ANKARA YEMİNLİ
MALİ MÜŞAVİRLER ODASI</font>
MEVZUAT İZLEME
VE DEĞERLENDİRME KOMİSYONU KARARI</font>
Karar
Tarihi: 04.12.2006</font>
Karar
No: 69/10</font>
<ul>[/list]
- KONU:</font>
Danıştay
Vergi Dava Daireleri Genel Kurulu’nun serbest meslek faaliyetlerinde
KDV’ni doğuran olayın hizmetin verildiği an olduğu şeklindeki
14.4.2006 tarih ve E:2006/19, K:2006/92 sayılı kararı karşısında
komisyonumuz görüşünün belirlenmesi amacıyla konu ile ilgili olarak
aşağıdaki karar alınmıştır.</font>
<ul>[/list]
- YAPILAN İNCELEME</font>
<ul>[/list]
- KATMA DEĞER
VERGİSİNDE VERGİYİ DOĞURAN OLAY VE SERBEST MESLEK FAALİYETİ ÇERÇEVESİNDE
VERİLEN HİZMETLERİN DURUMU</font>
- Yasa Hükümleri</font>
Anayasa’nın
73’üncü maddesinin birinci fıkrası hükmü şöyledir:</font>
“Herkes,
kamu giderlerini karşılamak üzere, mali gücüne göre vergi ödemekle
yükümlüdür.”</font>
KDV
Yasası’nın 1’inci maddesinin birinci fıkrasının ve bu fıkranın
1 numaralı bendi şöyledir:</font>
“Türkiye’de
yapılan aşağıdaki işlemler katma değer vergisine tabidir:</font>
1-
Ticari, sınai, zirai faaliyet ve serbest meslek faaliyeti çerçevesinde
yapılan teslim ve hizmetler,” </font>
Gelir
Vergisi Yasası’nın 65’inci maddesinin birinci ve ikinci fıkraları
şöyledir:</font>
“Her
türlü serbest meslek faaliyetinden doğan kazançlar serbest meslek
kazancıdır. </font>
Serbest
meslek faaliyeti; sermayeden ziyade şahsi mesaiye, ilmi veya mesleki
bilgiye veya ihtisasa dayanan ve ticari mahiyette olmıyan işlerin
işverene tabi olmaksızın şahsi sorumluluk altında kendi nam ve
hesabına yapılmasıdır.”</font>
Gelir
Vergisi Yasasının 67’nci maddesinin birinci fıkrası ise şöyledir:</font>
“Serbest
meslek kazancı bir hesap dönemi içinde serbest meslek faaliyeti karşılığı
olarak <b style="color: black; : rgb(255, 255, 102);">tahsil [/b]edilen para ve ayınlar ve diğer suretlerle sağlanan
ve para ile temsil edilebilen menfaatlerden bu faaliyet dolayısıyle
yapılan giderler indirildikten sonra kalan farktır.”</font>
Serbest
meslek faaliyetinde gelirin elde edilmesi <b style="color: black; : rgb(255, 255, 102);">tahsil[/b] esasına bağlı olduğu
gibi gider yönünden de ödeme esası kabul edilmiştir. Ödenmeyen
giderler kazancın tespitinde gider olarak kabul edilmemektedir. </font>
KDV
Yasası’nın 10’uncu maddesinde vergiyi doğuran olaylar sayılırken
(a) bendinde; “mal teslimi ve hizmet ifası hallerinde, malın teslimi
ve hizmetin yapılması,” sayılmıştır.</font>
- Yargı Kararları</font>
- Verginin Doğmasını
Gelir Vergisi İle Paralel Gören Kararlar</font>
(i)
Danıştay Dokuzuncu Dairesinin 19.02.1998 tarih E:1997/402, K:1998/651
sayılı kararının gerekçesi şöyledir:</font>
“3065
sayılı Katma Değer Vergisi Kanununun 1. maddesinin 1. bendi ve aynı
yasanın 10. maddesinin (c) bendinde açıklanan hükümler gözönüne
alınarak dosya incelendiğinde, serbest muhasebecilik ve mali müşavirlik
faaliyetiyle uğraşan davanın 1994 yılında elde ettiği serbest
meslek kazancına ait beyannamelerini Ocak, Şubat, Mart, Nisan, Mayıs,
Haziran, Temmuz, Ağustos, Eylül, Ekim, kasım dönemlerinde matrahsız
olarak vermesi, tamamını ise aynı yılın Aralık ayında beyan etmesi
nedeniyle takdir komisyonu kararına dayanılarak yıl içinde elde
edilen hasılatın 12 aya bölünmesi suretiyle belirlenen matrah üzerinden
uyuşmazlık konusu tarhiyatın yapıldığı görülmüş ise de, davacının
