Toplam 2 adet sonuctan sayfa basi 1 ile 2 arasi kadar sonuc gösteriliyor

Konu: Ankara Odası Bilg.Muh.Prog.Taslağı Hak.Görüşleri

  1. #1
    Yönetici
    Üyelik tarihi
    03.Şubat.2004
    Nereden
    Antalya, Turkey
    Mesajlar
    4,612
    <DIV =Secti&#111;n1>
    <H4>ANKARA SERBEST MUHASEBECİ MALİ MÜŞAVİRLER ODASI</H4>
    <?:namespace prefix = o ns = "urn:schemas-microsoft-comfficeffice" />

    BİLGİSAYARLI MUHASEBE PROGRAMLARI STANDARTLARI
    GENEL TEBLİĞİ TASLAĞI (SIRA NO: 1)

    <H3>KOMİSYON RAPORU</H3>


    <H1>A) GENEL DEĞERLENDİRME</H1>

    Bilindiği gibi, bir yandan muhasebe kayıtlarını piyasadan satın aldıkları veya kendi geliştirdikleri programlar aracılığıyla izleyen ödevli sayısı hızla artmakta, öte yandan da piyasada gereksinimlerin çok üzerinde, denetimsiz, alt yapısız, servis ağı olmayan bir çok muhasebe programı bulunmaktadır. Alt yapısı ve servis ağı bulunan program üreticilerinin büyük bölümünün de verdikleri hizmetler için fahiş bedeller istedikleri de ayrı bir olgudur.

    Tüm bu nedenlerle, muhasebe uygulamalarında kullanılan tüm programların, içerik, servis ve güncellenme yönlerinden belli özellikleri taşıması gerektiği açıktır, bu konuda bir düzenleme yapılması gereklidir.

    213 sayılı VUK’nun 175. Maddesine 1995 yılında eklenen bir fıkra ile, Maliye Bakanlığı’na “muhasebe kayıtlarını bilgisayar programları aracılığıyla izleyen ödevliler ile bu bilgisayar programlarını üreten gerçek ve tüzel kişilerce uyulması gereken kuralları ve bilgisayar programlarının içermesi gereken asgari hususlar ile standartları ve uygulamaya ilişkin usul ve esasları belirleme” yetkisi verilmiştir.

    Maliye Bakanlığı, bu yetkiyi aldıktan 11 yıl sonra harekete geçmeye karar vermiş bulunmaktadır.

    İlk bakışta, düzenlemenin, özellikle kayıt dışılığın önüne geçmek, işletmelerdeki ekonomik işlemlerin bütününü kayıt altına alarak, denetimi kolaylaştırmak hedeflerine yönelik olduğu düşünülebilir. Ancak, bu durum bu güne kadar sergilenen tutumla uyuşmamaktadır. Nereden buldun uygulaması daha yürürlüğe girmeden kaldırılmıştır. Vergi tahsilatı, dolaylı vergiler üzerinden yapılmaktadır. Dolaysız vergiler asgariye inmiş, buna karşın kullanılan salma yöntemleri ile muhasebe olgusu neredeyse rafa kaldırılmış durumdadır. Bir çok gelir unsuru neredeyse beyan dışı bırakılmıştır.

    Bir yandan, bütün bu uygulamalarla kayıt dışılık alabildiğine körüklenirken, öte yandan sanki kayıt dışılığın temel nedeni muhasebe kayıtlarıymış gibi düşündürebilecek bir düzenleme getirmek, sonra da beyan aşamasında, meslek mensubunu devre dışı bırakarak ödevliden kayıt dışı beyan arttırımı istemek, ne derece doğru bir politikadır, anlaşılamamaktadır.

    Tebliğ taslağının içeriği incelendiğinde de, uygulanması olanaksız istemler içerdiği, ve giderek meslek mensubunun yaptığı her kayıt sonucunda, elinde olmayan nedenlerle ağır yaptırımlarla karşı karşıya kalmasının kaçınılmaz olacağı net olarak görülmektedir.

    Bütün bu tehlikelere karşın, taslak içeriği aslında ödevliden çok meslek mensubunu ilgilendirdiği, bütün yükü meslek mensubuna yüklediği halde, taslakta meslek mensubundan hiç söz edilmemektedir. Sadece giriş paragrafında bir kez “muhasebeciler” deyimi kullanılmıştır ki, bu da yasal bir deyim değildir. Bunun yerine, “3568 sayılı Yasa ile ruhsat almış meslek mensupları” ifadesinin yer alması gerekir.

    Kaldı ki, taslağın 3.1 maddesinde düzenlenen yevmiye kayıtlarında bulunması gereken asgari bilgiler (ki bu bölüm aşağıda ayrıca irdelenecektir) bölümü aynı biçimiyle yürürlüğe girerse, özellikle bürolarda en az iki yetenekli ve yetişmiş personelle bilanço usulünde en fazla 10 işletmenin işlemleri yürütülebilecektir. Daha fazla sayıda işletmenin izlenmesi olanaklı olmayacaktır. Bu durumda da, uygulanmakta olan ücretlerin en az 15 katının işletmelerden talep edilmesi gerekmektedir ki, bu konuda TESK ve TOBB üyelerinin tepkisinin meslek mensuplarına değil, doğrudan bu tebliğe yönelmesi doğru olur düşüncesindeyiz.

