.2005 gün ve E: 2004/525, K: 2005/53 sayılı Kararının iptale ilişkin hüküm fıkrasının; Yurda girişte % 3 muafiyet uygulandığından, ayrıca karayolu taşımacılığında geçerli olan % 0,5 fire oranının uygulanmamasının yerinde olduğu, araçların yakıt depolarında bulunan ve muafiyet kapsamında getirilen yakıt miktarının araçların dolu tartımından düşüldüğü ileri sürülerek davalı Gümrük Müdürlüğünce, redde ilişkin hüküm fıkrasının; yetkili gümrük idaresi varış gümrük idaresi olduğundan, eşyayı sevk eden gümrük idaresince işlem tesis edilmesinin hukuka aykırı olduğu, taşıyıcı firmanın sorumlu tutulamayacağı, noksanlığın izahı için Gümrük Yönetmeliğinin 733’üncü maddesinde öngörülen üç aylık sürenin tanınmadığı, her bir beyannameye ilişkin olarak % 3’ü aşmayan eksiklik için takibat yapılamayacağı, araçta bulunan kumanyanın ağırlığının dikkate alınmadığı, eksikliğin tartımdan kaynaklandığı ileri sürülerek davacı şirket tarafından bozulması istenilmektedir.
Kararın Özeti: 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun, 18.06.1994 tarihinde yürürlüğe giren 4001 sayılı Yasanın 20’nci maddesi ile değişik 46’ncı maddesinin 2’nci fıkrasında, “Özel Kanunlarında ayrı süre gösterilmeyen hallerde, Danıştay dava daireleri ile idare ve vergi mahkemelerinin nihai kararlarına karşı tebliğ tarihini izleyen otuz gün içinde Danıştayda temyiz yoluna başvurulabilir.” hükmü yer almıştır.
Temyize konu vergi mahkemesi kararı, Tebligat Kanunu hükümlerine uygun olarak, 23.02.2005 tarihinde davalı Gümrük Müdürlüğüne tebliğ edilmesine karşın, otuz günlük yasal sürenin geçirilmesinden sonra, 28.03.2005 tarihinde kayda geçen dilekçeyle temyiz başvurusunda bulunulduğundan, davalı idarenin temyiz isteminin süre aşımı nedeniyle incelenmesi olanaklı değildir.
Davacının temyiz istemine gelince:
Dosyanın incelenmesinden; transit beyannameleri muhteviyatı yakıtın varış gümrük müdürlüğüne tesliminde ortaya çıkan noksanlığa isabet eden gümrük, katma değer ve özel tüketim vergilerinin, 4458 sayılı Gümrük Kanununun 198’inci maddesi uyarınca on gün içerisinde ödenmesi, aksi halde eşyanın alıcısı olan firmanın davacı tarafından kullanılmak üzere verdiği teminat mektubunun nakde çevrilmesi suretiyle tahsil edileceği yolunda tesis edilen işlemin, 10.07.2004 tarihinde tebliği üzerine düzeltme başvurusunda bulunulduğu; bu başvurunun reddine dair karara karşı, 05.08.2004 tarihinde Gümrük Başmüdürlüğüne yapılan başvurunun reddine ilişkin olup, 25.08.2004 tarihinde tebliğ edilen kararın iptali istemiyle, 10.09.2004 tarihinde açılan işbu davada, Mahkemece, Gümrük Müdürlüğünün idari düzeltme ve itiraz başvurularına konu edilen işleminin, tahakkuk işlemi gibi nitelendirilmesi suretiyle hüküm kurulduğu anlaşılmıştır.
4458 sayılı Gümrük Kanununun 85’inci maddesinin birinci fıkrasında; transit eşyası için tahakkuk edebilecek gümrük vergilerinin ödenmesini sağlamak üzere teminat verilmesinin zorunlu olduğu belirtilmiştir. Bu hükme göre; transit rejiminde, eşyaya isabet eden gümrük vergi ve resimleri, yurda giriş esnasında tahakkuk ettirilerek teminata bağlandığından; söz konusu rejim koşullarına aykırı davranılması durumunda, başlangıçta tahakkuk ettirilerek teminata bağlanan ve itirazsız kesinleşen gümrük vergi ve resimlerinin, 6183 sayılı Kanunun teminatlı alacakların takip ve tahsiline ilişkin hükümleri uyarınca işleme tabi tutulması gerekmektedir.
6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun 56’ncı maddesinde de, karşılığında teminat gösterilmiş bulunan amme alacağı vadesinde ödenmediği takdirde borcun yedi gün içinde ödenmesi, aksi halde teminatın paraya çevrileceği veya diğer şekillerle cebren tahsile devam olunacağının borçluya bildirileceği, yedi gün içinde borç ödenmediği takdirde teminatın bu Kanun hükümlerine göre paraya çevrilerek amme alacağının tahsil edileceği öngörülmüş; aynı Kanunun 37’nci maddesinde ise, hususi kanunlarında ödeme zamanı tespit edilmemiş amme alacaklarının Maliye Vekaletince belirtilecek usule göre yapılacak tebliğinden itibaren bir ay içinde ödeneceği, bu ödeme müddetinin son gününün amme alacağının vadesi günü olduğu hükmüne yer verilmiştir.
