<CENTER>DANIŞTAY KARARI

DANIŞTAY
</CENTER>


Danıştay Dördüncü Daire
Karar Tarihi : 21.09.2006
Esas No : 2006/1917
Karar No : 2006/1669
Konusu : Dönem sonunda vadesi gelmeyen kredi faizlerinin gider yazılamayacağı ileri sürülüp, devreden yatırım indiriminin azaltılarak, izleyen dönemlerin buna göre düzeltilmesine ilişkin işlemde hukuka uyarlık bulunmadığı Hk.
Davanın Özeti:
Davacı şirketin 2001 yılı işlemlerinin incelenmesi sonucu, 2002 yılına devreden yatırım indirimi tutarının azaltıldığından söz edilerek, sonraki dönemlere ait kurumlar vergisi beyanının düzeltilmesi istenilmiştir. Danıştay bozma kararı üzerine, ........ 7. Vergi Mahkemesinin 11.11.2005 günlü ve E: 2005/1941, K: 2005/2819 sayılı Kararıyla; 5422 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 13’üncü maddesinde, kurumlar vergisinin birinci maddede yazılı mükelleflerin bir hesap dönemi içinde elde ettikleri safi kurum kazancı üzerinden hesaplanacağı, safi kurum kazancının tespitinde Gelir Vergisi Kanununun ticari kazanç hakkındaki hükümlerinin uygulanacağının öngörüldüğü, 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 38’inci maddesinde ise, bilanço esasına göre ticari kazancın, teşebbüsteki öz sermayenin hesap dönemi sonunda ve başındaki değerleri arasındaki müsbet fark olduğu, ticari kazancın bu yolla tespiti sırasında Vergi Usul Kanununun değerlemeye ait hükümleri ile bu Kanunun 40 ve 41’inci maddeleri hükümlerine uyulacağının belirtildiği, öte yandan, Vergi Usul Kanununun değerlemeye ilişkin hükümlerinin yer aldığı, Üçüncü Kitap Birinci Kısım Birinci Bölümünde değerleme esaslarının tek tek gösterildiği, bu değerlemenin iktisadi kıymetin nev’i ve mahiyetine göre 261’inci maddede belirtilen ölçülerden biri ile yapılacağı, bunlar arasında yer alan mukayyet değerin bir iktisadi kıymetin muhasebe kayıtlarında gösterilen hesap değeri olduğunun açıklandığı, iktisadi işletmelere dahil kıymetleri değerleme başlıklı ikinci bölümünde yer alan 283’üncü maddede aktif kıymetleri, 287’nci maddede ise pasif geçici hesap kıymetlerin düzenlendiği, 213 sayılı Kanunun 287’nci maddesine göre cari hesap dönemine ait olup, henüz ödenmemiş olan giderlerin mukayyet değerleri üzerinden pasifleştirilmek suretiyle değerleneceği hükmüne yer verildiği, bu hükümlerin birlikte değerlenmesinden, Türk vergi sisteminde dönemsellik ilkesinin cari olduğu ve bu ilke gereğince değerleme esaslarının gözönüne alınarak iktisadi kıymetlerin dönem kurum kazancı ile ilgilendirileceği, alacak ve borçların değerlendirilmesinde ise tahakkuk esasının cari olduğunun anlaşıldığı bir giderin dönem kazancı ile ilgilendirilebilmesi için hukuken tahakkuk etmesinin yeterli görüldüğü, ödeme aşamasının gelecek dönemlere sarkması halinde giderlerin nasıl değerleneceğinin 287’nci maddede gösterildiği, dosyasının incelenmesinden, davacı şirketin 2001 yılı işlemlerinin incelenmesi sonucu düzenlenen 09.06.2003 tarih ve GKR-2003-871/2 sayılı vergi inceleme raporuyla, gider hesaplarına intikal ettirilen 458.623.351.000 TL. tutarındaki yabancı bankalardan alınan kredilere ilişkin olarak reeskont yoluyla hesaplanan faiz giderinin 31.12.2001 tarihi itibarıyla henüz vadesi gelmediğinden, 2001 yılı kurum kazancına ilave edilmesi gerektiğinin tespit edildiği, dolayısıyla 2001 yılından 2002 yılına devreden yatırım indirimi tutarının 618.917.318.000 TL. olarak dikkate alınması ve izleyen dönemlerin buna göre düzeltilmesi gerektiği hususunun yazı ile davacı şirkete duyurulduğunun görüldüğü, dava konusu olayda olduğu gibi alınan kredilerin faiz ödemeleri gelecek yıllara sarksa bile, kredi kullanılmış ve mahiyet ve miktar olarak o yıl için ödenecek kredi gideri belli olmuş ise bunun hukuken istenebilir duruma gelmiş olmayı ifade ettiği, borcun fiilen istenebilecek durumda olmamasının hukuken talep edilemeyeceği anlamını taşımadığı kaldı ki kredi anlaşmasının herhangi bir sebeple bozulması halinde dahi bu borcun mutlaka ödeneceği, çünkü anlaşmanın kullanma ve kullandırma şeklinde taraflara yüklediği edimlerin o yıl sonu itibarıyla tamamlandığı ve gider miktarının kesin olarak belli olduğu, bu itibarla 31.12.2001 tarihi itibarıyla vadesi gelmemiş kredi faizlerinin gider yazılmayacağı ileri sürülerek sözü edilen miktarın kurum kazancına ilavesi ile 2002 yılına devreden yatırım indirimi tutarının 618.917.318.000 TL. olarak dikkate alınması ve müteakip dönemlerin buna göre düzeltilmesi yolundaki işlemde hukuka uyarlık bulunmadığı gerekçesiyle işlemin iptaline karar verilmiştir. Davalı İdare, işlemin yasaya uygun olduğunu ileri sürerek kararın bozulmasını istemektedir.
Kararın Özeti: Temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar, bozulması istenilen kararın dayandığı gerekçeler karşısında, yerinde ve kararın bozulmasını sağlayacak durumda görülmemiştir.
Bu nedenle, vergi dairesi temyiz isteminin reddine, vergi mahkemesi kararının onanmasına oybirliğiyle karar verildi.