Bu ÇalışmanınWord belgesi Formatını Aşağıdaki Adresden İndirebilirsiniz:

https://www.mustafagulsen.com.tr/meslektas.htm


DÖNEM SONU İŞLEMLERİ
<?:namespace prefix = o ns = "urn:schemas-microsoft-comfficeffice" /><O:P></O:P>
Nusret KURDOĞLU SMMM<O:P></O:P>
<O:P></O:P>
I) GENEL OLARAK<O:P></O:P>
<O:P></O:P>
2005 yılı tüm meslek mensupları için son derece hareketli geçti. Özellikle yılın ilk aylarında, 2004 yılı sonuçları ile uğraşmak yerine, önce 2003 ve 2004 yılları enflasyon düzeltmesi işlemleri yapıldı, 2004 yılı mali tabloları bu işlemlerden sonra oluşturuldu. Sonra da, salt 2004 yılına özgü bir uygulama yapılarak, TL bazında hazırlanan mali tablolar, YTL bazına çevrildi.
<O:P></O:P>
2005 yılının her geçici vergi dönemi, yeniden enflasyon düzeltmesinin başlatılması olasılığının yarattığı helecanlarla geçirildi, sonuçta 2005 yılı mali tablolarının hazırlanması aşamasına gelindi.
<O:P></O:P>
Her yılın sonunda yapıldığı gibi, bu yılın sonunda da, bir yandan yıl sonu işlemlerine yönelik çok sayıda seminer çalışmaları yapıldı, bir yandan da Oda Bülteni için özel sayı hazırlanıyor.
<O:P></O:P>
Bu çalışma bir monografi üzerinde işlem yapılacak biçimde programlanmadı. Dönem sonunda yapılması gerekli çeşitli işlemlerin muhasebe kayıtlarına örnekler sunma ve dolayısıyla yapılması gerekli işlemleri anımsatma amacı güdüldü. Bu arada tüm hesaplar değil, sadece değerlemesinde dikkat edilmesi gereken noktalar olan hesaplar ele alındı.
<O:P></O:P>
Yapılması gereken işlemleri kısaca özetlersek, karşımıza şöyle bir tablo çıkmaktadır;
<O:P></O:P>
· 31.12.2005 için gerekli günlük kayıtlar tamamlandıktan sonra genel geçici mizanın alınması
· Mizanda yer alan tüm hesapların elden geçirilmesi, banka hesaplarının, alıcı – satıcı, verilen – alınan çeklerin ve alacak ve borç senetlerinin mutabakatlarının yapılması,
· VUK değerleme hükümlerine göre değerlenecek tüm hesapların tek tek ele alınarak değerlemelerin yapılması,
· Bu değerlemeler yapılırken, tüm giderler ve bazı gelirler için ödemenin değil, tahakkukun esas alınması gerektiğinin göz önünde tutulması,
· Öncelikle 7 grubu hesaplarını etkileyecek kalemlerin ele alınması ve dönemsellik kavramı da göz önünde tutularak değerleme ve aktarmaların yapılması,
· 7 grubu hesaplarına aktarımlar tamamlandıktan ve artık bu gruba eklenecek bir tutar olmadığı kesinleştikten sonra, bu gruptaki tutarların ilgili bilanço ve gelir tablosu hesaplarına yansıtılması,
· Bu yansıtmalar sırasında, yansıtma hesaplarının (düzeltme işlemleri hariç) ana hesaplarla karşılıklı kapatılma öncesinde hiçbir zaman borçlanmayacağının unutulmaması,
· Yıllara yaygın inşaat ve onarma işleri yapan işletmelerde, yansıtma işlemleri yapılmadan önce ortak giderlerin dağılımının (740 hesabın borcuna karşılık ilgili gider hesaplarının alacağı kullanılarak) yapılması, dağıtım anahtarı olarak yapılan giderlerin kullanılması,
· 7 grubu hesaplarının yansıtılması işleminden sonra, 6 grubundaki doğrudan kayıt yapılabilecek gider ve tün gelir hesaplarına eklenecek işlem bulunup bulunmadığının kontrolünün yapılması
· Bu işlemler tamamlandıktan sonra, 600 – 689 hesaplar arası bir mizan alınarak, dönem ticari karının elde edilmesi,
· Yapılan tüm bu işlemlerin kontrolü, dönem ticari karının kesinleştirilmesi,
· Sadece Kurumlar Vergisi ödevlileri için, dönem ticari karının kesinleştirilmesinden sonra, gerekli ekleme ve çıkartmaların yapılmasıyla dönem matrahının bulunması ve vergi karşılıklarının hesaplanması, (Bu işlem gelir vergisi ödevlileri için yapılmaz)
· Elde edilen ve bilançoya esas olacak son mizanda önemlilik kavramı uyarınca açılması gereken yeni hesap olup olmadığının araştırılması, gerek varsa bu hesapların açılması,
· Mali Tabloların oluşturulması.