müşterilerden <b style="color: black; : rgb(255, 255, 102);">tahsil[/b] ettiği ücretin aylık yada üçer aylık olarak
<b style="color: black; : rgb(255, 255, 102);">tahsil[/b] edildiğine ilişkin herhangi bir somut saptama yapılmadığı
gibi ücret gelirlerinin de ... tarihinde <b style="color: black; : rgb(255, 255, 102);">tahsil[/b] edildiği anlaşıldığından
yapılan tarhiyatta isabet bulunmadığı…”</font>
(ii)
Danıştay 11’inci Dairesi 8.1.1997 tarih, E: 1995/5209, K:1997/61
sayılı kararıyla onadığı kararın gerekçesi şöyledir:</font>
“Davacının
müşterilerine muhasebecilik hizmeti sunduğu, bu hizmetin sözleşme
hükümlerine göre yürütüldüğü, sözleşrnede ücretin aylık
olarak ödenmesi koşulu getirildiği halde tahsilatın yapılmasıyla
birlikte serbest meslek makbuzunun düzenlendiği dönemde katma değer
vergisinin beyan edildiği, bu suretle vergi kaybına yol açıldığından
bahisle cezalı tarhiyat yapılmış ise de, ancak ücretin elde edildiği
anda serbest meslek makbuzu düzenlenebilmesi ve ilgili dönemde beyan
edilmesi zorunluluğu karşısında vergi kaybından söz edilemeyeceği
gerekçesiyle cezalı tarhiyatın terkinine…”</font>
(iii)
Yine 11’inci Daire 17.2.1999 tarih ve E:1997/4149, K:1999/707 sayılı
kararıyla onadığı vergi mahkemesi kararının gerekçesi şöyledir:</font>
“3065
sayılı Katma Değer Vergisi Kanununun 10. maddesi hükmü ile hizmet
if asında vergiyi doğuran olay hizmetin veya kısmi hizmetin yapılmasına
bağlanmakla birlikte, muhasebecilik ve mali müşavirlik hizmetinin
belli bir zaman dilimi içinde süreklilik göstermesi ve her evresinin
birbirine bağlı hizmet olması itibarıyla kısmi hizmetin ne zaman
yapıldığını tespit etmenin mümkün olmadığı, dolayısıyla
bu tür hizmetlerde ücret ödemesinin yapıldığı zamanı vergiyi
doğuran olayın meydana geldiği an olarak kabul etmek gerektiği,
olayda söz konusu hizmete ait sözleşmenin yıllık olarak yapılmasının
hizmetin kesintisiz bir yıl boyunca devam ettiğini gösterdiği, diğer
taraftan 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 67. maddesinde de, serbest
meslek kazancının tesbitinde <b style="color: black; : rgb(255, 255, 102);">tahsil[/b] esasının cari olduğu kabul
edildiğinden, yükümlü tarafından serbest meslek ücreti <b style="color: black; : rgb(255, 255, 102);">tahsil[/b]
edilmeden serbest meslek makbuzu düzenlenmesi ve dolayısıyla katma
değer vergisi <b style="color: black; : rgb(255, 255, 102);">tahsil[/b] ve tahakkukunun sözkonusu olamayacağı, bu durumda
süreklilik gösteren hizmetlerde serbest meslek ücret ödemesi olmadığı
halde her ay hizmet yapıldığı kabul edilemeyeceğinden tarh edilen
cezalı vergide yasaya uyarlık bulunmadığı…”</font>
(iv)
Danıştay Vergi Dava Daireleri Genel Kurulunun 22.11.1996 tarih ve
E:1996/102, K:400 sayılı kararının gerekçesi şöyledir:</font>
</font>
“3065
sayılı Katma Değer Vergisi Kanununun 1 inci maddesinin ilk fıkrasının
(1) işaretli bendinde, serbest meslek faaliyeti çerçevesinde yapılan
teslim ve hizmetler, bu verginin konusunu teşkil eden işlemler arasına
alınmış ve 10 uncu maddesinin (a), (b) ve (c) bentlerinde, kısım
kısım mal veya hizmet tesliminde mutabık kalınmadıkça veya fatura
ve benzeri belgeler malın teslimi yada hizmetin ifasından önce verilmedikçe
vergiyi doğuran olay, malın teslimi ve hizmetin ifasına bağlanmıştır.
