BİZE GÖRE / Veysi Seviğ





Son günlerde Kurumlar Vergisi Yasası'nın yeniden yazılması sırasında edinilen bilgilerden de anlaşılacağı üzere yatırım indirimi uygulamasına son verilmesi düşünülmektedir.


Bu konuda görüş oluşturmadan önce ülkemizde kronik hale gelen tasarruf-yatırım açığının varlığını kabullenmek ve altını çizmek gerekmektedir. Bir başka açıdan yatırımların gerekli alanlara ve gerektiği şekilde yapılmasını sağlayacak planlama ve yönlendirme yanında ülkemizde gerekli yatırımların yapılmasına yönelik birikimlerin oluşması da mümkün olamamaktadır. Bu nedenle gerekli ekonomik gelişmenin ve büyümenin sağlanabilmesi için yatırım ortamının yabancı sermayeye açık hale getirilmesine gayret gösterilmektedir.


Diğer yandan Gelir Vergisi Yasası içerisinde düzenlemesi ve yönlendirilmesi yapılan yatırım indirimi son şekli ile bu bağlamda özendirici olma özelliğini de yitirmiş bulunmaktadır.


Yatırım indirimi uygulaması geçmişte beklenen sonuçları vermemiş olabilir. Hatta kaynakların kötü kullanımı konusunda da eleştiride bulunmak mümkündür. Ancak yapılan yatırımların doğan kazançtan indirilmesi yoluyla bir süre uygulanan indirim müessesesinin ülkemize birçok küçük, orta ve büyük çaplı kurum ve kuruluşları da kazandırdığı konusunu da gözardı etmemek gerekir.


Bazı görüşlere göre vergi oranlarının düşürülmesi halinde yatırımların özendirilmesi mümkündür. Bu görüşün kısmen doğru olduğunu kabullensek bile yatırımların özelliklerine göre belli bir süre içerisinde yapılması söz konusu olduğundan önemli olanın bu süre içerisinde yatırımların gerçekleştirilmesine yönelik kaynak sağlamada ortaya çıkacak sorunların aşılmasıdır.


Herhangi bir yatırımcı kuruluşun yatırım yapma aşamasında karşılaşacağı sorunları aşabilmesi için ona verilebilecek en önemli iki destekten birisi ucuz maliyetli kredi sağlanması, ikincisi ise varsa söz konusu yatırımcının tüm vergiye tabi gelirlerinden, yapmakta olduğu yatırım harcamalarının indirilmesini sağlayacak özendirici bir vergi politikasının uygulanmasıdır.


Örneğin ülkemizde bir ticari kazanç sahibi veyahut da bir kurum yatırım yapıyorsa ve bu yatırımı gerçekleştiren mükellefin diğer vergiye tabi faaliyetleri nedeniyle gelir veya kurumlar vergisi ödemesi söz konusu ise matrahından yatırım harcamalarını indirebilmesi halinde o mükellefin her şeyden önce yapmakta olduğu yatırımı bu vergi avantajı ile karşılaması veyahut da sağlanan vergi avantajı ile yatırımını finanse etme olanağı sağlanmış olacaktır.


Basit bir örnek verecek olursak, vergi oranının yüzde 20 olması halinde 100 birim kazanç beyan etmesi gereken bir kişinin yatırım yaptığını ve bu nedenle o dönem yaptığı 100 birimlik yatırımı da matrahından düştüğünü varsayacak olursak, bu kişi yaptığı yatırımı matrahından düşecek ve elde ettiği 20 birimlik vergi avantajı ile yatırımını daha kolay finanse edebilecek en azından bu miktar kadar kredi kullanmaktan vazgeçecek, dolayısıyla kredi kullanım risk ve maliyetinden kurtulmuş olacaktır. Bu bağlamda yatırımcıların öncelikle kendilerinin özkaynakları ile yatırım yapmalarını sağlamak ve onları bu bağlamda özendirebilmek için kendilerinin belli bir süre yatırımların tamamlanmasına kadar ve hatta tamamlandıktan sonra da bir süre de vergi tatiline ihtiyaçları olduğunu kabullenmek gerekmektedir. Bu konuda özellikle şu anda Avrupa Birliği'ne dahil ülkelerde var olan uygulama yöntemlerini gözden geçirmekte yarar vardır.


Yatırımların yapılmasından sonra sağlanabilecek bir vergisel kolaylığın yararı ile yatırım aşamasında uygulanabilecek bir vergisel kolaylığın farklılıklarını ayrı ayrı değerlendirmek gerekmektedir. Tüm dünya uygulamalarından da anlaşılacağı üzere özendirme ilkelerinin yatırımların gerçekleştirilmesi sırasında uygulanması halinde yararı veya yararları daha fazladır. Bu nedenle de yatırımı özendirme ilkeleri yatırım aşamasında daha yoğun uygulanabilmektedir ve de kanımızca uygulanmalıdır.


Kaldı ki; bir yatırımın gerçekleştirilmesi sırasında her şeyden önce istihdamda bir artış sağlanmaktadır. Çünkü koşullar ne olursa olsun, yatırımın bir bölümü de insan emeği ile sağlanmaktadır. Ayrıca yatırımın gerçekleşmesinde yapılan harcamaların yine bir bölümü yatırımla ilgili mal ve malzeme alımına neden olacaktır. Bu durum ekonomiye belli bir hareketlilik getirecek bu hareketlilik ister istemez vergi gelirlerini de olumlu etkileyecektir.


Vergi oranlarının düşürülmesi halinde bu durum yatırımcıların sorunlarını kısmen hafifletmiş olsa bile yatırımcıya yapmış olduğu işle özdeş bir kolaylık sağlamayacaktır. Çünkü ayırımsız oran uygulamasından yatırım yapan da, yapmayan da aynı eşitlikte yararlanabilecektir.


Uygulamada yatırım ortamı diye tanımlanan ve daha çok yatırım aşamasında yatırımcıya kolaylık sağlayabilecek kolaylıkların çok yönlü ele alnıması ve değerlendirilmesi kanımızca zorunlu olmaktadır.