Kendi isteği ile işten ayrılanlara ödenen kıdem tazminatları


09/12/2005 09:22:30


BİZE GÖRE / Veysi Seviğ





Uygulamada bazı hallerde işyerlerinden istifa ve benzeri nedenlerle ayrılanlara kıdem tazminatı ödenmektedir. Bu bağlamda özellikle ücretli olarak çalışanların anlaşmalı olarak işyerinden ayrılmaları sırasında kendilerine ödenen kıdem tazminatlarının vergilendirme açısından değerlendirilmesi duraksama yaratmaktadır.


Gelir Vergisi Yasası'nın 25/7'nci maddesi hükmü gereği olarak "1475 ve 854 sayılı kanunlara göre ödenmesi gereken kıdem tazminatlarının tamamı ile 5953 sayılı kanuna göre ödenen kıdem tazminatlarının hizmet erbabının 24 aylığını aşmayan miktarları (hizmet ifa etmeksizin ödenen ücretler tazminat sayılmaz)" gelir vergisinden müstesnadır.


Gelir Vergisi Yasası'nın 25/7 maddesi kıdem tazminatı ödemelerinin gelir vergisinden müstesna tutulabilmesi için belli bir sınırlama getirmiş olup bu sınırlama ilgili yasa hükümlerine göre yapılan kıdem tazminatlarının vergi dışı bırakılmasını öngörmektedir.


Yasal düzenleme gereği kıdem tazminatının;


. İş Yasası'na, (Yasa No: 1475)


. Deniz İş Yasası (Yasa No: 854)


. Basın Mesleğinde Çalışanlarla Çalıştırılanlar Arasındaki Münasebetlerin Tanzimi Hakkında Yasa (Yasa No: 5953)


hükümlerine göre ödenmesi halinde söz konusu istisna hükmü uygulanabilecektir.


Diğer yandan Gelir Vergisi Yasası'nın 61'inci maddesinde ücretin tanımı yapılmış olup, bu bağlamda ücret sayılan ödemeler ayrıca belirlenmiş bulunmaktadır.


Buna göre ücret; işverene tabi ve belli bir işyerine bağlı olarak çalışanlara hizmet karşılığı verilen para ve ayınlar ile sağlanan ve para ile temsil edilebilen menfaatlerdir.


Ücretin ödenek, tazminat, kasa tazminatı (mali sorumluluk tazminatı), tahsisat, zam, avans, aidat, huzur hakkı, prim, ikramiye, gider karşılığı veya başka adlar altında ödenmiş olması veya bir ortaklık münasebeti niteliğinde olmamak şartı ile kazancın belli bir yüzdesi şeklinde tayin edilmiş bulunması onun mahiyetini değiştirmez.


Herhangi bir çalışanın kendi isteği ile işten ayrılması halinde mevcut iş yasaları çerçevesinde kıdem tazminatına hak kazanmamaktadır. Çünkü kıdem tazminatının ödenebilmesi için çizilen sınırlardan en önemlisi, çalışanın işveren tarafından işten çıkartılması veyahut da yine ilgili yasalarda sayılmak suretiyle belirlenmiş olan işten zorunlu olarak ayrılmalardır. Örneğin askerlik görevini ifa etmek üzere, veyahut da yaşlılık, emeklilik veya malullük gibi nedenlerle çalışanın işten ayrılması halinde kendisine kıdem tazminatı ödenebilmektedir.


İş Yasası'nın 24'üncü maddesinde işçinin hangi hallerde iş sözleşmesini feshedebileceği ile ilgili hükümler, aynı yasanın 25'inci maddesinde ise işverenin iş sözleşmesini hangi hallerde feshedebileceği ile ilgili hükümler, 32. maddesinde de iş sözleşmelerinin sona ermesinde işçinin ücreti ile sözleşme ve yasal olarak para ile ölçülmesi mümkün menfaatlerle ilgili hükümler yer almaktadır.


Bu hükümler çerçevesinde tarafların karşılıklı anlaşmaları sonucunda kıdem tazminatı verilmesi koşuluyla çalışanın istifa yoluyla işten ayrılması halinde ödenen kıdem tazminatının Gelir Vergisi Yasası'nın 25/7'nci maddesindeki istisnadan yararlandırılması mümkün değildir. Bu nedenle yapılan ödemelerin ücret olarak kabul edilerek vergilendirilmesi gerekmektedir. Konuya ilişkin olarak İstanbul Defterdarlığı tarafından verilen bir özelgede de ifade edildiği üzere "tazminat verilmek koşuluyla istifa eden çalışana bu bağlamda ödenen kıdem tazminatı"nın ücret olarak vergilendirilmesi gerekmektedir. Bir başka anlatımla tarafların karşılıklı anlaşması sonucunda, kıdem tazminatı verilmesi koşuluyla işten ayrılması halinde kendine yapılan kıdem tazminatı ödemesi, bu ödemenin ilgili yasalarında kıdem tazminatının ödenmesinde öngörülen şartlar oluşmadığından ücret gibi vergilendirilmesi gerekmektedir. (İstanbul Valiliği, Defterdarlık Vasıtasız Vergiler Gelir Müdürlüğü, B.07.4.DEF.0.34.11/GVK-25/7)


Uygulamada kendi isteği ile işten ayrılanlara yapılan ve gelir vergisi tevkifatına tabi tutulmayan kıdem tazminatları bu bağlamda ödemeyi yapan işletmeler için vergisel risk oluşturmaktadır. (Söz konusu görüş için bakınız: Vergi Dünyası, Sayı 292, Aralık/2005 Sf: 270-271)