    Bu genel değerlendirmeden sonra, tebliğ taslağı, içeriğindeki olumlu ve olumsuz yönleriyle, bölüm bölüm alıntılar yapılarak incelenecektir.

    <H1>B) TEBLİĞ TASLAĞININ İÇERİĞİ</H1>

    1) Ödevliler Açısından

    Tebliğ, ödevlilere muhasebelerini bilgisayar programları aracılığıyla izlemeleri konusunda zorunluluk getirmemektedir. Dileyen ödevliler, muhasebelerini elle tutulan kayıtlardan da izleyebilirler. Ama, önce Tekdüzen Muhasebe Sistemi uygulamaları, sonrasında yeni uygulamaya girecek olan Türkiye Muhasebe Standartları ve Türkiye Finansal Raporlama Standartları, muhasebe kayıtlarının elle düzenlenmesine ne derece elverişli olabilecektir. Bu ayrı bir tartışma konusudur.

    Ancak, muhasebelerini bilgisayar kullanarak, bilgisayar programları aracılığıyla izlemek isteyen ödevliler, bu tebliğ esaslarına uymak zorundadırlar.

    Tebliğin bu bölümündeki düzenleme, aşağıdaki gibidir;
    Maliye Bakanlığı, (Bu cümlede özne yoktur dolayısıyla tavsiye kime yapılmaktadır, belli değildir.) muhasebe kayıtlarını piyasadan satın aldıkları paket bilgisayar programları kullanmalarını tavsiye etmektedir. Onaylanmış muhasebe programları kullanmalarını tavsiye etmektedir. Onaylanmış muhasebe programları Gelir İdaresi Başkanlığı İnternet sitesinde yayımlanacaktır. Onaylanmamış muhasebe programlarını kullanan mükellefler ile kendi geliştirdikleri ve bu Tebliğle belirlenen asgari standartlara uygun olmayan programları kullanan mükelleflerin vergi incelemesine alınmasına öncelik verilecektir.
    Mükelleflerin uyması gereken kurallar aşağıdadır.
    1. Muhasebe kayıtlarını piyasadan satın aldıkları paket bilgisayar programları aracılığıyla izleyen mükellefler kullandıkları muhasebe bilgisayar programlarının bu Tebliğle belirlenen asgari hususlar ve standartlara sahip hale getirecek güncelleme programlarına sahip olmak zorundadırlar. (Ülkemizdeki alt yapının ve mali olanakların yetersiz olması nedeniyle, bu zorunluluk için uygun bir süre verilmelidir. Düzenleme yapılırken, sadece büyük kentler değil, kısıtlı olanaklara sahip uzak kentler de göz önünde tutulmalıdır. Derhal kullanıma geçen ödevliler için de teşvik sağlamak açısından uygun vergi indirimleri ve doğrudan giderleştirme olanakları sağlanmalıdır. Ödevli bir meslek mensubu ise, yatırımı müşterileri için yapacağından, bu yatırımın müşterilerine yansıtılması sağlanmalıdır.)
    2. Satın aldıkları onaylı muhasebe programlarında daha sonra kendileri değişiklik yapan mükellefler bu değişikliklerden dolayı sorumludurlar. Mükellef tarafından yapılan değişikliklerin bu tebliğ ile getirilen asgari husus ve standartları etkilemesi halinde bu mükelleflere ayrıca asgari standartları ihlal eden muhasebe programı üreten kişilere uygulanacak cezalar da uygulanacaktır. (Değişiklik program üreticisi tarafından yapıldıysa ve bu inkar edilirse, konu nasıl çözülebilecektir? Bu değişikliklerin onaylanması ve uygulanması için tebliğ herhangi bir süre öngörmemektedir. Test Komisyonu’nun herhangi bir programı ya da programda yapılan değişiklikleri ne kadar sürede test edebileceği de belirsizdir.)
    3. Muhasebe kayıtlarını kendi geliştirdikleri bilgisayar programları aracılığıyla izleyen mükellefler de kullandıkları muhasebe bilgisayar programlarını bu tebliğde belirtilen asgari husus ve standartları kapsayacak şekilde değiştirmek ve geliştirmek zorundadır. Bu zorunlu değişiklikleri yapmayan mükelleflere muhasebe programlarının bu tebliğ ile getirilen asgari husus ve standartlara sahip olmaması halinde uygulanacak cezalar uygulanacaktır. (Bu değişikliklerin onaylanması ve uygulanması için tebliğ herhangi bir süre öngörmemektedir. Test Komisyonu’nun herhangi bir programı ya da programda yapılan değişiklikleri ne kadar sürede test edebileceği de belirsizdir.)