Ancak, 2005 yılı dönem sonu işlemlerine girmeden önce, önemli bazı hususları göz önünde tutmakta yarar var.
<O:P></O:P>
1) Öncelikle, 2004 yılı enflasyon düzeltmesinin ve bu düzeltmeler sonrasında ortaya çıkan bazı ihmallerin bu güne yansıyan sonuçları düzeltilmelidir.
<O:P></O:P>
1-A) Bazı işletmelerde, 2003 ve 2004 bilançolarının düzeltilmesinde ortaya çıkan ve 580 hesaba alınan önceki dönem zararları ile, öz sermaye kalemlerinde (502, 540, 541, 542, 549 v.b.) ortaya çıkan enflasyon düzeltme farklarının karşılıklı mahsubunun yapılmadığı ve bu tutarların 2005 yılı kayıtlarına aktarılmış olduğu görülmektedir. 2004 yılı sonu itibariyle yapılmamış olan bu mahsup işlemi, en geç 2005 yılı sonu itibariyle yapılmalıdır. Bilançonun sadeleştirilmesine yönelik bu işlem yapılırken, öz sermaye kalemlerinde oluşan enflasyon düzeltmesi (ED) farkları, 549 hesaptan başlayarak yukarı doğru yapılması önerilir.
<O:P></O:P>
Örnek: 1<O:P></O:P>
<O:P></O:P>
580 hesapta oluşan önceki dönem zararı 100.000 YTL,
502 hesapta oluşan Sermaye Düzeltmesi Olumlu Farkları 115.000 YTL,
540 hesapta oluşan Yasal Yedekler ED Farkı 12.000 YTL,
542 hesapta oluşan Olağanüstü Yedekler ED Farkı 11.000 YTL,
549 hesapta oluşan Özel Fonlar ED Farkı 5.000 YTL olsun.
<O:P></O:P>
Mahsup işlemlerini yaparken, (bana göre) öncelikle 549 hesaptan başlayarak, yukarıya doğru gidilmeli, sona kalan tutar 502 hesaptan mahsup edilmelidir.
<O:P></O:P>
549 99 ÖZEL FONLAR ED FARKI 5.000
542 99 OLAĞANÜSTÜ YD. ED FARKI 11.000
540 99 YASAL YEDEKLER ED FARKI 12.000
502 SERM.DÜZ.OL.FARKLARI 72.000
580 GEÇMİŞ YILLAR ZARARLARI 100.000
<O:P></O:P>
Aslında 2004 yılı sonu itibariyle yapılmış olması gereken bu işlem, 2004 yılında yapılmadıysa, 2005 yılında mutlaka yapılmalıdır. İşlemin gecikmesinin yasal bir yaptırımı yoktur, ancak özellikle sermaye artırımları sırasında karşılaşılan sıkıntılar, kendiliğinden yaptırım oluşturmaktadır.
<O:P></O:P>
1-B) Enflasyon düzeltmesi sonucunda, varlık kalemlerinin bir çoğunda maliyet artışı ortaya çıkmıştır.