Bu düzenleme karşısında (b) ve (c) bentlerindeki koşullar gerçekleşmedikçe
davacı yönünden katma değer vergisini doğuran olay, işlemleri
izlenen müşteriler tarafından gerekli ödemenin kısmen veya tamamen
yerine getirilmesi ile tamamlanacaktır. Esasen bu durum, serbest meslek
faaliyeti ve kazancına ilişkin Gelir Vergisi Kanununun 67 nci maddesinde
ve serbest meslek makbuzunun düzenlenmesiyle ilgili Vergi Usul Kanununun
236 ve 237 nci maddelerinde yer alan kuralların da gereğidir.</font>
Serbest
meslek faaliyeti yürüten yükümlünün, bu faaliyeti nedeniyle kendisine
yapılan ödemeler için serbest meslek makbuzu düzenleyerek, katma
değer vergisini bu makbuzda göstermesi ve tahsilat dönemine ilişkin
beyanına dahil etmesinin zorunlu olduğu, yükümlünün işlemlerini
bu gerekliliğe uyarak yürüttüğü anlaşıldığından, verginin
zaman yönünden geç tahakkukuna yol açtığından söz edilemeyeceğinden,
adına kesilen cezanın kusura çevrilmesi yolundaki ısrar kararında
hukuka uygunluk bulunmamaktadır.”</font>
- Verginin Doğmasını
Gelir Vergisinden Ve Vergi Usul Yasasından Koparan Kararlar </font>
(i)
Danıştay Yedinci Dairesinin 31.3.2004 tarih, E:2001/765, K:2004/791
sayılı kararının gerekçesi şöyledir:</font>
”3065
sayılı Katma Değer Vergisi Kanununun "Vergiyi doğuran olayın
meydana gelmesi" başlıklı 10'uncu maddesinin (a) fıkrasında,
mal teslimi ve hizmet ifası hallerinde, malın teslimi veya hizmetin
yapılması; (b) fıkrasında da, malın tesliminden veya hizmetin yapılmasından
önce fatura veya benzeri belgelerin verilmesi hallerinde, bu belgelerde
gösterilen miktarla sınırlı olmak üzere fatura veya benzeri belgelerin
düzenlenmesi; (c) fıkrasında ise, kısım kısım mal teslimi veya
hizmet yapılması mutad olan veya bu hususlarda mutabık kalınan hallerde,
her bir kısmın teslimi veya bir kısım hizmetin yapılması anında
vergiyi doğuran olayın meydana geleceği hükme bağlanmıştır.</font>
Bu
yasal düzenlemelere göre; katma değer vergisi açısından vergiyi
doğuran olay, malın teslimi veya hizmetin yapılması anında meydana
gelmekte olup, bu hususta ticari, sınai, zirai veya serbest meslek
faaliyeti çerçevesinde yapılan teslim ve hizmetler yönünden farklı
bir düzenlemeye yer verilmemiştir. Serbest meslek kazancının tespitinde,
gelir vergisi açısından, tahsilat esasının getirilmiş olması
da, yukarıda anılan hukuki durumu değiştirmez.</font>
Bu
bakımdan; dava hakkında, serbest muhasebecilik faaliyetinde verilen
hizmet tanımlandıktan sonra, hizmetin yapıldığı tarihin araştırılması
ve vergiyi doğuran olayın, hizmetin yapıldığı tarihte meydana
geldiği hususunun gözetilmesi suretiyle yapılacak yargılamayla ulaşılacak
sonuca göre karar verilmesi gerektiğinden, aksi yoldaki temyize konu
mahkeme kararında isabet görülmemiştir.”</font>
(ii)
Aynı Dairenin 30.6.2004 tarih, E:2000/8579, K:2004/2120 sayılı kararının