    4. Mükellefler muhasebe işlemlerinde kullandıkları bilgisayar ve/veya programlarda meydana gelebilecek bozulma, çalınma gibi risklere karışı önlem almak zorundadırlar. Bu nedenle kayıtların muhafazası ve ibraz edilebilmesi için belli dönemler itibariyle başka bir elektronik ortama aynen aktarılarak saklanması zorunludur. (Başka bir elektronik ortamdan neyin kastedildiği açık değildir. Bu ortam, ödevli nezdindeki bir sidi ya da disk veya ayrı bir bilgisayar mı olacaktır, veya merkezde bulunan bir bilgi bankası mı?)
    5. Mükellefler, bilgisayar programı aracılığıyla izledikleri muhasebe kayıtlarını 213 sayılı Vergi Usul Kanunu hükümleri uyarınca yasal kağıt defter ve belgelerinde olduğu gibi saklamak ve vergi inceleme elemanlarınca istendiğinde ibraz etmek zorundadırlar. (Eğer, tebliğin 3.7-2 bölümündeki uyarı olmasaydı, bu ifade ile kayıtlarını bilgisayar programları aracılığı ile izleyen ödevlilerin artık bu kayıtları onaylı defterlere dökmeyecekleri anlamı çıkabilirdi.
    Öte yandan, elektronik ortamda saklanan verilerin de kağıt ortamındakiler gibi 5 yıl saklanması gerektiğine göre, teknolojik gelişmelerin etkisi de gözden uzak tutulmamalı, yeni versiyon programlar eski versiyon programlarla üretilen bilgileri de okuyabilmelidir. )
    2) Program Üreticileri Açısından
    Muhasebe bilgisayar programlarını üreten gerçek ve tüzel kişilerce uyulması gereken kurallar aşağıdadır.
    1. Muhasebe bilgisayar programlarının bu Tebliğle belirlenen asgari husus ve standartlara sahip olduğuna ilişkin Bakanlık onayı almak isteyen gerçek ve tüzel kişiler bir dilekçe ve ekinde muhasebe programlarının bir örneği ile Maliye Bakanlığı Gelir İdaresi Başkanlığına başvuracaklardır.
    2. Muhasebe bilgisayar programlarının bu Tebliğle belirlenen asgari husus ve standartlara sahip olup olmadığını (olmadığı) Muhasebe Programları Test Komisyonunun görüşü alınarak Gelir İdaresi Başkanlığınca onaylanır ve muhasebe programı üreticisine bildirir. Programlar (Programların) aynı zamanda bu Tebliğle belirlenen beyanname ve bildirimlerin Gelir İdaresi Başkanlığına elektronik ortamda gönderilmesine ilişkin testleri de geçmesi zorunludur. Test senaryoları ve muhasebe programları onaylanmış üreticilerin listesi Gelir İdaresi Başkanlığının www.gelirler.gov.tr İnternet sitesinde yayımlanır. (7 kişilik komisyonun mevcut programları ne kadar zamanda inceleyebileceği ve görüşünün ne kadar zamanda oluşacağı, Gelir İdaresi Başkanlığı’nın ne kadar zaman içerisinde programları onaylayacağı belli değildir.)
    3. Program üreticileri, onaylı muhasebe programlarında değişiklik yapılmasını gerektiren yasal değişiklikler olması halinde değişiklikleri içeren programları içinde onay almak zorundadırlar. Program değişikliklerinin testi için üreticilerin uygulama başlamadan önce Muhasebe Programları Test Komisyonuna başvurmaları şarttır. Program değişikliklerinin Komisyon tarafından test edilmeden uygulamaya geçilmesinin zorunlu olduğu durumlarda Gelir İdaresi Başkanlığına bilgi verilmekle birlikte sorumluluk program üreticisine aittir. Bu gibi zorunlu hallerde program üreticileri tarafından daha sonra komisyona başvuruda bulunulması ve onay alınması zorunludur. (Tebliğde, “uygulamaya geçilmesinin zorunlu olduğu durumlar” dan ne anlaşılması gerektiği açık değildir. Öte yandan, yasal değişiklikler sonucunda programlardaki zorunlu değişikliklerin ne kadar zamanda hazırlanabileceği, bu değişikliklerin ne kadar zamanda test edilip onaylanabileceği belirsizdir. Belirlenemez de.. Enflasyon düzeltmesi ile ilgili programların ne kadar zamanda hazırlanabildiği bu konuda yeterli örnektir.)
