<CENTER>MALİYE BAKANLIĞI MUKTEZASI

Gelir İdaresi Başkanlığı
</CENTER>


Tarih : 13.04.2007
Sayı : B.07.1.GİB.0.40/4015-33893
Konusu : Mükellefin şahsına ait binek otomobilini yine kendisi ile sözleşme yaparak ticari işletmesine kiralaması durumunda, söz konusu araca ilişkin giderlerin safi ticari kazancın tespitinde dikkate alınıp alınamayacağı Hk.
Muktezanın Özeti:
İlgide kayıtlı yazınız ekinde alınan, iliniz mükelleflerinden ........’a hitaben verilen 07.10.2006 tarih ve B.07.4.DEF.0.15.10/2699 sayılı Özelgede, mükellefin şahsına ait binek otomobilini yine kendisi ile sözleşme yaparak ticari işletmesine kiralaması durumunda, söz konusu araca ilişkin giderlerin safi ticari kazancın tespitinde dikkate alınabileceği yönünde görüş verildiği anlaşılmış olup, aşağıdaki açıklamaların yapılmasına ihtiyaç duyulmuştur.
Bilindiği üzere, 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 40’ıncı maddesinde, safi kazancın tespitinde indirilecek giderler sayılmış olup; 5 numaralı bendinde kiralama yoluyla edinilen veya işletmeye dahil olan ve işte kullanılan taşıtların giderlerinin indirilebileceği hüküm altına alınmıştır.
Buna göre, binek otomobile ait giderlerin safi kazancın tespitinde gider olarak gösterilebilmesi için otomobilin işletme tarafından kiralama yoluyla edinilmesi veya işletmenin aktifinde kayıtlı olması ve işte kullanılması gerekmektedir.
Ancak, Borçlar Kanununun 1’inci maddesinde “İki taraf karşılıklı ve birbirine uygun rızalarını beyan ettikleri takdirde akit tamam olur.” hükmü yer almaktadır. Diğer taraftan, sözleşmenin sözlük anlamı “Hukuki sonuç doğurmak amacıyla iki veya daha çok kişinin, kuruluşun karşılıklı ve birbirine uygun irade beyanlarıyla gerçekleşen işlem, bağıt, akit, mukavele, kontrat” kira sözleşmesinin sözlük anlamı ise “Kiralama işinde karşılıklı yükümlülükleri belirten resmi belge, kira kontratı” şeklindedir.
Yukarıda verilen kanun hükmü ve sözlük anlamlarından da anlaşılacağı gibi, kira akdi, borçlar hukukunu ilgilendiren ve dolayısıyla eşitler arasında meydana gelen ve borç ilişkisi adı verilen hukuksal sonuç doğuran bir işlemdir. Diğer bir ifade ile borç ilişkisi kavramı özel hukuk açısından tanımlandığında, alacaklı ve borçlu adı verilen iki taraf arasında meydana gelen ve borçlu olan tarafın alacaklıya karşı belli bir davranış biçiminde (edimde) bulunmakla yükümlü olduğu, alacaklının da borçludan bu davranış biçiminin yerine getirilmesini isteyebileceği (ifayı talep edebileceği) hukuksal bir bağdır.
Yukarıda yapılan açıklamalardan anlaşılacağı üzere, kişinin kendisiyle karşılıklı iki taraf olması ve kendisi ile hukuki sonuç doğuracak sözleşme yapması mümkün olmadığından, bu şekilde yapılan bir sözleşmeye dayanarak mükellefin şahsına ait aracın giderlerinin safi kazancın tespitinde dikkate alınması mümkün bulunmamakla birlikte, aracın işletmenin aktifine alındığı tarihten itibaren şahsi işlerde kullanılmamak ve sadece ticari işletme işlerinde kullanılmak şartı ile gider ve amortismanlarının ticari kazançtan indirilebileceği tabiidir.