gerekçesi de şöyledir:</font>
“3065
sayılı Katma Değer Vergisi Kanununun "Vergiyi doğuran olayın
meydana gelmesi" başlıklı 10'uncu maddesinin (a) fıkrasında,
mal teslimi ve hizmet ifası hallerinde, malın teslimi veya hizmetin
yapılması; (b) fıkrasında da, malın tesliminden veya hizmetin yapılmasından
önce fatura veya benzeri belgelerin verilmesi hallerinde, bu belgelerde
gösterilen miktarla sınırlı olmak üzere fatura veya benzeri belgelerin
düzenlenmesi; (c) fıkrasında ise, kısım kısım mal teslimi veya
hizmet yapılması mutad olan veya bu hususlarda mutabık kalınan hallerde,
her bir kısmın teslimi veya bir kısım hizmetin yapılması anında
vergiyi doğuran olayın meydana geleceği hükme bağlanmıştır.</font>
Bu
yasal düzenlemelere göre; katma değer vergisi açısından vergiyi
doğuran olay, malın teslimi veya hizmetin yapılması anında meydana
gelmekte olup, bu hususta ticari, sınai, zirai veya serbest meslek
faaliyeti çerçevesinde yapılan teslim ve hizmetler yönünden farklı
bir düzenlemeye yer verilmemiştir. Kazancın tespitinde, gelir vergisi
açısından, tahsilat esasının getirilmiş olması da, yukarıda
anılan hukuki durumu değiştirmez.”</font>
(iii)
Danıştay Vergi Dava Daireleri Genel Kurulunun 14.4.2006 tarih ve E:2006/19,
K:2006/92 sayılı kararının gerekçesi aşağıdaki gibidir:</font>
“213
sayılı Vergi Usul Kanunu'nun "Vergiyi doğuran olay" başlıklı
19'uncu maddesinde, vergi alacağının, vergi kanunlarının vergiyi
bağladıkları olayın vukuu veya hukuki durumun tekemmülü ile doğacağı
belirtilmiştir.</font>
3065
sayılı Katma Değer Vergisi Kanunu'nun "Vergiyi doğuran olayın
meydana gelmesi" başlıklı 10'uncu maddesinin (a) fıkrasında,
mal teslimi ve hizmet ifası hallerinde, malın teslimi veya hizmetin
yapılması; (b) fıkrasında da, malın tesliminden veya hizmetin yapılmasından
önce fatura veya benzeri belgelerin verilmesi hallerinde, bu belgelerde
gösterilen miktarla sınırlı olmak üzere fatura veya benzeri belgelerin
düzenlenmesi; (c) fıkrasında ise, kısım kısım mal teslimi veya
hizmet yapılması mutad olan veya bu hususlarda mutabık kalınan hallerde,
her bir kısmın teslimi veya bir kısım hizmetin yapılması anında
vergiyi doğuran olayın meydana geleceği hükme bağlanmıştır.</font>
1998
yılı işlemleri incelenen yükümlü nezdinde düzenlenen tutanakla,
46 mükellefe hizmet verdiği, 1998 yılında <b style="color: black; : rgb(255, 255, 102);">tahsil[/b] edilen ve 1998'de
<b style="color: black; : rgb(255, 255, 102);">tahsil[/b] edilmeyip, 1999 yılına devreden ücretler olduğu belirtilmiş,
bunları gösterir liste inceleme elemanına ibraz edilmiştir. 1998
yılından 1999 yılına katma değer vergisi dahil 6.454.455.000 lira
alacak devrettiği tespit edilmiş, Katma Değer Vergisi Kanunu'nun
10'uncu maddesinde yer alan vergiyi doğuran olayın, malın teslimi
