<table border="0" cellpadding="5" cellspacing="5" width="100%">
<t><tr>
<td>Dr. A.Bumin DOĞRUSÖZ / Dünya Gazetesi</font>
</td></tr>
<tr>
<td>Mevduat faizi, repo ve kâr-zarar ortaklığı belgesi




Mevduat faizi, repo ve kâr-zarar ortaklığı belgesi karşılığında
ödenen kâr paylarının vergilendirilmesi veya Hyundai'nin gelmeme sebebi

HUKUKA GÖRE / Dr. A. Bumin Doğrusöz
abumin@e-kolay.net


Gerçek kişilerin elde ettiği mevduat faizleri Gelir Vergisi Kanunu'nun 75/7.
maddesinde, faizsiz olarak kredi verenlere ödenen kâr payları ile kâr ve zarar
ortaklığı belgesi karşılığı ödenen kâr payları ve katılım bankalarınca (özel
finans kurumlarınca) kâr ve zarara katılma hesabı karşılığında ödenen kâr
payları Gelir Vergisi Kanunu'nun 75/12. maddesinde menkul sermaye iradı olarak
kabul edilmiş ve böylece gelir vergisinin konusu kapsamına alınmıştır.


2005 yılında, bu gelirler söz konusu kanunun 94/8, 9 ve 14'üncü maddeleri
uyarınca gelir vergisi kesintisine tabi tutulmuş ve geçici 55. maddeyle de bu
kesintinin nihai vergi olması kabul edilmiş ve bu gelirler dolayısıyla ayrıca
beyanname verilmemesi veya her hangi bir sebeple beyanname verilen hallerde bu
gelirlerin beyana dahil edilmemesi kabul edilmiştir. Ancak bu gelirlerin beyan
dışı kalmasını sağlayan geçici 55'inci maddenin yürürlük süresi 31.12.2005
tarihinde sona ermiştir. Dolayısıyla bu gelirler 1.1.2006 tarihinden itibaren
beyana tabi hale gelmiştir.


Ancak bu defa Gelir Vergisi Kanunu'na 5281 sayılı kanunun 30. maddesiyle
eklenen ve "menkul kıymetler ve diğer sermaye piyasası araçlarının elden
çıkarılması ve elde tutulması sürecinde elde edilen gelirler ile mevduat
faizleri, repo gelirleri ve özel finans kurumlarından elde edilen gelirlerin
vergilendirilmesine yönelik düzenlemeler içeren" geçici 67. madde devreye
girmiştir. 1.1.2006 tarihinden itibaren yürürlüğe giren ve 10 yıl süreyle
uygulanacak olan geçici 67/4'üncü madde ile söz konusu gelirler üzerinden
maddede belirtilen oranda (yüzde 15) gelir vergisi kesintisi yapılması ve bu
vergilemenin nihai vergileme olması öngörülmüştür.


Ayrıca geçici 67. maddenin 4. fıkrasında, bu iratlar üzerinden GVK'nın 94.
maddesi veya Kurumlar Vergisi Kanunu'nun 24. maddesi kapsamında ayrıca kesinti
yapılmayacağı hükme bağlanarak, mükerrer kesinti yapılması önlenmiştir. Öte
yandan anılan maddenin 7. fıkrasında, geçici 67/4'üncü fıkra uyarınca kesintiye
tabi tutulan gelirler için gerçek kişilerce yıllık veya münferit beyanname
verilmeyeceği, diğer gelirler dolayısıyla verilecek yıllık beyannamelere bu
gelirlerin dahil edilmeyeceği de hükme bağlanarak, yapılan yüzde 15 oranındaki
vergi kesintisinin nihai vergi olması sağlanmıştır.


Bu düzenlemelere göre ödemeyi yapanlarca kesintiye tabi tutulan,


- Mevduat faizleri,


- Faizsiz olarak kredi verenlere ödenen kâr payları ile kâr ve zarar
ortaklığı belgesi karşılığı ödenen kâr payları ve katılım bankalarınca (özel
finans kurumlarınca) kâr ve zarara katılma hesabı karşılığında ödenen kâr
payları,


- Repo gelirleri,


için yıllık gelir vergisi beyannamesi verilmeyecek, başka gelirler
dolayısıyla verilecek beyannamelere bu gelirler dahil edilmeyecektir.