    4. Onaylı muhasebe programı üreticileri muhasebe programlarında yasal değişiklikler nedeniyle yapılan değişiklikleri uygulama başlamadan önce müşterilerine sunmak zorundadırlar. Bu zorunluluğu yerine getirmeyen üreticilerin onayı iptal edilecektir. (Aynı durum burada da geçerlidir. Yasal değişiklikler sonucunda programlardaki zorunlu değişikliklerin ne kadar zamanda hazırlanabileceği, bu değişikliklerin ne kadar zamanda test edilip onaylanabileceği belirsizken, uygulama başlamadan önce bu değişikliklerin müşteriye sunulması ne kadar olanaklıdır. Bu koşulun sağlanması için, tüm yasa değişikliklerinin yayım tarihinden en az iki ay sonra yürürlüğe girmesi gibi garip bir durum ortaya çıkacaktır.)
    5. Bu tebliğle asgari husus ve standartlar belirlendiğinden muhasebe bilgisayar programı üreticileri programlarında bunlara aykırı olmayan ve güvenilirliğini tehdit etmeyen ilave husus ve standartlar geliştirebilirler.
    6. Bakanlık onayına (onayını) haiz programların onaydan sonra üretici tarafından yapılan değişiklikler sebebiyle bu tebliğe aykırı husus ve standartlar içerdiğinin tespit edilmesi halinde üreticiler onay listesinden çıkartılmakla birlikte aykırılık tespit edilen her bir program için ayrı ayrı özel usulsüzlük cezası ile cezalandırılır.
    7. Bakanlık onaylı program üreticileri programlarını satın alan ve kullanan müşteri listelerini Gelir İdaresi Başkanlığına aylık listeler halinde bildirmek zorundadırlar. (Tebliğin 3.12 bölümünde de ödevliler için bildirim zorunluluğu getirilmiştir. İki taraflı bildirim, bürokratik formaliteleri aşırı biçimde arttıracaktır.)
    8. Onay alacak muhasebe programı üreticileri: faaliyetlerin yürütüleceği ofis, gerekli donanım, programlarda ortaya çıkabilecek her türlü sorunu çözecek seviyede bilgi düzeyine sahip yeter sayıda personel, muhasebe programlarının kullanımına ilişkin basılı kullanım kılavuzu, program içinde yardım dosyaları ve bu dosyaları ayrıntılı açıklayan online yardım sitesine sahip olmalıdır. Program üreticisinin bu şartları taşıyıp taşımadığı Maliye Bakanlığı merkez denetim elemanlarınca hazırlanacak raporla tespit edilir.
    9. Muhasebe Programları Test Komisyonu Gelir İdaresi Daire Başkanı Başkanlığında Yüksek Öğretim Kurumunca Üniversitelerden bir Türkiye Bilimsel ve Teknik Araştırma Kurumundan bir Türkiye Serbest Muhasebeci Mali Müşavirler ve Yeminli Mali Müşavirler Odaları Birliğinden bir Serbest Muhasebeci Mali Müşavirler (Müşavir) ve bir Yeminli Mali Müşavir olmak üzere iki, Yazılım Eser Sahipleri Meslek Birliğinden bir ve Yazılım Sanayicileri Derneğinden görevlendirilen bir üyeden kuruludur.
    Kurul Muhasebe programlarının asgari husus ve standartlara sahip olup olmadığını tespit etmek ve Gelir İdaresi Başkanlığına bildirmekle görevlidir.
    (7 kişiden oluşan bu kurulun, piyasada mevcut ve/veya özel olarak yaptırılmış programların uygunluğu konusunu ne kadar zamanda test edebileceği, test sonuçlarını onaya sunduktan sonra da Gelir İdaresi Başkanlığı’nın bu sonuçları ne kadar zamanda onaylayabileceği önemli bir tartışma konusudur. Bir muhasebe programının gerçek anlamda test edilebilmesi öyle çok kısa olmayan bir süreç gerektirir.
    Piyasada mevcut programlar, muhasebe bilgisi olan danışmanlardan yardım alan ama muhasebe bilgisi olmayan programcılar ve muhasebe bilgisi olduğu halde yine muhasebe bilgisi olan danışmanlardan yardım alan programcılar tarafından olmak üzere iki biçimde hazırlanmaktadır. Özellikle birinci türde hazırlanan programların test süreci çok daha uzun zaman alacaktır.
    Bu durumda, özellikle yasa değişikliklerinde, program değişikliklerinin onay süresi, yasanın yürürlük tarihini aşabilecektir. Bu süre konusunun çözüme kavuşturulması gereklidir.)
    3) Program İçeriği Açısından
    Öncelikle kullanılacak tüm programların, windows, linux v.b. gibi tüm işletim sistemlerinde sorunsuz çalışmalarının sağlanması yararlı olacaktır. Bu gözetilmediği takdirde windows işletim sisteminin tekel haline gelmesi teşvik edilmiş olacaktır. Ayrıca, yukarıda da değinildiği gibi, teknolojik gelişmelerin etkisi de gözden uzak tutulmamalı, yeni versiyon programlar eski versiyon programlarla üretilen bilgileri de okuyabilmelidir.

