<TABLE cellSpacing=1 cellPadding=1 width="98%">
<T>
<TR>
<TD =icerik>
<CENTER>MALİYE BAKANLIĞI MUKTEZASI

Gelir İdaresi Başkanlığı
</CENTER>


Tarih : 05.03.2007
Sayı : B.07.1.GİB.4.34.20.01/288-1258/2409
Konusu : 6183 sayılı Kanunun 79’uncu maddesinde geçen inkar tazminatının hangi hallerde uygulanacağı Hk.
Muktezanın Özeti:
Daireniz mükelleflerinden .......... Yapı Kooperatifi hakkındaki ilgi yazınızda; anılan kooperatifin vadesi geçmiş vergi borcunun tahsili amacıyla yapılan takibat işlemleri neticesinde; gayrimenkul satışı dolayısıyla alacaklı olduğu ....... A.Ş. nezdindeki hak ve alacaklarına 6183 sayılı Kanunun 79’uncu maddesine istinaden 13.10.2005 tarihinde haciz konulduğu, şirketten alınan cevabi yazıda; söz konusu alacağın kooperatifin yönetim kurulu başkan yardımcısı ......’a temlik edildiğinin belirtildiği, adı geçen hakkında Başkanlığımızca 13.10.2005 tarihinde onaylanan ihtiyati haciz kararına istinaden alacak haczinin yenilendiği, ......’ın, Dairenizce konulan haczi ihtilaf konusu yaptığı ve davanın görüldüğü ........ 8. Vergi Mahkemesinin 2006/2055 sayılı Kararında; haciz işleminin iptali yönünde açılan davada yasal isabetsizlik, uygulanan haczin vergi ziyaı cezasına isabet eden kısmında ise yasal yerindelik görülmediğinin belirtildiğinden bahisle;
6183 sayılı Kanunun 79’uncu maddesinin 4’üncü fıkrası gereğince davasında haksız çıkan ...........’dan haksız çıktığı tutarın % 10’u oranında inkar tazminatının alınıp alınmayacağı hususunda Başkanlığımız görüşü sorulmaktadır.
Bilindiği üzere 6183 sayılı Kanunun 79’uncu maddesinde; “Hamiline yazılı olmayan veya cirosu kabil senede dayanmayan alacaklar ile maaş, ücret, kira vesaire gibi her türlü hakların ve fiilen tutanak düzenlemek suretiyle haczi kabil olmayan üçüncü şahıslardaki menkul malların haczi, borçlu veya zilyed olan veyahut alacak ve hakları ödemesi gereken gerçek ve tüzel kişilere, kurumlara haciz keyfiyetinin tebliği suretiyle yapılır.
..........
Haciz bildirisi tebliğ edilen üçüncü şahıs; borcu olmadığı veya malın yedinde bulunmadığı veya haczin tebliğinden önce borcun ödendiği veya malın tüketildiği ya da kusuru olmaksızın telef olduğu veya alacak borçluya veya emrettiği yere verilmiş olduğu gibi bir iddiada ise durumu, haciz bildirisinin kendisine tebliğinden itibaren yedi gün içinde tahsil dairesine yazılı olarak bildirmek zorundadır. Üçüncü şahsın süresinde itiraz etmemesi halinde, mal elinde ve borç zimmetinde sayılır ve hakkında bu Kanun hükümleri tatbik olunur.
Herhangi bir nedenle itiraz süresinin geçirilmesi halinde üçüncü şahıs, haciz bildirisinin tebliğinden itibaren bir yıl içinde genel mahkemelerde menfi tespit davası açmak ve haciz bildirisinin tebliğ edildiği tarih itibarıyla amme borçlusuna borçlu olmadığını veya malın elinde bulunmadığını ispat etmek zorundadır.
.....................
Davasında haksız çıkan üçüncü şahıs aleyhine, haksız çıktığı tutarın % 10’u tutarında ayrıca inkar tazminatına hükmedilir.” hükümleri yer almaktadır.
Diğer taraftan 440 seri numaralı Tahsilat Genel Tebliğinin “79’uncu Maddede Yapılan Değişiklik” başlıklı 2’nci bölümünün 18’inci paragrafında; “Açılan menfi tespit davası sonucunda haksız çıkan üçüncü şahıs aleyhine, haksız çıktığı tutarın % 10’u tutarında ayrıca inkar tazminatına mahkemelerce hükmedilecektir. Mahkeme kararlarında inkar tazminatına hükmedilmemiş olması halinde yetkili birimlerce temyiz yoluna başvurulması gerekmektedir.” Denilmektedir.
Mezkur Kanun maddesinden de anlaşılacağı üzere, inkar tazminatı; haciz keyfiyeti kendisine tebliğ edilen ve itiraz süresini geçiren üçüncü şahsın amme borçlusuna borçlu olduğu veya mal elinde bulunduğu halde gerçeğe aykırı bir iddiayla amme alacağının tahsilini geciktirmesi üzerine menfi tespit davasının görüldüğü genel mahkemece hükmedilen bir müeyyidedir.
440 seri numaralı Tahsilat Genel Tebliğinde; üçüncü şahıs tarafından genel mahkemelerde açılan menfi tespit davasında davacının haksız çıktığı tutarın % 10’u tutarında inkar tazminatına mahkemelerce hükmedileceği belirtilmekte ise de; ilgi yazınız ve ekinde bulunan mahkeme kararının tetkikinden; söz konusu davanın, amme borçlusu ......... tarafından vergi mahkemesinde açılmış bir iptal davası olduğu anlaşıldığından; anılan tebliğ kapsamında değerlendirilmemesi gerekmekte olup adı geçenden tazminat adı altında ayrıca bir tahsilat yapılması mümkün bulunmamaktadır.
</TD></TR></T></TABLE>