Dar mükellef kurumların, Türkiye'deki işyerlerine atfedilmeyen veya daimi
temsilcilerinin aracılığı olmaksızın elde edilen ve GVK'nın geçici 67. maddesi
kapsamında vergi kesintisine tabi tutulmuş kazançları ile daimi temsilcileri
aracılığıyla elde ettikleri ve tamamı GVK'nın geçici 67'nci maddesi kapsamında
kesintiye tabi tutulmuş kazançları için de yıllık veya özel beyanname
verilmeyecektir. Kesinti, bu durumda da nihai vergilendirmeyi
oluşturmaktadır.


Geçici 67. madde ile benimsenen nihai vergi uygulaması ticari faaliyet
kapsamında elde edilen bu gelirler hakkında geçerli değildir. Dolayısıyla ticari
kazanç kapsamında elde edilen söz konusu gelirler üzerinden yapılan kesintiler,
bu kazançların beyan edildiği yıllık gelir veya kurumlar vergisi
beyannamelerinde hesaplanan vergiden mahsup edilecektir.


Öte yandan geçici 67. maddenin 5'inci fıkrasında, gelir sahibinin gerçek veya
tüzel kişi ya da dar veya tam mükellef olmasının, vergi mükellefiyeti bulunup
bulunmamasının, vergiden muaf olup olmamasının ve elde edilen kazancın vergiden
istisna olup olmamasının bu madde uyarınca yapılacak kesinti açısından önem
taşımadığı hükme bağlanmıştır. Dolayısıyla kamu kurum ve kuruluşları ile muaf
kurumlar da, kesinti kapsamındadır.


Geçici 67. madde ile öngörülen kesintiden sadece, Sermaye Piyasası Kanunu'na
göre kurulan borsa yatırım fonları ile emeklilik yatırım fonları muaf
tutulmuşlardır.


Öte yandan söz konusu kesintinin uygulanması bakımından söz konusu işlemlerin
yapılış tarihlerine değil, vade tarihlerine itibar edilmiştir. Dolayısıyla Repo
veya mevduat hesabının vadesinin 1.1.2006 sonrasına geldiği her durumda, geçici
67. madde uyarınca ve yüzde 15 oranında stopaj yapılması gerekmektedir.


Ancak bu düzenleme daha önce açılmış ve vadesi 1.1.2006 tarihi sonrasına
taşan 6 ay ila bir yıl arası vadeli ve bir yıldan uzun vadeli hesap sahipleri
için, hukuka ve hakkaniyete aykırı düşmüştür. Çünkü söz konusu mevduat sahipleri
bu hesapları, kesinti oranının 6 ay ila bir yıl arası vadeli hesaplarda yüzde 12
ve bir yıldan uzun vadeli hesaplarda yüzde 7 oranı olacağına dair Bakanlar
Kurulu kararına inanarak, güvenerek ve bu yolla daha fazla faiz elde
edeceklerini düşünerek açtırmışlardır.


Söz konusu Bakanlar Kurulu kararını hazırlayan Maliye Bakanlığı, geçici 67.
maddeyi öneren bakanlıkla aynıdır.


Mükellef haklarını ve hukuki istikrar ve güven ilkesini nazara almayan ve
bunlara saygı duymayan bir anlayışla, gönüllü uyum veya kayıt içinin
cazibesinden kimse bahsedemez.


Mükellefler ve kazanılmış haklarına ne kadar saygı gösterildiğinin bir
ölçüsünü de önümüzdeki günlerde yatırım indirimi konusunda göreceğiz. Bir yandan
merakla bekliyoruz, diğer yandan da merakla izliyoruz.


Kişilerin işlem yaparken hukuk kurallarına dahi güvenemediği ve ileride tabi
olacağını düşündüğü kuralların istikrarının olmadığı bir ortamda, bedava arsa
verseniz dahi Hyundai'yi getiremezsiniz.

</td></tr></t>
</table>