    3.1- Yevmiye Kayıtlarında Bulunması Gereken Asgari Bilgiler
    Muhasebe Programlarının içermesi gereken ve her bir yevmiye kaydında bulunması gereken asgari bilgiler aşağıdadır.
    Bu ifade biçimi, aşağıda listelenen asgari bilginin her bir yevmiye kaydında bulunması gerekliymiş gibi bir sonuç vermektedir ki, bu olanaksızdır. Mal ya da hizmet alışı ile ilgili bir yevmiye kaydında, listenin 6. maddesindeki müşteri bilgisi, ya da 13. maddesindeki personel bilgileri bulunamaz. Ama ifade biçimine göre, 14 maddede belirtilen bilgilerin tamamının her yevmiye kaydında olması gerektiği anlamı çıkmaktadır.
    Öte yandan, aşağıda 14 madde halinde listelenen bilgilerin tümünün yevmiye maddelerinde bulunması, yevmiye defterinin yevmiye defteri olmaktan çıkarak, stok, personel v.b. modüllerindeki bilgilerin tümünü içeren değişik ve dünyada örneği olmayan bir defter haline gelmesi sonucunu doğuracaktır.
    Listedeki 1-6. ve 14. maddelerde belirtilen gerekliliklerin tümü doğrudur. Zaten bu gün uygulanan sistemde de bu hususlar mevcuttur. Bu hususların bir bölümü de, (Örn. 1. ve 2. maddelerde istenen bilgiler) bilgi işlem ortamında kendiliğinden üretilmektedir.
    Uygulanması olanaksız olan maddelerin hemen altında, uygulamanın neden olanaksız olduğu, örnekleri ile açıklanmıştır.
    1. Yevmiye fişinin tarihi ve yevmiye madde numarası
    2. Yevmiye fişinin cinsi (mahsup, tahsil, tediye) ve numarası
    3. Tüm hesapların en alt seviyesindeki kodları ve isimleri
    4. Dayanak belgelerin tarih, seri ve sıra numarası
    5. Belge türü (fatura, irsaliyeli fatura, gider pusulası v.b.)
    6. Müşterinin adı-soyadı, unvanı
    6. madde, “Müşterinin ve satıcının adı, soyadı veya unvanı” biçiminde genişletilmelidir.
    7. Mal ve/veya hizmet satın alan veya satın alınan kişinin Vergi Kimlik Numarası ve T.C. Kimlik Numarası (gerekmesi halinde)
    Bu maddede istenilen bilgiler, T.C. Kimlik numarası hariç, satılan veya alınan mal ve/veya hizmete ilişkin belgede ve ilgili stok program modülünde zaten mevcuttur. Bu bilgilerin ayrıca yevmiye maddesine aktarılması, yevmiye kayıtlarını gereksiz biçimde ve önemli ölçüde arttıracak ve hantallaştıracak, gereksiz bir angarya oluşturacaktır. Bir süre sonra zaten T.C. Kimlik Numarası, vergi numaralarının yerine geçecek ve belgelerde bu numaralar yer alacaktır. Belgelerde yer alan bu bilgi, yevmiye kaydında nasıl bir yarar sağlayacaktır, anlaşılamamaktadır.
    8. Mal veya hizmetin cinsi, fiyatı-miktarı, tutarı.
    Alınan ya da satılan mal veya hizmetin cinsi, fiyatı, miktarı, stok modülünde izlenmesi gereken bir bilgidir. Bu tür bilgilerin aynı zamanda yevmiye kayıtlarında da izlenmesi, stok modülünü gereksiz, yevmiye kayıtlarını da tanınmaz ve hantal bir hale getirecektir. Yapılmak istenilen uygulama muhasebe bilimine de aykırıdır.
    Öte yandan, bu tür bir kayıtlama sistemi, belki, bünyesinde muhasebe servisi kurmuş olan çok az sayıda işletmede büyük bir zorlanma ile yürütülebilir. Bu tür büyük işletmelerde dahi her işlemin tüm detaylarıyla yevmiye kayıtlarına aktarılması, gerek meslek mensubunun gerekse denetim elemanlarının çalışmalarını sekteye uğratacaktır. Oysa, meslek mensupları, gerek kayıt gerekse denetim aşamasında beklenen bilgileri gerekli kaynaklardan elde edip raporlayacak ehliyet ve yeteneğe sahip durumdadır.
    Günümüzde, her bilgi kendi bölümünde işlenip izlenmekte ve istenen bilgi istenen biçimde rapor edilebilmektedir. Var olan her bilginin yevmiye kayıtlarına aktarılması, bu nedenle gereksiz ve muhasebe kuramlarına aykırıdır.
    Öte yandan, ülkemizdeki işletmelerin % 99’u KOBİ niteliği taşımaktadır ve bunların en az % 90’ının muhasebe işlemleri muhasebe bürolarında yürütülmektedir. Söz konusu muhasebe bürolarının genel yapısına bakıldığında da, her bir büroda işlemi yürütülen bilanço usulüne tabi işletme sayısı ortalama 50 – 60 civarındadır. Bu sayı, hizmet verilen işletme büyüklüğüne göre 15 –20’ye düşebildiği gibi 80 – 90’a da çıkabilmektedir. Bürolarda verilen hizmet, muhasebe hizmetidir, stok bilgilerinin izlenmesi doğrudan müşteri işletmenin sorumluluğundadır.
    Bu bürolar, Maliye Bakanlığı’nca yayımlanan asgari ücret tarifelerindeki fiyatlarla, bu sayıda müşteri ile ancak ayakta durabilmektedirler.
    Yevmiye kayıtlarında, alınan ya da satılan mal ve hizmetlerin cinsi, fiyatı ve miktarı bilgilerinin de gösterilmesi halinde, bu bürolarda hizmet verilebilecek müşteri sayısının en fazla 10 olması gerekeceği açıktır. Müşteri sayısı aşırı biçimde azalacak, ama kayıt yükü aksine artacaktır.
    Öte yandan, 80 – 90 müşteri ile çalışan bir muhasebe bürosu bu sayıyı 10’a indirme zorunluluğunda kalınca, bu kadar sayıda müşteri ile faaliyetini sürdürmek ve artan iş yükünü karşılamak için, ücret tutarlarını en az 10 kat arttırmak zorunda kalacaktır. Bunun başka yolu yoktur.
    Arttırılan bu bedellerin, zaten bu günkü tutarları ödemekte zorlandığını ileri süren işletmelerce nasıl karşılanabileceği belirsizdir.
    Aslında, tüm tebliğ taslağında konunun muhatabı vergi ödevlileri gibi kabul edilmiş durumdadır ama, ödevlileri konunun sadece bu yönü ve belge akışı ilgilendirmekte, geriye kalan tüm yük meslek mensuplarının omuzlarına yüklenmektedir. Konunun parasal yönü ile ilgili olarak müşteri örgütlerinin nasıl bir tavır alacakları da merak konusudur.
    Bütün bu bilgilerin muhasebe kayıtlarına girilmesi yerine, muhasebe, stok ve personel kayıtlarını içeren elektronik ortamdaki yedeklerin bir örneğinin istenilen dönemde bakanlığın ilgili birimlerine verilmesi, daha uygun bir uygulama olacaktır.
    Sonuç olarak, bu bilgilerin istenmesi gerektiğini düşünen zatın, ömründe hiçbir muhasebe kaydı girmemiş olduğu çok açık bir gerçektir.