<O:P></O:P>
Maliyet değeri düzeltme sonucunda yükselen bu varlıkların bir kısmı, 2005 yılında elden çıkartılmıştır. Bu konu, amortismana tabi olmayan varlıkların, enflasyon düzeltmesi sonucunda ulaşılan değerin altında bir bedelle elden çıkarılmış olması halinde önem kazanmaktadır. Amortismana tabi tutulan varlıklar hangi bedelle satılırsa satılsın, ulaşılan değer vergisel yönden de maliyet kabul edilir. Ama, amortismana tabi olmayan varlık kalemlerinin, özellikle stok kalemlerinin satılmasında bu konuda dikkatli olunmalıdır. Çünkü, amortismana tabi olmayan varlıklarda, enflasyon düzeltmesinden doğan ve satış bedelinin üstünde kalan maliyet kısmı, Kanunen Kabul Edilmeyen Gider (KKEG) olarak işlem görecektir.
<O:P></O:P>
Stoklar, toplulaştırılmış yöntemlerle düzeltildiyse ve 2005 yılındaki stok devir hızı (1) den fazla ise, sorun yoktur. 2004 yılından devreden stok enflasyon düzeltme farkları da, devreden tüm stokun elden çıkarılmış olduğu kabul edildiğine göre, satış maliyetine gönderilecektir. Dolayısıyla, özellikle toplulaştırılmış yöntemle stok değerlemesi yapılan işletmelerde, (stok devir hızı (1) in üzerinde kabul edilerek) 2005 yılı sonu itibariyle, stok tutarlarında ED Farkı ortadan kalkmış olacaktır.
<O:P></O:P>
Ancak, stoklarını gerçek yöntemle değerlemiş olan işletmelerde, satılmamış kalemlerde bu farklar doğal olarak devam edecek, satılan mallarda da eğer satış bedeli enflasyon düzeltmesi sonucunda ulaşılan değerin altında kaldıysa, ortaya bir KKEG olgusu çıkacaktır.
<O:P></O:P>
<H1 style="MARGIN: 0cm 0cm 0pt">Örnek 2</H1>
<O:P></O:P>
Devreden stok maliyet değeri (A malı) 30.000 YTL
Gerçek yöntemle oluşan ED Farkı 15.000 YTL
Devreden toplam maliyet 45.000 YTL
<O:P></O:P>
Satış bedeli 40.000 YTL
<O:P></O:P>
Bu durumda, 45.000 YTL tutarlı toplam maliyet, bütünüyle 621- Satılan Ticari Mallar Maliyeti hesabına aktarılmalı, ancak ED Farkının, satış bedelinin altında kalan 5.000 YTL lık kısmı için KKEG işlemi yapılmalıdır.
<O:P></O:P>
120- ALICILAR HESABI 47.200
600-YURTİÇİ SATIŞLAR 40.000
391- HSP. KDV 7.200
---------------- ----------------------
621- SATILAN TİCARİ MALLAR MLYT. 45.000
153- TİCARİ MALLAR 45.000
---------------- -----------------------
950 01 KKEG 5.000
951 01 KKEG KARŞILIĞI 5.000
---------------- -----------------------
2) Dönem sonu işlemlerine ilişkin olarak başvurulan kaynaklarda sıkça rastlanan “gider yazılamaz” deyimini doğru algılamak gerekir. Kullanılan bu deyimin asıl anlamı, “matrahtan indirilemez” biçimindedir. İşletme kişiliğine göre gider oluşturan tüm kalemler, ilgili gider hesaplarına gider olarak yazılmalı, bu giderlerin içerisinde KKEG niteliğinde olanlar matrah hesaplanması sırasında göz önünde tutulmalıdır. (Ödenmeyen SSK primleri, kıdem tazminat karşılıkları, özel iletişim vergileri v.b.)
<O:P></O:P>
Bu uygulamanın sağlıklı biçimde yürütülebilmesi için çeşitli yöntemler vardır, ancak en sağlıklı ve pratik yöntemin Nazım Hesaplar yöntemi olduğu açıktır.