veya hizmetin ifası hallerinde, malın teslimi veya hizmetin yapılması
anında meydana geleceği yolundaki düzenleme uyarınca ilgili yılda
verilen hizmetin en son 31.12.1998 tarihi itibarıyla gerçekleştiği
kabul edilerek, tutanakla belirlenen tutardan katma değer vergisi tenzil
edilerek Aralık 1998 dönemi katma değer vergisi matrahına dahil
edilmiştir.</font>
Katma
değer vergisi açısından vergiyi doğuran olay malın teslimi veya
hizmetin yapılması anında meydana gelmekte olup, ticari, sınai,
zırai veya serbest meslek faaliyeti çerçevesinde, yapılan teslim
veya hizmetler yönünden farklı bir düzenlemeye yer verilmemiştir.
Serbest meslek kazancının tespitinde, gelir vergisi açısından tahsilat
esasının getirilmiş olmasının da belirtilen hukuki durumu değiştirmeyeceği
açıktır.</font>
Bu
bakımdan, dava hakkında serbest muhasebecilik faaliyetinde verilen
hizmetin yapıldığı tarihin araştırılması ve vergiyi doğuran
olayın, hizmetin yapıldığı tarihte meydana geldiği hususunun gözetilmesi
suretiyle yapılacak yargılamayla ulaşılacak sonuca göre karar verilmesi
gerektiğinden, aksi yoldaki temyize konu ısrar kararında isabet görülmemiştir.” </font>
- Yargı Kararlarının
Değerlendirilmesi</font>
- Ödeme Gücü
Açısından</font>
Bir
kişiyi bir vergiyi ödemeye yükümlü kılmak için onun atfedilen
vergiyi ödeme gücünün olması gerekir. Bu kural Anayasa’nın 73’üncü
maddesi ile konulmuştur. Yasalar Anayasaya uygun olmak zorunda olduğundan,
bu kuralı yasalar yorumlanırken de dikkate almak zorunludur. Yasanın
sözel anlamı bu kurala aykırı ise bu kural dikkate alınarak nasıl
uygulanabileceğine bakılmalıdır.</font>
Gelir
Vergisi Yasasında serbest meslek kazancı için elde etmede <b style="color: black; : rgb(255, 255, 102);">tahsil[/b]
esasının benimsenmiş olması, bu faaliyet türünde ödeme gücünün
tahsilatla doğacağı gerçeğine dayanır. Vergi Usul Yasasında ticari
kazanç ve zirai kazanç için şüpheli alacak karşılığı,
değersiz alacak ve reeskont müesseselerinin kabul edilmiş olması
bu faaliyet türlerinde elde etmede tahakkuk esasının kabul edilmiş
olmasına bağlıdır. Bu müesseseler tahakkuk esasını <b style="color: black; : rgb(255, 255, 102);">tahsil[/b] esasına
yakınlaştırmaktadır. Serbest meslek faaliyetinde şüpheli alacak,
değersiz alacak ve reeskont müesseselerinin kabul edilmemiş olması
<b style="color: black; : rgb(255, 255, 102);">tahsil esasının[/b] kabul edilmiş olmasının sonucudur. Tahsilat
yapılmadan vergiyi doğuran olayın meydana geldiğinin kabul edilmesi,
tahsilatın yapılmaması durumunda ödenen verginin telafi edilmesi
önlemlerinin alınmasını gerektirir. Ticari ve zirai kazançta tahakkuk
esasının kabul edilmiş olması nedeniyle <b style="color: black; : rgb(255, 255, 102);">tahsil[/b] edilemeyen alacakların
bu müesseseler yardımı ile gider yazılması sağlanmıştır. Serbest