    9. Katma Değer Vergisi (birden fazla malın bulunduğu faturalarda her bir malın KDV tutarı ve oranı)
    Satış faturalarının kaydında, farklı KDV oranlarına tabi satışların matrah ve KDV ayrımları zaten yapılmaktadır. Hesap planlarının alt yapısı da buna göre düzenlenmektedir. Bu satışların cins ve miktar itibariyle izlenmesi de halen işletmelerin sorumluluğundadır. Yevmiye kayıtlarında, halen satışlar ve KDV tutar olarak izlenmektedir. Muhasebe bilgileri için de bu yeterlidir.
    Ancak bu satışların KDV tutarlarının, yevmiye kayıtlarında da her bir mal için ayrı ayrı kayıtlanması, yine gereksiz bir angaryadır. KDV oranlarına göre ayrıştırılarak belge bazında kayıt yapılması yeterli ve gereklidir. Mevcut uygulama da zaten bu çerçevededir.
    Öte yandan, alınan mal ve hizmet için, her bir mal ve hizmetin KDV tutar ve oranının ayrı ayrı kayda alınması, hiç kimsenin hiçbir yerde işine yaramayacak, ama muhasebe kaydını yapan kişinin isyanına yol açacak bir angarya uygulamasıdır. İndirilecek KDV tutarının her yerde toplu olarak kullanıldığı, KDV iadeleri için gerekli bilgilerin de muavin kayıtlardan elde edildiği de bilinen bir gerçektir.
    8. madde için diğer belirtilenler, bu madde için de aynen geçerlidir.
    10. Özel Tüketim Vergisi (birden fazla malın bulunduğu faturalarda her malın ÖTV tutarı ve oranı)
    Yukarıda KDV konusunda belirtilenler, bu madde için de geçerlidir.
    11. Özel İletişim Vergisi
    Yukarıda KDV konusunda belirtilenler, bu madde için de geçerlidir.
    12. Banka ve Sigorta Muameleleri Vergisi
    Yukarıda KDV konusunda belirtilenler, bu madde için de geçerlidir.
    13. Çalışan kişilerin sayısı, adı-soyadı, ücreti, tevkif edilen gelir vergisi ve prim ödemeleri tutarı
    Bu maddede istenilen bilgiler, personel işlemlerinin izlendiği program modülünde tüm açıklığı ile mevcuttur.
    Birkaç personelin çalıştığı bir işyerinde, bu bilgiler belki yevmiye kayıtlarına girebilir. Ama, yüzlerce veya binlerce personelin çalıştığı bir işyerinde bu bilgilerin kişi bazında tek tek girilmesi, yevmiye kaydını yevmiye kaydı olmaktan çıkartacak bir uygulamadır.
    Muhasebenin bir kayıt standardı da vardır. Bir yandan UFRS uygulamaları gündeme gelirken, bir yandan da tüm bu uygulamaları, tüm bu standartları ters yüz edecek zorlamalar, kabul edilemez.
    Kaldı ki, tüm bu bilgilerin yevmiye kayıtlarında bulunması konusunda ısrarcı olunduğu takdirde, bu gün 500 sayfa yevmiye kaydı dökülen bir işletmede, sayfa sayısı en az 5000 olacak, bu durum gereksiz noter harcı, kırtasiye gideri yaratacağı gibi, bu kadar sayfanın denetlenmesi de denetim elemanları açısından olanaksız hale gelecektir.
    Oysa hedef, görünürde denetimin kolaylaştırılmasıdır.
    Eğer hedef gerçekten denetim ağının yaygınlaştırılması ve bu yolla kayıt dışının engellenmesiyse, bu hedefe, muavin kayıtların istenilmesi, stok ve personel modüllerini yevmiye kaydıyla karıştırmadan ayrı rapor istenilmesi ile ulaşılabilir.
    Ba ve Bs formları ise, kaliteli muhasebe programları tarafından zaten otomatik olarak hazırlanmaktadır.
    14. Açıklama ve diğer bilgiler
    Mükelleflerin, tutarına bakılmaksızın alış faturalarını alış faturalarını (son iki kelime mükerrer olmuş) asgari bilgileri içerecek şekilde kaydetmeleri zorunlu olup 213 sayılı Vergi Usul Kanunu hükümlerine göre Maliye Bakanlığınca tespit belirlenen fatura düzenleme sınırı altındaki satış kayıtlarını asgari bilgilerin hepsini içerecek şekilde kaydetmeleri ihtiyaridir. Yevmiye kayıtları belirtilen esaslara göre asgari bilgilere sahip olmakla ve gerektiğinde inceleme elemanlarına ibraz edilmekle beraber muhasebe programları yevmiye kayıtlarının yevmiye defterine yukarıdaki asgari bilgileri içerecek şekilde ayrıntılı veya toplam tutarlar olarak kaydedilmesine izin verebilir şekilde hazırlanabilir.
