HUKUKA GÖRE / Dr. A. Bumin Doğrusöz


abumin@e-kolay.net





Gelir Vergisi Kanunumuz gelir kavramını tanımlamamasına karşılık, 1. maddesinde unsurlarını, 2. maddesinde ise vergiye tabi gelirin türlerini, sonra da ilgili maddelerde bunların kapsamlarını belirlemek suretiyle, iktisat biliminin gelir teorilerinden kaynak teorileri yaklaşımında sınırlı bir gelir anlayışını benimsemiştir. Elbette ki, kanunla çizilen sınırın darlığı veya genişliği tartışma konusu yapılabilir. Ancak sınırların belirli olması, verginin yasallığı ve hukuk güvenliği ilkeleri açısından önem taşımaktadır.


Kanun, geliri 7 türe ayırmış, ilk 6 türde belli üretim faktörlerinden veya bileşiminden ve teorik olarak devamlılık arz edecek şekilde elde edilen gelirlere yer vermiş, 7. türde ise bu gelirlerin devamlılık arz etmeyecek şekilde elde edilmesi halini "Diğer kazanç ve iratlar" başlığı altında "değer artış kazancı" ve "arızi kazançlar" alt türlerine ayırarak vergi kapsamına almıştır. Biz bu yazımızda, bu alt gelir türlerinden "arızi kazançlar"ı irdelemek istiyoruz.


Arızi kazançlar, kanunun 82. maddesinde ve son olarak 4783 sayılı kanunla yeniden düzenlenerek yer almıştır. Madde düzenlemesi bu kategoride yer alan gelirleri, tahdidi olarak sayma suretiyle belirlemiştir. Bu maddeye göre arızi kazançlar şunlardır.


1. Arızi olarak ticari muamelelerin icrasından veya bu nitelikteki muamelelere tavassuttan elde edilen kazançlar: Bu kapsamdaki gelirin özelliği, geçici bir faaliyete dayanmasıdır. Eğer ticari muamelelerin yapılması veya aracılık faaliyeti, devamlılık unsurunu içerirse veya bir ticari işletme boyutlarını kapsayacak şekilde ifa edilirse, kazanç artık ticari kazanç kapsamına girecektir. Bu kazanca örnek olarak, bir apartman kapıcısının boşalan bir daireyi bir ihtiyaç sahibine veya emlak komisyoncusuna haber vermek suretiyle satışına veya kiralanmasına aracılık ederek, taraflardan veya birinden bir para alması halini gösterebiliriz. (Hatta bu ödemeyi yapan taraf bir ticari işletme ise, gider pusulası imzalatmak suretiyle bu harcamasını gider olarak da gösterebilir.) Bu kapsamdaki kazançlar, "kazanç" olarak vergiye tabi olduğundan bu kazancın elde edilmesi için yapılan ve 40. madde kapsamında yer alan giderlerin, matrahın hesabından düşülmesi gerektiği inancındayız.


2. Ticari veya zirai bir işletmenin faaliyeti ile serbest meslek faaliyetinin durdurulması veya terk edilmesi, henüz başlamamış olan böyle bir faaliyete hiç girişilmemesi, ihale, artırma ve eksiltmelere iştirak edilmemesi karşılığında elde edilen hasılat.


3. Gayrimenkullerin tahliyesi veya kiracılık hakkının devri karşılığında alınan tazminatlar ile peştemallıklar (kiracıya ait tesisat ve malların tahliye ve devri sırasında kiralayan veya yeni kiracıya devrinde doğan kazançlar dahil)


4. Arızi olarak yapılan serbest meslek faaliyetleri dolayısıyla tahsil edilen hasılat: Burada da önemli olan faaliyetin arızi olarak yapılmış olmasıdır. Faaliyetin devamlılık göstermesi, kazancın arızi kazanç kapsamında değil, serbest meslek kazancı kapsamında vergilendirilmesini gerektirir. Arızi serbest meslek kazançları da, normal serbest meslek kazancı gibi stopaja tabidir, ancak katma değer vergisine konu değildir. Burada geçen "hasılat" deyimi alınan para ve ayınlarla diğer suretlerle elde edilen ve para ile temsil edilebilen menfaatleri ifade etmektedir. Vergiye konu alınanın "hasılat" olması sebebiyle, matrahın tespitinde, bu hasılatın elde edilmesi için yapılan giderlerin düşülmesi mümkün değil gibi gözükmekteyse de, maddede aşağıda sayacağımız giderlerin indirilmesine izin verilmiştir.


5. Gerçek usulde vergiye tabi mükelleflerin terk ettikleri işleri ile ilgili olarak sonradan elde ettikleri kazançlar: Burada önemli olan faaliyetin durdurulması veya terk edilmesinden sonra, eski faaliyetle ilgili bir gelir elde edilmesidir. Örneğin ticari faaliyet terk edilirken değersiz alacak yazılmış veya şüpheli alacak karşılığına konu edilmiş bir alacağın sonradan tahsil edilmesi, faaliyetini bırakan bir avukatın geçmişte takip ettiği ve ücretini tahsil edemediği bir davanın ücretini tahsil etmesi yollarıyla sağlanan kazançlar bu grupta vergilendirilmektedir.


6. Dar mükellefiyete tabi olanların Gelir Vergisi Kanunu'nun 45'inci maddesinde yazılı ulaştırma işlerini arızi olarak yapmalarından elde ettikleri kazançlar.


Yukarıda (1), (2), (3) ve (4) numarada saydığımız kazançların toplamının 2005 yılında 13 bin YTL, 2006 yılında ise 14 bin YTL'lik kısmı gelir vergisinden müstesnadır. Dolayısıyla bu sınırı aşan kazançlar, aştığı kadarı ile vergiye tabidir. Ancak bu istisnadan kanunda, "henüz başlamamış olan ticari, zirai veya mesleki bir faaliyete hiç girişilmemesi ile ihale, artırma ve eksiltmelere iştirak edilmemesi karşılığında elde edilen kazançlar" yararlandırılmamıştır.


Arızi kazançların safi miktarı aşağıdaki şekilde tespit olunur:


1. Yukarıda (1) numarada aktardığımız işlerde satış bedelinden maliyet bedeli ve satış dolayısıyla yapılan giderler indirilir.


2. Yukarıda (2), (3), (4) ve (5) numarada aktardığımız işlerde elde edilen hasılattan tevsik edilmek kaydıyla yapılan giderler indirilir.


3. Yukarıda (6) numarada aktardığımız yazılı işlerde ise anılan, 45'inci madde hükümleri uygulanacaktır.