meslek faaliyetinde ise bu tahsilat olmadan hiçbir şekilde vergi de
ödenmeyeceği için bu müesseseler kabul edilmemiştir.</font>
Dolayısıyla
<b style="color: black; : rgb(255, 255, 102);">tahsil[/b] <b style="color: black; : rgb(160, 255, 255);">edilmeyen[/b] vergiyi ödemesi istenen mükellefe <b style="color: black; : rgb(255, 255, 102);">tahsil[/b] edilememe
durumunda telafi olanağının sağlanması gerekir.</font>
- KDV’nin İndirimi
Açısından</font>
Vergi
Usul Yasasının 236’ncı maddesi hükmü şöyledir:</font>
“Serbest
meslek erbabı, mesleki faaliyetlerine ilişkin her türlü tahsilatı
için iki nüsha serbest meslek makbuzu tanzim etmek ve bir nüshasını
müşteriye vermek, müşteri de bu makbuzu istemek ve almak mecburiyetindedir.”</font>
KDV
Yasası’nın 34’üncü maddesinin birinci fıkrası şöyledir: </font>
“1.
Yurt içinden sağlanan veya ithal olunan mal ve hizmetlere ait Katma
Değer Vergisi, alış faturası veya benzeri vesikalar ve gümrük
makbuzu üzerinden ayrıca gösterilmek ve bu vesikalar kanunî defterlere
kaydedilmek şartıyla indirilebilir.”</font>
Anılan
hükümlere göre KDV’nin indirim konusu yapılabilmesi için alış
belgelerinde gösterilmesi ve defterlere ayrıca kaydedilmesi gerekir.
Serbest meslek faaliyeti çerçevesinde yapılan hizmetler için düzenlenecek
belge serbest meslek makbuzudur ve bu <b style="color: black; : rgb(255, 153, 153);">makbuz[/b] para <b style="color: black; : rgb(255, 255, 102);">tahsil[/b] edildiğinde
düzenlenir.</font>
KDV’nin
tahsilata bakılmaksızın hizmet verilirken veya hizmetin tamamlandığı
dönemde beyan edileceği kabul edilirse bu dönemde <b style="color: black; : rgb(255, 153, 153);">makbuz[/b] düzenlenmesi
söz konusu olmaz. Müşteri de bu KDV’yi indirim konusu yapamaz.
Daha sonra tahsilat yapıldığı dönemde <b style="color: black; : rgb(255, 153, 153);">makbuz[/b] düzenlendiğinde
ise bu vergi önceki dönemlere ait bir vergi olması nedeniyle indirim
konusu yapılamaz. Dolayısıyla hizmet verildiği dönemde tahsilat
yapılmadan beyan edilen KDV hiçbir zaman indirim konusu yapılamayacaktır.
Bu da KDV’nin indirim mekanizmasının tekniğine ve mantığına
terstir.</font>
- Danıştay Vergi
Dava Daireleri Genel Kurulunun 14.4.2006 Tarihli Kararından Sonra Ne
Yapılmalıdır?</font>
Serbest
meslek mensupları tarafından Danıştay Vergi Dava Daireleri Genel
Kurulu kararları yol gösteri nitelikte kararlar olduğundan Kurulun
1996 tarihli kararı yönünde işlem yapılmasının doğru olacağı
düşünülmüş ve bu yönde işlem yapılmıştı. 14.4.2006 tarihli
karardan sonra ise bu yönde işlem yapan mükellefler Danıştay kararına
uydukları için cezalı tarhiyata muhatap olacaklardır. Son kararla
tahsilat yapamayan serbest meslek erbabı ödeme gücü olmamasına
karşın vergi borcu altına girecek ve bu borçları ödeyemeyeceği
için vergi dairesinin borçlusu olarak güç duruma düşeceklerdir.
