Şükrü KIZILOT</span> skizilot@yaklasim.com</span>




Patronunu seven sekreter ‘vergi oyunu’na
geldi</span></font>



KONUMUZ patronunu çok seven 22 yaşındaki bir sekreter ve
25 yaşındaki muhasebeci ile ilgili...




Biri sarışın diğeri de esmer
olan bu iki güzel kız, aynı zamanda şirketin üç kişilik yönetim kurulunda yer
alıyor.

DÜNYALAR İYİSİ PATRON

Merak edip sordum:




- Peki, şirketin üçüncü yönetim kurulu üyesi patronunuz mu?

-
Bakın... Bizim patron dünyalar iyisi bir insandır. Bize çok inanır. Üçüncü
yönetim kurulu üyesi de diğer bir arkadaşımız. Şirketin yüzde 99 hissesi patrona
ait olduğu halde, o hiçbir şeye karışmaz. Tüm yetkiler bizde. Çekleri bile biz
imzalıyoruz. Patronumuz çok iyi bir insandır. Bizlere çok güvenir, bizde onun
güvenine layık olmaya çalışırız.

Patronlarından söz ederken,
gözlerinin içi öylesine parlıyordu ki... Bu mutlu ve heyecanlı ortamlarını
bozmak istemedim.



Yalnız, bir ara dayanamayıp sordum: ‘Arabanız,
eviniz ya da başka bir gayrimenkulunüz var mı?’
Sekreter olana babasından
bir daire kalmış onda da oturuyormuş. Öylesine iyi niyetliydi ki... Ona sadece,
‘Bana nedenini sormayın ama bu evi güvendiğiniz birine satabilirseniz çok iyi
edersiniz’
diyebildim.



Birkaç dakika sonra da, izin isteyip
ayrıldılar.



İKİ GÖZÜ İKİ ÇEŞME

Aradan bir yıl geçti.
Günlerden bir gün baktım, sekreter olan perişan bir halde yine geldi.
Gözleri, ağlamaktan kan çanağına dönmüş bir şekilde, güçlükle
konuşuyordu:



- Sizi bir yıl önce ziyaret ettiğimizde vermek
istediğiniz mesajı, vergi dairesince evime haciz konulduğunda çok iyi anladım.
Bizim o dünyalar iyisi dediğimiz adam, meğerse yılanın birisiymiş. Bilinçli
olarak, kendisi yönetim kuruluna girmemiş. Çünkü, şirketin vergi ve sigorta
primi borçlarından dolayı, yönetim kurulu üyeleri tüm malvarlıklarıyla
sorumluymuşlar. Şirketin vergi ve sigorta primi borçları ödenmeyince, gelip beni
buldular ve evime el koyup satılığa çıkardılar. Şirketin yüzde 99 hissesine
sahip olan patron ise elini kolunu sallayarak geziyor, sık sık yurt dışına
çıkıyor ve lüks içinde yaşıyor. Bu arada;
‘Benim ne maliyeye ne de SSK’ya,
ödenmemiş bir kuruş borcum yok, borç şirketin borcu’ şeklinde açıklama
yapmayı da ihmal etmiyor.
İçimden bazen bu adamı boğmak geliyor.
Şimdi bu borçların tümünden beni ve diğer iki arkadaşımı sorumlu
tutuyorlar.
Hiç olacak şey mi? Şirketin yüzde 99 hissesine sahip
olanın kılına dokunulmuyor, yüzde birine sahip olan bizlerin üzerine
geliniyor
...



Kızcağız ağladı, ağladı ve gitti. İşte size, vergi
dünyasından bir insan manzarası daha...



Pilavın KDV’si fasulyenin 8 katı
</font>


KURU
fasulye ve pilav çok kişinin sevdiği geleneksel yemeklerimizden.İkisi
birbirinden farklı düşünülemiyor.Kuru fasulye olunca yanında pilav da
aranıyor.



Lokantacı, kuru fasulye alırken yüzde 1 KDV ödüyor.
Kuru barbunya, kuru bakla ve nohut alırken de yüzde 1 KDV
ödüyor.

Peki... Pilav yapmak için pirinç alırken ya da bulgur
alırken yüzde kaç KDV ödüyor, biliyor musunuz?



Yüzde 8 KDV
ödüyor!
..



Başka bir anlatımla, kuru fasulye ya da nohutun yanında
yenen pilavın yapıldığı pirincin ve bulgurun KDV oranı, fasulye ve nohutun KDV
oranının 8 katı!..



Bu farkın nedenini anlayan varsa beri
gelsin...



Kim kopya
çekti</font>




TARİH dersinin yazılı sınavında sıfır alan
öğrenciye, babası nedenini sorduğunda;

- Hoca, yanımdaki arkadaşın
kağıdından baktığım gerekçesiyle sıfır vermiş.

- Peki oğlum baktın
mı?



- Hayır baba, kesinlikle bakmadım.

- Peki oğlum, ben
yarın okula gelir ve hocanla görüşürüm.



Baba ertesi gün, tarih hocası ile
görüşerek, oğluna haksızlık yapıldığını söyleyip, notunun düzeltilmesini ister.
Bunun üzerine Hoca, ‘Gelin sınav kağıdına birlikte bakalım. Arkadaşının
kağıdından kopya çektiğini size ispat edeceğim’
der.



Kağıdı bulup,
okumaya başlar.



- Bakın birinci soru ‘İstanbul’u kim hangi tarihte
fethetmiştir?’
şeklinde. Oğlunuzun arkadaşı ‘Fatih Sultan Mehmet, 1453
yılında’
diye yazmış. Oğlunuz da aynısını yazmış.



- Bunda ne var
Hoca Hanım, ikisi de doğru cevap. Ayrıca, yanındakinin oğlumun kağıdına
bakmadığı ne malum?



- Bir saniye, devam edelim, göreceksiniz. İkinci soru
‘Osmanlılarda, duraklama devrinin başladığı anlaşmanın adını ve tarihini
belirtiniz.
Oğlunuzun yanındaki ‘Karlofça Anlaşması 1699’ yazmış.
Oğlunuz da aynısını yazmış!



- Bunda ne var Hoca Hanım. İkisi de doğru
cevap. Ayrıca yanındakinin oğlumun kağıdına bakmadığı ne malum?



- Bir
saniye, devam edelim göreceksiniz. Üçüncü soru ‘Pön Savaşlarının sonuçları
nedir?’
Oğlunuzun yanında oturan arkadaşı ‘Cevap-3: Bilmiyorum’ diye
yazmış. Oğlunuz ne yazmış ‘Cevap-3: Ben de bilmiyorum!..’



ISRARLI DİRENİŞ VE
BAŞARI</font>




Beethoven

Hocası, Beethoven’ın keman
tutuşunu görünce ‘Senden müzisyen olmaz’ demişti.



Margarate
Mitchell

Ünlü ‘Rüzgar Gibi Geçti’ kitabı, tam 38 kez
reddedildikten sonra basıldı.



Tolstoy

‘Savaş ve Barış’
adlı
Dünyaca ünlü romanın yazarı Leo Tolstoy, içinde öğrenme isteği olmadığı
gerekçesiyle, kolejden atılmıştı.



Günün
sözü</font>




Şafak ne yapsın ki biz kalkmıyorsak.



George
Christoph Lichtenberg