<O:P></O:P>
Tekdüzen Muhasebe Sistemi (TDMS), dönem sonunda elde edilecek temel mali tabloların, gerek “Muhasebenin Temel Kavramları” gerekse “Temel Mali Tabloların Düzenlenme İlkeleri” ile tam uyumlu olması gereğini öngörür. Bundaki temel amaç, mali tablolarda yer alan bilgilerin karar vericiler tarafından en iyi şekilde ve süratle kullanılabilmesi için bu tabloların anlaşılabilir, gereksinimlere uygun, doğru ve güvenilir, karşılaştırılabilir olmasıdır. Bu bağlamda, mali tabloların, işletmenin rapor tarihindeki gerçek durumunu tüm açıklığı ile ortaya koyması gerekir.
<O:P></O:P>
Oysa, TDMS’nin bir aracı olan Tekdüzen Hesap Planı, mevcut hesaplarıyla işletmeye ait tüm bilgileri kapsayamamaktadır. Bu da çok doğaldır. İşletmenin çeşitli taahhütlerden doğan riskleri, (örn. Teminat mektupları, verdiği kefaletler, pasifte yer almayan taahhütler gibi..) işletmenin edindiği referansları (alınan kefaletler gibi), çeşitli şekillerde işletmeye tanınan avantajlar (örn. yatırım indirimine ilişkin bilgiler) gibi gerekli bazı bilgiler, bilanço hesapları içerisinde yer almamaktadır. Bu nedenle, sırf bilanço hesaplarından oluşan bir mali tabloda, bu tür bilgiler eksik kalmaktadır. Bu nedenle, bu tür bilgilerin mali tablo dip notlarında açıklanması zorunluluğu doğmaktadır.
<O:P></O:P>
Ayrıca, bilindiği gibi, mali tablo dip notlarında işletmenin katlandığı risklere ilişkin bilgilerin yanı sıra, “aktif değerlerin toplam sigorta tutarları v.b.” gibi bilgiler araştırılmaktadır. İşte, Nazım Hesaplar, bu tür bilgilerin dönem içerisinde depolandığı bir not defteri gibi de kullanılabilir ve dönem sonunda dip notların hazırlanmasında zaman kaybını önleyebilir.
<O:P></O:P>
Öte yandan, TDMS’ne göre; ”Bu düzenleme kapsamında bulunan işletmeler, muhasebe sistemlerini bu tebliğ ve ekinde öngörülen kurallara uygun olarak yürüteceklerdir. Ancak, vergiye tabi karın tespiti aşamasında vergi kanunlarında yer alan özel hükümleri göz önünde tutmak zorundadırlar.” <O:P></O:P>
<O:P></O:P>
Muhasebe Sistemi Uygulama Genel Tebliği’nin (MSUGT), "V"inci bölümünde de belirtildiği gibi, (TDMS) muhasebeden artık sadece "Doğru Matrah" değil "Doğru Kar" ya da "Doğru Sonuç" istemektedir. Bu istem, "Kişilik Kavramı" ve "Tam Açıklama Kavramı" ile birlikte düşünüldüğü zaman uygulamaya çok büyük değişiklikler getirecek niteliktedir. Özellikle gerçekte "İşletme Kişiliği" açısından gider ya da gelir olan, ancak matrah saptanmasında eklenmesi ya da indirilmesi kabul edilmeyen (matrah hesaplanmasında göz önüne alınmaması gereken) çeşitli işlemlerin kaydedilmesinde (ki bunların hepsinin kaydedilmesi artık zorunludur.) değişik ve amaca uygun yöntemlerin seçilmesi ve bu yöntemlerin iyi, doğru kullanılması gerekmektedir.