Danıştay’ın mevzuat değişmeden değişen içtihadı nedeniyle
serbest meslek faaliyeti de sermayeye dayanan bir faaliyet durumuna
gelecektir.</font>
Örneğin,
mesleğini icra etmeye yeni başlamış bir avukat kazandığı dava
sonucunda para alamasa da dahi hemen KDV ödemesi gerekecek, ödeyemeyeceği
için de vergi dairesi tarafından takip edilen borçlu durumuna düşecektir.
KDV’yi müşterisinden istese ve alsa bile bunun için serbest meslek
makbuzu düzenlemek zorunda kalacak, bu defa da almadığı paranın
makbuzunu düzenleyerek bu tutarı gelir yazmak zorunda kalacak ve muhtemelen
de tahsilat sıkıntısı çekecektir.</font>
Muhasebe
mesleği ile uğraşanlar tahsilat yapmasalar dahi KDV öderlerse, en
son Aralık ayında KDV ödemeleri gerekecek, oysa hizmet gelir veya
kurumlar vergisi beyannamesinin verilmesi ile tamamlanacaktır. Yeminli
mali müşavirler denetim yaptıkları gelir veya kurumlar vergisi beyannameleri
için dönem içinde para alsalar da almasalar da KDV ödeyeceklerdir.
Oysaki hizmeti yıl içinde vermekten çok, beyanname verildikten sonraki
ikinci ayda raporlarını yazdıkları zaman vermiş olacaklardır.</font>
Sonuç
itibariyle Dava Daireleri Genel Kurulu’nun son kararı serbest meslek
faaliyeti için bir kaos yaratmıştır. Bu yönde uygulama yapılması
serbest meslek faaliyetlerini sermayeye dayanan bir faaliyet durumuna
sokacaktır. Bu ise hiçbir yasanın öngörmediği bir sonuçtur. Buna
karşın yargı kararının idari işlemle ortadan kaldırılmasının
mümkün olmaması, Dava Daireleri Kurulunun kararlarının da vergi
mahkemelerini yönlendirici nitelikte kararlar olması nedeniyle doğacak
kaosun önlenmesi, ancak KDV Yasasında yapılacak bir değişiklikle
mümkündür.</font>
<ul>[/list]
- SONUÇ</font>
Komisyonumuz
Danıştay Vergi Dava Daireleri Kurulunun en son kararının; Anayasamızın
vergide ödeme gücü ilkesine, 20 yıllık yerleşik uygulamaya ve
Kurulun geçmişteki kendi kararına, serbest meslek kazancının <b style="color: black; : rgb(255, 255, 102);">tahsil[/b]
esasına tabi olması ilkesine aykırı olduğu, ayrıca, Kararda Katma
Değer Vergisi Kanunu’nun Gelir Vergisi ve Vergi Usul Kanunu ile olan
ilişkisinin dikkate alınmaması ve serbest meslek faaliyetinin niteliğinden
kaynaklanan hizmetin sürekliliği ilkesini gözetmediği için hukuka
uygun olmadığı görüşüne varmıştır.</font>
Serbest
meslek erbabını söz konusu sıkıntıdan kurtarabilmek için, KDV
Yasasının 10’uncu maddesinin (a) bendine parantez içinde “serbest
meslek faaliyetinde bedelin <b style="color: black; : rgb(255, 255, 102);">tahsil edilmesi”</font>[/b] hükmünün eklenmesi
sağlanmalıdır. Sorunun önerilen yasa değişikliği ile çözümü
için; tüm meslek mensuplarına, başta TÜRMOB olmak üzere meslek
odalarına, bu arada konuyla ilgisi yönünden Barolar ve Barolar Birliğine
görev düşmektedir.</font>
</font>