Örtülü sermaye tanımında değişiklik


BİZE GÖRE / Veysi Seviğ





Kurumlar Vergisi Yasası'nın uygulamada en çok tartışılan ve uyuşmazlık yaratan konularından birisi de "örtülü sermaye" ve "örtülü kazanç"la ilgili düzenlemelerdir.


Yeniden yazılan kurumlar vergisi yasa tasarısında ise "örtülü sermaye" tanımı yeniden yapılmaktadır. Buna göre:


"Kurumların, ana ortaklıklarından ve ana ortaklarının ilişkili olduğu kişilerden doğrudan veya dolaylı olarak temin ederek işletmede kullandıkları borçların, hesap dönemi içinde herhangi bir tarihte kurumun öz sermayesinin 2 katını aşan kısmı ilgili hesap dönemi için örtülü sermaye sayılır."


Karşılaştırmaya esas alınacak borçların hesabında ana ortak veya ana ortakla ilişkili kişi niteliğini haiz banka veya benzeri kredi kurumlarından temin edilen borçların yarısı dikkate alınır.


Ana ortak kavramı ise aynı düzenleme içerisinde yer almaktadır. Bu tanımlamaya göre de "Ana ortak, kurumun sermayesine doğrudan veya dolaylı olarak en az yüzde 10 oranında ortak olan veya kurumun en az yüzde 10 oranında oy veya kâr payı hakkına sahip hisselerini elinde bulunduran gerçek ve tüzel kişiyi ifade etmektedir.


Ana ortakla ilişkili kişi ise;


. Ana ortağın, doğrudan veya dolaylı olarak en az yüzde 10 oranında ortağı olduğu veya en az yüzde 10 oranında oy veya kâr payı hakkına ya da hisselerine sahip olduğu bir tüzel kişiyi veya,


. Doğrudan veya dolaylı olarak, ana ortağın veya ana ortakla ilişkili bir tüzel kişinin sermayesinin veya oy veya kâr payı hakkına sahip hisselerinin en az yüzde 10'unu elinde bulunduran bir gerçek veya tüzel kişiyi,


. Öz sermaye, kurumun Vergi Usul Yasası uyarınca tespit edilmiş hesap dönemi başında öz sermayesini,


ifade etmektedir.


Tasarıda öngörülen şekliyle yukarıda belirtilen oranlar, borç veren ana ortaklar ve ana ortakların ilişkide bulunduğu kişiler için topluca dikkate alınır.


Diğer yandan aşağıda sayılan borçlanmalar örtülü sermaye sayılmıyacaktır.


. Kurumların ana ortaklarının veya ana ortaklarının ilişkili olduğu kişilerin sağladığı gayri nakdi teminatlar karşılığında üçüncü kişilerden yapılan borçlanmalar,


. Kurumların iştiraklerinin, ana ortaklarının veya ana ortaklarının ilişkili olduğu kişilerin, banka ve finans kurumlarından veya sermaye piyasalarından temin ederek aynı koşullarla kısmen veya tamamen aktardığı borçlar,


. Ana ortak veya ana ortağın ilişkili olduğu kişilerle ticari teammüllere uygun olarak cari hesap ilişkisi içinde yürütülen mal ve hizmet alımlarından kaynaklanan borçlar,


Örtülü sermaye olarak kabul edilmiyecektir.


Örtülü sermaye üzerinden faiz, kur farkı ve benzeri şekillerde ödenen veya hesaplanan tutarlar. Gelir veya kurumlar vergisi yasalarının uygulanmasında, örtülü sermaye koşullarının gerçekleştirdiği hesap döneminin son günü itibariyle dağıtılmış kâr payı veya dar mükellefler için ana merkeze aktarılan tutar sayılır. Daha önce yapılan vergilendirme işlemleri, taraf olan mükellefler nezdinde buna göre düzeltilir. Şu kadar ki; bu düzeltmenin yapılması için örtülü sermaye kullanan kurum adına tarh edilen vergilerin, kesinleşmiş ve ödenmiş olması şarttır.


Gerçekte; yukarıya ana hatları ve özellikleri itibariyle Kurumlar Vergisi Yasa Tasarısı'nda yer alması öngörülen "örtülü sermaye, tanımı örtülü sermaye kavramının tüm özellikleri dikkate alınarak yapılmış bulunmaktadır. Bu düzenlemede uluslararası nitelikte tanımı yapılan örtülü sermayenin (Thin capitalization) ayrıntılarına yer verilmiştir.


Ancak örtülü sermayenin varlığı nedeniyle elde edildiği varsayılan gelirlerin gerçekten elde edilip edilmediğine bakılmaksızın varsayım yoluyla vergilendirilmesine yönelik işlem yapmaya açık bir düzenlemenin yeni metin ve tanımlama içerisinde varlığını da hukuken kabullenmek mümkün değildir. Bir başka anlatımla örtülü sermaye kullanımı ve örtülü kazanç dağıtımına ilişkin bir düzenlemeye yasa maddesi içersinde yer verilmesi halinde elde etmenin hukuki ve ekonomik tasarruf özellikleri göz ardı edilmiş olacaktır. Bu bağlamda elde edilişi kanıtlanamayan bir gelirin varlığından bahis edilerek yapılacak olan tarhiyatlar uygulamada yeni uyuşmazlıklara neden olabilecektir.


Bir başka anlatımla örtülü sermaye olarak varsayılan hallerden dolayı kâr dağıtımı veyahut da nemalanma gibi bir olgunun kanıtlanmaması halinde varsayımlardan yola çıkarak vergi matrahı belirlemek en azından hukuk mantığı ile çelişen bir olgu olacaktır.