    Yukarıda, 8. ve 9. maddelerde mal ve hizmet alış ve satışı konusunda belirtilenler bu paragraf için de geçerlidir.
    Muhasebe kayıtları en alt seviye kodlarına göre kaynak belge ilişkisini sağlamalıdır. Yevmiye fişinde defteri kebir hesabı, ara hesaplar ve en alt seviye kodları ve isimlere göre listelenmelidir.
    Tebliğ taslağındaki en doğru ifade bu paragraftaki ifadedir. Olması gereken yevmiye kaydı tanımı budur.
    3.2- Hesapların En Alt Seviyede Kodlanması, Hesap İsimlerinin Kullanılması ve Listelenmesi:
    Muhasebe programlarında 3’lü ana hesaplar ile birlikte aynı zamanda detay hesaplarının da çalıştırılması ve istenmesi halinde ana hesap bazında veya detay hesap bazında bilgiye ekranda ulaşılmasının ve başka bir ortama aktarımının ve analizinin sağlanması zorunludur.
    Bu itibarla, aşağıdaki örnekteki gibi veya benzeri detaylı kodlama sisteminin mükellefler tarafından yapılması ve istenildiğinde hem ana hesap hem de detaylarına ilişkin bilgilere ulaşılması gerekmektedir.
    Kural olarak yukarıdaki açıklamalar doğrudur. 3’lü ana hesapların yanı sıra, kullanılan tüm alt hesapların da mizan ve muavin dökümleri alınabilmelidir, halen alınmaktadır da..
    Ancak, örnek olarak verilen muhasebe kaydı incelendiğinde, 600 hesap altında her mal çeşidi için ayrı bir alt hesap açıldığı, 191 hesap altında da KDV oranlarına göre alt hesaplar açıldığı görülmektedir.
    600 hesabın altına her mal çeşidi için ayrı bir alt hesap açma işlemi bir iki kalem mal satışı ile uğraşan işletmeler için olabilir. Ama, yüzlerce mal çeşidi olan en basit bir beyaz eşya ticarethanesi ya da basit bir bakkal dükkanında bu uygulamanın yapılması olanaklı değildir. Yukarıda da belirtildiği gibi, o kayıt yevmiye kaydı olmaktan çıkar, yevmiye - stok karışımı bir kayıt haline gelir, o kaydı yapacak kimse de bulunamaz..
    Aynı örnekte, 191 hesabın altına da ödenen KDV yüzde oranlarına göre alt hesaplar açıldığı görülmektedir. 191 hesabın altına açılan bu alt hesapların bir anlamı ve yararı yoktur. İndirilecek KDV tutarı bir toplam olarak beyan edilir. Detay gerekli olduğu zaman ise, muavin kayıtlara başvurulur, sorun çözülür.
    Aslında Maliye Bakanlığı, muhasebe sistemine, kullanılacak alt hesap yapısına müdahale etmemeli, bu konuyu uygulamacı meslek mensubuna bırakmalıdır. Bu dünyanın her tarafında da böyledir. İstenilecek bilgi çeşidi bildirilir, bu bilginin verilmesi meslek mensubu aracılığıyla sağlanır. Alt hesap yapısı meslek mensubunun sorumluluğundadır. Meslek mensubu bu yapıyı muhasebe standartları ve sistemini göz önünde tutarak oluşturur.
    Yukarıdaki bilgilere göre eğer 600 Yurt İçi Satışlar hesabının tamamının istenmesi halinde detay hesapları ile birlikte ekranda gözükmelidir. İstenilen bilgi sadece pantolon satışları ise; 600 02 001 Pantolon Satışları hesabı veya istenilen bilgi 120 01 003 Hesap kodlu Adana müşterilerinden Z şahsına ait cari hesaplar ise sadece bu hesaba ilişkin ayrıntılı bilginin elde edilmesi gerekmektedir. Dolayısıyla, muhasebe yazılımları yukarıdaki örnekteki gibi ana hesap ve detaylarına ilişkin bilgilere ulaşımı sağlamalıdır.
    Yinelemek ve özetlemek gerekirse, yukarıdaki paragrafta istenilen bilgilerden pantolon satışlarına ilişkin bilgi, işletmenin stok çalışmalarından, diğer tüm bilgiler muhasebe kayıtlarından çıkartılabilir. Pantolon satışlarının da yevmiye kayıtlarından çıkartılması istenildiğinde, o muhasebe, muhasebe olmaktan çıkmış demektir.
    3.3- Muhasebe Kayıt Kontrol Numarası
    Muhasebe programları, yevmiye kayıtlarından aylık olarak ve aşağıda belirtilen algoritma ile hesaplanacak olan “Muhasebe Kayıt Kontrol Numarası” oluşturulacak şekilde hesaplanacaktır. Söz konusu algoritma, muhasebe sistemini temeli olan yevmiye kayıtlarından bir kontrol kodu oluşturma temeline dayanmaktadır. Yevmiye kayıtlarındaki tutarlar ana hesap kodları ile çarpılacak ve her satır için bir rakam bulunduktan sonra bu rakamlar toplanarak ilgili dönem için muhasebe kontrol numarasını oluşturacaktır.
