Yatırım indirimi kaldırılmalı mıdır?


HUKUKA GÖRE / Dr. A. Bumin Doğrusöz


abumin@e-kolay.net





Geçenlerde yazdığımız bir yazıda, kurumlar vergisi oranında indirim yapılmasını yerinde bulmakla birlikte, yatırım indirimi müessesesinin kaldırılmasını eleştirmiş, kaldırma yerine yatırım indiriminin yeniden düzenlenmesi gereğini savunmuştuk. Konu üzerinde biraz daha çalıştıkça ve bu konuda gazetelerde çıkan yazıları okudukça, savunduğumuz görüşün haklılığı tekrar ortaya çıkmaktadır. Bu yazımızda da aynı konuyu, istatistiksel verilerle değerlendirmek istiyoruz.


Gelir İdaresi Başkanlığı'nın web sayfasında yayınlanan 2004 yılı faaliyet raporunda yer alan 2003 yılı kurumlar vergisi beyanname özetinden hareketle, yapılması öngörülen değişiklikleri irdelemek istedik. Bu verilere göre 2003 yılı kurumlar vergisi beyanları özet tablosu şu şekildedir.





2003 yılı mali kâr ve ilaveler toplamı 67.854


Ticari bilanço kârları 53.778


Kanunen kabul edilmeyen giderler 14.076


Cari yıla ait zarar ve indirimler


Yatırım indirimi 10.060


............. .......


Kurumlar vergisi matrahı 30.401


Hesaplanan kurumlar vergisi 9.104





Bu verilere göre şirketler 2003 yılında 67,8 katrilyon TL kâr beyan etmişler, zarar ve indirimlerin mahsubundan sonra da kurum safi kazançları 30,4 katrilyon lira olarak ortaya çıkmıştır. Bu kazanç üzerinden de 9,104 katrilyon TL vergi ödenmiştir.


Şimdi bu tabloda kurumlar vergisi oranını yüzde 20'ye indirelim, toplam ödenecek vergi 6,080 katrilyon TL olarak çıkmaktadır. Yine bu tablo üzerinde ayrıca yatırım indirimini kaldırarak hesaplama yapalım. 8,092 katrilyon TL olmaktadır. Bir başka deyişle kurumlar vergisi oranı yüzde 20'ye düşmekle, yatırım indirimi kaldırılsa bile Hazine'nin geliri ödenecek vergi, 1,012 katrilyon TL azalmaktadır.


Oran düşüşü ile meydana gelen 3,024 katrilyon Liralık vergi kaybının 2,012 katrilyon liralık kısmı, yatırım indiriminin kaldırılması ile telafi edilecektir.


Yani tüm kurumlar vergisi mükelleflerinde toplam 3 katrilyon liralık rahatlama ile doğacak Hazine kaybını, yatırımcı kurumlar 2 katrilyon TL daha fazla vergi ödeyerek azaltmaya çalışacaklardır. (Bu hesaplamayı 9.12.2005 tarihli Cumhuriyet Gazetesi'ndeki köşesinde de yapan Maliye eski Bakanı Zekeriya Temizel'de, aynı sonuca ulaşmaktadır)


O halde bu öngörülen değişiklik, ticaret ve finans kesimi için rahatlatıcı, yatırımcılar için cezalandırıcı bir sonuç verecektir.


Bir yandan büyük yatırımları çekmeye çalışan, yabancı sermayeye sürekli davetler yapan bir ülke için, yatırımcının vergi yükünü artırma, yerinde bir vergi politikası değildir.


Öte yandan yüzde 100 yatırım indiriminden yararlananların zaten yüzde 19,8 oranında stopaj ödedikleri, dolayısıyla onlar için verginin zaten binde 2 oranında arttığını, bunun da önemli bir oran artışı olmadığını söylemek de yanıltıcıdır. Zira yüzde 19,8 oranında stopaj, yüzde 33 -fon dahil- vergi oranına göre hesaplanmış ve eski ve yeni yatırım indirimi düzenlemeleri arasında eşitliği sağlamak amacıyla ihdas edilmiş, bir tür telafi edici vergi niteliğindedir. Dolayısıyla, kurumlar vergisi oranındaki 10 puanlık indirimin bu stopaj oranına da yansıması ve stopajın oranının yüzde 12'ye indirilmesi gerekmektedir. (Maliye Bakanlığı Hazine geliri düşüncesi ile bu indirimi yapar mı, bilmiyorum. Ancak vergileme tekniği, bu indirimi gerekli kılmaktadır)


Oran düşüşünün kayıtdışı ekonomiyi azaltacağı ve kayıtiçine girişte bir teşvik unsuru oluşturacağı, bunun da vergi gelirini artıracağı görüşüne ise tam olarak katılmak mümkün değildir. Kayıtiçine girme, sadece vergi oranının düşürülmesine veya vergi yükünün azaltılmasına bağlı değil. Burada, istihdam üzerindeki yükler gibi başkaca yükler de önemli olduğu gibi, güven ve istikrar unsurları da önem taşımakta. Hukuki istikrar ve hukuki güven ilkelerinin olmadığı, akşamdan sabaha vergi oranları ile oynandığı, mükelleflerin belirsizlik ortamında yüzdüğü, ileride bu oranların yeniden artmayacağı veya yeni bir ek verginin daha olmayacağının garantisinin bulunmadığı bir noktada, sırf vergi oranının düşmesi ile kayıtiçine girmenin cazip hale geldiğini söylemek mümkün değildir.


Yatırım indirimini 4842 sayılı kanunla yapılan değişikliklerle amacından saptırmak yanlıştı. Şimdi yatırım indirimini kaldırmak, daha büyük bir yanlıştır. Yatırım indirimi müessesesi kaldırılmamalı, ancak sektörel ve bölgesel olarak ve teşvik belgeli yatırımlara uygulanan ciddi bir teşvik aracı haline dönüştürülmelidir.