KÜÇÜK ÇOCUK
Gözlerinde inci, yüreğinde sancı
Karanlıkta kaybolmuş ağlıyor küçük çocuk
Belki evin yokmuş senin, anan-baban yokmuş senin
Kimselerin yokmuş senin, belki seni hor görmüşler
Ne olursa olsun, olsun, ne olursa olsun
Zaman akıp gidecek, günler gelip geçecek
Belki bir gün gelecek teselliyi bulacaksın küçük çocuk.

Gözlerinde inci, yüreğinde sancı
Karanlıkta kaybolmuş ağlıyor küçük çocuk
Türlü türlü derdin varmış, dertler seni senden çalmış
Hakkın olan üç kuruşu o yabancı eller almış
Ne olursa olsun, olsun, ne olursa olsun
Zaman akıp gidecek, günler gelip geçecek
Belki bir gün gelecek teselliyi bulacaksın küçük çocuk.


BİR SOKAK ADAMI
Bundan yıllar önce bir akşamüstü
Yorgun, argın eve dönerken
Yanından geçerken gördüm onu
Çekilmiş bir köşeye karanlıklarda
Elinde ekmeği, ekmek yiyordu
Gözyaşlarını ekmeğine katık ederek
Hıçkıra hıçkıra ağlıyordu
Bir fakir gördüm, benden de fakir
Bir yoksul gördüm, benden de yoksul.

İnsanın insanı ezdiği bir dünyada
Yaşamak onun için kolay değildi
Ne evi vardı, ne parası vardı
Ne kasası vardı, ne arabası
Sokaklar onun evi, yalnızlık onun dostu
Yıllar önce terkedilmiş bir sokak çocuğuydu
Yıllar sonra ne değişti bir sokak adamı oldu.


YAŞLI ADAMIN GÖZYAŞLARI
Yıllar önce bir yerlerde bir oyun seyretmiştim
Bu oyunda iki büklüm yaşlı bir adam vardı
Yırtık pırtık elbise vardı üstünde
Anlamsız bakışlar vardı gözünde
Yaşı geçmiş, işi bitmiş, terkedilmiş,
Yalnız kalmış, yaşamamış ihtiyarın

Yaşlı adamın gözyaşları durup dinmek bilmezdi
Dertler ne kadar fazla bitip tükenmek bilmezdi
Nefes almak kazancıydı, yaşamak tek amacıydı
Perdesi olmayan bu hayat sahnesinde
Dünyanın en büyük dramını oynadı
Göçtü gitti aramızdan haberin var mı?

Yazan: Serdar Yıldırım