<O:P></O:P>
Her üç durumda da, TDMS’nin gereklerine göre mali tablo oluşturmak için, sürekli <B style="mso-bidi-font-weight: normal">“Nazım[/B] <B style="mso-bidi-font-weight: normal">Hesap”[/B] kullanımını neredeyse zorunlu hale gelmektedir. Konuya derinlemesine girildiğinde, Nazım Hesap sisteminin, ana hesap sisteminden neredeyse daha önemli hale gelmiş olacağı açıkça görülecektir. Kısaca, (TDMS) ile yürürlükteki vergi mevzuatının uyumunu sağlamanın yanı sıra, bilanço hesaplarında yer alamayan önemli bilgilerin açıklanmasında, neredeyse tek “altın anahtar” NAZIM HESAPLAR’dır. Ve bütün bunlar göz önüne alındığında, Nazım Hesaplar’ın en az üç ayrı biçimde kullanım alanı olduğu ortaya çıkıyor;
<O:P></O:P>
· Dönem Karı veya Zararı’ndan Matraha geçiş anahtarı oluşturan Nazım Hesaplar:
<O:P></O:P>
Genellikle “950-951” ve “960-961” olarak kullanımı yaygınlaşan bu hesaplar, yıllara yaygın inşaat ve onarım işi yapan işletmeler dışında kalan tüm işletmelerde, dönem sonlarında vergi karşılıklarının (ya da matrahın) hesaplanmasından sonra kapatılır ve bilançoda yer almaz. Sadece yıllara yaygın inşaat ve onarım işi yapan işletmelerde, doğrudan yıllara yaygın işlere ait olan KKEG ve dağılıma tabi tutulan ortak giderler içindeki KKEG payları, o işlerin bitiminde matraha eklenmek üzere kapatılmaz, bilançoda “Nazım Hesaplar” toplamının içerisinde yer alır.
<O:P></O:P>
· Mevcut hesaplarla belirtilemeyen işletme risklerinin ve referanslarının not edildiği Nazım Hesaplar:
<O:P></O:P>
İşletmenin karşı karşıya olduğu, ancak ana hesap sisteminde yer almayan çeşitli risklerin ve referansların izlendiği Nazım Hesaplar, bu risk ve referansların devam ettiği sürece ertesi dönemlere aktarılmak üzere bilançoda yer alırlar. Alınan - verilen teminat mektupları, alınan - verilen kefaletler v.b.
<O:P></O:P>
· Dip notlarda yer alması gereken bazı bilgilerin not edildiği Nazım Hesaplar.
<O:P></O:P>
Dip notlarda yer alması gereken bilgilerin toparlandığı Nazım Hesaplar, gerekli bilgi aktarım fonksiyonlarını tamamladıktan sonra, dönem sonunda kapatılırlar ve bilançoda yer almazlar. Gerekli açıklamalar, dip notlarda yapılır. Aktifler üzerindeki sigorta teminatları toplamı gibi..
<O:P></O:P>
Yukarıda sözü edilen “gider yazılamaz” söylemi ile ilgili konuyu (açık bir tanımla KKEG konusunu) daha iyi açabilmek ve yine yukarıda tanımlanan Nazım Hesapların kullanımını daha iyi kavramak için, “Muhasebenin Temel Kavramları” arasında, 2. ve 9. sıralarda yer alan “Kişilik Kavramı” ve “Tam Açıklama Kavramları” na da değinmek uygun olacaktır.
<O:P></O:P>
<B style="mso-bidi-font-weight: normal">2-A) Kişilik Kavramı:<O:P></O:P>[/B]
&lt;Tebliğ metni&gt;<O:P></O:P>
Bu kavram; işletmenin sahip veya sahiplerinden, yöneticilerinden, personelinden ve diğer ilgililerden ayrı bir kişiliğe sahip olduğunu ve işletmenin muhasebe işlemlerinin sadece bu kişilik adına yürütülmesi gereğini öngörür.
<O:P></O:P>
<B style="mso-bidi-font-weight: normal"> [/B]Bu kavrama göre, işletmenin türü ne olursa olsun, işletme sahibi ya da ortağı, işletmeden ayrı bir kişidir. Bu nedenle tüm muhasebe işlemleri de bu <B style="mso-bidi-font-weight: normal">&lt;işletme kişiliği&gt;[/B] adına yürütülmelidir. Her işletmede faaliyet sonucu oluşan kar, bütünü ile işletme kişiliğine aittir. Ortağa veya işletme sahibine bu kardan sadece bir pay, bir temettü düşer.<O:P></O:P>Bu noktada, <B style="mso-bidi-font-weight: normal">"Kanunen Kabul Edilmeyen Giderler"[/B] ve <B style="mso-bidi-font-weight: normal">"Matrahtan İndirilmesi Gereken Gelirler"[/B] konularını da iyice açmak gerekiyor. Zira yasalarda var olmasına karşın, Edited by: Mustafa Gülşen