    Kayıt kontrol numaraları vergi incelemesinde ve denetim aşamasında kayıtlarda değişiklik olup olmadığının tespitinde kullanılacağı için programlar kontrol numaralarını hesaplayan ve raporlayan bir bölüme sahip olmalı, günlük ve aylık kontrol numaralarını raporlayabilecek ve beyan edilenlerle kontrol edebilecek şekilde olmalıdır. Denetim aşamasında hesaplanan kontrol numaraları ile beyan edilen kontrol numaralarının farklı olması mükellefin geçmişe yönelik kayıtlarda değişiklik yaptığını veya programın bu asgari standarda uygun olmadığını gösterecektir.
    Ülkemizde geriye dönük kayıtların yapılması mevcut sistem gereğidir, bir zorunluluktan kaynaklanmaktadır.
    Yukarıda da belirtildiği gibi, işletmelerin büyük çoğunluğunun muhasebe kayıtları bürolarda tutulmaktadır. İşletmelerden bürolara belge akışında ise büyük aksamalar mevcuttur. Bir çok belge gecikmeli gelmektedir ve zorunlu olarak geriye dönük kayıtlar yapılmaktadır.
    Belge akışındaki ikinci sorunlu nokta bankalardır. Bankalardan belge sağlanmasında sürekli gecikme olmaktadır. Çeklerin ödenmesinde işletmeye iletilmesi gereken dekontlar iletilmemekte, ya da çok geç gelmektedir. İlgili dönemlerde tahakkuku yapılması gereken dönem faizleri ile ilgili belgeler en az bir ay gecikmeli gelmektedir. Aylık ya da yıllık ekstreler ancak istenirse, genel müdürlüklerden istenilerek alınabilmektedir. Henüz tüm işletmelerin bankalarla internet bağlantısı olmadığı düşünüldüğünde, geriye dönük kayıtların yapılmasının zorunluluğu kendiliğinden ortaya çıkmaktadır.
    Önemli olan konu, geriye dönük kayıtların yapılmaması değil, bu kayıtların vergi ziyaına neden olmamasıdır.
    Konu VUK hükümleri açısından incelendiğinde de ortaya bir başka manzara çıkmaktadır. Geriye dönük kayıtlar, düzeltme kayıtları değil, genellikle asıl kayıtlar ya da tahakkuk kayıtlarıdır. Hatalı kayıtların düzeltilmesi, elbette düzeltme kayıtları ile yapılmalıdır. Ama, tamamlayıcı kayıtların ya da tahakkuk kayıtlarının dönemsellik kavramı uyarınca doğru zamana yapılması gerekir.
    Öte yandan yukarıdaki açıklama ve aşağıdaki örnekten anlaşıldığına göre, muhasebe kayıt kontrol numarasının hesaplanmasında, ana hesabın kodu kullanılarak aritmetik bir işlem yapılacaktır.. Bu aritmetik işleminin yapılabilmesi için, ana hesap kodunun üç basamağının da nümerik olması şarttır.
    Oysa, bilindiği gibi, yıllara yaygın inşaat ve onarım işleri ile uğraşan işletmelerde, devam eden işlere ait maliyetler 17 grubunda o inşaat ve onarım işi için açılan 170 – 177 hesaplara, hakedişleri ise 350 – 357 hesaplara alınır. Eğer, o işletmede devam eden taahhüt işi sayısı 8 den fazla ise, bu kez “17A”, “17B” gibi, aynı gruba giren ama kodunda nümerik olmayan simgeler bulunan kebir hesapları mecburen kullanılmaktadır. (Ülkemizde ek yevmiye defteri uygulaması yerleşmemiştir.) Bu durumda, 8 den fazla devam eden taahhüt işi olan işletmelerde, aritmetik bir işlemle muhasebe kayıt kontrol numarasının oluşturulması olanağı olmayacaktır, zira kebir hesabının kodu tümüyle nümerik değildir.
    [I]Ocak 2005 ayında iki muhasebe kaydı bulunan mükellefin muhasebe kayıt kontrol numarasının hesapl
    ------------------
    Uyarı: Kişi veya kurumları eleştiri taşıyan mesajların altında eğer imza yok ise, gerekli görüldüğü zaman mesajlara forum yetkililerince uyarısız müdehale yapılacaktır.

  2. #2
    Ziyaretci
    elinize ve fikrinize sağlık. başka ne denir.

Yetkileriniz

  • Konu Acma Yetkiniz Yok
  • Cevap Yazma Yetkiniz Yok
  • Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
  • Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok
  •