İlan yolu ile tebliğ


BİZE GÖRE / Veysi Seviğ





Vergi Usul Yasası'nın birinci kitabı "Vergilendirme" ile ilgili hükümleri içermektedir. (Madde: 4-152) Bu kitabın birinci kısmının dördüncü bölümünde "Vergi alacağının tayini" ile ilgili hükümler yer almaktadır. (Madde: 19-24)


Yasal tanımlamadan da anlaşılacağı üzere "vergi alacağı vergi kanunlarının vergiyi bağladıkları olayın vukuu veya hukuki durumun tekemmülü ile doğar."


Bir verginin tahakkuk edebilmesi için öncelikle tarhı ve tebliği gerekmektedir. Bir başka anlatımla verginin tahakkuku, tarh ve tebliğ edilen bir verginin ödenmesi gereken bir safhaya gelmesidir." (Madde: 22)


Bu bağlamda yasal düzenleme gereği olarak tarh edilen verginin tebliği önem arzetmektedir.


Tebliğ ile ilgili hükümler ise Vergi Usul Yasası'nın birinci kitabının beşinci kısmında hükme bağlanmış bulunmaktadır. (Madde: 93-109)


Tebliğ, uygulamada üç farklı şekilde yapılmaktadır. Şöyle ki;


. Elden tebliğ,


. Posta ile tebliğ,


. İlan yoluyla tebliğ,


Tebliğ hangi şekilde yapılırsa yapılsın vergilendirmeyi ilgilendiren tüm hususları içerecek şekilde olmalıdır.


Bir başka anlatımla "Tekemmül etmiş ancak yazılı olarak ilgisine bildirilmemiş bulunan bir işlem, hukuk aleminde doğmuş olsa da, kendisine bildirilinceye kadar ilgisinin menfaatini" etkileyemez. Bu bağlamda da "Vergi Usul Yasası"nın 21'inci maddesinde tebliğ vergilendirmeyi ilgilendiren ve hüküm ifade eden hususların yetkili makamlar tarafından mükellefe veya ceza sorumlusuna bildirilmesidir" diye tanımlanmıştır. Buna göre de vergi borcunun ödenebilir hale gelmesi, ödeme emrinin tebliğ edilmesine bağlıdır.


Danıştay Dördüncü Dairesi tarafından verilmiş bulunan bir kararda da vergi borcunun ödenebilir hale gelebilmesi için öncelikle yapılması gereken alt işlemlerin tamamlanması gerekmektedir. Söz konusu karar özeti aynen aşağıya alınmıştır.


"Tekemmül etmiş, ancak yazılı olarak ilgilisine bildirilmemiş bulunan bir idari işlem, hukuk aleminde doğmuş olsa da, kendisine bildirilinceye kadar ilgilinin menfaatini etkilemez... Vergi Usul Kanunu'nun 21'inci maddesinde, tebliğ vergilendirmeyi ilgilendiren ve hüküm ifade eden hususların yetkili makamlar tarafından mükellefe veya ceza sorumlusuna bildirilmesidir şeklinde tanımlanmış olduğundan vergi borcunun ödenebilir hale gelmesi ancak, ödeme emrinin tebliğ edilmesi ile mümkündür." (Danıştay Dördüncü Dairesi E.No: 2004/1179 K.No: 2005/227)(*)


Vergi Usul Yasası'nın 93'üncü maddesi uyarınca "Tahakkuk fişinden gayri, vergilendirme ile ilgili olup, hüküm ifade eden bilumum vesikalar ve yazılar adresleri bilinen gerçek ve tüzelkişilere posta vasıtasıyla ilmuhaberli taahhütlü olarak, gerçek adresleri bilinmeyenlere ilan yoluyla tebliğ edilir." Ayrıca yasal düzenleme gereği "ilgilinin kabul etmesi şartıyla, tebliğin daire veya komisyonda yapılması" mümkündür.


Tebliğ mükelleflere, bunların kanuni temsilcilerine, umumi vekillerine veya vergi cezası kesilenlere yapılır.


Tebliğin ilan yolu ile yapılabilmesi için Vergi Usul Yasası'nın 103'üncü maddesinde yer alan hallerden birisinin varlığı gerekmektedir. Buna göre;


. Muhatabın adresi hiç bilinmezse,


. Muhatabın bilinen adresi yanlış veya değişmiş olur ve bu yüzden gönderilmiş olan mektup geri gelirse,


. Başkaca sebeplerden dolayı posta ile tebliğ yapılmasına imkan bulunmazsa,


. Yabancı memleketlerde bulunanlara tebliğ yapılmasına imkan bulunmazsa,


Tebliğ ilan yoluyla yapılabilir.


İlan yolu ile yapılacak tebliğde öngörülen ilkeler Vergi Usul Yasası'nın 104'üncü maddesinde sayılmak suretiyle belirlenmiş bulunmaktadır.


İlanen tebliğ yoluna gidilebilmesi için öncelikle muhatabın adresinde bulunmadığı hususunun tesbiti gerekmektedir. İlanen yapılacak olan tebliğlerde tebliğin ilgili bulunduğu vergilerin gösterilmesi gerekmektedir.


Alt işlemleri tamamlanmamış bir vergi veya ceza için ödeme emrinin ilanen tebliğ edilmesi mümkün değildir.


Vergi Usul Yasası'nın tebliğ ile ilgili hükümleri içersinde elektronik ortamda yapılan işlemleri gerçekleştirenlerle ilgili herhangi bir düzenlemeye yer verilmemiş olması, kanımızca ileride sorun yaratabilecektir. Bu durumun da ayrıca dikkate alınması gerekmektedir.


(*) Süryay Yayınları Danıştay 6/'cilt, 2006/1