<TABLE cellSpacing=0 cellPadding=0 width="100%">
<T>
<TR>
<TD width="100%" =#eff5ed>
<CENTER>T.C.
YARGITAY

</CENTER></TD></TR>
<TR>
<TD width="100%" =s/nkt.gif></TD></TR>
<TR>
<TD width="100%">

<CENTER>
<TABLE cellSpacing=0 cellPadding=0 width=200>
<T>
<TR>
<TD colSpan=2>
<CENTER>Hukuk Genel Kurulu
</CENTER></TD></TR>
<TR>
<TD align=right>Esas No : </TD>
<TD>2005/9-546</TD></TR>
<TR>
<TD align=right>Karar No : </TD>
<TD>2005/611</TD></TR>
<TR>
<TD align=right>Tarihi : </TD>
<TD>26.10.2005</TD></TR></T></TABLE></CENTER>
</TD></TR>
<TR>
<TD width="100%" =s/nkt.gif></TD></TR>
<TR>
<TD width="100%" =#eff5ed>



İbra sözleşmesi, gerek öğretide ve gerekse Yargıtay uygulamasında borcu sona erdiren hallerden birisidir.


</TD></TR>
<TR>
<TD width="100%" =s/nkt.gif></TD></TR>
<TR>
<TD width="100%">



Taraflar arasındaki "alacak" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Osmaniye Birinci Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi'nce davanın kabulüne dair verilen 10.11.2003 gün ve 2002/558 E. 2003/761 K. Sayılı kararın incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay Dokuzuncu Hukuk Dairesi'nin 11.1.2005 gün ve 2004/5645-2005/468 sayılı ilamı ile;
(...1 - Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2- Davalı vekilince verilen temyiz dilekçesi ekinde 31.12.1996 tarihli bir ibraname sunulmuştur. Aynı zamanda işçinin şahsi dosyası içinde davacının 07.02.1997 tarihinde yeniden işyerine girişine dair sigorta giriş bildirgesi bulunmaktadır. Hakkı ortadan kaldırabilecek itiraz niteliğindeki bu savunma karşısında, davacı tarafa belgeye karşı diyeceklerinin sorulması ve konuyla ilgili gerekli inceleme yapılmasından sonra bir karar verilmek üzere hükmün bozulması gerekmiştir...)
gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
Temyiz Eden: Davalı vekili.
Hukuk Genel Kurulu'nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
</TD></TR>
<TR>
<TD width="100%">



A- Davacı isteminin özeti: Davacı, davalı şirket bünyesinde 01.11.1990- 19.08.2002 tarihleri arasında aralıksız çalışmasına karşın iş akdinin haksız yere feshedildiğini belirterek, bir kısım işçilik alacakları ile ihbar ve kıdem tazminatına karar verilmesini istemektedir.
B- Davalının yanıtının özeti: Davacı işçinin haber vermeden işini terk ettiğini, noter ihtarnamesi ile işe dönmesi bildirildiği halde işine dönmediği belirtilerek, kabul etmedikleri davanın reddinin gerektiği savunulmaktadır.
C- Yerel Mahkemenin Kararının Özeti: Yerel mahkemece, dinlenen tanık beyanları, incelenen şahsi dosya ve sigorta sicil dosyasının, bilirkişi raporunun kanuna ve olaya uygun olduğu belirtilerek isternin kabulüne karar verilmiştir.
D- Temyiz Evresi Bozma ve Direnme: Hüküm, davalı vekilinin temyizi üzerine Özel Dairece yukarıya aynen alınan gerekçeyle bozulmuş, yerel mahkeme bu bozmaya karşı "bozmadan önce yargılama safhasında taraf delilleri toplanarak mevcut delil durumuna göre karar verildiği, davalı vekilinin kararı temyiz ederken, delillerin toplanması aşamasında ileri sürmediği bir delili temyiz aşamasında ileri sürdüğünü, mahkemenin, tarafların bildirdiği deliller kapsamında yargılama yapmak ve sonucuna göre karar vermek zorunda olduğu, karar duruşmasına kadar dahi ileri sürülmeyen bir delile hükümden sonra dayanılamayacağı, davacı tarafın, delillerin toplanmasından ve karar verilmesinden sonra ileri sürülen delili kabul etmediği de "belirtilerek, direnme kararı vermiştir.
E- Gerekçe: Dava, ödenmeyen bir kısım işçilik alacakları ile ihbar ve kıdem tazminatı istemine ilişkin olup, uyuşmazlık; temyiz aşamasında sunulan ibranamenin
yargılamada dikkate alınması gerekip gerekmediği noktasında toplanmaktadır.
İbra sözleşmesi, İş Kanunu ve Borçlar Kanunu'nda düzenlenmediği halde özellikle iş hukuku uygulamasında önemli bir yere sahiptir. İbra sözleşmesi, gerek öğretide ve gerekse Yargıtay uygulamasında borcu sona erdiren hallerden birisi olarak kabul edilmektedir.
İbra, alacak ve borcu doğrudan doğruya ve kesin olarak ortadan kaldırmaktadır. Tam ibrada borcun tamamı, kısmi ibrada ise borcun ibra edilen kısmı sona ermektedir. Bunun sonucu olarak da, borçlu borcundan kısmen ya da tamamen kurtulmaktadır.
Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 188. maddesinde, "hakimin re'sen nazarı dikkate alması kanunen iktiza eden hususlar" deyimi ile dava şartlarının kastedildiği ve bu nedenle dava şartlarının mahkemece kendiliğinden gözetileceği hususu öğretide de kabul edilmektedir. Bu noktada, dava hakkının bir anlamda dava şartı olduğu da dikkate alınmalıdır. Dava hakkının varlığı ya da düşmüş bulunmasının incelenmesi, doğrudan hakime verilmiş ödevlerden olması karşısında, Yüksek Özel Daire, önceden ileri sürülmemiş olsa bile temyiz aşamasında dava şartının tamam olup olmadığını kendiliğinden gözetebilir.
Davanın hukuksal niteliği ve somut olayın özelliği gereği davalı, temyiz aşamasında dava konusu borcu söndüren nitelikte bir belge vermişse, bu belge üzerinde gerekli inceleme yapılmak suretiyle bir karar verilmesi gerekir. Diğer bir anlatımla yargılama aşaması henüz tamamlanmamış böyle bir durumda borcu itfa eden belge değerlendirilmeye almmalıdır. Gerçekten de, yargılamada davayı inkar eden davalının savunması borcun bulunmadığı savunmasını da kapsar. O nedenle, davalının borcun ne sebeple bulunmadığını açıklama ve iddianın aksine, delillerini ikame etme hakkının ortadan kalktığından söz edilemez. Belirtilen nedenlerle, temyiz aşamasında sunulan ve borcu söndüren bir belgenin varlığı karşısında savunmanın genişletilmesi yasağından söz edilemeyeceğinin (HUMK. m. 202) kabulü zorunludur.
Mahkemece hukuki değerlendirmede hataya düşülerek yazılı şekilde direnme kararı verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
</TD></TR>
<TR>
<TD width="100%">



Davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel Daire bozma kararında ve yukarıda gösterilen nedenlerden dolayı HUMK.nun 429. maddesi gereğince BOZULMASINA, 26.10.2005 gününde oybirliğiyle karar verildi.
</TD></TR></T></TABLE>