Bu hukuki durum karşısında; daha önce tahakkuk ettirilerek teminata bağlanan vergilerin, 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun anılan hükümleri uyarınca tahsili amacıyla tesis edilen Gümrük Müdürlüğünün idari düzeltme ve itiraz başvurularına konu edilen işleminin, Mahkemece tahakkuk olarak nitelendirilmesi isabetli değil ise de; Gümrük Kanununda öngörülen idari itiraz yollarına başvurulmadan, dava açma süresi içerisinde, doğrudan davaya konu edilmesi gereken işlemin iptali istemiyle açılan davada, 2577 sayılı Kanunun 11’inci maddesinin uygulanması koşullarının oluşması sebebiyle süre aşımı bulunmadığından, söz konusu nitelendirme mahkeme kararının bu yönüyle bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir. Ancak; dava hakkında, 6183 sayılı Kanun hükümleri çerçevesinde yapılacak yargılamayla ulaşılacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, davanın konusunun ve hukuki durumun yanlış nitelendirilmesi sonucu verildiği anlaşılan mahkeme kararının, davanın gümrük ve katma değer vergilerine ilişkin kısmının reddi yolundaki hüküm fıkrasında isabet mevcut değildir.
Mahkeme kararının, davanın özel tüketim vergisine dair kısmının reddi yolundaki hüküm fıkrasına gelince:
4760 sayılı Özel Tüketim Vergisi Kanununun 1’inci maddesinin 1’inci fıkrasının (a) bendinde, (I) sayılı listedeki malların ithalatçıları veya rafineriler dahil imal edenler tarafından tesliminin özel tüketim vergisinin konusunu oluşturacağı öngörülmüş; 2’nci maddesinin 1’inci fıkrasının (e) bendinde de, teslimin, bir mal üzerindeki tasarruf hakkının malik veya adına hareket edenlerce, alıcıya veya hareket edenlere devredilmesini ifade edeceği hükme bağlanmıştır. Aynı Kanunun 14’üncü maddesinin 4’üncü fıkrasında da, Bakanlar Kurulunun, (I) sayılı listedeki mallar için vergilendirmeyi ithal aşamasında gümrük idarelerine yaptırmaya yetkili olduğu öngörülmüştür.
Bu hükümlere göre; Bakanlar Kurulunca, 4760 sayılı Kanunun 14’üncü maddesinin anılan 4’üncü fıkrasında verilen yetki kullanılarak, (I) sayılı listedeki eşyaya ilişkin özel tüketim vergisinin gümrük idarelerince tahsili yolunda düzenleme yapılmadıkça, söz konusu verginin ithalat aşamasında değil, dahilde ve aynı Kanunun 14’üncü maddesinin 1’inci fıkrası hükmü uyarınca, davacı şirketin katma değer vergisi yönünden bağlı olduğu vergi dairesi tarafından alınması gerekmektedir.
Bu bakımdan; davada, özel tüketim vergisinin, gümrük idarelerince tarh, tahakkuk ve tahsil edilebileceği konusunda, Bakanlar Kurulunca çıkarılmış gümrük idarelerine yetki veren bir kararın bulunup bulunmadığı; dolayısıyla, bu konuda gümrük idarelerinin yetkili olup olmadığı araştırılmaksızın verilen mahkeme kararının buna ilişkin hüküm fıkrasında da isabet görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle; davalı idarenin temyiz isteminin, 2577 sayılı Kanunun 48’inci maddesine, 4001 sayılı Kanunun 21’inci maddesiyle eklenen 7’nci fıkra hükmü uyarınca, süre aşımı yönünden reddine; davacı şirketin temyiz isteminin kabulü ile mahkeme kararının redde ilişkin hüküm fıkralarının bozulmasına, oyçokluğu ile karar verildi.
AZLIK OYU: 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun 56’ncı maddesinde, karşılığında teminat gösterilmiş bulunan amme alacağı vadesinde ödenmediği takdirde borcun yedi gün içinde ödenmesi, aksi halde teminatın paraya çevrileceği veya diğer şekillerle cebren tahsile devam olunacağının borçluya bildirileceği, yedi gün içinde borç ödenmediği takdirde teminatın bu Kanun hükümlerine göre paraya çevrilerek amme alacağının tahsil edileceği hükme bağlanmıştır.
Olayda, transit rejimi uyarınca teminata bağlanan vergi ve resimlerin tahsili amacıyla 6183 sayılı Kanunun sözü edilen 56’ncı maddesine göre tesis edilen işlem söz konusu olduğundan, uyuşmazlığın esasının incelenmesi suretiyle karar verilmesi gerektiği oyuyla, kararın bozmaya ilişkin hüküm fıkrasının gümrük ve katma değer vergilerine dair kısmına katılmıyorum.